eskisehirspor.com Giriş Sayfası
Forum Forum > Diğer > Sohbet / Eğlence / Diğer Konular
  Aktif Konular Aktif Konular
  FAQ FAQ  Forum Arama   Takvim   Kayıt Kayıt  Giriş Giriş

Kaybettiklerimiz...

 Cevapla Cevapla Sayfa  <1 56789 36>
Yazar
Mesaj
  Konu Ara Konu Ara  Konu seçenekleri Konu seçenekleri
EsBaskent Liste gör
Yazar


Çağlar D.
Yaş: 34
Katılım: 06/Oca/2010
Yer: Ankara Başkent
Online Durum: Offline
Mesajlar: 227
  Alıntı EsBaskent Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 01/Şub/2010 saat 18:29
Yattığın yer nurla dolsun Barış abi mekanın cennet olsun
Başkent Üniversitesi...
Yukarı
samich_backtash Liste gör
Usta Yazar


Semih Bektaş
Yaş: 37
Katılım: 31/Tem/2007
Yer: Jamaica
Online Durum: Offline
Mesajlar: 2426
  Alıntı samich_backtash Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 01/Şub/2010 saat 19:43

1 Şubat 1979 günü katledilen Abdi İpekçi...

Şimdi katili dışarda......Angry

SOMA Anısına

"Dünyada her millet, icraatına tahammül ettiği hükümetin mesuliyetine ortak sayılır." K.ATATÜRK
Yukarı
samich_backtash Liste gör
Usta Yazar


Semih Bektaş
Yaş: 37
Katılım: 31/Tem/2007
Yer: Jamaica
Online Durum: Offline
Mesajlar: 2426
  Alıntı samich_backtash Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 06/May/2010 saat 01:03
"Türk genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir.Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır.Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük kıpırtı ve davranış duydumu, 'bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır' demeyecektir. Hemen araya girecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır. Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, 'polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir' diye düşünecek, ama hiçbir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, 'demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek!' onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, ismet paşa'ya ve meclis'e telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, 'ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek benim görevimdir!' İşte benim anladığım Türk genci ve Türk gençliği!''

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

6 şubat 1933 / Bursa Atatürk Köşkü



Dağların zirvelerine tırmanıyor denizler,
Güneşi tutacaklar nice aydınlık yüzler,
Çıkarın kafeslerden özgürlük düşlerini,
Umudun yelesinde dalgalansın denizler.
Yıldızlar aleminin çilekeş yolcuları,
Sıyırın ufuklardan sıyırın geceleri,
Çölde çiçek açacak güne bakan filizler,
Umudun yelesinde dalgalansın denizler.
Kışta bahar olur mu olunca görecekler,
Ak kar tanelerinden kızıl şal örecekler,
Kör olsun haksızlığa kayıtsız kalan gözler,
Umudun yelesinde dalgalansın denizler.

FIRTINA

Bak işte yaklaşıyor fırtına
Bak yine yükseliyor dalgalar
Yıllardan sonra yollardan sonra
Şarkılar söylüyor çocuklar
Yıllardan sonra yollardan sonra
Yeniden yanyana onlar
Ne geçmiş tükendi ne yarınlar
Hayat yeniler bizleri
Geçse de yolumuz bozkırlardan
Denizlere çıkar sokaklar.


KARŞIYAKA'NIN 3 GÜLÜ

Asılmış bir al umuttan
Karagücün korku dalında
Şu can topraktaki üç fidan ölü.
Ve artık ölmezliğin son boyutundan
Göverir yeşil bahar yağmurlarında
Denizgülü, Yusufgülü, Hüseyingülü

Ölümdür kimileyin kavganın tek ödülü.

Kan çiçeği sökünü arkalarından…
Açmış böğrünü hepsine ana sıcaklığında
Devrimin kankalesi Karşıyaka gömütlüğü
Ve gençlik günlerine doymamışlık dağından
Bakar, alınlar mavide ve göğüs hep namluda
Gezmişgülü, Aslangülü, İnangülü

İnanç bir deliçay ki yeşertir bir gün çölü.

