|
|
Cevapla ![]() |
Sayfa <1 34567 184> |
Yazar | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Halil Yaz ![]() Yazar Halil Yaz Yaş: 74 Katılım: 30/Tem/2007 Yer: Turkey Online Durum: Offline Mesajlar: 56 |
![]() ![]() |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Insan biraz cocuk olmali, bir balon gordugunde istiyorum diye tutturup aglayabilmeli !
Insanin bir annesi olmali etegini cekistirebilecegi Insan yolda yururken biraz da etrafina bakmali degisik hayatlari gormek icin Insan gecenin bir vakti yatagindan firlayip seni seviyorum diye bagirmali Insan sabah uyandiginda yataginin basucunda bir gul ile bir not bulmali: Uyandirmaya kiyamadim... Insan heyecan duymali yeni gunun getirdigi isiklar icin Insan sinirlenmeli, kavga etmeli inandigi degerler icin Insan arada asik olmali sonunda aci oldugunu bilerek Insan bazen de sarhos olmali, bir turku tutturup sokaklari arsinlamali Insan anlamsizca beklemeli telefonun calmasini belki arayan O'dur diye Insan efkarlanmali tabi biraz da; belki hic olmayacak seylere sirf efkar olsun diye Insan ara ara kocaman olmali dunyalar kadar; herkesi kucaklamali Insan bazen kendi olmali bazen herkesten bir parca Insan bazen de aptal olmali inanmak istedigi seylere inanmali Insan gercek olmali ruya gorebilmek icin Insan olmeli zamani gelince; ama zamani gelince Velhasil guzelim insan olmak zor zanaat...!!!! |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
![]() |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Halil Yaz ![]() Yazar Halil Yaz Yaş: 74 Katılım: 30/Tem/2007 Yer: Turkey Online Durum: Offline Mesajlar: 56 |
![]() ![]() |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Formula 1 Türkiye Kuralları
- Türk pilotlar araçlarının bagajlarında mangal bulunduramayacak. - Otomobilde teyp ve anfi teşkilatı varsa söktürülecek, mini vantilatör, kafasını sallayan köpek ve dikiz aynalarında boş CD bulunduran pilotlar yarışa alınmayacak. - Araçların arkasında yazılı bulunan "Canısı, Var Ya, Deli Yürek, Bir Doyamadım Bir de Sabah Uykusuna, Günahkar Sokakların Tövbekar Çocuğu Muhittin; O Şimdi Asker, Tertip İdris, Anan da sollardı" gibi ibareler acilen çıkartılacak. - Pitstop anında (tamir bakım amaçlı kısa mola) teknik ekipten, "Usta gelmişken bir karbüratöre bakıver", ya da Diferansiyelden ses geliyor, alt takımlara el atıver" gibi taleplerde bulunulmayacak. - Ülkemize gelen hiçbir yabancı pilotun arabasına yaklaşıp, "Usta kaç yapıyo bu?", "Bizim Almanya´daki kayınçoda bunun aynısından vardı", Bunların ikinci elleri kaça gidiyo hoca" gibi sorular sorulmayacak. - Start verildiği anda arkadan Daaaaat" diye kornayla uyarı yapılmayacak. - Yarış sırasında yabancı pilotlarla çarpışmak suretiyle kaza yapan pilotlarımızın, "Trafik gelmeden yerinden kıpırdatmam arabayı", ya da "Sana sanayiden tanıdık bi ustanın kartını vereyim, git ona yaptır, faturayı ben hallederim" gibi yaklaşımlar göstermelerine kati surette izin verilmeyecek. - Yabancı sigara reklamlarıyla birlikte, milli menfaatler uyarınca, sigara ve içkilerin yanı sıra Vefa Bozacısı gibi reklamlar alınabilecek. Ancak, yarış sırasında kesinlikle çay sigara içilmeyecek. - Cam silici çocuklar pistten uzak tutulacak. - Yine startta bekleyen arabaların arasına, trafik tıkalı zanneden sucu, kağıt helvacı, simitçi gibi seyyar satıcıların girerek sürücülere satış yapması engellenecek. Piste kati surette hız engelleyici tümsek konmayacak. - Pistin çevresinde büyük veya küçük baş hayvanların, sürücülerle virajı aldığında karşı karşıya gelmesine engel olunacak. - Seyircilerin bir kaza anında piste fırlayıp, kazma, kürek ve levyelerle sürücüyü yaka paça arabadan çıkarmalarına engel olunacak. - Pitstoplarda duran otomobillere kapkaççıların yaklaşmasına izin verilmeyecek. - Starttan önce otomobillerin başında bekleyen Pit Bebeklerine "Yavrum hepsi senin mi?", "Bebek akşam boş musun?" gibi tacizlerde bulunanlar kesin diskalifiye edilecek. - Otopark mafyasının, pistin etrafındaki 10 kilometre çapındaki alana girmesine kolluk kuvvetleri engel olacak. |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
![]() |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Halil Yaz ![]() Yazar Halil Yaz Yaş: 74 Katılım: 30/Tem/2007 Yer: Turkey Online Durum: Offline Mesajlar: 56 |
![]() ![]() |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
AVUSTRALYA'YA SAVAŞ AÇAN İKİ TÜRK'ÜN İLGİNÇ ÖYKÜSÜ...
