eskisehirspor.com Giriş Sayfası
Forum Forum > Diğer > Sohbet / Eğlence / Diğer Konular
  Aktif Konular Aktif Konular
  FAQ FAQ  Forum Arama   Takvim   Kayıt Kayıt  Giriş Giriş

Açık Saha...

 Cevapla Cevapla Sayfa  <1 3435363738 43>
Yazar
Mesaj
  Konu Ara Konu Ara  Konu seçenekleri Konu seçenekleri
Barbaros Liste gör
Usta Yazar


Halil Yaz
Yaş: 77
Katılım: 16/Eyl/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1582
  Alıntı Barbaros Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 22/Haz/2011 saat 18:15
‎''Huzur yolu bir ırmak gibi akışkandır; hiçbir direnç göstermediği için mücadeleyi daha başlamadan kazanır. Huzur sanatı yenilmez, çünkü kimse bir başkasıyla mücadele etmez, herkesin savaşı kendiyledir. Kendini yendiğinde dünyayı da alt edersin. Etrafında ne varsa kullanabileceğin bir strateji geliştirmelisin. Mücadeleye hazırlanmanı...n en iyi yolu, verebileceğin karşılıkları sınırsız hale getirmektir. Huzur peşinde koşmak ışık ve sıcaklık getiren bir dua okumaya benzer. Biraz kendini unut, ışığın bilgelik, sıcaklığın merhamet olduğunu bil. Yeryüzünü arşınlarken göğün ve yerin gerçek şeklini görmeye çalış. Bu ancak, korkuya teslim olup felce uğramazsan ve içi dışı bir birisi olmaya karar verirsen mümkün olacaktır.''
Yukarı
Barbaros Liste gör
Usta Yazar


Halil Yaz
Yaş: 77
Katılım: 16/Eyl/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1582
  Alıntı Barbaros Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 24/Haz/2011 saat 23:05

İş adamı tıraş olurken bir yandan da berberiyle sohbet etmektedir. Derken, kapının önünden ağır ağır geçmekte olan paspal bir çocuk görürler.Berber adamın kulağına fısıldar:
var ya, dünyanın en aptal çocuklarından biridir! Bak; dikkat et şimdi..."
Berber
çocuğa seslenir: "Ali, buraya gel!".
Bunun üzerine çocuk sakince dükkana
girer ve yüzündeki aptalca sırıtmayla berberi selamlar. Berber işadamının kulağına sessizce, "bak şimdi"
diye fısıldar ve bir elinde beş yüz bin, diğer elinde beş milyonluk bir banknot olduğu halde çocuğa
sorar: "Hangisini istiyorsan alabilirsin?" Çocuk dalgın dalgın bir beş yüz bine bir de beş milyona bakar ve sonunda beş yüz binlik banknotu hızlıca çekerek berberin elinden alır. Berber işadamına döner ve gülerek: "Gördün mü? Sana söylemiştim." der.Tıraş bitince işadamı sokağa çıkar ve az ileride kendi kendine oynayan Ali'yi görür. Yanına giderek, neden beş milyonluk değil de, beş yüz binlik banknotu aldığını sorar.Çocuk
hiç de aptalca olmayan bir sırıtmayla yanıt verir :
Eğer beş milyonluğu alırsam oyun biter!"
Allah'ın bile insanlar hakkındaki
hükmünü, ömürleri sona erdikten sonra
verdiğine inanırken...
Biz kim oluyoruz da insanları birkaç kez görmek,
iki-üç yazı okumak, birkaç dedikodu dinlemekle yargılama hakkına sahip olabiliyoruz!
 
 
 
 
 
Mahkeme salonunda, seksen yaşlarındaki yaşlı çiftin
durumu içler acısıydı.

Adam inatçı bakışlarla, suskun ninenin ağlamaktan iyice
çukurlaşmış gözlerini ve bıkkın bakışlarını süzüyordu. Hâkim tok
sesiyle, yaşlı kadına: "Anlat teyze, neden bosanmak istiyorsun?"
Yaşlı kadın, derin bir nefes çektikten sonra kısılmış sesiyle
konuşmaya basladı:
"Bu adam 50 yıldır bezdirdi beni hayattan..."

Sonra uzunca bir sessizlik hakim oldu, mahkeme
salonunda.
Yaşlı kadının gözleri doldu ve devam etti:
"Bizim bir sedef çiçegi vardı, çok sevdiğim. O bilmez.
50 yıl önceydi, o çiçeği bana verdiği çiçekler arasından
kopardığım bir yaprağı tohumlamıştım, öyle büyüttüm.
Yavrumuz olmadı onları yavrum bildim. Bir süre sonra çiçek
kurumaya basladı. O zaman adak adadım.

