eskisehirspor.com Giriş Sayfası
Forum Forum > Diğer > Sohbet / Eğlence / Diğer Konular
  Aktif Konular Aktif Konular
  FAQ FAQ  Forum Arama   Takvim   Kayıt Kayıt  Giriş Giriş

Açık Saha...

 Cevapla Cevapla Sayfa  <1 3536373839 43>
Yazar
Mesaj
  Konu Ara Konu Ara  Konu seçenekleri Konu seçenekleri
Barbaros Liste gör
Usta Yazar


Halil Yaz
Yaş: 77
Katılım: 16/Eyl/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1582
  Alıntı Barbaros Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 02/Tem/2011 saat 17:26
Hayat bir sevdadır... Onu yaşa!
Hayat bir hediyedir... Onu al!
Hayat bir bilmecedir... Onu çöz!
Hayat bir fırsattır... Onu yakala!
Hayat bir şarkıdır... Ona eşlik et!
...Hayat bir bahçedir... Onu der!
Hayat bir iyiliktir... Ona karşılık ver!
Kendine bir iyilik yap. Herkese Gülümse.

Çünkü.
Samimi bir sevginin yerini başka ne tutabilir bu hayatta.
Birine karşılıksız iyilik etmenin hazzını başka hangi şey yaşatabilir insana.
Hangi intikam daha güçlüdür kötülüğe iyilikle cevap vermekten.
İnsan yaşadıkça zaten, vazgeçemeyiz ki sevmekten.
Biliyorsun, küçücük bir tebessümle değişebilir bütün dünya bir anda.
Biliyorsun, insanlığımız büyüdükçe büyür iyiliğin sıcacık kucağında.
İyilik üzerine yazılar, hikâyeler, şiirler, öneriler, güzel sözler ve daha neler neler.
Hadi, kendine bir iyilik yap. Herkese Gülümse.

W.Shakespeare
Yukarı
Barbaros Liste gör
Usta Yazar


Halil Yaz
Yaş: 77
Katılım: 16/Eyl/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1582
  Alıntı Barbaros Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 12/Tem/2011 saat 15:37
HAYAT

Hayat bir sevdadır... Onu yaşa!
Hayat bir hediyedir... Onu al!
Hayat bir bilmecedir... Onu çöz!
Hayat bir fırsattır... Onu yakala!
Hayat bir şarkıdır... Ona eşlik et!
Hayat bir bahçedir... Onu der!
Hayat bir iyiliktir... Ona karşılık ver! ...
Kendine bir iyilik yap. Herkese Gülümse...

Çünkü...
Samimi bir sevginin yerini başka ne tutabilir bu hayatta...
Birine karşılıksız iyilik etmenin hazzını başka hangi şey yaşatabilir insana...
Hangi intikam daha güçlüdür kötülüğe iyilikle cevap vermekten...
İnsan yaşadıkça zaten, vazgeçemeyiz ki sevmekten...
Biliyorsun, küçücük bir tebessümle değişebilir bütün dünya bir anda...
Biliyorsun, insanlığımız büyüdükçe büyür iyiliğin sıcacık kucağında...
İyilik üzerine yazılar, hikâyeler, şiirler, öneriler, güzel sözler ve daha neler neler...
Hadi, kendine bir iyilik yap. Herkese Gülümse...

“Kalbinizden sevgi, yüzünüzden gülücük, ruhunuzdan mutluluk eksik olmasın

~Shakespeare~
Yukarı
Barbaros Liste gör
Usta Yazar


Halil Yaz
Yaş: 77
Katılım: 16/Eyl/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1582
  Alıntı Barbaros Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 14/Tem/2011 saat 19:35
Diyarbakır'da 13 ŞEHİT, 7 YARALI verdik! Üzüntümüz sonsuz! Şehitlerimize Allah'tan rahmet, ailelerine sabır ve yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz!
Yukarı
Barbaros Liste gör
Usta Yazar


Halil Yaz
Yaş: 77
Katılım: 16/Eyl/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1582
  Alıntı Barbaros Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 15/Tem/2011 saat 09:48
Maalesef onbeş evladımızın şehit olması ile çok üzüntülü olduğumuz bir günde baş sağlığı dileklerimle, Birlik, beraberlik ve yardımlaşma bağlarımızı güçlendiren, dayanışma ve kardeşlik duygularımızın daha da arttırdığı kutsal günlerimizden Berat Kandili'ni kutluyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Yukarı
eskisehirsporum Liste gör
Deneyimli Yazar


İsimsiz
Yaş: 60
Katılım: 01/Ağu/2007
Yer: sen
Online Durum: Offline
Mesajlar: 548
  Alıntı eskisehirsporum Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 22/Tem/2011 saat 09:59



Bir atom parçacığının nerede ve ne hızda hareket edeceğini 43 saniye önceden tespit eden bir model geliştiren Hollandalı fizikçi Hooft, kaderin varlığını bilimsel olarak ispatlamış oldu...

