eskisehirspor.com Giriş Sayfası
Forum Forum > ESKİŞEHİRSPOR > Kulüp
  Aktif Konular Aktif Konular
  FAQ FAQ  Forum Arama   Takvim   Kayıt Kayıt  Giriş Giriş

Eskişehirspor Vakfı ve Eskişehirspor

 Cevapla Cevapla Sayfa  123 5>
Yazar
Mesaj Ters sıralama
  Konu Ara Konu Ara  Konu seçenekleri Konu seçenekleri
Boraes Liste gör
Usta Yazar


Bora
Yaş: 35
Katılım: 31/Tem/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1014
  Alıntı Boraes Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Konu: Eskişehirspor Vakfı ve Eskişehirspor
    Tarih: 16/Ağu/2009 saat 12:17
Alıntı yapılan erman_26

Sene sonunda olacak genel kurul için bu yönde baskılarımızı hissettirmeliyiz. Özellikle genel kurula yaklaşılan zamanlarda bu başlığın ana sayfadan düşmemesi gerekir.
Takımımızın durumu ne olursa olsun genel kurula 2-3 ay kala taraftarımızın isteklerini bir bildiri halinde yayınlayabilir, taraftar olarak beklentilerimizi daha ortada net bir başkan adayı yokken belirtmeliyiz.Sonra malum onun bunun şakşakcısı diye basın etiketi yapıştırır hemen.LOL
ÜNİESES...Kırmızı Şimşekler
Yukarı
erman_26 Liste gör
Usta Yazar


Erman
Yaş: 33
Katılım: 05/Ağu/2007
Yer: Eskişehir
Online Durum: Offline
Mesajlar: 2654
  Alıntı erman_26 Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 16/Ağu/2009 saat 11:58
Sene sonunda olacak genel kurul için bu yönde baskılarımızı hissettirmeliyiz. Özellikle genel kurula yaklaşılan zamanlarda bu başlığın ana sayfadan düşmemesi gerekir.
Yönetim İSTİFA!
Yukarı
şimşek65 Liste gör
Usta Yazar


YILDIRAY
Yaş: 58
Katılım: 31/Tem/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1543
  Alıntı şimşek65 Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 17/Oca/2009 saat 02:30
ah taraftarlar derneği vb diğer derneklerimiz bakana methiyeler düzen pankart hazırlayacağınıza kurduğunuz bu dernekleri niye kurduğunuzu hatırlayıp kırmızı paradigma uğrunada birşeyler yapsanız ha.
Yukarı
matador Liste gör
Usta Yazar


Levent
Yaş: 58
Katılım: 31/Tem/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1206
  Alıntı matador Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 17/Oca/2009 saat 02:03
Esalettin Bey,
 
Yıllardır yaşanan talihsiz ve kara paradigmayı öylesine güzel özetlemişsinizki...
 
Hakikaten de geçmişin muhasebesi yapıldığında, önümüzdeki tablo kara mizah misali, şaka gibi iç karartıcı bir tablo.
 
Peki bu akış hep böyle mi gidecek? Böyle mi sürmeli? Bu kaderci yaklaşım bizler için bir paradoks değil mi aslında?
 
Tünelin ucu karanlık değil oysaki. Konu başlığında işaret edilen vakıf yönetimi örneği veya adına her ne denirse densin işin özünde şeffaflık, otokontrol ve kurumsallaşmayı hedefleyen bir bakış açısı - diğer bir deyim ile kırmızı paradigma- hiç de uzak değil aslında. Yeterki bu konu üzerinde düşünülsün, bilinçli bir çaba harcansın ve de kamuoyu oluşturulsun.
 
Bu sürecin emek gerektireceği aşikar. Forumda uzunca bir süredir bahsi geçen; yönetim içerisinde taraftar temsilciliği kurulsun, karar alma yetkisi olmasa da proje üretsin, taraftarın sesi olsun görüşü bile maalesef kaale alınmamışken böylesine büyük bir kabuk değişimi elbetteki sancılı olacakır. Bizlere düşen görev ise bıkmadan, usanmadan geleceğimiz adına bu konuyu gündemde tutmaktır.
 
Bu konunun bir ivme kazanması ise, taraftarı, dernekleri, basını ile bilinçli bir kamuoyu yaratmak ya da bu değerlere bağlı vizyon sahibi bir kişinin başkan adayı olarak çıkmasını beklemekle gerçekleşecektir diye düşünüyorum.
 
