eskisehirspor.com Giriş Sayfası
Forum Forum > Diğer > Sohbet / Eğlence / Diğer Konular
  Aktif Konular Aktif Konular
  FAQ FAQ  Forum Arama   Takvim   Kayıt Kayıt  Giriş Giriş

Açık Saha...

 Cevapla Cevapla Sayfa  <1 2829303132 43>
Yazar
Mesaj
  Konu Ara Konu Ara  Konu seçenekleri Konu seçenekleri
26_26_26 Liste gör
Usta Yazar


A.Yurtsever
Yaş: 61
Katılım: 31/Tem/2007
Yer: Eskişehir mrk.
Online Durum: Offline
Mesajlar: 5583
  Alıntı 26_26_26 Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 16/Ara/2009 saat 00:08
Bunu ben bir yerlere yazmıştım,yazmaktan öte taşıyıp yapıştırmıştım,nereye yapıştırmıştım acaba:((
Söz Eskişehir'le başlarsa,EsEs'le biter




Yukarı
26_26_26 Liste gör
Usta Yazar


A.Yurtsever
Yaş: 61
Katılım: 31/Tem/2007
Yer: Eskişehir mrk.
Online Durum: Offline
Mesajlar: 5583
  Alıntı 26_26_26 Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 17/Ara/2009 saat 20:00
ATAMIZ  HAKKINDA SORU,CEVAPLAR (bildiklerimiz,bilmediklerimiz)
 
Soru: Atatürk'ün en çok sevdiği çiçek hangisidir?
Cevap: Keskin kokulu karanfil
Soru: Atatürk'ün kendi deyimiyle hayatındaki en olağan üstü şey nedir?
Cevap: Türk olarak dünyaya gelmesidir
Soru: En son yemek istediği yiyecek hangisidir?
Cevap: Enginar yemeği. Hastalığı döneminde İstanbul'da bulunmadığından Hatay'dan istenmiş ama vefatından önce yetiştirilememişti
Soru: Atatürk'ün en çok sevdiği yemek hangisidir?
Cevap: Kuru fasulye ve pilav
Soru: Atatürk'ün köpeklerinin isimleri nelerdir?
Cevap: 1-Alp 2-Alber 3-Foks
Soru: Atatürk için alınan Savarona adlı yatın adının anlamı nedir?
Cevap: Sava, Atlantik'te yaşadığına inanılan efsanevî bir kuşa verilen addır... "Rona" ise Bayan Cadwalader'in evlenmeden önceki soyadıdır. Bu iki sözcük birleştirilince ortaya hiçbir dilde yer almayan yepyeni bir sözcük çıkıyor: Savarona... Ayrıca, Bayan Cadwalader'de Savarona'nın ilk sahibidir.
Soru: Atatürk'ün okul yıllarında en çok sevdiği ders hangi derstir?
Cevap: Matematik
Soru: Atatürk'ün en çok sevdiği atının adı ve anlamı nedir?
Cevap: Sakarya, Sakarya ismini bu ata Sakarya savaşlarının anısına vermiş olup, atı Latife Hanım'a nişan hediyesi olarak hediye etmiş ve İzmir'e göndermiştir.
Soru: Atatürk'ün en çok sevdiği spor dalı hangisidir?
Cevap: Güreş
Soru: En büyük hayali neydi?
Cevap: Dünya turuna çıkabilmek
Soru: Giydiği gömleklerde hangi rengi tercih ederdi?
Cevap: Gömleklerinin tümü beyaz renktedir.
Soru: En çok sevdiği dans hangisiydi?
Cevap: Vals ve Zeybek oyunu
Soru: Atatürk kaç kardeşti ve kardeşlerinin adları nelerdi?
Cevap: Atatürk altı kardeştir. Kardeşleri; Fatma (1872-1875), Ahmet (1874-1883), Ömer (1875-1883), Makbule (1885-1956), Naciye (1889-1901)
Soru: Atatürk'ün en çok sevdiği tatlı nedir?
Cevap:  İrmik helvası
Soru: Ölümünden önce söylediği son söz ne olmuştur?
Cevap: "Saat kaç?"
Soru: Atatürk'ün geometrimize kazandırdığı terimler nelerdir?
Cevap:  Açı, açıortay, alan, artı, beşgen, boyut, bölü, çap, çarpı, çekül, çember, dış ters açı, dikey, dörtgen, düşey, düzey, eğik, eksi, eşit, eşkenar, gerekçe, iç ters açı, ikizkenar, kesit, konum, köşegen, oran, orantı, paralelkenar, taban, teğet, toplam, türev, uzam, uzay, üçgen, varsayı, yamuk, yatay, yöndeş terimleridir.
Soru: Atatürk yurt içi gezilerinde en çok hangi kurumları ziyaret ederdi?
Cevap:  Okulları ve eğitim kurumlarını ziyaret etmeye dikkat ederdi
 