Bu konuyu ele alan bir araştırmanın son derece çarpıcı bilimsel sonuçları Amerika'nın dünyaca ünlü bilim dergisi ‘New Scientist’'a kapak oldu. Nobel ödüllü Gerard Hooft'un yeni sonuçlandırdığı 10 yıllık araştırma, kader kavramını somut ve bilimsel delillerle ortaya koydu ve bilim dünyasında çok büyük yankı uyandırdı. Araştırmanın bir diğer dikkat çekici yönü ise, kader kavramına karşı çıkan bilim adamlarının bugüne kadar dayanak gösterdiği teoriyi çürütmüş olmasıydı.

Araştırma kapsamında Hooft, "Bir parçacığın nerede ve ne hızla hareket ettiğini" aynı anda tespit etme olanağı sağlayan bir model geliştirdi. Hooft, bir atomun 43 saniye sonra nasıl hareket edeceğini önceden bilme kapasitesine ulaştı.

>> New Scientist tarafından dünyanın en iyi matematikçileri arasında gösterilen John Conway ile Simon Kochen, araştırmayı "özgür irade" kavramının ölümü olarak yorumluyorlar. Princeton Üniversitesi'nde görev yapan Conway şöyle diyor:

"Eğer Hooft gibi bir insan atomun konumu ve hareketini aynı anda tespit edebiliyorsa, üstün bir zekaya sahip olan bir varlık evrendeki tüm parçacıkların etkileşimini takip edebilir. Bir başka deyişle özgür irademizle yaptığımız seçimlerin belirsizliğinin ardında belirleyici bir düzen vardır."

>> Kochen ise konuyu şöyle bir örnekle anlatıyor:

"Önünüze bir dilim çikolatalı, bir dilim çilekli kek getirildiğini düşünün. Çikolatalı keki yemeye başladığınızda, bunun kendi seçiminiz olduğunu düşünüyorsunuz. Oysa ki çikolatalıyı yiyeceğiniz zaten belliydi. Biz özgür olduğumuzu düşünüyoruz. Eğer Hooft'un modeli hatalı değilse özgürlüğümüz sınırlı bir ilüzyondan ibaret olabilir."

Kaderin varlığı ve bilimsel ıspatı, insanlığı çok önemli bir bakış açısı ve yaklaşımla karşı karşıya bırakmaktadır. Eğer evrendeki en minik zerreinin bile yeri, hareketi, hızı belliyse; ki böylesine devasa ve mükemmel işleyen bir evren için bu vazgeçilmez şey kader şüphesiz olarak var. Bu önceden belirlenmiş mükemmel düzen bizlerin yaşamı, kararlarımız ve tercihlerimiz için de geçerlidir. Eğer her şey belliyse, birçoğumuzun yaşamına hakim olabilen endişelere kapılmak niye ?

Kader, Allah'ın geçmiş ve gelecek tüm olayları bilmesidir. "Yaşanmamış olaylar", bizim için yaşanmamış olaylardır. Allah ise zamana ve mekana bağlı değildir bu kavramlardan münezzehtir. Bu nedenle Allah için geçmiş, gelecek ve şu an hepsi birdir ve hepsi olup, bitmiştir. Ve bu durum yalnızca doğa olayları, doğum, ölüm, hastalık veya savaşlar gibi belli başlı konularla sınırlı değildir. İnsanın kendi yaşamıyla ve davranışlarıyla ilgili en küçük ayrıntı dahi kaderinde belirlidir.

Unutulmamalıdır ki, her insanın, daha tek bir hücre olduğu halinden ilk adımlarını attığı ana, üniversite sınavında verdiği cevaplardan hayatı boyunca hangi şirkette ne iş yapacağına, kiminle evleneceğine, nasıl bir evde oturacağına, hangi gün hangi yemeği yiyeceğine, hangi gün nerede ve ne şekilde öleceğine kadar her dakikası bellidir.

Tüm bu anlar sonsuz olan ve zaten var olan bir hafızada saklıdır. Orada zaman yoktur, orada her an vardır: yaşlı halimizle genç halimiz, dünyanın milyar yıl önceki haliyle, 30 sene sonraki hali ve gelmiş geçmiş ve gelecek her şey. İnsana ise bir film şeridi gibi, belli bir sırlamada zaten var olan anlar sırasıyla gösterilir, agılatılır, hissettirlir..