Karşıyakanın üç gülü
Yürek dalıma gömülü
Karşıyakanın üç gülü
Tüm kançiçekleriyle
Göz pınarıma gömülü.

SOMA Anısına

"Dünyada her millet, icraatına tahammül ettiği hükümetin mesuliyetine ortak sayılır." K.ATATÜRK
Yukarı
EsNeFeReS Liste gör
Yazar


Murat
Yaş: 28
Katılım: 11/Nis/2009
Online Durum: Offline
Mesajlar: 104
  Alıntı EsNeFeReS Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 03/Tem/2010 saat 01:22
Bugün 3 Temmuz...Türk sinemasının dev oyuncusunun ölüm yıldönümü...
Keşke hala hayatta olsaydın da yine neşemize neşe katsaydın İnek Şabanla,Tosun Paşayla,Kapıcılar Kralıyla...
Keşke hala hayatta olsaydın da gerçek sanatı öğrenseydik Kaymakam Caferle,Yedi Bela Hüsnüyle,Şark Bülbülüyle...
Keşke hala hayatta olsaydın da hakiki komedinin ne demek olduğunu anlasaydık Tarzan Rıfkıyla,Yandan Çarklı Adamla,Orta Direk Şabanla...
Keşke diyoruz çünkü iyi insanlar bu zalim dünyadan hep erken ayrılıyor...
Mekanın cennet olsun, Seni saygıyla anıyoruz Boynu Bükük Küheylan...

Yukarı
erkin Liste gör
Usta Yazar


Erkin ESES
Yaş: 41
Katılım: 02/Ağu/2007
Yer: Swansea
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1330
  Alıntı erkin Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 03/Tem/2010 saat 15:46
İyi ki Vardın Gülen Adam! 3 Temmuz 2000 "Kemal Sunal" Saygıyla Anıyorum Üstad...


eRkin.org - Kişisel B'şey!
Yukarı
nefer.omer Liste gör
Yazar


ömer
Yaş: 35
Katılım: 02/Tem/2010
Yer: Bursa
Online Durum: Offline
Mesajlar: 64
  Alıntı nefer.omer Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 03/Tem/2010 saat 16:09

Türk sinema tarihinin unutulmayacak isimlerinden ve tüm Türkiyeyi kahkahalara boğduran rahmetli KEMAL SUNAL ı rahmetle ve özlemle anıyorum mekanın cennet olsun gülen adam...

Bursa'nın KIRMIZI ŞİMŞEKLERİ
Yukarı
moritanya Liste gör
Usta Yazar


İsimsiz
Yaş: 31
Katılım: 26/Haz/2009
Yer: Ireland
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1308
  Alıntı moritanya Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 04/Tem/2010 saat 13:13
Osmanlı Devleti'nin şanlı komutanlarından Barbaros Hayrettin Paşa'nın (ö.1473) ve rock müziğin önemli sanatçılarından Barış Akarsu'nun (ö.2007) ölüm yıl dönümü.Nur içinde yatsınlar.
En güzel siyah en güzel kırmızı.
Yukarı
samich_backtash Liste gör
Usta Yazar


Semih Bektaş
Yaş: 37
Katılım: 31/Tem/2007
Yer: Jamaica
Online Durum: Offline
Mesajlar: 2426
  Alıntı samich_backtash Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 16/Mar/2011 saat 12:29
16 Mart 1978 Beyazıt Katliamı......
SOMA Anısına

"Dünyada her millet, icraatına tahammül ettiği hükümetin mesuliyetine ortak sayılır." K.ATATÜRK
Yukarı
mr zenco Liste gör
Deneyimli Yazar


Alper Yeşilöz
Yaş: 36
Katılım: 02/Ağu/2007
Yer: Bahrain
Online Durum: Offline
Mesajlar: 696
  Alıntı mr zenco Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 16/Mar/2011 saat 19:29
Alıntı yapılan samich_backtash