Söz Eskişehir'le başlarsa,EsEs'le biter




Yukarı
26_26_26 Liste gör
Usta Yazar


A.Yurtsever
Yaş: 61
Katılım: 31/Tem/2007
Yer: Eskişehir mrk.
Online Durum: Offline
Mesajlar: 5583
  Alıntı 26_26_26 Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 21/Oca/2010 saat 13:36
MOĞOLİSTANDAN GÖRÜCÜ GELİYOR...
 
Önümüzdeki günlerde Türkiye'ye gelecek Moğolistan heyetinin bavulunda bu kez farklı bir dosya var. Altı kadına sadece bir erkeğin düştüğü Moğolistan, Türkiye'den 20 bin erkek isteyecek.

Bir yanında Rusya, diğer yanında Çin... Orta Asya'da denize kıyısı olmayan, gözalabildiğine ovalardan, çayırlardan oluşan bir ülke. Yüzölçümü 1.5 milyon metrekare yani Türkiye'nin iki katı... Nüfusu ise sıkı durun, sadece ve sadece 3 milyon.

Bu ülke Moğolistan. Büyük Moğol İmparatoru Cengiz Han'ın ülkesi...

Bölgesel iki süper gücün arasına sıkışmış, yıllarca Rusya'nın egemenliğinde kalan Moğolistan, tarım, madencilik, hayvancılık ve turizme dayalı bir ekonomiye sahip. Dış ticaret hacmi sadece 3  milyar dolar ülkenin 45 milyon hayvanı var. Moğolistan atların en özgür dolaştığı ülke.

Moğolistan'ın Türkler için önemi ise farklı. Orhun Abideleri, Göktürk Anıtları  ile Türk tarihi açısından da ayrı bir değer taşıyor.
Ak Parti hükümeti de bu farklılığın farkında ve "Moğolistan dâhil Orta Asya ülkeleriyle artan ölçüde derinlikli bir işbirliği dokusu geliştirilmesi" politikası doğrultusunda ilişkileri sıcak tutuyor.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ziyaret ettiği Moğolistan'da dört adet Türk okulu var. Türkiye İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA) kanalıyla bu ülkede çeşitli çalışmalar yürütülüyor. Bu çalışmalardan biri de Orhun Kitabeleri'ne giden Bilge Kağan yolunun yapılması oldu.

İki ülke arasında dış ticarete gelince, burada çok sevindirici bir durum yok. Moğolistan'ın 3 milyar dolarlık ticaret hacmi içinde Türkiye'nin payı 2008 rakamlarına göre sadece 7 milyon dolar civarında.

Üçüncü komşu Türkiye


Coğrafi olarak sıkışmış kalmış olan Moğolistan da bu tarihi bağlar nedeniyle Türkiye'yi "üçüncü komşu" ülke olarak görüyor. Karşılıklı işbirliği için atılan adımlar hızlanıyor.

Heyetler geliyor, gidiyor. Önümüzdeki günlerde ise Türkiye'ye yeni bir heyet gelecek. Ama bu kez heyetin bavulunda farklı bir dosya var.

Nedir bu? Moğolistan giderek azalan nüfusuna çare arıyor. Rusya'nın egemenliğinde geçen yıllar boyunca işi, gücü olmayan müslüman Moğol erkeklerinin büyük bölümü alkolün pençesine düşmüş. Moğolistan'da erkek nüfus azalıyor. 6 kadına bir erkek düşüyor.