Tüm bu belirliliğe rağmen, insan hiçbir şey yapmadan kendini kaderine bırakma hissine kapılmaz, çünkü insana sanki olayları değiştirme, kendi karar ve seçimine göre hareket etme imkanı varmış gibi bir his verilir.

Herşeyi tespit edilmiş şekilde ve ölçüde yapmamıza rağmen, bunu kendi kararımızmış gibi algılarız. Hayatımız boyunca bu hissi her yaptığımız işte yaşarız.

Kaderden maksat; kadere inanan ve bilen, teslimiyetli olan insan, kendi yaptığı hissini yaşamasına rağmen, bunların tümünü Allah'ın dilemesi ile yaptığını bilip bilmemesi. Diğer tafarta duran insanın, her yaptığını kendi aklı ve gücü ile yaptığını zannederek yanılıyor olmasıdır...

---------
“Yeryüzünde olan ve sizin nefislerinizde meydana gelen herhangi bir musibet yoktur ki, Biz onu yaratmadan önce, bir kitapta (yazılı) olmasın. Şüphesiz bu, Allah'a göre pek kolaydır.” [Hadid Suresi, 22.ayet]

Yukarı
Barbaros Liste gör
Usta Yazar


Halil Yaz
Yaş: 77
Katılım: 16/Eyl/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1582
  Alıntı Barbaros Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 31/Tem/2011 saat 15:05
Coşkuyla yaşa... Kendi doğanın en derininde, her kimsen mutlak bir kabullenişle yaşa. Kendini başkalarının fikirleri doğrultusunda maniple etme. Sadece kendin ol, sadece kendi hakiki doğanı yaşa ve coşkunun ortaya çıkması kaçınılmazdır; o senin içinden fışkırır. Bir ağaca bakılırsa, sulanırsa, özen gösterilirse bir gün doğal olarak çi...çek açar. Bahar geldiğinde muhteşem bir çiçeklenme vardır. Bu insan için de böyledir. Kendine iyi bak. Varlığın için doğru bir toprak, doğru bir iklim bul ve kendi içinde derine ve daha derine in.

Dünyayı keşfetme; kendi doğanı keşfet. Çünkü dünyayı keşfederek pek çok şeye sahip olabilirsin . Ancak, kendini keşfederek çok fazla şeye sahip olmayabilirsin ama bir efendi olacaksın. Kendinin efendisi olmak tüm dünyanın efendisi olmaktan daha iyidir.

Coşkuyla, sevgiyle yaşa... Ve coşku ile yaşayan kişi doğal olarak sevgi ile yaşar. Sevgi coşku çiçeğinin mis kokusudur. İçerde coşku vardır; onu saklayamaz. Çok fazlası var, o dayanılmaz. Eğer onun için cimri olmaya çalışırsan acı hissedeceksin. Coşku o kadar çok olabilir ki eğer onu paylaşmazsan bir ıstırap haline gelebilir, bir acı haline gelebilir.

Coşku paylaşılmak zorundadır; onu paylaşarak hafiflersin, onu paylaşarak içinde açılan yeni kaynaklar, yeni akıntılar, yeni su kaynakları bulursun. Coşkuyu böyle paylaşmak sevgidir. O yüzden bir şey unutulmamalıdır: Coşkuyu coşkuya ulaşana kadar sevemezsin. Ve milyonlarca insan bunu yapmaya devam ediyor. Sevmek istiyorlar ve coşku hakkında hiçbir şey bilmiyorlar. O zaman onların sevgisinin içi bomboş, anlamsız ve boşluktur. O zaman onların sevgisi keder, ıstırap, mutsuzluk getirir; bir cehennem yaratır. Coşkun yoksa sevemezsin. Verecek hiç bir şeyin yok sen kendin bir dilencisin. Önce senin bir kral olman gerekiyor ve coşku seni bir kral yapacak.

Coşku yaydığında, saklı kalmış sırların artık sır değil rüzgârda, yağmurda, güneşte açan çiçek olduğunda; hapsedilmiş ihtişamın özgür kaldığında, gizemin açık bir olgu haline geldiğinde, o senin etrafında titreştiğinde, nabzını hissettiğinde – senin nefesinde, kalp atışında olduğunda – o zaman sevebilirsin. O zaman bir pisliğe dokunursun ve pislik ilahi bir şeye dönüşür. O zaman neye dokunursan altın olur. Elindeki sıradan çakıllar elmaslara, zümrütlere dönüşür. Sıradan çakıllar... sana dokunan insanlar artık sıradan olmayacaklar.