Her gece güneş doğmadan önce,
 bir tas suyla
sulayacağım onu diye. 50 yıl oldu, bu adam
bir gece kalkıp bir kere de bu çiçegi ben sulayayım
demedi. Ben, böyle bir adamla 50 yıl geçirdim.
Hayatımı, umudumu, her şeyimi verdim.
Ondan hiçbir sey görmedim. Bir kerecik olsun,
benim bildiğim görevlerden birisini
yapmasını bekledim. Onsuz daha iyiyim, yemin ederim."

Yaşlı adam bastonla zor yürüdügü kürsüye,
o ana kadar suçlanmış olmanın
utangaçlığını hissettiren yüz ifadesiyle, hakime
yöneldi. Tane tane konustu: >"Askerligimi Reisicumhur köşkünde bahçıvan olarak yaptım.
O bahçenin, görkemli görünümüyle büyümesi için
emeklerimi verdim.
Esimi de orada tanıdım. Sedefleri de. Ona en güzel
çiçeklerden buketler verdim. Ilk evlendigimiz günlerin
birinde, boyun ağrısı nedeniyle, onu doktora
götürdüm. Doktor çok uzun süre uyanmadan yatarsa,
boynundaki kireç sertleşir, kötüleşir dedi. Her gece uykusunu
bölüp uyansın, gezinsin dedi.
O doktoru pek dinlemedi. Lafım geçmedi. O günlerde,
tesadüf, bu çiçek kurumaya yüz tuttu.
Ben ona: "Gece çiçek sularsan geçer",
dedim. Adak dilettim. Her gece onu uyandırdım
ve onu seyrettim. O sevdigim kadını,
yavrusu bildiği çiçekleri sularken seyrettim. Her gece,
o çiçek ben oldum sanki." dedi adam.
"Her gece, o yattıktan sonra uyandım. Saksıdaki suyu
bosalttım. Sedef, gece sulanmayı sevmez, hâkim bey. "


Bazen her sey
 bizim bildiğimiz gibi değildiR
 
 
 
 
 
Genç bir Yönetici, yeni Jaguarı içinde kurulmuş, biraz da hızlıca, bir mahalleden geçiyordu. Park etmiş arabaların arasından yola fırlayan bir çocuk olabilir düşüncesiyle dikkatini daha çok yol kenarına vermişti. Bir
şeyin yola fırladığını görünce hemen fren yaptı ama aracı durana kadar geçen mesafede yola çocuk fırlamadı. Bunun yerine, yepyeni arabasının yan kapısına büyükçe bir taş çarptı Adam hızlıca frene yüklendi ve taşın fırlatıldığı boşluğa doğru geri geri gitti.

Sinirlenmiş olan genç adam arabasından fırladı ve taşı atan çocuğu kaptığı gibi yakında park etmiş olan bir arabanın gövdesine sıkıştırdı. Bunu yaparken de bağırıyordu : Sen ne yaptığını sanıyorsun serseri? Bu yaptığın ne demek oluyor? O gördüğün yepyeni ve pahalı bir araba ve attığın o taşın mahvettiği yeri düzelttirmek için kaportacıya bir sürü para ödemek zorunda kalacağım. Neden yaptın bunu???

Küçük çocuk üzgün ve suçlu bir tavır içindeydi. Lütfen, amca, lütfen kızmayın. Ben çok üzgünüm ama başka ne yapabilirdim, bilemedim. Taşı attım çünkü işaret etmeme rağmen diğer arabalar durmadı. Çocuk, gözlerinden
süzülen yaşları elinin tersiyle silerek park etmiş bir aracın arkasına işaret etti. abim orada. Yokuştan aşağı yuvarlandı ve tekerlekli sandalyesinden düştü ve ben onu kaldıramıyorum.

Çocuğun şimdi hıçkırıklardan omuzları sarsılıyordu ve şaşkın adama sordu Onu kaldırıp tekerlekli sandalyesine oturtmama yardım edebilir misiniz?
Sanırım abim yaralandı ve benim için çok ağır.

Ne diyeceğini bilemez halde, genç yönetici boğazındaki düğümden yutkunarak kurtulmaya çalıştı. Yerde yatan sakat çocuğu kaldırıp tekerlekli sandalyesine oturttu, cebinden temiz ve ütülü mendilini çıkartıp, çeşitli
yerlerinde oluşmuş ve kanayan yara ve sıyrıkları dikkatlice silmeye çalıştı. Bir şeyler söyleyemeyecek kadar duygulanmış olan genç adam, abisinin tekerlekli sandalyesini iterek yavaş yavaş uzaklaşan çocuğun
ardından bakakaldı. Jaguar marka arabasına geri dönüşü yavaş yavaş oldu ve yol ona çok uzun geldi.