Sayımız az, biz ne yapabiliriz ki, güçlüye boyun eğmek gerekli deyip, güvensizliklerini sürekli dile getirenlere Hindistan Büyükelçiliği'nden alınan belge sonucunda ortaya çıkan bir gerçek öykü aşağıdaki. "Yıl 1912, İngılızler Hindistan'ı isgal eder, Hindistan kralı Osmanlı'dan yardım ister. Yıllardır savaş içinde olan Osmanlı bu yardımı karşılıksız bırakmamakla birlikte 350 kişilik bir askeri birliği gemiyle Hindistan'a gönderir. 350 kişilik birlikten 20 kadarı hastalıktan yolda şehit olur, kalan 330 Osmanlı askeri Hindistan'a çıkarlar ve İngilizlerle savaşmaya başlarlar. Mühimmat açısından kısıtlı olan Osmanlı askerleri birkaç günlük mücadeleden sonra teknolojik donanıma sahip İngiliz askerleri karşısında yenik düşerler ve 40 kadarı esir alınır diğerleri de savaşta şehit olurlar. Savaş bittikten sonra bu 40 Osmanlı esir askerini, İngilizler gemilerde çalıştırmaya başlarlar. Bir İngiliz gemisi Avustralya'ya geldiğinde, esir iki Osmanlı askeri gemiden bir yolunu bulup kaçarlar. Bir süre sonra, adı Karadeniz diyarından Menteşoğlu Abdullah olan, baba mesleği dondurmacılığa baslar. Karahisar diyarından Tarakçıoğlu Mehmet de baba mesleği kasaplığa başlar. 1918'de Avustralya Çanakkale'ye asker çıkarır ve bizim iki Osmanlı askeri olayı duyarlar ve hemen buluşurlar, durum değerlendirmesi yaparlar. Biz Osmanlı askeriyiz ve Avustralya'da yaşıyoruz. Avustralya devleti Osmanlı'ya savaş açmış ve bizim ülkemizi işgale gitmiş, bundan dolayı biz de Avustralya devletine savaş açalım derler. Alırlar kağıdı kalemi ve yazarlar: Sayın Avustralya Başkanı Eksalans Hazretleri, Biz iki Osmanlı askeri, ülkenizde bulunuyoruz, duyduk ki devletimiz Osmanlı'ya Avustralya devleti olarak savaş açmış ve Çanakkale'ye asker göndermişsiniz. Bundan dolayı iki Osmanlı askeri olarak biz de Avustralya devletine savaş açmış bulunmaktayız. Bu bir Osmanlı savaş fermanıdır. Ekselansların bilgilerine duyurulur. Karahisar diyarından Tarakçıoğlu Mehmet Karadeniz diyarından Menteşoğlu Abdullah İki Osmanlı askeri, Sydney'in 250 km uzağında Karlıdağlar denilen bölgede önce virajlarda tren raylarını sökerek 3 tren devirirler ve üçüncü tren de askeri mühimmat bularak silahlanırlar. Aynı bölgede 8 karakol basarlar ve karakollardaki askerlerin tamamını vururlar. Ne olduğunu bir türlü çözemeyen Avustralya devletinin sonunda iki Osmanlı askerinin yazmış olduğu mektup akıllarına gelir ve mektubun atıldığı bölgeye 250 kadar asker gönderirler ve iki Osmanlı askeri araştırılmaya başlanır. Birkaç günlük araştırmadan sonra sıcak çatışma olur ve iki Osmanlı askeri bu Karlıdağlar'da şehit edilir. İki askerin şu an mezarı Sydney' e 250 km uzakta Karlıdağlar'da ve mezarlarında fotoğraf çekmek yasak. Avustralyalılar iki Osmanlı askeriyle savaştık demek zorlarına gittiği için bu askerlerimize (Hindistan asıllı) diyorlar. Oysa Hindistan'da ne Karahisar diyarı, ne de Karadeniz diyarı diye bir bölge var..." |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