Erkek sayısının bu kadar az olması yüzünden başlık parası kadınlar için değil erkekler için isteniyor. 45 milyon hayvan, başlık parası için önemli bir kaynak.
Önümüzdeki günlerde Türkiye'ye gelecek Moğolistan heyetinin bavulunda bu kez farklı bir dosya var. Altı kadına sadece bir erkeğin düştüğü Moğolistan, Türkiye'den 20 bin erkek isteyecek.

Bir yanında Rusya, diğer yanında Çin... Orta Asya'da denize kıyısı olmayan, gözalabildiğine ovalardan, çayırlardan oluşan bir ülke. Yüzölçümü 1.5 milyon metrekare yani Türkiye'nin iki katı... Nüfusu ise sıkı durun, sadece ve sadece 3 milyon.

Bu ülke Moğolistan. Büyük Moğol İmparatoru Cengiz Han'ın ülkesi...

Bölgesel iki süper gücün arasına sıkışmış, yıllarca Rusya'nın egemenliğinde kalan Moğolistan, tarım, madencilik, hayvancılık ve turizme dayalı bir ekonomiye sahip. Dış ticaret hacmi sadece 3  milyar dolar ülkenin 45 milyon hayvanı var. Moğolistan atların en özgür dolaştığı ülke.

Moğolistan'ın Türkler için önemi ise farklı. Orhun Abideleri, Göktürk Anıtları  ile Türk tarihi açısından da ayrı bir değer taşıyor.
Ak Parti hükümeti de bu farklılığın farkında ve "Moğolistan dâhil Orta Asya ülkeleriyle artan ölçüde derinlikli bir işbirliği dokusu geliştirilmesi" politikası doğrultusunda ilişkileri sıcak tutuyor.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ziyaret ettiği Moğolistan'da dört adet Türk okulu var. Türkiye İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA) kanalıyla bu ülkede çeşitli çalışmalar yürütülüyor. Bu çalışmalardan biri de Orhun Kitabeleri'ne giden Bilge Kağan yolunun yapılması oldu.

İki ülke arasında dış ticarete gelince, burada çok sevindirici bir durum yok. Moğolistan'ın 3 milyar dolarlık ticaret hacmi içinde Türkiye'nin payı 2008 rakamlarına göre sadece 7 milyon dolar civarında.

Moğol hükümeti giderek artan bu endişelerini gidermek için şimdi Türkiye ile farklı bir talepte bulunuyor. Türkiye'den 20 bin erkek istiyor.

Bu aşamada görüşmeler sürüyor. Önceki gün bu konuda çalışmaları yürüten bir yetkili ile sohbet ettik. Moğolistan'da erkek sayısının azlığının ülkede önemli sıkıntılar yarattığını söyleyen yetkili, Moğolistan'dan önümüzdeki günlerde üst düzey yetkililerden oluşan bir heyetin geleceğini anlattı.

Heyetle bu konuda nasıl bir yol izleneceğini konuşacaklarını söyleyen yetkili, "Halk, Ruslar kökümüzü kuruttu diyor. Türk erkeklerinin çalışkan olduğunu düşünüyorlar. Türk erkekleri gelirse kendi erkeklerinin de silkineceğini düşünüyorlar" diyor.

Moğolistan deyip geçmeyin. Ülkede madencilik, tarım ve turizm konusunda ciddi potansiyel var. Topraklar tertemiz, bakir bir doğaya sahip. Bu arada tarım dedik diye korkmayın nüfusun yüzde 51.2'si de şehirlerde yaşıyor. Ciddi bir şehirleşme var. Okuma yazma oranı da yüzde 95.

20 bin Türk erkeği nasıl seçilecek bilmem ama seçilenin başına talih kuşunun konacağı ortada.