Arabanın yan kapısında taşın bıraktığı iz çok derin ve net görülür şekildeydi ama adam orayı hiçbir zaman tamir ettirmedi. Oradaki izi, şu mesajı hiç unutmamak için sakladı :

Hiçbir zaman yaşamın içinden, seni durdurmak ve dikkatini çekmek için birilerinin taş atmasına mecbur kalacağı kadar hızlı geçme. Tanrı ruhumuza
fısıldar ve kalbimizle konuşur. Bazen, onu dinlemek için vaktimiz olmuyorsa, bize taş fırlatmak zorunda kalır.

 
Fısıltıyı dinle veya taşı bekle.

Yukarı
Barbaros Liste gör
Usta Yazar


Halil Yaz
Yaş: 77
Katılım: 16/Eyl/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1582
  Alıntı Barbaros Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 26/Haz/2011 saat 13:34
Doğum günümü kutlayan bütün arkadaşlarıma selam ve sevgilerimi sunuyorum.İyi ki varsınız.
Yukarı
Barbaros Liste gör
Usta Yazar


Halil Yaz
Yaş: 77
Katılım: 16/Eyl/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1582
  Alıntı Barbaros Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 28/Haz/2011 saat 13:38
Sözün Bittiği Yerler



Tasarruf için apartman otomatını yakmadan merdiven basamaklarını sayarak çıkan, tuvaleti bile ışığı yakmadan kullanan,zeytin çekirdeklerini atmayıp biriktirerek sobada yakan, sebze kabuklarını gübre olarak ağaçların dibine gömen,kullandığı kibrit çöpünü bile atmayarak sobada yakan,yoğurt bulaşığına su koyarak ayran yapan varlıklı adamın hiçbir iş yapmadan yaşayan, gecelik fahişelerle babasının parasını yiyen 45 yaşında bir oğlu var.
'Yemeyenin malını yerler!Eşekler kazanır,atlar yer!' atasözlerine örnek bir durum.

* *  *

Komşusuna' kötülük olsun diye koyunlarının birer memelerini keserek hayvancağızların sabahlara kadar acıdan bağırmalarına ve ikisinin ölümüne neden olan bir cani köylü var.


* *  *

Erdoğan'ın yeni milletvekili eski futbolcu Hakan'ın:“Hatip Dicle’nin milletvekilliğinin düşürülmesi ve BDP’li milletvekillerinin Meclis’e gitmeme kararı almasını nasıl değerlendiriyorsunuz?”sorusuna:
“Gündemi takip edemedim. Bunun değerlendirmesini bizim büyüklerimiz, bakanlarımız, tecrübeli büyüklerimiz yapıyordur. Ben bu konuda bir şey söylemek istemiyorum...”diye yanıt vermiş.Bu gazeteciler de çok art niyetli. Hakan'a futbolla ilgili sorular sorsanıza o ne anlar bu konulardan? Büyükleri ne derse onu yapar.Yarın mecliste daha çok göreceksiniz 'indir parmak, kaldır parmak 'oynayan milletin vekili, partili figüranları ve de Hakan Şükür'ü Spordan sorumlu devlet bakanı olarak atacağı çalımları(!) Ne diyeyim devir onların devri.Çok yaşa %50...

* *  *


Emniyet Müdürlüğünün, Bilgi Edinme Yasası kapsamında bir emekli öğretmenin de öldüğü Hopa'daki olaylarda  ne kadar gaz kullanıldığını soran avukat'a ''Yeteri Kadar''yanıtını  vermiş.Aferin Emniyet'e.


* *  *

 “Yemin edeceğiz ama sözümüzde durmayacağız” diyen BDP Milletvekili Şerafettin Elçi.
İnsan'a:''Önce vuracaksın sonra da dürüstlüğünden dolayı öpeceksin bu adamı' dedirten kişi.

* *  *


Erdoğan'a:"Hesaplaşmadan helalleşmem. Önce özür dilemeli." diyen Devlet Bahçelinin sözleri Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a iletilince: "Aman Yarabbim! Allah aşkına söyledi mi bunu? Bu yeni bir durum.Cevap için biraz düşünmeliyim." dedi.
Seçim öncesi 'Harp hiledir.Hedefe giden her yol mübahtır' mantığıyla herşeyi yap.Seçim sonunda da helalleşme iste.'Hesaplaşmadan helalleşmem!' diyerek omurgalı duran siyasetçiye -sanki garip bir şey söylemiş gibi- tüm tiyatro yeteneğini kullanarak elin şakağında şaşır.İşte siyaset işte Arınç! 