16 Mart 1978 Beyazıt Katliamı......


Olayı bilmeyenler için görgü tanıklarının röportajları. Siyasi ideolojiler yüzünden insanların birbirinin yaşama hakkını elinden alması çok acı birşey.

toplam bilançosu 7 ölü ve 100 den fazla yaralı.

enis yalçın (katliam mağduru)

23 yaşındaydım o zamanlar iktisat fakültesi son sınıfta okuyordum. sabah aranarak girmemize rağmen okul içinde bıçaklı, zincirli, sopalı saldırıya uğradık. okul içinde kalan arkadaşlarımız arka kapıdan çıkmak için ısrar etmiş, zorla ön kapıdan çıkarılmaya çalışılmış. ön tarafta mahşeri kalabalık slogan atarak ilerliyordu. her gün yeteri kadar polis olmasına rağmen o gün güvenliği sağlayacak yeterli polis yoktu. tam eczacılık fakültesinin oraya döndük "bomba" diye bir sesle irkildim. bomba o anda üzerimde patladı.ne kadar baygın kaldım bilmiyorum. vücudumun sağ tarafı tamamen bomba parçalarıyla parçalanmıştı. sonra gözümü farkettim. gözüm parçalanmıştı. 18 yıl süren tedaviden sonra onu da kaybettim.
olaydan önce ülkücüler bize 15 gün okula gelebilirsiniz 16. gün gelemeyeceksiniz demişlerdi. hakikaten 16. gün katliam oldu.

ramize akyol (bombayı atan ülkücü zülküf isot'un ablası)

örgüte katıldıktan sonra bir gün mahzene çağırmışlar.solcu bir gence işkence ediyorlarmış. o gittiğinde genç baygın ya da ölüymüş. ona "al bu jopu komüniste sok" demişler. yapmış. " yapmasaydım bana sokarlardı" demişti. " tamam artık adam oldun sen de katil oldun, birini öldürdün çıkamazsın" demişler. 16 mart katliamına kadar bir solcuyu öldürmek onun için bir görevmiş gibi davranırdı. gel diye haber aldığında çok tedirgindi. " gitme oğlum burada emniyettesin" dedim", "hayır abla emir geldi gitmek zorundayım" dedi.
döndüğünde çok perişandı. "ne oldu" dedim. bir gün ışıkları kapattı, dizime yattı.ağladığını hissettim. " onca insan katlettik abla" dedi. " bomba atmak benim görevim değildi, bana attırdılar çok pişmanın çok vicdan azabı çekiyorum"
katliam yerine polis minibüsü ile gitmişler. silahları, cephaneyi mustafa doğan (polis memuru) sağladı. latif akdı, sıddık polat bunların da minübüste olduğunu anlatıyordu. hep birlikte olay yerine gitmişler.
" o kadar insan katlettim yaralandı mı, öldü mü bilmiyorum. o bağırmalar çağırmalar gözümün önünden gitmiyor abla".
bir gün "artık yeter. beni tanıdığın bir emniyetçi varsa götür, itiraflarda bulunmak istiyorum ama söz ver bana işkence yapmasınlar, biz yaptığımız için nasıl olduğunu biliyorum" dedi. ama kısmet olmadı. en yakın arkadaşına derdini açtı. o da gidip örgüte haber vermiş. üç ay sonra öldürdüler.