 
 
ya bir yol bul ya bir yol aç ya da yoldan çekil
Yukarı
otomatikkapi Liste gör
Usta Yazar


Selim Demircioglu
Yaş: 53
Katılım: 31/Tem/2007
Yer: Türkiye
Online Durum: Offline
Mesajlar: 3886
  Alıntı otomatikkapi Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 14/Oca/2009 saat 20:11

Esalettin Bey,

Yukarıdaki yazınızı kaç kişi okudu bilemeyeceğim ama ben zevkle okudum. Söylediklerinize katılıyor ve ilavede bulunmak istiyorum. Ama ilaveme bir itirazla başlıyorum. "Kırmızı paradigma" çağrına katılmakla beraber paradigmada herşeyin yazılı olmasını bekleyemeyiz bence. Bu paradigmanın ruhuna ters gelebilir. Ama varsın olsun herşey yazılı olmasın ama aleni olsun ve mutlaka"kırmızı paradigma" oluşsun.

Zaten elbet "siyah paradigma" yıkılacak.

Thomas Khun 60lı yıllarda paradigma konseptini ortaya koyarken önemli gelişmelerin mevcut paradigmaların çeşitli konularda yetersiz kalmasıyla oluşan çözümsüzlüklerin önce anomaliye (normal dışı durum, düzen bozukluğu) daha sonra bunalıma, en sonunda da paradigma devrimine yol açtığını söylemiş :)...
 
Eskişehirsporlular elbet bu devrimi gerçekleştirecektir.
 
Yaşasın Eskişehir , Eskişehirspor ve Eskişehirsporlular ...
Geçmişe duyulan özlem ve geleceğe olan umuttur bizi yaşatan...
Yukarı
eses7 Liste gör
Yazar


Esalettin ÖZTÜRK
Yaş: 54
Katılım: 31/Tem/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 218
  Alıntı eses7 Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 14/Oca/2009 saat 12:51

Siyah ve Kırmızı PARADİGMA

Paradigma, kısaca herhangi bir alanda yerleşik yazılı ve yazılı olmayan tüm kurallar ve uygulamaların bütününe verilen bir isim olmakla birlikte bir bakış açısının, kavrayış ve anlayışın adıdır.

Bizim Eskişehirspor’da bir siyah paradigma var. Bunu şöyle özetleyebiliriz ;

Eskişehirspor Eskişehirin malıdır!  Bu profosyonel bir futbol kulübü olmasına rağmen Eskişehirin malıdır. 40 yıllık tarihimizde Eskişehir’in olan Eskişehirspor bu “siyah paradigma” ile yönetildi.

Nedir bu siyah paradigma?

“GÜNDEMDEKİLER’in”  menfi/müspet şartlar altında Eskişehirspor’u ayakta tutma ve Türk spor kamuoyunda var olma mücadelesine ben “siyah paradigma” diyorum. Gerçi siyah paradigmayı alt parağraflarda  daha da açacağım. Buna geçmeden önce –Gündemdekiler sözcüğünün içinin doldurulmasının şart olduğunu hissetmekteyim.

 

Gündemdekiler; Eskişehir’de ticari faaliyet gösteren sermaye sahipleri , yıllardır faaliyet gösteren beyaz yakalıktan çıkıp aksiyon yaratan bireyler, Atanmış bürokratlar, seçilmiş/seçilmeye namzet zevat!

 

60’lı yıllarda devletin spor kulüpleri kurulsun direktifi sonucu kurulan kulübümüz hayat buldu. Gündemkiler’in başını çekerek kurulan kulübümüz 40 yıldır , ilk kurulduğu gibi hep bu hegomonyada kaldı.

Dikkat edersek 60’lı yıllarda kurulan kulüplerin , kuruluş aşamasında lokomotifi hep o ilin Valileri olmuşlardır. Direktifle kurulan bu kulüpler –gündemdekilere teslim edilmiş ve bu SİYAH PARADİGMANIN temelleri de böylece atılmıştır.

 

Gerçi o yıllarda futbol böylesine endüstrileşmemiş olsa da , toprak sahalar olsa da , Gegiç çamurlu sahalarda eliyle düzeltmeler yapsa da bir şekilde profosyonelliğe geçilmiştir.

 

İşte burada siyah paradigma başlıyor…

Kulüpler şehri temsil ederken, yönetimleri hep icazet alınarak (kimden Vali’den) gündemdekilere kalıp gitmekte. Gündemdekilerin ana özelliği ise günü ve sezonu düşünerek hareket etmeleri. Paradigma dedikya –işte burada yazılı olmayan kurallar devre giriyor. Kulüp kurulurken bir Vali etkisi var. Başı çekiyor ve birilerini görevlendiriyor.