* *  * 

Adam Facebookta 'Babam öldü!' diye yazmış,20 kişi de bunu beğenmiş(!)Mirgün Cabas'ta:'' Facebook'a bir 'Başın sağolsun' tuş'u gerek'' diyerek doğru söylemiş.

* * *

Trabzonspor Başkanı Sadri Şener:''İkizlerden biri iyiyken diğerinin kötü olması mümkün değil!'' diyerek Real Madrid'in transfer ettiği Hamidin ikiz kardeşi Halil'i Trabzonspor'a transfer etmiş.Tam karadenizli. Kutlamak(!) gerek Sadri Başkanı..

* * *
Tüm telefon şirketlerinin reklamlarını komedyenler  yaparak  dünyanın parasını kazanıyorlar,kazığı da bu reklamlardan birine -mutlaka- yakalanan tüketiciler yiyor...Reklamcı komedyenler reklamda gülüyorlar, tüketiciler gerçek hayatta  ağlıyorlar...
Yukarı
Barbaros Liste gör
Usta Yazar


Halil Yaz
Yaş: 77
Katılım: 16/Eyl/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1582
  Alıntı Barbaros Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 28/Haz/2011 saat 13:39
Sözün Bittiği Yerler



Tasarruf için apartman otomatını yakmadan merdiven basamaklarını sayarak çıkan, tuvaleti bile ışığı yakmadan kullanan,zeytin çekirdeklerini atmayıp biriktirerek sobada yakan, sebze kabuklarını gübre olarak ağaçların dibine gömen,kullandığı kibrit çöpünü bile atmayarak sobada yakan,yoğurt bulaşığına su koyarak ayran yapan varlıklı adamın hiçbir iş yapmadan yaşayan, gecelik fahişelerle babasının parasını yiyen 45 yaşında bir oğlu var.
'Yemeyenin malını yerler!Eşekler kazanır,atlar yer!' atasözlerine örnek bir durum.

* *  *

Komşusuna' kötülük olsun diye koyunlarının birer memelerini keserek hayvancağızların sabahlara kadar acıdan bağırmalarına ve ikisinin ölümüne neden olan bir cani köylü var.


* *  *

Erdoğan'ın yeni milletvekili eski futbolcu Hakan'ın:“Hatip Dicle’nin milletvekilliğinin düşürülmesi ve BDP’li milletvekillerinin Meclis’e gitmeme kararı almasını nasıl değerlendiriyorsunuz?”sorusuna:
“Gündemi takip edemedim. Bunun değerlendirmesini bizim büyüklerimiz, bakanlarımız, tecrübeli büyüklerimiz yapıyordur. Ben bu konuda bir şey söylemek istemiyorum...”diye yanıt vermiş.Bu gazeteciler de çok art niyetli. Hakan'a futbolla ilgili sorular sorsanıza o ne anlar bu konulardan? Büyükleri ne derse onu yapar.Yarın mecliste daha çok göreceksiniz 'indir parmak, kaldır parmak 'oynayan milletin vekili, partili figüranları ve de Hakan Şükür'ü Spordan sorumlu devlet bakanı olarak atacağı çalımları(!) Ne diyeyim devir onların devri.Çok yaşa %50...

* *  *


Emniyet Müdürlüğünün, Bilgi Edinme Yasası kapsamında bir emekli öğretmenin de öldüğü Hopa'daki olaylarda  ne kadar gaz kullanıldığını soran avukat'a ''Yeteri Kadar''yanıtını  vermiş.Aferin Emniyet'e.


* *  *

 “Yemin edeceğiz ama sözümüzde durmayacağız” diyen BDP Milletvekili Şerafettin Elçi.
İnsan'a:''Önce vuracaksın sonra da dürüstlüğünden dolayı öpeceksin bu adamı' dedirten kişi.

* *  *


Erdoğan'a:"Hesaplaşmadan helalleşmem. Önce özür dilemeli." diyen Devlet Bahçelinin sözleri Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a iletilince: "Aman Yarabbim! Allah aşkına söyledi mi bunu? Bu yeni bir durum.Cevap için biraz düşünmeliyim." dedi.
Seçim öncesi 'Harp hiledir.Hedefe giden her yol mübahtır' mantığıyla herşeyi yap.Seçim sonunda da helalleşme iste.'Hesaplaşmadan helalleşmem!' diyerek omurgalı duran siyasetçiye -sanki garip bir şey söylemiş gibi- tüm tiyatro yeteneğini kullanarak elin şakağında şaşır.İşte siyaset işte Arınç! 

* *  * 

Adam Facebookta 'Babam öldü!' diye yazmış,20 kişi de bunu beğenmiş(!)Mirgün Cabas'ta:'' Facebook'a bir 'Başın sağolsun' tuş'u gerek'' diyerek doğru söylemiş.