Coşkuya ulaşmış bir kimse pek çok insan için büyük bir dönüşüm haline gelir. Ateş yanmıştır, şimdi o başkalarına yardım edebilir. Yanmamış ateşler coşkuyla tutuşmuş bir kişiye yaklaştığında onlar da yanabilir. Yaklaştıkça alev üzerine sıçrar ve asla aynı olmazsın.
Sevgi sadece senin ateşin yandığında mümkündür. Yoksa sen karanlık bir kıtasın ve başkalarına ışık veriyormuş gibi mi yapıyorsun ? Sevgi ışıktır, nefret karanlıktır. İçinde karanlıksın ve başkalarına ışık vermeye mi çalışıyorsun? Onlara sadece daha fazla karanlık vermeyi başaracaksın ve onlar zaten karanlıkta; onların karanlığını katlayacaksın, onları daha da mutsuz yapacaksın. Bunu yapmaya çalışma çünkü o imkânsızdır, bu doğanın yasalarının tersidir. Bu gerçekleşemez. Umut edebilirsin ancak umudun boşunadır. Önce coşku ile dol.

Osho
Yukarı
Barbaros Liste gör
Usta Yazar


Halil Yaz
Yaş: 77
Katılım: 16/Eyl/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1582
  Alıntı Barbaros Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 31/Tem/2011 saat 15:07
Sahiplenmeden coşkuyla yaşa, ışıldayan kişiler gibi.

Dünya sahiplenilmek için değil kullanılmak içindir. Boş ellerle geliyoruz ve boş ellerle gidiyoruz o nedenle hiçbir şeyi sahiplenmenin anlamı yoktur. Sahiplenmek çirkindir. Ama her şeyi kullan! Yaşarken dünyayı kullan; dünya her şeyin tadını çıkarmak için olanak sunar ve o zaman arka...na bakmadan, şeylere tutunmadan git. Zeki kişi hayatı kullanır ve güzel bir şekilde, estetik bir şekilde kullanır. O zaman dünyanın onun için pek çok hazinesi vardır. O asla tutunmaz çünkü tutunduğun anda uykuya dalmışsındır.

Kaybedenler acı çektiği için kazananlar nefret eker.

Kazanmaktan ve kaybetmekten özgürleş ve coşkuyu bul.

Eğer coşkuyu bulmak istiyorsan kazanmayı ve kaybetmeyi unut. Hayat oyun oynamaktır, bir oyundur. Onu güzel bir şekilde oyna, kaybetmeyi ve kazanmayı tamamen unut.Coşkuyu nasıl bulmalı? Bırak hırsın kaybolsun; hırs engeldir. Hırs ego tatmini demektir: "Şunu olmak istiyorum, bunu olmak istiyorum: daha çok para, daha çok güç, daha çok saygınlık." Ama unutma,

Gerçek sportmenin ruhu kazanan veya kaybedenin ruhu değildir, bu onun gerçek uğraşı değildir. O oynamaktan hoşlanır. Gerçek oyuncu budur. Eğer kazanmak için oynuyorsan, gerginlikle, kaygı ile oynayacaksın. Oyunun kendisi ile coşkusu ile gizemi ile ilgilenmezsin; daha çok sonucu ile ilgilisin. Dünyada yaşamanın doğru yolu bu değildir.

Ne olacağın hakkında bir fikrin olmadan dünyada yaşa. Bir kazanan mı yoksa kaybeden mi olmanın hiçbir önemi yok. Ölüm her şeyi senden alır. Kazanman ya da kaybetmen maddesel değildir. Önemli olan tek şey ve bu hep böyle olmuştur oyunu nasıl oynadığındır. Hoşuna gitti mi? Oyunun kendisi? O zaman her an bir coşku anıdır.
OSHO
Yukarı
malıçlı Liste gör
Deneyimli Yazar


emre
Yaş: 36
Katılım: 02/Ağu/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 956
  Alıntı malıçlı Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 01/Ağu/2011 saat 22:16
senin o x-zenon gözlerine vuruldum.bakışların ruhumu ateşliyen elektronik buji misali.sesine hayran kaldım magrusta ki ara gaz gibi.kırmızı ışıkta geçer gibi girdin hayatıma aniden.tüm kuralalrımı alt üst ettin haaytımda.kalbim ara yol gibiydi senden önce.ama şimdi otoban gibi vızır vızır işliyor senin sayende.radar gibi oldun hayatımda.dikkat ediyorum artık her attığım adıma.sözlerine güvendim trafik kaskosu gibi.ne olur bırakıp gitme beni park halinde çarpılmış araba gibi.yedek parçan değil orjinalin olmak istiyorum hayatında.ben seni çok ama çok seviyorum hayatımın fenni muaynesi......
 