yahya gergin (katliam sırasında üniveristede görevli polis memuru)

görevimiz okuldan çıkan öğrencileri son grup okuldan çıkana kada, yanda ve arkada tertip alıp güvenliklerini sağlamaktı. kapının sağında 15-20 tane sağ görüşlü öğrenci bulunuyordu. son grup çıktıktan sonra bu grup slogan atmaya başladı. slogan atınca başımızdaki amir bunları dağıtalım diye talimat verdi. biz de bunları uzaklaştırdık. tekrar geri döndük. o anda merdivenin diğer ucunda görevli iki polis arkadaştan biri bomba diye bağırdı. hepimiz kendimizi yere attık. patlamanın ardından silahlar ateşlenmeye başladı. biz de o anda hedefi kestiremiyorduk. "hedef polis mi kalabalık mı" diye. silahlar sustuktan sonra iki arkadaş kaçanları kovalamaya başladı. ben de arkalarından mp5 makinalı tüfekle koşmaya başladım. laleli caddesini geçtikten sonra suçlular kaçtı. arka sokaklarda olayda kullanılan iki tabancayı bulduk. biz ilk koşmaya başladığımızda arkadan, yetkililerden olması lazım ; sonradan öğrendim o zamanın komiser muavini olan reşat altay (ogün samast olayından sonra trabzon emniyet müdürlüğünden alınan) " geri dönün" diye bağırdı. bence bu daha önceden tertiplenmiş bir şey. her gün en az 30-40 polis olurken o gün sadece 9 kişiydik. olaydan bir hafta sonra bir kaç tane polis bu bombanın atılacağına dair istihbaratı ele geçiriyor. cumhuriyet gazetesinde bu belge yayınlandı. yayınlandıktan sonra o dönem müdür muavini olan vural beşyal bizim birliğe gelip "içimizde hainler şerefsizler var. bu yazıyı basına sızdırmışlar" dedi.
siz söyleyin, bombayı önceden öğrenip güvenliği sağlamayan mı şerfesiz? belgeyi sızdıran mı?

kaynak:15 mart 2007 tempo dergisi. haftanın röportajı
Cehennemin ateşi buz tutana dek ESES!!!
Yukarı
wolfalone3839404142 Liste gör
Deneyimli Yazar


Hakan Çitil
Yaş: 55
Katılım: 03/Oca/2010
Yer: eskişehir
Online Durum: Offline
Mesajlar: 380
  Alıntı wolfalone3839404142 Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 16/Mar/2011 saat 22:34
Alıntı yapılan mr zenco

Alıntı yapılan samich_backtash

16 Mart 1978 Beyazıt Katliamı......


Olayı bilmeyenler için görgü tanıklarının röportajları. Siyasi ideolojiler yüzünden insanların birbirinin yaşama hakkını elinden alması çok acı birşey.

toplam bilançosu 7 ölü ve 100 den fazla yaralı.

enis yalçın (katliam mağduru)

23 yaşındaydım o zamanlar iktisat fakültesi son sınıfta okuyordum. sabah aranarak girmemize rağmen okul içinde bıçaklı, zincirli, sopalı saldırıya uğradık. okul içinde kalan arkadaşlarımız arka kapıdan çıkmak için ısrar etmiş, zorla ön kapıdan çıkarılmaya çalışılmış. ön tarafta mahşeri kalabalık slogan atarak ilerliyordu. her gün yeteri kadar polis olmasına rağmen o gün güvenliği sağlayacak yeterli polis yoktu. tam eczacılık fakültesinin oraya döndük "bomba" diye bir sesle irkildim. bomba o anda üzerimde patladı.ne kadar baygın kaldım bilmiyorum. vücudumun sağ tarafı tamamen bomba parçalarıyla parçalanmıştı. sonra gözümü farkettim. gözüm parçalanmıştı. 18 yıl süren tedaviden sonra onu da kaybettim.
olaydan önce ülkücüler bize 15 gün okula gelebilirsiniz 16. gün gelemeyeceksiniz demişlerdi. hakikaten 16. gün katliam oldu.

ramize akyol (bombayı atan ülkücü zülküf isot'un ablası)