* * *

Trabzonspor Başkanı Sadri Şener:''İkizlerden biri iyiyken diğerinin kötü olması mümkün değil!'' diyerek Real Madrid'in transfer ettiği Hamidin ikiz kardeşi Halil'i Trabzonspor'a transfer etmiş.Tam karadenizli. Kutlamak(!) gerek Sadri Başkanı..

* * *
Tüm telefon şirketlerinin reklamlarını komedyenler  yaparak  dünyanın parasını kazanıyorlar,kazığı da bu reklamlardan birine -mutlaka- yakalanan tüketiciler yiyor...Reklamcı komedyenler reklamda gülüyorlar, tüketiciler gerçek hayatta  ağlıyorlar...
Yukarı
Barbaros Liste gör
Usta Yazar


Halil Yaz
Yaş: 77
Katılım: 16/Eyl/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1582
  Alıntı Barbaros Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 30/Haz/2011 saat 16:42

Mühendislik çözüm üretmektir



 

 

 

 


 
 

--------------------------------------------------------------------------------

BÜTÜN MÜHENDİSLERE VE MÜHENDİS TANIDIĞI OLANLARA...
 
1) Üç isletmeci ve üç mühendis is icabi trenle bir seyahate cikacaklardir.
Tren garinda 3 isletmeci 3 bilet aldigi halde, mühendisler yalnizca 1 tane alirlar.
Isletmeciler bunun sebebini sorduklarinda, "Bekleyin ve görün" derler.
Trene binerler, bir süre sonra üç mühendis kalkip beraberce tuvalete gider.
Kondüktör gelir, üç isletmeciden üç bileti aldiktan sonra tuvaletin kapisini calar,"Biletiniz lutfen" der. Mühendislerden biri eliyle bileti disari uzatir.
Isletmeciler de bunu görürler. Artik taktigi kapmislardir.
Dönüs zamani gelmistir, yine gardalardir.
Isletmeciler gidip bir bilet alirlar.
Bakarlar ki mühendisler bu sefer hic bilet almiyor, saskinlikla yine sebebini sorarlar, "Bekleyin ve görün" der yine muhendisler.
Yolculuk baslar.
Isletmeciler beraberce kalkip tuvalete giderler, ardindan da mühendisler de karsisindaki tuvalete.
Kondüktörün gelmesine yakin, mühendislerden biri disari cikar, karsidaki tuvaletin kapisini tiklatip "Biletiniz lütfen" der.
Acilan kapidan bir el bileti uzatir.
Bileti alan mühendis diger tuvalete geri girer.
 
2) Adamin biri bir gun yolda giderken bir kurbaga gorur ve kurbaga dile gelir
- Ben aslinda bir insanim, eger beni bir kere opersen cok guzel bir prenses haline gelirim"
Adam kurbagayi eline alir ve cebine koyar.
Kurbaga tekrar dile gelir
- Eger beni opersen cok guzel bir prenses olacagim, ve seninle 1 hafta kalmaya raziyim.
Adam kurbagayi cebinden cikarir, soyle bir bakar ve gulumseyerek yeniden cebine koyar.
Kurbaga yalvarmaya baslar
- Eger beni oper ve guzel bir prenses haline cevirirsen seninle bir hafta kalirim ve istedigin her seyi yaparim.
Adam tekrar kurbagayi cikarir, soyle bir bakar ve gulumseyerek cebine koyar .
Sonunda kurbaga dayanamaz:
 - Senin neyin var? Sana cok guzel bir prenses oldugumu ve beni opersen 1 hafta seninle kalip istedigin her seyi yapacagimi soyledim. Neden beni opmuyorsun?
Sonunda adam konusur:
- Bak, ben bir muhendisim. Kizlarla ugrasacak vaktim yok, fakat konusan bir kurbaga cok ilginc geliyor.
 
3) Buyuk bir sirketin ust duzey yoneticilerinden biri, bir gun New York uzerinde balonla dolasmaya cikar.
Aksilik bu ya, pusulasini asagiya dusurur ve kaybolur.
Inmek icin uygun bir yer ararken, bir gokdelenin tepesinde sigara icen bir adam gorur ve alcalir.
 - "Pardon. Ben neredeyim acaba?" diye sorar.
- "Yerden 500 feet yukseklikte bir balonun icindesin" der adam.
Yonetici sinirlenir:
- "Sen mühendissin degil mi?" diye sorar.
- "Evet." der adam. "Nereden bildin?"
- "Çünkü basim belada ve sana bir soru soruyorum. Verdigin cevap 100% dogru, fakat hiç bir isime yaramiyor."
- "Sen de yoneticisin degil mi?"
- "Evet sen nereden bildin?"
- "Çünkü yerden 500 feet yukseklikte bir balonun icinde kaybolmussun. Pusulan yok, berbat durumdasin. Fakat bu simdi benim suçum oldu."
 