Kaynak: Referans Gazetesi

 

Söz Eskişehir'le başlarsa,EsEs'le biter




Yukarı
26_26_26 Liste gör
Usta Yazar


A.Yurtsever
Yaş: 61
Katılım: 31/Tem/2007
Yer: Eskişehir mrk.
Online Durum: Offline
Mesajlar: 5583
  Alıntı 26_26_26 Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 02/Şub/2010 saat 21:13
YATACAK YERİNİZ YOK SİZİN...
Lütfen izleyin.
Söz Eskişehir'le başlarsa,EsEs'le biter




Yukarı
eskisehirsporum Liste gör
Deneyimli Yazar


İsimsiz
Yaş: 60
Katılım: 01/Ağu/2007
Yer: sen
Online Durum: Offline
Mesajlar: 548
  Alıntı eskisehirsporum Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 02/Şub/2010 saat 23:21
Ya göründügün gibi ol yada oldugun gibi görün...
Insanlar düsündüklerini ifade edebildikleri takdirde hem kendileri rahatliyor
hemde onlari dinleyenler, ifade edilis tarzi ve icerigi alisilagelmisten biraz farkli olsa dahi...Thumbs%20Up
Yukarı
26_26_26 Liste gör
Usta Yazar


A.Yurtsever
Yaş: 61
Katılım: 31/Tem/2007
Yer: Eskişehir mrk.
Online Durum: Offline
Mesajlar: 5583
  Alıntı 26_26_26 Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 06/Şub/2010 saat 12:03
ÇAY DEYİP GEÇMEYİN...
-Alt demlik kaynanadır,devamlı kaynar durur.
-Üst demlik gelindir,
  Alt demlik kaynadıkça,olgunlaşır dem olur.
-Bardak ise kocadır,
  Biraz kaynana,biraz gelin doldurur.
-Çocuklarsa şekerdir,tat verir her zaman.
-Görümce kaşıktır,arada bir gelir,karıştırır gider.
-Kaynataya gelince,çay tabağıdır toplar, taşmasın diye dökülenleri.
Söz Eskişehir'le başlarsa,EsEs'le biter




Yukarı
Barbaros Liste gör
Usta Yazar


Halil Yaz
Yaş: 76
Katılım: 16/Eyl/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1582
  Alıntı Barbaros Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 07/Şub/2010 saat 15:41
EH BU SAYFAYI AÇIPTA BIRAKTIĞIMDAAN SONRA BU SAYFA ÖKSÜZ KALDI. DİĞER SAYFAM HALİL YAZ SONDAN OKUYUNUZ İLE  BİRLİKTE BU SAYFAYA DA İLGİ GÖSTERMEYE KARAR VERDİM.
 
Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum.
Işığı gördüm, korktum.
Ağladım.

Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim.
Karanlığı gördüm, korktum.
Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi. ..
Ağladım.

Yaşamayı öğrendim.
Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu;
aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar... olduğunu
öğren...dim.


Zamanı öğrendim.
Yarıştım onunla...
Zamanla yarışılmayacağını,
zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim...

İnsanı öğrendim.
Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu...
Sonra da her insanin içinde
iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.

Sevmeyi öğrendim.
Sonra güvenmeyi...
Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu,
sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu
öğrendim.

İnsan tenini öğrendim.
Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu.. .
Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim.

Evreni öğrendim.
Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.
Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek
Gerektiğini öğrendim.

Ekmeği öğrendim.
Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini.
Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, bolca üretmek kadar
önemli olduğunu öğrendim.

Okumayı öğrendim.
Kendime yazıyı öğrettim sonra...
Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana...

Gitmeyi öğrendim.
Sonra dayanamayıp dönmeyi...
Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi...

Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yasta...
Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım.
Sonra da asil yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektiğine vardım.

Düşünmeyi öğrendim.
Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.
Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek
olduğunu öğrendim.

Namusun önemini öğrendim evde...
Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu;
gerçek namusun, günah elinin altındayken, günaha el
sürmemek olduğunu öğrendim.

Gerçeği öğrendim bir gün...
Ve gerçeğin acı olduğunu...
Sonra dozunda acının, yemeğe olduğu kadar hayata da
“lezzet” kattığını öğrendim.

Her canlının ölümü tadacağını,
ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim.