 

Bu, yıllardır yinelenen bu süreçte yazılı olmayan bir kural haline gelmiş ve devam etmekte. Gündemdekiler, icazeti alıp yapılması zorunlu göstermelik kongre sonucu vizyonsuz,mesnetsiz, reel olmayan bütçesiz, suya yazılan desteklerle sadece sezonu kurtarma ve öteleme gayretiyle bir şeyler yapma çabası içine girdikçe, bu paradigma kendi içinde daha çok yazılı olmayan kurallar üretip, girift bir yapının ve paradigmanın devamının temeli oluyor.

 

Bir kulüpte yazılı olmayan kurallar ne kadar çoksa, o kulübün burnunun dertten kurtulması da o kadar zordur!

 

Yazılı olmayan kurallara örnek vermek gerekirse ;

Ünal, Nebioğlu’na devrederken senet imzalama durumu. Bu yazılı olmayan bir kuralın haklılık payıdır.

Kimse de arkadaş kulübü devralıyorsunuz, neden kendi adınıza çek senet imzalıyorsunuz demiyor. Çünkü yazılı olmayan kurallar kendi içinde, sürekliliğini sağlamış durumda. Bu sadece küçücük bir örnek. 

 

Günü ve sezonu kurtarmak, geleceğin ötelenmesine sebebiyet vermektedir!

 

40 küsür yıllık bir kulübün, yıllardır il özel idare,otoparklar vs.vs.vs. yararlandırıldığı halde hala ve hala ufacıcık, minnacık şürekli gelire kavuşamaması, bir dikili ağacının bile olamaması bu süreçte şehrin kaynaklarının sezon başı 10 topçu ve 2 teknik direktöre harcanması neyle ve hangi sebeple açıklanabilir? Öteleme ve keş paraya duyulan ihtiyaç!

 

Siyah Paradigma kulübü tabandan uzaklaştırmış ve katılımcılığı önlemiştir!

 

40 küsür yılda deftere kayıtlı üye sayısı 2 bin küsür’ü bulsa da, bunların yarıya yakını ahrete intikal etmiş, bir kısmı şehri terk etmiş, bir kısmı ise üye dahi olduğunu unutmuş durumdadır. Üye olduğunu hatırlayanlar ise son 10 yılda YK.larda görev almış bireylerdir. Ve kongrelerde aidatını ödeyen ve oy kullanmaya hak kazanan kişi sayısı bir elin parmakları kadar, yani YK. Ya aday bireyler ve üstüne eklenen 15 kişidir. Bu durum Siyah Paradigmanın kapalı yapısının göstergesidir.

Yönetime gelen icra heyeti, kulübü dar yapıda devralmış, yazılı olmayan kuralları kulübü dar kalıp içinde devretmeyi gerektirdiği için, kulüp bilinçli olmayan ve kendiliğinden gelişen olaylar neticesinde tabana yayılmadan yıllar gelip geçmiştir.

 

Bu süreçte icra heyetleri, kulübün köklü bir yapılanmaya gereksinimi olduğunu idrak ettikleri halde, değişim ve devrimin çok zor ve çetrefilli yollardan geçeceğini  bir mücadele, özveri ve ZAMAN gerektiğini anlamış ve bu süreci cesaret edip başlatma iradesini ( o ZAMAN mefhumunu kendilerinde göremedikleri için ve çok uzun bir açıklaması vardır)  gösterememişlerdir.

En kolay söylem; böyle gelmiş böyle gider diyerek hiçbir zaman şehri arkalarına alma becerisini gösterememişlerdir.

 

Siyah Paradigma Kulübe olan güveni yıkmış, tabanın ilgisizliğini yıllara yaymış, kulübe endexli deği,l başarıya endexli taban kitlesi doğurmuş,girift yapının daha da girift bir hale dönüşmesine sebebiyet vermiştir!

 

Devamlılık göstermeyen her İYİ yok olmaya mahkumdur.

Yılda 3 teknik direktör değiştirmeler, Avrupa Kupalarına derken gayya kuyularına gitmeler, borçlar hacizler, ağlanmalar sızlanmalar, kayyum dedikoduları, bizi yarı yolda bıraktılar, söz verdiler yerine getirmediler, toplanamayan kongreler, kulübe kameralarla çıkıp para toplamaya kalkmalar, onu bunu suçlamalar, temlik koydurmalar onlar bunlar şunlar derken birey ifrit olmuş, Allah kahretsin demiş, sonunda da boşvermiş gitmiştir.