4) Bir rahip, bir doktor ve bir muhendis golf sahasinin bosalmasini beklemektedirler.
Muhendis: -"Bu adamlar ne yapiyor boyle, 15 dakikadir bitirmelerini bekliyoruz."
Doktor:  -"Bilmiyorum ama hiç böyle bir saçmalik görmedim."
Rahip:  -"Iste gorevli geliyor, onunla konusalim."
Rahip:  -"Merhaba, su anda sahada olan grup ne zaman cikacak, neden bu kadar yavaslar?"
Gorevli:  -"Evet onlar kör itfaiyeciler. Kulubumuzde gecen sene cikan yanginda gozlerini kaybettiler. Bu yuzden istedikleri zaman burada ucretsiz oynamalarina izin verildi.
Rahip: -"Ne kadar üzücü, bu aksam onlar icin dua edecegim."
Doktor:  -"Cok guzel bir fikir, ben de hastanedeki doktor arkadaslarla konusup onlar icin bir seyler yapabilir miyiz diye bakacagim."
Muhendis:  -"Bu adamlar neden geceleri oynamiyorlar? "

Yukarı
esesozgur Liste gör
Usta Yazar


ozgur
Yaş: 42
Katılım: 17/Eyl/2007
Yer: Lİ
Online Durum: Offline
Mesajlar: 2773
  Alıntı esesozgur Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 30/Haz/2011 saat 19:01
Güzelmiş abi  ....
Hayatta 2 şeye güvenirim;biri aynaya baktığımda gördüğüme diğeri yukarı baktığımda göremediğime..
Sagopa
Yukarı
Barbaros Liste gör
Usta Yazar


Halil Yaz
Yaş: 77
Katılım: 16/Eyl/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1582
  Alıntı Barbaros Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 30/Haz/2011 saat 23:53

MAYMUN TUZAĞI

Amerika'nın son alışveriş trendi: Alışveriş yapmamak!

Hatta eldeki mallardan da kurtulup, hayatı sadeleştirmek!

Kriz sonrası, çalışanlar, gelirlerinin daha büyük bir bölümünü harcamayıp biriktirmeye başlayınca, ABD'li üreticilerin etekleri tutuşmuş!

Şu ara yapılan çoğu tüketici araştırmaları "Bu adamlar ne satın alırlarsa mutlu olurlar?" la ilgili.

Ortaya çıkmış ki bir servis almak, mal almaktan daha faydalı insan doğasına.

Yani bir ayakkabı yerine kutu oyunu, pahalı bir çanta yerine spor salonu üyeliği, araba yerine seyahat, ruj yerine sinema bileti, insanları daha mutlu ediyor!

Bir tecrübe satın almak, kişiye daha yoğun ve uzun süreli bir tatmin sağlıyor. Üstelik 'Mal edinmenin

mutluluk getirmediğini öğrenen 'dünyanın en çok satın alan halkı', kocaman otomobillerini, dört oda bir salon evlerini, 48 parçalık yemek takımlarını, doğrayan parçalayan karıştıran onlarca mutfak

aletlerini satıp, ayrı bir oda haline gelmiş gardıroplar dolusu giysilerini fakirlere bağışlayıp hayatlarını sadeleştiriyor. Bazı aileler 40 metrekare bir evde, dört tabak, dört bardakla ve işe bisikletle gidip gelerek yaşamanın onları hiç olmadıkları kadar mesut ettiğini iddia ediyor. Bu esnada biriktirdikleri parayı yoga derslerine ve tatillere harcıyorlar.

YÜZ EŞYAYLA YAŞAMAYA DAVET!

Bir internet sitesi, tüketicileri sadece ve sadece 100 adet kişisel eşyayla yaşamaya davet ediyor! Yani kıyafet, kozmetik, ayakkabı, kitap, kalem, her şey toplam 100 parça edecek.

Sitenin çağrısı büyük ilgi görüyor ve internet kullanıcılarından hatırı sayılır sayıda bir grup, kişisel eşyalarını hayır derneklerine bağışlayıp hayatlarındaki kalabalıktan kurtuluyor. Hikâye, psikologlara göre şu: İnsanlar, iyi ya da berbat, yaşamlarındaki tüm değişikliklere çabucak alışıyor ve doğalarında var olan sabit mutluluk seviyesine bir an önce ulaşmaya çalışıyorlar.