Ben dostlarımı ne kalbimle nede aklımla severim.
Olur ya ...
Kalp durur ...
Akıl unutur ...
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur ...

(( MEVLANA ))
Yukarı
Barbaros Liste gör
Usta Yazar


Halil Yaz
Yaş: 76
Katılım: 16/Eyl/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1582
  Alıntı Barbaros Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 10/Şub/2010 saat 21:09

Biz KADINLARI hiç sevmedik!
Saçlarını sevdik hele bir de sarışınsa daha çok sevdik...
Ağızlarını sevdik hele bir de şehvetli ve dolgun ise daha çok sevdik...
Göğüslerini sevdik...
Bacaklarını sevdik hele bir de sütun gibiyse bayıldık...
Kalçalarını sevdik...
Gerçekten güzel vücutlu ve "çıtırsa" daha çok sevdik...

Yolda, arabada, televizyonda, internette onlara hep "baktık"...
Her yerlerine iyice ve dikkatle! Baktık...
Pekiyi görememiş olacağız ki bir daha baktık...
Bir daha ve bir daha... 

Kadınların her yerlerine baktık ama GÖZLERİNE
ya hiç bakmadık ya da baktığımızda çok GEÇ olmuştu...
Biz kadınlara çok dokunduk! Onlar istese de istemese de dokunduk...
Son yıllarda dini motiflerden güç bulanlarımız oldu..

Eh yozlaşan toplum ve geç gelen adalet olunca da
13–14 yaşındaki ÇOCUKLARA bile dokunmaya başladık!
SAPIK damgası yemeyi göze alanlar bile şaşırdı çünkü
SAPIK diye haykıran ne kadar azdı! Kimimiz "araştırmacı"
oldu icraata geçemedi! Onlar CD ve DVD ler ile idare etti!
Hatta SAPIKLARA tepki bile gösterdi...
ya onlar ne yaptı?
Gerçek dünyada namuslu olanlar sanal dünyada bu çocukları aradı...
Aradı. .ve hep buldu!

Kadınlara "dokunmada" dünya sıralamasında üst yerlere geldik...
2009 itibariyle rakamlar oldukça "umut verici".
% 40 ını SÜREKLİ DÖVDÜK...
%45 ine DUYGUSAL ŞİDDET uyguladık (küfür, hakaret, küçük düşürme)...
%16 sına ZORLA SAHİP OLDUK...
ve olmaya devam ediyoruz...
Tüm bunlara maruz kalan HER 3 kadından biri İNTİHARA kalkıştı ama biz hiç oralı olmadık...(bize ne değil mi? Fener ya da CimBom maç kaybedince çok üzüldük ama kadınlar söz konusu olunca pek oralı olmadık)
% 9 una daha MASUM BİRER ÇOCUKKEN bile dokunduk...
Ama hep SUSTULAR... çünkü konuşsalar kimse inanmazdı..."
kim bilir neler yaptın ki sana tacizde ya da tecavüzde bulundu
AMCAN ya da KOMŞUN" bu da sana DERS olsun... ama bu
DERS o kadar acıdır ki biz ERKEKLER bilemeyiz...
Bizlere sorduklarında %25 imiz "bazı durumlarda
KADIN DÖVÜLÜR" demeyi doğal bir şey gibi dile getirdik...
İSLAMİ ÖĞRETİ yalanları ile KADINLARI ve KIZLARI bizlerin
KÖLESİ yapmaya başladık ve bu çabalar sonuçlarını vermeye başladı...
Artık kadınlar o bildiğiniz kadınlar değil! % 51 i erkekler ile tartışmayı bile
"saygısızlık" sanıyor artık...%36 sı kendisi para kazansa bile parasını nasıl harcayacağına karar veremeyeceğine inanmış... ya da inanmak zorunda kalmış..
.% 52 si "erkek kadından sorumludur" diyecek kadar kadınlığını unutmuş...
ya da unutturulmuş. ..% 49 u "erkek ne zaman isterse bana sahip olabilir benim itiraz hakkım olamaz" diyecek konuma gelmiş ya da getirilmiş...

