eskisehirspor.com Giriş Sayfası
Forum Forum > Diğer > Sohbet / Eğlence / Diğer Konular
  Aktif Konular Aktif Konular
  FAQ FAQ  Forum Arama   Takvim   Kayıt Kayıt  Giriş Giriş

Açık Saha...

 Cevapla Cevapla Sayfa  <1 3334353637 43>
Yazar
Mesaj
  Konu Ara Konu Ara  Konu seçenekleri Konu seçenekleri
Barbaros Liste gör
Usta Yazar


Halil Yaz
Yaş: 77
Katılım: 16/Eyl/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1582
  Alıntı Barbaros Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 09/Haz/2011 saat 21:54
güzel sözler.
Çocukluk ve yaslılık birbirine benzer. Her iki durumda da, değişik nedenlerle, insan oldukça savunmasız olur; hala -ya da artık- etkin yaşantının bir parçası değildir, bu da korunaksız, açık bir duyarlılıkla yaşamaya yol açar. Bedenimizin çevresinde görünmez bir zırh oluşması ergenlik döneminde başlar. Bu zırh bu dönemde oluşur ve ergin yaşam boyunca kalınlaşır. Gelişimi biraz da incininkine benzer, yara ne denli büyük ve derinse, çevresinde oluşan zırh o kadar güçlü olur. Ama sonra zamanla, çok uzun süre giyilen bir giysi gibi en çok kullanılan yerlerinden yıpranır, dikişleri atar ve ani bir hareket sonucu yırtılır. Başlangıçta hiçbir şey fark etmezsin, zırhının hala seni sıkıca sardığını sanırsın, ama bir gün birdenbire, aptalca birşey karşısında bir çocuk gibi nedenini bilemeden ağlamaya başlarsın.
''Yüreğinin Götürdüğü Yere Git" | Susanna Tamaro
 
 
 
Bir tehlike ânı düşünce akışının geçici olarak kesilmesine neden olabilir ve böylece size mevcut, uyanık, farkında olmanın ne anlama geldiğini tattırır. Gerçek, zihnin kavrayabileceğinden çok daha her şeyi kapsayicıdır. Hiçbir düşünce Gerçeği kapsayamaz. Olsa olsa, o Gerçeği işaret edebilir. Örneğin,.o "Her şey aslındabir'dir" diyebilir. Bu bir açıklama değil, bir işaret ediştir. Bu sözcükleri anlamak, onların işaret ettikleri gerçeği içinizin derinliklerinde hissetmeniz anlamına gelir. Egosal benlik için bu moral bozucu bir düşüncedir. Sizin içinse bu özgürleştirici bir düşüncedir. Her bir düşünce dikkatinizi tamamen çekip massettiğinde, bu sizin kafanızdaki sesle özdeşleşmeniz anlamına gelir. O zaman düşünceye bir benlik duygusu bahşedilir.

Bu egodur, zihin-ürünü bir "ben"dir. Bu zihinsel olarak oluşturulmuş benlik insana eksik, güvenilmez ve istikrarsız gelir, böyle bir his verir. İşte bu yüzden, korkmak ve istemek onun hâkim olan, ağır basan duyguları ve güdüleridir. Kafanızda siz'miş gibi davranan ve asla susmayan bir sesin bulunduğunu fark ettiğinizde, düşünce akışıyla bilinçsizce özdeşleşmenizden uyanırsınız. O sesi fark ettiğinizde, sizin o ses -düşünen-olmadığınızı, onun farkında olan olduğunuzu idrak edersiniz. Kendinizi o sesin ardındaki farkındalık olarak bilmek özgürlüktür.Egosal benlik daima aramakla meşguldür. O şunun yada bunun daha çoğunu arar ki onu kendisine katıp, kendisini daha tamam hissedebilsin. Egosal zihnin gelecekİle zorlayıcı bir biçimde meşgul olmasının nedeni budur.

Eckhart Tolle - Ego

 
 
Sevdiğiniz birini kaybedince ağlarsınız - gözyaşlarınız kendiniz için mi yoksa ölen kişi için midir? Kendiniz için mi bir başkası için mi ağlarsınız o anda? Bir başkası için ağladınız mı hiç? Savaş meydanında ölen oğlunuz için ağladınız mı hiç? Ağladınız ama o gözyaşları kendine acımadan dolayı mıdır yoksa bir insan öldüğü için midir?... Kendinize acıdığınız için ağlıyorsanız gözyaşlarınız bir manası yoktur çünkü kendinizi düşünüyorsunuzdur. Eğer büyük bir sevgi yatırımı yaptığınız birisinden mahrum kaldığınız için ağlıyorsanız, o hissetmiş olduğunuz şey sevgi değildir. Ölen kardeşinize ağlıyorsanız onun için ağlayın. Kendiniz için ağlamak çok kolay çünkü o artık yoktur. Görünüşte bir şeyler yüreğinize dokunduğu için ağlıyorsunuzdur ama yüreğinize dokunan onun acısı değil, sadece kendine acıma duygusudur, kendine acımak da insanı acımasız, içe kapanık, hissiz ve aptal yapar.