![]() |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Halil Yaz ![]() Yazar Halil Yaz Yaş: 74 Katılım: 30/Tem/2007 Yer: Turkey Online Durum: Offline Mesajlar: 56 |
![]() ![]() |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
HOROZ Lojistik 65 inci yılında Kamyon Arkası Yazı Yarışması düzenlemiş.
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
![]() |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Halil Yaz ![]() Yazar Halil Yaz Yaş: 74 Katılım: 30/Tem/2007 Yer: Turkey Online Durum: Offline Mesajlar: 56 |
![]() ![]() |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Fırına geldiğimde ortalıkta ekmek görünmüyordu. Eski bir dostum olan fırıncı,"Biraz bekleyeceksin hocam," dedi.
"İki-üç dakikaya kadar çıkartıyorum." Kenardaki tabureye oturup beklemeye koyulurken, içeriye yaşlıca bir adamın girdiğini gördüm. Eskimiş ceketinin sol yakası altında bir madalya parıldıyor ve yürürken hafifçe topallıyordu. Selam verdikten sonra, fırıncının tezgahına yaklaşarak, "Ekmeklerimi alayım," dedi. "Benim ikizler acıkmıştır." Fırıncı, adamın kendesine uzattığı torbayı alarak tezgahın altına eğildi ve bir gün öncesine ait olduğu anlaşılan ekmeklerden dört-beş tane çıkardı. Ben o arada oturması için kendi yerimi o adama vermiş, tezgahın yanına iyice yaklaşmıştım. Ekmeklerden birkaç tanesinin şekli değişmiş, katılaşmış, taş gibi olmuştu. Fısıltı şeklinde fırıncıya sordum. "Neden taze ekmeği beklemesini söylemiyorsun? Biraz sonra çıkacak ya!.. " "Kim bu adam?"diye sordum. Fırıncının anlattıkları karşısında içimin yandığını hissediyor ve ufak da olsa bir şeyler yapmak istiyordum. "Aradaki farkı ben vereyim," dedim. "Hiç olmazsa bugün taze ekmek yesinler." Fırıncı, teklifimi kabul etti ve biraz sonra da, fırından yeni çıkan taze ekmekleri adamın torbasına doldururken şekli bozuk, bayat ekmekleri de tezgahın altına koydu. "Çok şanslısın hacı amca," dedi. Çocuklar için sana bugün pasta gibi ekmek vereceğim." Yaşlı adam, bir evlat sevgisiyle kucakladığı torbayı göğsüne bastırırken. "Allah, senden razı olsun evladım" dedi. "Bugün onların doğum günü olduğunu nereden biliyordun?" |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
![]() |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Halil Yaz ![]() Yazar Halil Yaz Yaş: 74 Katılım: 30/Tem/2007 Yer: Turkey Online Durum: Offline Mesajlar: 56 |
![]() ![]() |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
ATATÜRKÇÜLÜK (KEMALİZM); *Türk Milleti'nin bugün ve gelecekte tam
bağımsızlığa, huzur ve refaha sahip olması, devletin millet egemenliği esasına dayandırılması, aklın ve ilmin rehberliğinde Türk kültürünün çağdaş uygarlık düzeyi üzerine çıkarılması amacıyla temel esasları yine Atatürk tarafından belirtilen devlet hayatına, fikir hayatına ve ekonomik hayata, toplumun temel müesseselerine ilişkin gerçekçi fikirlere ve ilkelere * ATATÜRKÇÜLÜK* denir. *ATATÜRKÇÜLÜK;* emperyalizmin düşmanıdır, anti - emperyalisttir. Tam *ATATÜRKÇÜLÜK;* yirminci yüzyılın yüz akı, ulusal direnişlerin