Kabul edelim biz kadınları KULLANMAYI çok sevdik...
evde, işte, siyasette, okulda kısacası her yerde...Parti kongrelerinde sözde liderler konuşurken arka fonda 3-4 kadın vardı hep...Onlardan VİTRİN yaptık...İMAJ yaptık..
başörtülü, normal türbanlı, modern türbanlı ve türbansız....Parti çalışmalarında kapı kapı dolaşanlar hep KADINLARDI.. koşturan ve çabalayan hep KADINLARDI.. .
Miting olduğu zaman onları ön sıralara toplayıp KARANFİLLER attık üzerlerine ve iki lafın birinde anam, bacım edebiyatı yaptık....ama "ANANI DA AL GİT"
demek bize daha çok yakıştı! "Cennet anaların ayakları altında"
diye diye büyütüldük... ama ANALARI hep ayaklarımız altında ÇİĞNEDİK... EZDİK. ..TEPİKLEDİK.. .14 şubat sevgililer günü ya da Anneler Gününde bir kaç saat ara verdik!
Ama sonra yine ezmeye devam ettik... İş verirken bile onları hep düşündük!
İş yerinde gözümüz gönlümüz açılsın ya da malum niyetler ile BAYAN ELEMAN ARANIYOR ilanı vermeyi çok sevdik...2009 Türkiyesinde KADIN olmanın ne kadar zor olduğunu biz erkekler bilemeyiz...
Çünkü artık KONUŞMUYORLAR. ...KONUŞAMIYORLAR. ..
KONUŞTURULMUYORLAR. .. islam dinini sömüren ve kullanan KARANLIK ZİHNİYET kendi kadınlarını yetiştiriyor. ..susan, itaat eden ve kaybolmuş kadınlar...kızlar. ..hatta çocuklar..
Arada VİZYON ya da İMAJ için ortaya "sürülen" kadınlara bakmayın siz..onlar da biliyor "kullanıldıkları nı" ama artık düzen kurulmuş...
 
Bu ülkenin kurucusu ATATÜRK 1930 lu yıllarda
Türk kadınına dünyadaki birçok çağdaş ülkeden önceden hak ettiği HAKLARI verdiğinde umutlanmıştık. .Çünkü o ATATÜRKTÜ...
Kurtuluş Savaşında bebeğinin kundağında mermi taşıyan anayı ya da cephede erkeği ile göğüs göğüse savaşan bacısını unutmadı... İhanet etmedi...
Ama BİZ ihanet ettik! Türkiye Nereye Gidiyor? Diye soruyor herkes birbirine...

Cevap ne kadar da açık değil mi? Türkiye hızla ve şevkle KARANLIĞA gidiyor...
Hatta KOŞUYOR...
Çünkü YARATILMIŞLARIN YARISI olan KADIN YOK OLUYOR!
Benim anam, bacım, sevgilim, kızım YOK OLUYOR.

Kadını YOK OLAN ülkenin gideceği yol bellidir...
KARANLIK ve ONURSUZ bir gelecek....Bu işi PLANLI yürütenler İSLAMİ motifler ya da örnekler ile KADININ İKİNCİ SINIF KONUMA
gelmesini doğal karşılamamızı bekliyorlar. ..Bu işe
KURANI KERİMİ ortak koşmaları ne acı...
mesela miras hukuku...erkek çocuğa 2 pay..kız çocuğa 1 pay...
ya da kadının erkeğe İTAAT etmesini empoze eden garip ayet ya da sureler...
belli ki burada büyük bir istismar var...
Çünkü tüm alemi yaratan ALLAHIN kendi yarattığını aşağılaması söz konusu bile olamaz...
Kuran'ı kendi amaçları için yorumlayanlar KADINI ikinci plana atmayı çok seviyor olabilir ama Biz hiç sevmedik...
Şunu o kalın kafanıza sokun....


KADIN=ERKEK. ...
ERKEK=KADIN dır...
Bazı konularda kadın bazı konularda erkek ÜSTÜN olabilir...
Ama tüm bu zayıf ve üstün yönleri bir arada düşündüğünüzde tek bir gerçek var;
KADIN=ERKEK. ...
ERKEK=KADIN. ...
Bu GERÇEĞİ kabul etmemek bize her zaman kaybettirecek ve kaybettiriyor. .