Ebeveynlerinden birini kaybeden bir insanın bir süre sonra eski mutluluk ve neşesine kavuşması da bu yüzden, yalı alanın birkaç yıl sonra yalıda oturmayı kanıksayıp eskisi kadar 'mutsuz' olması da! Yani para mutluluk getirmiyor denemez ama parayla satın alınan mallar mutluluk getirmiyor! Şan dersleri, seyahatler, piknikler, tiyatro oyunları filansa başka!

Farklı tecrübeler hayatı zenginleştirip memnuniyeti yükseltiyor! Los Angeles lı filmci Roko Belic dünyayı dolaşıp *Happy *(*Mutlu*) isimli bir belgesel üzerinde çalışıyor.

New York Times gazetesinin haberine göre San Fransisco'nun kalburüstü semtlerinden birindeki evini bırakıp, hayatını tamamen değiştirip, Malibu plajında bir karavana taşınmış!

Haftada üç dört gün sörf yapabildiği için şu anda ufacık karavanda çok daha mutlu bir hayat yaşadığını anlatmış.

AVUCUNUZU AÇMAYI DENEDİNİZ Mİ?

Asya'da maymun yakalamak için kullanılan bir çeşit tuzak vardır: Bir Hindistan cevizi oyulur ve iple bir ağaca veya yerdeki bir kazığa bağlanır. Hindistan cevizinin altına ince bir yarık açılır ve oradan

içine tatlı bir yiyecek konur. Bu yarık sadece maymunun elini açıkken sokacağı büyüklüktedir. Yumruk yaptığında elini dışarı çıkaramaz. Maymun tatlının kokusunu alır, yiyeceği yakalamak için elini içeri sokar, ama yiyecek elindeyken elini dışarı çıkarması olanaksızdır. Sıkıca yumruk yapılmış el, bu yarıktan dışarı çıkmaz.

Avcılar geldiğinde maymun çılgına döner, ama kaçamaz. Aslında bu maymunu tutsak eden hiçbir şey yoktur. Onu sadece, kendi bağımlılığının gücü tutsak etmiştir. Yapması gereken tek şey, elini

açıp yiyeceği bırakmaktır. Ama zihninde açgözlülüğü o kadar güçlüdür ki bu tuzaktan kurtulan maymun çok nadir görülür.

Bizleri de tuzağa düşüren ve orada kalmamıza neden olan şey, arzularımız ve zihnimizde onlara bağımlı oluşumuzdur. Tüm yapmamız gereken; elimizi açıp benliğimizi, bağımlı olduğumuz şeyleri serbest bırakmak ve dolayısıyla özgür olmaktır! Bu örnekle benzeştirirsek; ben, sahip olduğumuzu düşündüğümüz her şeyin bizim için birer tuzak olduğunu fark etmediğimizi düşünüyorum:

  • Çoğunlukla konuşmaktan fazla bir özelliğini kullanmadığımız son model cep telefonlarına sahip olmak,

  • Ortalama 15 m2´sini kullandığımız ama kullandığımız alandan 10–20 kat büyük evlere sahip olmak,
  • Belki bir kez giydikten sonra çok uzun sure dolabımızın bir köşesinde unuttuğumuz günün modasına uygun giysilere sahip olmak,
  • Okumadığımız kitaplara sahip olmak,
  • Asla kadranın gösterdiği sürate ulaşamayacağımız en süratli arabaya sahip olmak,
  • Bize günde 3–5 kez zamanı, başkalarına sürekli zenginliğimizi gösteren kol saatlerine sahip olmak,
  • Vakit bulup gidilemeyen, gidilse bile dinlendirmekten çok uzak; tabiri caizse yorgunluktan haşatımızı çıkaracak deniz kenarına yakın bir yazlık, bir dinlence evine sahip olmak,
  • Vaktimize, nakdimize, aklımıza, çenemize zarar verse bile bir
  • futbol takımı taraftarlığına sahip olmak,
  • Oturmadığımız koltuk takımları, izlemediğimiz dev ekran televizyonlar; kullanmadığımız, faydalanmadığımız daha nelere sahip olmak… Ya da sahip olduğumuzu sanmak…
  • Sadece çevre olsun diye bulunduğumuz ortamlar ve arkadaşlıklar

O maymun gibi; avucumuzda tuttuğumuz sürece (faydalanamasak bile) sahip olduğumuzu sanmıyor muyuz? Ve ancak parmaklarımızı gevşetip bunlardan vazgeçtiğimiz zaman gerçekten özgür olup tüm

yeteneklerimizi kullanabilir hale gelmeyecek miyiz?

Aslında biz bu dünyaya sahip olmaya değil, şahit olmaya gelmişiz. Ah bunu bir anlayabilsek. ..