temelindeki *ATATÜRKÇÜLÜK;* ulusal bağımsızlık demektir, ulusal kurtuluş demektir, *ATATÜRKÇÜLÜK;* aşırı sağa ve aşırı sola ödün vermeyen, kişi haysiyet ve *ATATÜRKÇÜLÜK*; Atatürk'ü bütün yönleriyle ve eserleriyle tanımak, sevmek, *ATATÜRKÇÜLÜK;* siyasi bir öğreti değil, bir dünya görüşüdür. Türkiye'nin ve *ATATÜRKÇÜLÜK;* herhangi bir yabancı siyasal akım ya da ideoloji ile *ATATÜRKÇÜLÜK;* Türkiye'nin gerçeklerinden doğmuş bir düşünce sistemidir. *ATATÜRKÇÜLÜK;* "halkçılık", "laiklik", "cumhuriyetçilik", "devrimcilik", * * * "Yöneticilerin kişilikleri çoğu kez, siyasal düzenin |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
![]() |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Halil Yaz ![]() Yazar Halil Yaz Yaş: 74 Katılım: 30/Tem/2007 Yer: Turkey Online Durum: Offline Mesajlar: 56 |
![]() ![]() |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Kalpten Vermek 13 yaşındayken annem bana asla unutamayacağım bir ders vermişti. Bir gün küçük bir markette alışveriş ediyorduk. O anda içeri giren aile dikkatimi çekti. Anne, kızı ve torunu gibi görünüyorlardı. Üsleri başları temiz gibi, ama yırtık pırtıktı. Bizlerden daha şanssız oldukları bir gerçekti. Markette gezinirken el arabalarım dikkatle seçtikleri gerekli yiyeceklerle dolduruyorlardı. Annem ve ben alışverişimizi bitirmiştik. Ödeme yapmak için kasaya yanaştık. Kasa sırasında önümüzde o aile vardı, aramızda sadece bir kişi vardı. Belirli miktarda paraları olduğundan el arabasından çıkardıkları her yiyecekten sonra kasiyere yekün aldırıyorlardı. Bu biraz zaman aldığından önümüzdeki adam sabırsızlanmaya başlamıştı. Duyulduğundan emin olduğum hoş olmayan şeyler söylemeye baş-lamıştı. Kasiyer yekünü aldı, ama kadıncağızın parası yetişmedi. Bazı yiyecekleri geri koymaya başladı. Annem cüzdanına uzandı, yirmi dolar çıkardı ve kadına uzattı. Kadın şaşırmıştı, "Bunu alamam" dedi. Annem kendinden gayet emin kadına baktı ve usulca yanıtladı, "Evet, kesinlikle alabilirsiniz. Bunu bir hediye olarak düşünün. Arabanın içindekilerinin hepsi de ihtiyacınız olan şeyler. Lütfen bunu kabul edin." Kadın parayı aldı, annemin elini sıktı, gözlerinden yaşlar süzülüyordu. "Çok teşekkür ederim. Bana daha önceden hiç kimse böyle yardım etmedi." dedi. Gözlerim yaşlar içinde marketten ayrıldım. Bu olayı asla unutamadım. Annemle babam beş çocuk yetiştirmişler. Hiçbir zaman çok paraları olmamış. Annemin şefkatli kalbi bana miras kaldığı için çok seviniyorum. Hiç bencillik yapmadan veriyorum. Dünyada bundan daha güzel bir duygu olabilir mi? Dee M. Taylor
ZİMEM (Veresiye) DEFTERİ
Osmanlılar zamanında Ramazan günlerinde tebdil-i kıyâfet ile, pek çok
zengin, hiç tanımadıkları mıntıkalardaki bakkal, manav dükkânlarına gider, onlardan Zimem Defteri ' ni (veresiye defteri) çıkarmalarını isterlerdi. Baştan, sondan ve ortadan rastgele sahifelerin toplamını yaptırıp,
miktarını ödedikten sonra; "Bu borçları silin! Allah kabul etsin!" der, kendilerini tanıtmadan çeker giderlerdi.