Kendinize ağlamanız sevgi midir -yalnız olduğunuz, mahrum kaldığınız, artık güçlü olmadığınız için ağlamak- kaderinizden, çevrenizden şikâyet etmek- ağlayan da hep sizseniz? Bunu anlarsanız ki bu konuya bir ağaca, bir sütuna veya bir ele dokunur gibi doğrudan temas etmek demektir, kederin kendi yarattığımız bir şey olduğunu, düşünce tarafından yaratıldığını, zamanın ürünü olduğunu görürsünüz. Üç yıl önce ağabeyim vardı, şimdi o yok, şimdi yalnızım, içim acıyor, ne teselli ne arkadaşlık için yüzümü dönebileceğim kimse var ve bu gözümü yaşartıyor.
Jiddu Krishnamurti / Bilinenden Kurtulmak
Yukarı
Barbaros Liste gör
Usta Yazar


Halil Yaz
Yaş: 77
Katılım: 16/Eyl/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1582
  Alıntı Barbaros Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 09/Haz/2011 saat 22:05
Paylaşacak dostlarınız yoksa iyi şeylere sahip olmanın bir zevki de yoktur...
Yukarı
köfteci Liste gör
Usta Yazar


Hüsnü Önkol
Yaş: 65
Katılım: 01/Ağu/2007
Yer: Germany
Online Durum: Offline
Mesajlar: 10327
  Alıntı köfteci Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 09/Haz/2011 saat 22:15
Alıntı yapılan Barbaros

Paylaşacak dostlarınız yoksa iyi şeylere sahip olmanın bir zevki de yoktur...


...
Kral hem ciplak,hem gerzek...
Yukarı
Barbaros Liste gör
Usta Yazar


Halil Yaz
Yaş: 77
Katılım: 16/Eyl/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1582
  Alıntı Barbaros Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 10/Haz/2011 saat 22:23
Güzel sözler
"Şu ya da bu şekilde, dünyadaki halkların tümü bir karışıklık yaşıyor. Zengin ya da yoksul, küstah ya da uysal, işgalciler, işgal altındakiler, kısacası hepimiz aynı dayanıksız sala binmişiz, hep birlikte suya gömülmek üzereyiz. Gelgelelim, yükselen denizi hiç dert etmeden birbirimize sövüp saymayı, kavga etmeyi sürdürüyoruz. Bize doğru yükselirken, önce düşmanlarımızı batırsa, bu yıkıcı dalgayı alkışlayabiliriz bile."
Çivisi Çıkmış Dünya-Amin Maalouf
 
 
Eğer cesur değilsen samimi olamazsın... Eğer cesur değilsen sevemezsin.... Eğer cesur değilsen güvenemezsin... Eğer cesur değilsen, gerçeğin peşine düşemezsin... O yüzden önce cesaret gelir... Ve diğer her şey onu izler...
Osho - Cesaret
 
Ümit etmediğimiz şeyler, ümit ettiklerimizden daha sık gerçekleşir.
Plautus
Hayat kısa, sanat uzun, fırsat fani, deneyim aldatıcı, muhakeme ise güçtür.
Hipokrates
Sadece mutlu olmak istesek kolay olacaktı, ama biz başkalarından daha mutlu olmak istiyoruz. Bu da oldukça zor, çünkü onları daima olduklarından daha mutlu sanırız.
Charles De Montesquieu
Rahatı ve mutluluğu amaç edinmek bana hiçbir zaman çekici gelmedi. Böyle bir temel üstüne kurulmuş bir ahlak sistemi, yalnızca bir sağırlar sürüsünü tatmin eder.
Albert Einstein
Yalnızlığım, insanlar geveze hatalarımı övüp, sessiz erdemlerimi eleştirmeye başladığnda doğdu..
Halil Cibran
Hepimiz kötü şeyler düşünebiliriz ama nadiren kötü şeyler yaparız. Hepimiz iyi şeyler yapabilir ama çok azımız iyi şeyler düşünebiliriz..
Cesare Pavese
Eğitim kovayı doldurmak değil, ateşi yakmaktır..
W.B. Yeats
Herşey zehirdir, mühim olan dozdur.
Paracelsus
Sahteliğin de doğruluk gibi tek bir yüzü olsa her şey daha kolay olurdu. O durumda yalancı ne söylediyse, tam tersini doğru kabul ederdik. Oysa gerçeğin zıttının, yüz binlerce yüzü ve sonsuz bir alanı vardır..
Michel De Montaigne
 
 
Her seçiş bir vazgeçiştir..
Jean Paul Sartre
İnsan gelişimi, bir trene benzer: kendini aşan insan, garından, haddini aşan insan ise rayından çıkmış demektir...
Robin Sharma ( Aile Bilgeliği)
 
 
“İnsanoğlunun kendisi ve kaderiyle ilgilenmek, bütün teknik çabaların ana amacı olmalı. Çizelgelerinizin ve denklemlerinizin arasında bunu asla unutmayın.”