örgüte katıldıktan sonra bir gün mahzene çağırmışlar.solcu bir gence işkence ediyorlarmış. o gittiğinde genç baygın ya da ölüymüş. ona "al bu jopu komüniste sok" demişler. yapmış. " yapmasaydım bana sokarlardı" demişti. " tamam artık adam oldun sen de katil oldun, birini öldürdün çıkamazsın" demişler. 16 mart katliamına kadar bir solcuyu öldürmek onun için bir görevmiş gibi davranırdı. gel diye haber aldığında çok tedirgindi. " gitme oğlum burada emniyettesin" dedim", "hayır abla emir geldi gitmek zorundayım" dedi.
döndüğünde çok perişandı. "ne oldu" dedim. bir gün ışıkları kapattı, dizime yattı.ağladığını hissettim. " onca insan katlettik abla" dedi. " bomba atmak benim görevim değildi, bana attırdılar çok pişmanın çok vicdan azabı çekiyorum"
katliam yerine polis minibüsü ile gitmişler. silahları, cephaneyi mustafa doğan (polis memuru) sağladı. latif akdı, sıddık polat bunların da minübüste olduğunu anlatıyordu. hep birlikte olay yerine gitmişler.
" o kadar insan katlettim yaralandı mı, öldü mü bilmiyorum. o bağırmalar çağırmalar gözümün önünden gitmiyor abla".
bir gün "artık yeter. beni tanıdığın bir emniyetçi varsa götür, itiraflarda bulunmak istiyorum ama söz ver bana işkence yapmasınlar, biz yaptığımız için nasıl olduğunu biliyorum" dedi. ama kısmet olmadı. en yakın arkadaşına derdini açtı. o da gidip örgüte haber vermiş. üç ay sonra öldürdüler.

yahya gergin (katliam sırasında üniveristede görevli polis memuru)

görevimiz okuldan çıkan öğrencileri son grup okuldan çıkana kada, yanda ve arkada tertip alıp güvenliklerini sağlamaktı. kapının sağında 15-20 tane sağ görüşlü öğrenci bulunuyordu. son grup çıktıktan sonra bu grup slogan atmaya başladı. slogan atınca başımızdaki amir bunları dağıtalım diye talimat verdi. biz de bunları uzaklaştırdık. tekrar geri döndük. o anda merdivenin diğer ucunda görevli iki polis arkadaştan biri bomba diye bağırdı. hepimiz kendimizi yere attık. patlamanın ardından silahlar ateşlenmeye başladı. biz de o anda hedefi kestiremiyorduk. "hedef polis mi kalabalık mı" diye. silahlar sustuktan sonra iki arkadaş kaçanları kovalamaya başladı. ben de arkalarından mp5 makinalı tüfekle koşmaya başladım. laleli caddesini geçtikten sonra suçlular kaçtı. arka sokaklarda olayda kullanılan iki tabancayı bulduk. biz ilk koşmaya başladığımızda arkadan, yetkililerden olması lazım ; sonradan öğrendim o zamanın komiser muavini olan reşat altay (ogün samast olayından sonra trabzon emniyet müdürlüğünden alınan) " geri dönün" diye bağırdı. bence bu daha önceden tertiplenmiş bir şey. her gün en az 30-40 polis olurken o gün sadece 9 kişiydik. olaydan bir hafta sonra bir kaç tane polis bu bombanın atılacağına dair istihbaratı ele geçiriyor. cumhuriyet gazetesinde bu belge yayınlandı. yayınlandıktan sonra o dönem müdür muavini olan vural beşyal bizim birliğe gelip "içimizde hainler şerefsizler var. bu yazıyı basına sızdırmışlar" dedi.
siz söyleyin, bombayı önceden öğrenip güvenliği sağlamayan mı şerfesiz? belgeyi sızdıran mı?

kaynak:15 mart 2007 tempo dergisi. haftanın röportajı



 güzel bir masaldı.. ama  yemedik
nerde kalmıştık?
Yukarı
 Cevapla Cevapla Sayfa  <1 56789 36>


Forum Kısayol Forum İzinleri Liste gör

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums® version 9.50
Copyright ©2001-2008 Web Wiz

Bu sayfa 0,281 saniyede hazırlanmıştır