Borcu ödenen, borcunu ödeyenin kim olduğunu; borcu sildiren, borçtan kimi
kurtardığını bilmezdi... Gizli verilen nâfile sadakanın, açıktan verilen nâfile sadakadan yetmiş kat
dahâ sevâp olduğunu bilen zevât, yardımlarını mümkün olduğunca gizliden yapmaya gayret ederdi. Ecdadımız sağ ile verdiğini, sol elinden bile gizler, yaptıkları iyilikleri unutur giderlerdi. İtalyanların askıda kahve olayı geziyordu net'te bir ara,
ecdadımız bu konuda da daha ilerisini zaten yapmış. Sürekli Batı yı övüp geçmişimizi ve atalarımızı yokmuş gibi görenlere ithaf edilir.. Çok asil bir millet ve atalara sahibiz..
-- " HAYAT BIR UYKUDUR, OLUNCE UYANIR INSAN; SEN ERKEN DAVRAN OLMEDEN ONCE UYAN..." |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
![]() |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Halil Yaz ![]() Yazar Halil Yaz Yaş: 74 Katılım: 30/Tem/2007 Yer: Turkey Online Durum: Offline Mesajlar: 56 |
![]() ![]() |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
GÜNAYDIN
GRUP ÜYELERİNE
GÜNAYDIN :DOSTUNUN DOSTLUĞUNUN KIYMETİNİ BİLENLERE.
GÜNAYDIN :SEVİP SEVİLENLERE KADİR KIYMET BİLENLERE
GÜNAYDIN :OKUYUP AYDINLANANLARA AYDINLANIP AYDINLATANLARA.
GÜNAYDIN :TRAFİK KURALLARINA UYANLARA UYMAYANLARI UYARANLARA
GÜNAYDIN :PAZERTESİ SENDROMUNU YENENLERE İŞİNİN HAKKINI VERENLERE
GÜNAYDIN :DOĞAYA YEŞİLE AĞACA TAŞA KUŞA
GÜNAYDIN :MAŞAYA SEN DUR DEYİPTE ELİNİ ATEŞE SOKANLARA
GÜNAYDIN :PİRE İÇİN YORGANI YAKANLARA
GÜNAYDIN :KÖPRÜDE DE OLSA KARŞIDA DA OLSA AYI YA AYI, DAYI YA DAYI DİYENLERE
GÜNAYDIN :ÖMRÜNDE BİR AĞAÇ DİKENLERE BİR AĞACA BİR BARDAK SU DÖKENLERE
GÜNAYDIN :KAĞITLARINI DEVAMLI KAĞIT ATIK KUTUSUNA ATANLARA
GÜNAYDIN :BAŞ KESMEYİP YAŞTA KESMİYENLERE.
GÜNAYDIN :ÖĞRENENLERE BİLENLERE BİLDİKLERİNİ DİYENLERE
GÜNAYDIN :PAYLAŞ MANIN TADINI BİLENLERE PAYLA ŞIP SEVİNENLERE
GÜNAYDIN :ACI SÖYLEYENLERE DİYENLERE
GÜNAYDIN :GÜLMEYİP GÜLDÜRENLERE GÜLDÜRÜP SEVİNDİRENLERE
UMARIM MUTLUSUNUZDUR.
UMARIM HERKEZ MUTLUDUR.