“Kör bir böcek, bir kürenin yüzeyinde sürünürken, takip ettiği yolun kavisli olduğunu fark etmez. Ben bunu fark edecek kadar şanslıydım.”

“Tekrar genç bir adam olabilseydim, bir bil...
im adamı ya da akademisyen ya da öğretmen olmaya çalışmazdım. Mevcut durumlar dahilinde bana daha fazla bağımsızlık vermesi ümidiyle tesisatçı ya da seyyar satıcı olmayı seçerdim.”

“Otoriteye karşı duyduğum küçümsemenin cezası olarak, kader beni de bir otorite yaptı.”

“Deneyimleyebileceğimiz en güzel şey gizemdir. Gizem, bütün gerçek sanat ve bilimin kaynağıdır.”

“Ricanıza kabul edemediğim için üzgünüm, ancak analiz edilmemiş olmanın karanlığında kalmaktan çok memnunum.” (1927 yılında kendisine psiko analiz yapılması teklif edildiğinde verdiği cevap)
Albert Einstein | Alıntılar
Yukarı
Barbaros Liste gör
Usta Yazar


Halil Yaz
Yaş: 77
Katılım: 16/Eyl/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1582
  Alıntı Barbaros Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 14/Haz/2011 saat 19:24
SEÇİM BİTTİ,SÖZ BİTTİ.
 
Erkeklerin beden dili J
 
 
 
Bir erkeği tanımak için sadece söylediklerini dinlemek yetmez! Karşınızdaki erkeğin hareketleriniz izleyerek, beden dilini çözerek o erkek hakkında çok daha fazla şey keşfedebilirsiniz.
 
Bir erkeğin sizinle ilgilendiğini, sizden hoşlandığını ya da kişilik özelliklerini belli eden bazı işaretler vardır. Bu işaretleri doğru okuyabilmek, o erkek hakkında karar vermek için yardımcı olur. İlk başta garip bir yol gibi gelebilir size. Ancak şundan emin olun, çok küçük hareketlere bakarak karşınızdaki erkeğin genel davranışları hakkında fikir edinebilirsiniz. Tabii ki aynı işaretleri verseler de tamamıyla aynı davranış biçimine sahip iki insan yoktur hayatta. Herkesin kişiliği kendine özgüdür. Ama mutlaka genel göstergeler, aşağı yukarı fikir edinmeniz için fırsat verir. Şimdi, sıkı durun, erkeklerin vücut dilini çözüyoruz J
 
 
 
 
 
 
Yüzündeki tepki  : Yüz hareketleri vücut dilinde anahtar rolü üstlenir. Çoğu durumda insan ne hissederse bunu yüzüne yansıtır. Bir erkeğin yüzündeki utangaçlık ya da çekingenlik işareti, sizden hoşlandığının belirtisidir. Size nasıl bakıyor? Gözlerinizin içine doğrudan ve kesintisiz bakabiliyorsa, bu, onun kendine olan güveninin belirtisidir. Yani size olan yaklaşımının başarılı olduğundan dolayı kendine güveni tamdır. Tabii bu durumun tersi de söz konusudur. Eğer sohbet sırasında başka şeylere odaklanmış gibi görünüyorsa, kendine olan güveninin az olduğunu, bu nedenle gergin olduğunu ama sizden hoşlandığı için gerginlik yaşadığını düşünebilirsiniz. Gözlerini gözlerinizden kaçırması, her zaman sizden hoşlandığı anlamına da gelmez. Direkt göz kontağından sakınması ya da tamamıyla yüzünü başka yere çevirmesi, sahtekarlığını örtme isteğinden de kaynaklanıyor olabilir. Aman dikkat!
 
 
 
 
 
El hareketleri : Her ne kadar vücut dilini çözmek için yüz çok önemli bir faktör olsa da elleri es geçmemek gerekir. Çünkü bazı insanlar kişiliklerini yüzlerine yansıtmaktan ustaca sakınabilirler. Yanınızdaki erkeğin yüzünden anlam veremeyeceğiniz boş bir ifade okuyorsanız ellerine odaklanın. Çeşitli el hareketleri farklı özellikleri açığa çıkarır.
 