akşam akşam yazdım saçmaladım işte bir şeylerBig%20smileLOL
Yukarı
Barbaros Liste gör
Usta Yazar


Halil Yaz
Yaş: 77
Katılım: 16/Eyl/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1582
  Alıntı Barbaros Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 02/Ağu/2011 saat 22:39
fıkra(KISSADAN HİSSE)
Hitler ele geçirilen İngiliz, Fransız ve Yahudi üç esire bir şans tanımak istemiş...
- "Size birer soru soracağım, bilirseniz sizi bırakacağım" demiş. İngilize sormuş:
- "Titanik kaç yılında battı ? İngiliz hemen cevap vermiş
- "1912" Hitler İngilizi göndermis, Fransıza sormuş bu kez,
- "Titanik'te kaç kişi öldü?" Fransız cevap vermiş - "1050"
- "Tamam, sen de gidebilirsin" diye özgür bırakmış. Ve Yahudi'ye dönmüş:
- "Say lan ölenlerin isimlerini!"
Yukarı
Barbaros Liste gör
Usta Yazar


Halil Yaz
Yaş: 77
Katılım: 16/Eyl/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1582
  Alıntı Barbaros Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 03/Ağu/2011 saat 11:17
BURAYI DİKKATLİCE OKUYUN LÜTFEN

ENGİN ALAN Hastanede Çölaşan'a anlatıyor: ( Posta..., 11 Nisan 2010)

"18 Mart törenlerinden Kolordu olarak biz sorumluyduk.
(tayyip) bana valiyle haber gönderiyor, 2 saat geç gelecekmiş.
"Töreni geç başlatsınlar" diyor. Kabul etmedim. "Emir değişmez" dedim.
Zamanında gelmek zorunda kaldı.Konuşması bitti.Ayağa kalkmadım, alkışlamadım.Olay bu.Ben dağlarda ölümden dönmüş adamım.Kucağımda nice mehmetçikler, hatta emir subayım şehit düştü.Üç kez helikopterde mermi yedim, iki kez yerde pkk taradı.Kuzey Irak'ta Metina Dağları'nda Tümgeneral rütbesiyle 38 gün dağlarda kaldım, bitlendim.Ben bedavadan yaşayan adamım.Ölümden korkmam.Ben bunlardan mı korkacağım, bunlara mı diz çökeceğim.Polis de sanki aranan sabıkalılar gibi üzerimize levha koyup resimlerimizi çektiler, parmak izlerimiz alındı.Savcılar, sorguda bir tek suçlama getiremedi.Ancak gözlerindeki nefreti hepimiz görüyorduk.Bizi, düşman ordusunun esir generalleri gibi sorguladılar.Neyle suçlandığımı söylemediler, çünkü mahkemenin gizlilik kararı varmış, her şey gizli imiş."Hele bir silivri'ye git, suçunu orada öğrenirsin" dediler.Bunların hepsi onurumuzu kırmak için yapılıyordu.

BENİM 20 YIL SAVAŞTIĞIM ADAMLAR HABUR'DAN GİRDİ SERBEST BIRAKILDI.ŞİMDİ BİZ TERÖRİST OLDUK.

Doktorlar bıraktığı anda ben burada bir dakika durmam.Silah arkadaşlarım cezaevinde yatarken ben burada yatmam.Doktorlar karşı çıksa bile mutlaka Silivri'ye döneceğim.
hepimizden korkuyorlar. Çok korkaklar.Ama en büyük korkuları özel kuvvetlerle birlikte sas ve sat komandolarıdır.Onun için denizcilerin üzerine gidiyorlar.abd/cia - fethullah - akp üçlüsü tarafından tezgahlanan sahte ve düzmece bir kurgu ile insanların onuru ayaklar altına alınıyor.TSK her gün hakaretlere uğruyor.
 
ALINTIDIR.
Yukarı
 Cevapla Cevapla Sayfa  <1 3536373839 43>


Forum Kısayol Forum İzinleri Liste gör

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums® version 9.50
Copyright ©2001-2008 Web Wiz

Bu sayfa 0,485 saniyede hazırlanmıştır