8 MART KADINLAR GÜNÜYMÜŞ ! KADINI olmayan ülkenin kadınlar günü olmaz... Kutlanmaz. Burada yazılanlar size ters geldi ise vah benim ülkeme...
Çünkü "sizler" sayesinde sonumuz gelecek.
KADIN benim diğer yarım ve benim diğer yarımdan vaz geçmeye niyetim yok...
Türkiye Ne zaman kurtulur?


Ülkenin üniter, ulus ve LAİK devlet yapısına inanan ve SAHİP
çıkan 550 milletvekilinin YARISI ÇAĞDAŞ TÜRK kadını olduğu zaman bu ülke KURTULUR. Yani 550 vekilin yarısının KADIN olmasını isteyen MİLLİ İRADE..
seçmen. .oy kullanan..sen ve ben. Buna karşı çıkanlar o
KALIN KAFALARINA soksunlar bu gerçeği.
Türk Kadını benim diğer yarımdır ve ben TAM olmak istiyorum...
Çünkü onlara İHANET EDEMEM... Tüm bunlara yürekten inanmıyorsanız lütfen
"sözde" sevdiğim kadın dediğiniz kadına
"SENİ SEVİYORUM" demeyin...
Çünkü çok komik ve acınası oluyorsunuz. ...
LÜTFEN artık kadınların GÖZLERİNE ve BEYİNLERİNE bakmaya başlayın...
Türk Kadını ve erkeğinin daha aydınlık günlerde yaşaması dileklerim ile arz ederim.

                                                            Dr. Eray AYBAR
Yukarı
köfteci Liste gör
Usta Yazar


Hüsnü Önkol
Yaş: 65
Katılım: 01/Ağu/2007
Yer: Germany
Online Durum: Offline
Mesajlar: 10327
  Alıntı köfteci Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 10/Şub/2010 saat 22:38
Genç bir çift, yeni bir mahalledeki
yeni evlerine taşınmışlar
- Sabah kahvaltı yaparlarken, komşu da çamaşırları asıyormuş
Kadın kocasına
- Bak, çamaşırları yeterince temiz değil, çamaşır yıkamayı bilmiyor, belki de doğru sabunu kullanmıyor. ‘ demiş.
Kocası ona bakmış, hiçbir sey söylememiş, kahvaltısına devam etmiş.
Kadın, komşusunun çamaşır astığını gördüğü her sabah aynı yorumu yapmaya devam etmiş.
Bir ay kadar sonra, bir sabah, komşusunun çamaşırlarının tertemiz olduğunu gören kadın çok şaşırmıs, bak demiş kocasına
- Çamaşır yıkamayı öğrendi sonunda, merak ediyorum, kim öğretti acaba ?’
‘Ben bu sabah biraz erken kalkıp penceremizi sildim’ diye cevap vermiş kocası.
Hayatta böyle değil midir ?
Başkalarını izlerken gördüklerimiz, baktığımız pencerenin ne kadar temiz olduğuna bağlıdır.
Birini eleştirmeden ve hemen yargılamaya davranmadan önce Kalp(pencere) durumumuza bakmak ve ‘iyi’ olanı görmeye hazır olup olmadığımızı farketmek güzel bir fikir olabilir !…

Kral hem ciplak,hem gerzek...
Yukarı
Barbaros Liste gör
Usta Yazar


Halil Yaz
Yaş: 76
Katılım: 16/Eyl/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1582
  Alıntı Barbaros Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 17/Şub/2010 saat 20:56
Sabah erken kalkıp duşa atlamak... Duş almayı seviyorum... Her damla su sanki bir yudum yeni insan çıkarıyor bedenimden, yeni umutlar, sert sulu bir elma, akşam kadehime ekleyeceğim su da gelmiyor mu, geliyor aklıma...