DİLERİM MUTLU OLMAYANLARDA EN KISA ZAMANDA MUTLU OLURLAR. ******************************************************************
Dostları Olmalı İnsanın
Dostları olmalı insanın, Sonra açık denizlere uğurlamalı seni, Dostları olmalı insanın, |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
![]() |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Halil Yaz ![]() Yazar Halil Yaz Yaş: 74 Katılım: 30/Tem/2007 Yer: Turkey Online Durum: Offline Mesajlar: 56 |
![]() ![]() |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
![]() |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Halil Yaz ![]() Yazar Halil Yaz Yaş: 74 Katılım: 30/Tem/2007 Yer: Turkey Online Durum: Offline Mesajlar: 56 |
![]() ![]() |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Avrupa'yı Asya'ya bağlayan "1. Boğaziçi Köprüsü"nün temeli Beylerbeyi ayakları şantiyesinde; 20 Şubat 1970'de törenle atıldı. Kabataş ve Kadıköy'den kalkan 2 adet şehirhatları vapuru, davetlileri taşıyarak tören alanına getirdi. 21 pare top atışıyla çalışmalar başladı... 20 Şubat 1970: Temel atma töreni (Beylerbeyi) ![]() Mart 1970'de Ortaköy ayaklarının kazısı başladı. Hemen ardından da Beylerbeyi ayaklarının kazısı başladı. ![]() 4 Ağustos 1971: Kule montajı
![]() 17 Ağustos 1971: Kule montajı ![]() Ortaköy kulesinin inşaatı Mayıs 1971'de Ortaköy çelik kulelerinin montajına başlandı. Beylerbeyi kulelerinin montajına ise Temmuz 1971'de başlandı. 1972'nin Ocak ayında her iki çelik kule de yükseldi ![]() Dikey kulelerin birbirleriyle yatay olarak bağlanması Kuleler tamamlanınca Ortaköy'den Beylerbeyi'ne kadar denizin yüzeyine, birbirine paralel; 2 adet kılavuz halat serildi ve bunlar kulelerden aynı anda çekilerek, ilk birleşim sağlandı (Ocak 1972) ![]() Taşıyıcı çelik halatların çekimi
![]() Ardından, tellerin gerilim ve büküm işlemleri 10 Haziran 1972'de başladı ve köprünün açılışına kadar sürdü. İtalya ve İngiltere'de hazırlanan, içi boş kutular şeklindeki 60 adet tabliyeyi oluşturacak olan paneller, demonte vaziyette denizyoluyla getirilerek, Göksu birleştirme şantiyesine bırakıldı ve burada montajları yapılmaya başlandı...
![]() Tabliyeler; Köprü'nün üzerindeki trafik akışını sağlayacak olan yolu oluşturan, içleri boş ve her iki uçlarındaki dikey taşıyıcı halatlar yardımıyla, kulelerdeki gerili çelik halatlara salıncak gibi asılan ve birbirlerine lego oyuncakları gibi bağlanan, rijitleştirilmiş taşıyıcı bloklardı. 21 Şubat 1972: Kılavuz halatlar çekili
![]() Kuleler (henüz tabliyesiz)
![]() Kulelerden birinin içi ![]() Tabliyelerin orta kesimden başlayan montajı
![]() 26 Mart 1973'de son tabliye de montajlandı. Ardından 60 adet tabliye birbirine kaynaklandı. Böylece, ilk kez yürüyerek Asya'dan Avrupa'ya geçildi... 26 Mart 1973: Son Tabliye denizden montaja getirilirken
![]() 26 Mart 1973: Son Tabliyenin Montajı tamamlanmak üzere
![]() Köprü üzerinde kauçuk menşeili asfaltlama ![]() Kulelerin altındaki geçiş noktalarına, köprüdeki genleşmeye uyum sağlaması amacıyla dönen-levhalar (rolling leaf) monte edildi. 23 Temmuz 1973: Rolling leafların montajı
![]() Yaklaşım viyadüklerinin inşasına (Ortaköy ve Beylerbeyi üzerinden geçen) Şubat 1973'de başladı ve Mayıs 1973'de bitirildi. Yaklaşım viyadüğü inşaatı
![]() Ortaköy Yaklaşım viyadüğü inşaatı (Lido'nun yanı)
![]() 20 Temmuz 1973: Yaklaşım viyadüğü inşası
![]() 8 Haziran 1973'de ilk defa araçla geçiş tecrübesi yapıldı. Yaklaşım viyadüğü inşaatı
![]() (Bu arada; 15 Mart 1974'de Çevreyolu'nun önemli geçişlerinden olan; Haliç Köprüsü'nün iki yakası birleştirildi ve yaya olarak geçildi. 10 Eylül 1974'de de Haliç Köprüsü açıldı). Haliç Köprüsü'nün inşaatı (henüz bitirilmiş ve Çevre yolunun bağlantısı tamamlanmış) 1973 sonları)
![]() Tüm çalışmalar tamamlandı ve köprü açılışa hazırlandı...İnşaat bitmek üzere Ve Köprü 30 Ekim 1973'de törenle açıldı... (Cumhuriyet'in 50. Yıldönümü)
![]() Açılış sabahı
![]() 30 Ekim 1973-Açılış Günü Hazırlıkları-Mobil Şeref Tribünü Araçları gidiyorlar.