Doç .Dr. Erol ERÇAĞ"

Yukarı
Barbaros Liste gör
Usta Yazar


Halil Yaz
Yaş: 77
Katılım: 16/Eyl/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1582
  Alıntı Barbaros Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 01/Tem/2011 saat 16:15

BİR KIZILDERİLİ ÖYKÜSÜ
 

 
Cherokee kabilesinin yaşlılarından biri torunlarına eğitim veriyordu.
Onlara dedi ki: "İçimde bir savaş var.
Korkunç bir savaş.
İki kurt arasında:
 


Bu kurtlardan birisi; korkuyu, öfkeyi, kıskançlığı, üzüntüyü, pişmanlığı,açgözlülüğü, kibri, kendine acımayı, suçluluğu, küskünlüğü,aşağılık duygusunu, yalanları, yapmacık gururu,üstünlük taslamayı ve egoyu temsil ediyor.

 
Diğeri ise; zevki, huzuru, sevgiyi, umudu paylaşmayı, cömertliği,
dinginliği, alçakgönüllülüğü, nezaketi, yardımseverliliği,dostluğu, anlayışı, merhameti ve inancı temsil ediyor.
 
Aynı savaş sizin içinizde de sürüyor ve diğer tüm insanların içinde."
Çocuklar anlatılanları anlamak için bir dakika düşündüler
ve içlerinden biri büyükbabasına,"Hangi kurt kazanacak" diye sordu.


Yaşlı Cherokee kısaca cevapladı…
"Beslediğiniz "
 

Yukarı
Barbaros Liste gör
Usta Yazar


Halil Yaz
Yaş: 77
Katılım: 16/Eyl/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1582
  Alıntı Barbaros Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 02/Tem/2011 saat 11:24

 

1- Uğraştığın konuya başarısızlık beklentisiyle ne kadar yaklaşırsan, kötü beklentinin gerçekleşme ihtimali o kadar yüksek olur. Bu sebeple pozitif gücünün farkına varmalı ümit ve iyimserliğin başarıyı çektiğini unutma!

 

2- Kötü tecrübelerinde bile olumlu yön bulmaya çalış. Bu sayede iyimser ve dinamik davranacağın için başarı ihtimalini yükseltirsin.

 

3- Başarısızlıklarına mizahi yönden bakmayı dene. Mizah gücü negatif olayı ve bundan kaynaklanan kötümserliği daha rahat yenmeni sağlar.

 

4- Problemlerin hakkında çözüm yollarını düşünürken negatif çıkmazları hayat etmek yerine etkili çözüm üretebilmek için var gücünü kullan.

 

5- Her durumda hangi tutumun pozitif etkiyle bağlantılı olabileceğini bulmaya çalış. Böylece başarıların yavaş yavaş oluştuğunu göreceksin. Bu, özgüvenini sağlamlaştıracak.

 

6- Kendini muhtemel hayal kırıklıklarından koruma dürtüsüyle ortaya çıkan ''zorunlu kötümserliğin'' tuzağına düşürme. Bu zayıf tarafınla mutlaka savaş.

 

7- Problemlerin çözümünde yaptığın hataların sayısını değil, doğru çözüm alternatiflerinin sayısını bul. Hep hatalarınla uğraşmak cesaretini kırar ve problemler karşısında özgüveninin azalmasına yol açar.10 problemin 5'ini doğru, 5'ini de yanlış çözdüysen; 5 doğru çözümün var demektir, 5 hatan değil.

 

8- İyimser insanlarla bir araya gelip onların tutum ve davranışlarını gözlemle. Gözlem yaparak iyimser yaklaşımı öğrenebileceğin gibi bilinçdışı düzlemde iyimserliğin sana da bulaşmasına izin vermiş olursun.

 

9- Kötümserliğin fıtri(yapısal) olmadığını hatırlat kendine. Diğer öğrenilmiş temel özellikler gibi kötümserlik de ruhtan atılarak yerine doğru öğrenim, yani iyimserlik yetiştirilebilir. Bütün bunların gerçekleşebilmesi için 2 şey lazım:

 

1- En başta, inan.

 

2- Birazcık çaba göster. Yani anlatılmak istenen şu: Yaşanan durum ne olursa olsun karamsarlığa kapılıp hayattan kopma. Yoksa sana ''Olur, olmayacak şeylerin hayalini kur ve gerçeklemeni bekle!'' demiyoruz!

 

Yukarı
 Cevapla Cevapla Sayfa  <1 3435363738 43>


Forum Kısayol Forum İzinleri Liste gör

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums® version 9.50
Copyright ©2001-2008 Web Wiz

Bu sayfa 0,516 saniyede hazırlanmıştır