Bu onbinlerce taraftar içinde, yönetici içinde,belediye başkanları içinde,herkes içinde bu böyle olmuştur.İllalah demişizdir,demişlerdir.

Bu camiada elini taşın altına koyan değil, taşın çevresinde işte öylesine dolaşan konuşan,eleştiren taban oluşmuştur.

 

Camia öyle bir hale gelmiştir ki , Aksiyon yaratan değil ! Reaksiyon gösteren bir camia haline dönüşmüştür. Yani kendini Siyah Paradigmanın içinde bulmuş, o paradigmayı elinde olmadan sahiplendiği için o paradigmanın getirdiği sonuca reaksiyon gösterme çabası içinde bulunmuş tepkisi de hep bu paradigma içinde kalakalmıştır. Dolayısı ile de çözümler he bu paradigma içinde aranılagelmiştir.

 

Peki aksiyon yerine reaksiyon üreten bir camia bunun sonucunda neyle karşılaşmıştır?

Bunun sonucu şudur ;

Her türlü menfi (olumsuz) koşulda bile, camianın sahip olduğu öz enerjisi, olumlu çözümlere yönlendirilmek yerine heba edilip gitmiştir.

Dedik ya çözümler hep bu Siyah Paradigma içinde aranıyor diye.

En son sıcak ve basit bir örnek vereyim. 12 yıl aradan sonra borçları eh ödeyip çıktık süper lige. Takıma takviye yapılacak. Para yok. Bir Kulübün parası olmaması suç değildir olamaz da zaten. Peki bu paradigma içinde keş para nasıl bulunur?

Geçmişe baktığımızda Piyango düzenleyerek, bir de tombala kampanyası ile.(Allahtan son yıllarda şu tombala olayı kalktıda memleketin evlatları ESES üzerinden kumar oynamıyor). Çünkü bu paradigmanın bu durumda sunacağı en gelişmiş çözüm ve vizyon budur!

Peki geçmişte bu çözüm amaca ulaşmışmıdır? Hayır! E niye hala ısrar ediliyor? Yahu bu paradigma içinde olup başka çözüm yolları aramak, çölde kutup ayısı aramakla eşdeğerdir de onun için.

 

200 yüz bin bilet. Ne kadarı satılır? 50 bini. Peki bu nasıl satılır? “Gündemdekilerin” eline biner, ikişerbiner şıkıştırılarak.

Onlar naparsa yapsın. 30 binini de halk alır. Sonra amaca ulaşılamayınca ekonomik zorluklar vs. teslli olarak sıralanır.

Acaba öylemi?

Aynı ekonomik yapı içinde FB. Müsabakasında stadın içinden bi-haber bireyler Roberto Carlos ile Alex’i seyretmek için günler öncesinden 50 tl’lik bileti tüketirken ve gözü kapalı verirken/alırken acaba niye 5 tl’lik biletler elde kalacak gibi görünmektedir?

(Eses’i nasıl gördüğünüz değil , Eses’i yönetenlerin o’nu nerede konumlandırdığı önemlidir!) 

 

Bu konuyu acarken ortaya koyduğum yapılanma KIRMIZI PARADİGMA’dır.

Bu paradigmada yazılı olmayan kurallar yoktur. Kimse çok konuşarak veya ilişkileri ile gelmez. Şeffaflık, ne? Nezaman? Nasıl? Neyle? Sorularını düşünüp, cevabını planlayarak icra yetkisi almak vardır. Katılımcılık vardır. Vizyon vardır. Şeffaflık vardır. Hesap sorulabilirlik, hesap verilebilirlik vardır.

 

Aklım yettiğince hep ESES’i takip ettim. Kuruluşundan bu yana Siyah&kırmızı dergisi çıkarmak için süreci inceledim. Bu süreçte sadece bir kez Kırmızı Paradigma yaşandı.

O ne mi?

O 65’liler derneği kurulma sürecinde sitenin sahibi Mehmet Öztürk’ün Eskişehirspor logosunu bir standarda oturma çalışmasıdır.

Yazılı kuralları konmuş en ince ayrıntısı kayda alınmış ve bu budur! Denmiştir. İşte bu kırmızı paradigmadır. 40 küsür yıllık tarihimizde ortaya koyduğumuz tek gerçektir.