Geçirip üzerime pazar günü rahatlığını, sıkıyorum 1 greyfurt 2 portakal 1 limon... Portakalı seviyorum ama greyfurtla muhabbetini daha da... Çantamı doldurup bir kaç ikinci yeni, bir Oktay Rıfat, ya lazım olursa diye Çamlıbel’i atlayıveriyorum ıslak saçlarla arabaya... 10 dakikada gidebilirim varacağım yere ama varsın diyorum yarım saat sürsün, ben sahilden gideceğim... Deniz dingin, gün yeni doğmada, gün doğumunu seviyorum, denizi tüm sevdalardan ayrı... Martılarla selamlaşıyorum, her biri bir şarkı... Sabah sokaklarımızı temizleyen çöp arabaları... Onları nasıl seviyorum, çiçek kokuları gibi... Sabah sabah yolumuzu temizliyorlar, temiz başlayalım diye güne... Sonra ne havayı ne balığı takmadan ısrarla her sabah sahile koşan oltacıları... Özenle sevmelerini oltalarını, seviyorum... Sonra küçük sakin semtlerini İstanbul’un bir bir geçmeyi, arada bir karşı yakayı göz ucuyla kesmeyi, Kuleli’ye bakarken, “ah be” demeyi seviyorum… Annemle babamla emekli usulü sabah erken kahvaltılarında sohbet etmeyi seviyorum. Oturup çocuk gibi hırçın hırçın hoşkin oynamayı sabahın köründe... Sonra tatlılar kaymağı yeğenimle oynamayı, ablamla kaçamaklar yapmayı seviyorum... Pis İstanbul trafiğini o yol senin bu yol benim aldatmaya çalışmayı, aldatamasam da denemeyi seviyorum. Sonra bir balıkçıda alıp dostlarla soluğu bir duble rakı, bir iki kalamar koklamayı seviyorum, niye sevmeyecekmişim... Rakı içen insanları izlemeyi, ağlayanı, güleni seviyorum. İnsanları sevdiğimden belki daha çok, kapıda uyuklayan köpeği seviyorum. Her sabah bana günaydınlar süsleyen sokak köpeklerini, kulaklarımı tırmalayan kargaları, mahallemin esnafını, şiirlerin kasvetini seviyorum... Sevmeye bakıyorum.


Sevmeye bakmak

Sevmeye bakıyorum,
O da bana bakıyor.
Gel diyorum geliyor.
Git dersem gidecek biliyorum.
Bana dese ben de durmam,
Gidişiyoruz.
Sevmek bana bakıyor,
Benzeşiyoruz.
Az alıngan, çok kırılgan,
Düzenden sıkılıyor.
Sıkma güzel canını diyorum
Aman diyor,
Korlaşıyoruz.
Sevmeye bakıyorum,
Gelincikleri seviyor.
Koca buketleri, gülleri değil.
Yaprakları dökülmesin istiyor
İsteşiyoruz.
Sevmek bana bakıyor
İkiliyorum,
Seviyorum, seviyorum.
Utangaç bir çocuk sesi duyuyorum,
Damarımın içinde,
Akıp gidiyor yoluna,
Sırlaşıyoruz.
Sevmeye bakıyorum,
Bakışıyoruz.
Kısa ömürlerimizi uzatıyoruz çekiştire çekiştire
Boynum uzuyor.
Bir ömrü uzatıyoruz işte
Uzanıp yatıyoruz
Öpüşüyoruz.
Öpüşürken bulut bulut oluyor gözlerimiz
Kimseye çaktırmadan
Sözleşiyoruz,
Üç boyutlu bir düzlemde
Düzleşiyoruz.
Sonra bana bakıyor
Körleşiyoruz,
Anlamsız bir biçimde horlaşıyoruz,
Bir alev topundan tozlaşıyoruz.
Maalesef ayrılmaya uzlaşıyoruz,
Düşünüp düşünüp suslaşıyoruz.
Uzunca bir süre özleşiyoruz.
Yukarı
 Cevapla Cevapla Sayfa  <1 2829303132 43>


Forum Kısayol Forum İzinleri Liste gör

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums® version 9.50
Copyright ©2001-2008 Web Wiz

Bu sayfa 0,423 saniyede hazırlanmıştır