![]() Açılış töreni. Yeni alınan Büssingler misafirleri getirmişler ve beklemedeler... Köprünün açıldığı gün halk o kadar yoğun bir ilgi gösterdi ki, onbinlerce kişi aynı anda köprünün üzerinde Asya'dan Avrupa yakasına doğru ve bir süre sonra da her iki yakaya doğru karşılıklı yürümeye başladı (Köprüyü ertesi günü çalacaklar (!) ya, onun endişesi herhalde, "Aman köprünün başına bir şey gelmeden, bir an önce ben de üzerinden bir kere geçeyim bari" psikolojisi). Açılış şerefine araç yolundan da yayalara yürüme izni verilince, köprünün üzerinde yaya adımlarının çokluğu ve bu yoğunluğun homojen olarak köprünün tüm yüzeyine yayılması sonunda rezonans artışı had safhaya girerek, köprü salıncak gibi sallanmaya başlayınca, daha ilk günden köprümüz çökmesin korkusuyla, derhal yaya geçişine son verildiğini gazeteler günlerce yazdılar...(Gerçekten de lastik tekerlekli araçların geçişleri yerine onbinlerce adımın aynı anda zemine yaptığı darbesel etki, lastik tekerlekten çok daha fazla tehlikeye yol açar, salınım artmaya başlayınca da bunun sönümlenmesi oldukça zordur, hızla sallanan salıncağın uzun süre sonra yavaşlayarak durması gibi)... Hatta gazetelerde şu örnek verilmişti: "Köprüden arka arkaya tanklar geçse o derece risk oluşturmaz ama, bir tabur asker uygun adımla köprüyü geçmeye çalışırsa, bu daha büyük tehlikedir." Ayakların aynı anda yere vurması yüzünden... 30 Ekim 1973: Tören Alanı-Yayaların yürüyüşü Başladı...
![]() 30 Ekim 1973: Yoğun Yaya Geçişi
![]() İlk 24 saat içinde; 28.126 motorlu araç köprüden geçti. Bu rakam; 402 araba vapurunun taşıyacağı araç adedine eşitti. Köprü 440 milyon liraya maloldu.
![]() Köprünün açıldığı hafta Köprüden yayalara (iki kenardaki yaya yollarından geçmeleri şartıyla) geçiş; 2 Mayıs 1974'de verildi (Geçiş ücreti 1 lira). Köprünün taşıyıcı ayaklarının (daha doğrusu kulelerinin) dördünde de yayaları yukarıya taşıyan dev asansörler mevcuttu ve yayalar bunları kullanarak köprüye çıkarlar, yürüyerek karşıya geçince de, yine buradaki kulelerin asansörlerini kullanarak aşağıya inerlerdi. Ancak köprüden aşağıya atlayanların sayısının artması yüzünden birkaç yıl sonra yayalara yasak geldi
![]() |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
![]() |
Cevapla ![]() |
Sayfa <1 34567 184> |
|
Forum Kısayol | Forum İzinleri ![]() You cannot post new topics in this forum You cannot reply to topics in this forum You cannot delete your posts in this forum You cannot edit your posts in this forum You cannot create polls in this forum You cannot vote in polls in this forum |