 

Konunun gidişine göre KIRMIZI PARADİGMA’yı tartışabilmek dileğiyle…

 

Yukarı
ypeker Liste gör
Usta Yazar


Yüksel Peker
Yaş: 63
Katılım: 09/Ağu/2007
Yer: İstanbul
Online Durum: Offline
Mesajlar: 2489
  Alıntı ypeker Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 14/Oca/2009 saat 11:32
Sevgili Mujdat ve katkida bulunan diger arkadaslara aciklamalarindan dolayi tesekkurler. Tabii ki illa vakif olacak diye bir sey yok, sirket te olabilir, onemli olan kurumsallasma ve denetim mekanizmalari. Ornek Taraftar Olusumu nasil bu forumdaki calismalardan sonra hiz kazanip guzel projelere adim atti (gerci sonra hizi kesildi), yine bu kurumsallasma konusu da burada filizlenebilir, Örnek Taraftar Olusumu, diger taraftar dernekleri biraraya gelir, Valilik, belediyeler de destek cikarsa, isadamlari da bu konuda aktif hale gelebilir. Yilmak yok, bu konulara kafa yoran 2000 kisi cikmaz demisti Mujdat. 2000 kisiyle Turkiye sarsilir, bu 2000 kisinin 100 tanesine ulasilsa neler olmaz. Onun icin pek te kotumser olmamak lazim, bu takim sahipsiz kalmaz deniliyor, sahiplenmek icin once sahipsiz kalmasini beklemeyelim, simdiden onumuzdeki sezonun kongresi icin bu kurumsallasma konusunu lokal medya ile ve bu konuda gercekten etkili olabailcek kimselerle gundeme getirmeye calisalim.
Çocukluktan aşkımız ESES
Yukarı
esaf Liste gör
Deneyimli Yazar


Fatih
Yaş: 38
Katılım: 31/Tem/2007
Yer: Memleket...
Online Durum: Offline
Mesajlar: 772
  Alıntı esaf Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 14/Oca/2009 saat 05:19
Alıntı yapılan banner

Alıntı yapılan esaf

@banner abi
 
galatasarayda bu işler duzgun yuruyor demişsinde daha bugunki birhaberde kuluplerin vergi borclarının yuzde 70 inin gs ye ait oldugu ve bunlara af geldiginden bahsediyor. bahsettigin kulup yonetimi ve lobisi ortak iyi calısıyolarsa evet gercekten iyi calısmıslar. bu noktadan sonra biz debelenelim vakıf vs diye adamlar tek kalem hooop. yokmudur bu karara bi itiraz v.s hakkı...
 
Böyle bir soru geleceğini biliyordum. Galatasaray'ın maddi sıkıntıya girmesinin ana nedeni 14 yıl şampiyon olamaması ve Bossman kurallarının en çok Galatasaray'ı vurmasıdır. 14 yıl şampiyon olamadıkları süreçte şampiyon olmak için çok para harcadılar. Derwall dönemi ile başladı o. Tanju'lar, Prekaziler, Simoviç'ler, Semih'ler, Hasan'lar. Çok para harcadılar. Şampiyon oldular. Tam altyapıdan adam yetiştirip satıp para kazanacakken Bossman kanunları çıktı para kazanabilecekleri tüm adamları bedavaya ellerinden kaptırdılar. Çok değil Sadece Emre ve Okan'ı bonservisi ile İnter'e satmış olabilseler bu kadar borçları olmazdı.
 
Ayrıca baktığında sadece Galatasaray Adasını satsalar borçlarının tamamını ödüyor ve üste dünya kadar para kalıyor. Seyrantepe Projesi bitince 3-4 sene içinde borçlarının biteceğini hesaplıyorlar. Daha da bir sürü mülkleri var. Kısacası elindekiler borçlarını 3-5 defa ödemeye yeter.
 
Vergi borcu konusuna gelince. Verginin sadece faizinin bir bölümü affediliyor, ana para aynen tahsil ediliyor. Zaman zaman yapıldı bu. Tek ekstra durum o zamanlar %30 olan faiz %4'e indirilmiş. Olmaması gereken işler ama oluyor Türkiye'de.
 
konumuz gs degil ama onlara benzer surecleri bizde yasadık. turkiyede futbolun endustriyelestigi yıllarda biz hic bir zaman super ligde degildik. bu surecte diger kulupler milyon dolarları cebe indiriken biz koy takımları ile kapısma halindeydik. ilk naklen yayın ihalesini yapıldıgı surecten bei ligde olsaydık. cok daha fazla gelir elde edrdik. bu donem bize sadece para degil ayrıca taraftar kaybettirdi. bence para cok onemli degil ama bizim belimizi buken bukecek olan bu taraftar kaybıdır.
 
gsnin seyrantepe mevzusunda oldugu sekliyle bizede bir stat yapılsa. gerci cogu kişi yerinde kalmasını istiyo ama ben aksine tasınması gerektigini dusunuyorum( seker fabrikasının arsasına yada demiryollarının bosaltacagı alana garın karsısına) yapılacak yeni bir stadla 2-3 senede eses farklı bir boyuta gelir.
 
tabi butun yukarıda yazdıklarım mevcut duzenle (yonetim duzeni)idare edilmeye calısılırsa fazla ilerleyemecegimizde asikar. ayrıca biz bu kadar duzgun iş yaptıktan sonra hala malum 3 kulubun barız yararına olacak kararlar alınırsa bizim yaptıgımız akıntıya karsı kurek ckmekten ileriye gitmez...

Ne Zaman Gelecek O Büyük Gece?
Yukarı
banner Liste gör
Usta Yazar


Ali Desidero
Yaş: 50
Katılım: 28/Tem/2007
Yer: Jamaica
Online Durum: Offline
Mesajlar: 3953
  Alıntı banner Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 14/Oca/2009 saat 05:00
Alıntı yapılan esaf

@banner abi
 
galatasarayda bu işler duzgun yuruyor demişsinde daha bugunki birhaberde kuluplerin vergi borclarının yuzde 70 inin gs ye ait oldugu ve bunlara af geldiginden bahsediyor. bahsettigin kulup yonetimi ve lobisi ortak iyi calısıyolarsa evet gercekten iyi calısmıslar. bu noktadan sonra biz debelenelim vakıf vs diye adamlar tek kalem hooop. yokmudur bu karara bi itiraz v.s hakkı...
 
Böyle bir soru geleceğini biliyordum. Galatasaray'ın maddi sıkıntıya girmesinin ana nedeni 14 yıl şampiyon olamaması ve Bossman kurallarının en çok Galatasaray'ı vurmasıdır. 14 yıl şampiyon olamadıkları süreçte şampiyon olmak için çok para harcadılar. Derwall dönemi ile başladı o. Tanju'lar, Prekaziler, Simoviç'ler, Semih'ler, Hasan'lar. Çok para harcadılar. Şampiyon oldular. Tam altyapıdan adam yetiştirip satıp para kazanacakken Bossman kanunları çıktı para kazanabilecekleri tüm adamları bedavaya ellerinden kaptırdılar. Çok değil Sadece Emre ve Okan'ı bonservisi ile İnter'e satmış olabilseler bu kadar borçları olmazdı.
 
Ayrıca baktığında sadece Galatasaray Adasını satsalar borçlarının tamamını ödüyor ve üste dünya kadar para kalıyor. Seyrantepe Projesi bitince 3-4 sene içinde borçlarının biteceğini hesaplıyorlar. Daha da bir sürü mülkleri var. Kısacası elindekiler borçlarını 3-5 defa ödemeye yeter.
 
Vergi borcu konusuna gelince. Verginin sadece faizinin bir bölümü affediliyor, ana para aynen tahsil ediliyor. Zaman zaman yapıldı bu. Tek ekstra durum o zamanlar %30 olan faiz %4'e indirilmiş. Olmaması gereken işler ama oluyor Türkiye'de.
SENİ ANNEM KADAR SEVDİM...
Yukarı
esaf Liste gör
Deneyimli Yazar


Fatih
Yaş: 38
Katılım: 31/Tem/2007
Yer: Memleket...
Online Durum: Offline
Mesajlar: 772
  Alıntı esaf Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 14/Oca/2009 saat 04:30
@banner abi
 
galatasarayda bu işler duzgun yuruyor demişsinde daha bugunki birhaberde kuluplerin vergi borclarının yuzde 70 inin gs ye ait oldugu ve bunlara af geldiginden bahsediyor. bahsettigin kulup yonetimi ve lobisi ortak iyi calısıyolarsa evet gercekten iyi calısmıslar. bu noktadan sonra biz debelenelim vakıf vs diye adamlar tek kalem hooop. yokmudur bu karara bi itiraz v.s hakkı...

Ne Zaman Gelecek O Büyük Gece?
Yukarı
 Cevapla Cevapla Sayfa  123 5>


Forum Kısayol Forum İzinleri Liste gör

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums® version 9.50
Copyright ©2001-2008 Web Wiz

Bu sayfa 0,250 saniyede hazırlanmıştır