 
 
 
 
 
Duruşu : Bir erkeğin duruşu sadece size olan ilgisini değil daha fazla şeyi açığa çıkarır. Mesela her ne kadar size karşı ilgili görünse de elleri belinde duruyorsa, bu, size tepeden baktığı, sizi aşağı gördüğü anlamına gelir ki bu da hiç iyi bir işaret değildir.Kalabalık bir ortamda da olsa duruş şekli size karşı düşünceleri hakkında ipuçları verir. Nereye doğru dönük olduğuna dikkat edin. Eğer gövdesi size dönük bir biçimde duruyorsa ve sizinle yüz yüze ise sizden hoşlanıyor demektir. Eğer aranızda uzun bir mesafe varsa, bu, kendini rahat hissetmediği ya da sizden hoşlanmadığı anlamına gelir. Bir erkek konuşurken sürekli kendine dokunuyorsa, bu, onun konuştuğu konuyla ilgili kafasının karışık olduğu ya da rahatsız olduğu anlamına gelir. Sürekli kıpırdanmak ve rahat oturamamak da bu duruma işaret eder.
 
 
 
 
 
Dokunma şekli : El ele tutuştuğunuzda da onun ellerinden gerekli mesajı alabilirsiniz. Dikkat edin, elinizi gevşek mi tutuyor yoksa elleriniz birbirine sıkı sıkı kenetleniyor mu? Eğer parmakları gevşekse sizinle arasındaki mesafeyi korumak istiyor, gerçek bir ilişkiye girmek istemiyor demektir. Ellerin kenetlenmesi ise yakınlığın ve sizinle birlikteyken kendini rahat hissetmesinin işaretidir.
Bir erkek yan yana iken elinize, omzunuza, dizinize dokunuyorsa, bu, onun sadece sizin söylediğinizle ya da yaptığınızla ilgilenmediği, aklından ‘farklı’ isteklerin geçtiği anlamına gelir. Bunu daha ilk buluşmada yapıyorsa hızlı bir çapkın olduğunu düşünmekte haklısınız.
 
 
 
Yazardan İpucu J
 
 
 
 
·         Sizden hoşlanan gergin ve heyecanlı bir erkek, göz kontağından sakınmasına rağmen yine de yüzünü sizden başka yöne çevirmez. Sizden hoşlanan ve sizinle göz kontağı kurmaktan çekinmeyen kendine güvenli erkek, siz konuşurken sizin ağız hareketlerinizi izler. Bu, sizin ağzınızdan çıkan her kelimeye önem vermesi, tek bir tanesini bile kaçırmak istememesinden kaynaklanır.
 
·         Parmak çıtlatmak, can sıkıntısı belirtisidir. Eliyle burnuna dokunmak yalan söylediğini, çenesine dokunmak ise karar verme aşamasında olduğunu gösterir.
 
·         Karşınızdaki erkeğin otururken nasıl bir pozisyonda olduğuna dikkat edin. Kamburu çıkmış şekilde oturuyor ve kollarını da kavuşturuyorsa; gergin, sinirli ve üzgün olabilir. Ya da bir aktivite içindeyseniz bu aktiviteye kendini tamamıyla vermediği anlaşılır.
 

From: Zeynep Dönmez <>
Date: Tue Jun 14, 2011 8:26 am
Subject: Kadınların beden dili :))
 
Kadınların beden dili J
 
 
 
 
 
Biz nasıl erkeklerin beden dilini çözmek istiyorsak, erkekler de bizimkini anlamak istiyor. Onlara bu fırsatı verelim ki beklentilerimize karşılık alabilelim... Bu defa size, kadınların beden dilini çözmenize yardımcı olacak ipuçları veriyoruz. Bu iyiliğimizi(!) unutmayın. Elimizin, kolumuzun duruşundan; bakışlarımıza, dudak hareketlerimize kadar tepeden tırnağa tüm bedenimizle size hangi mesajı vermeye çalışıyoruz, açıklıyoruz. Sonuçta bu sadece erkekler için değil, biraz da kendi kendimizi tanımaya yardımcı olacak bir yazı. Bazen bilmeden yaptığımız beden hareketleriyle oluşturduğumuz dilin şifrelerini, gelin birlikte çözelim J
 
 
 
 
 
Parmaklar : Bir kadın parmaklarını saçlarına götürüyorsa, karşısındaki erkeğin dikkatini çekmeye çalışıyor demektir. Saçına dokunma biçimi de burada önemli. Bu, kadının mizacına dair ipucu verir. Eğer bunu yavaş bir şekilde yapıyorsa, tam bir aşk sanatı ustası demektir. Eğer hızlı haraketlerle saçına dokunuyorsa ve gergin olduğunu hissettiriyorsa, bu, sabırsız ve utangaç olduğunun göstergesidir.Kadın, parmaklarıyla bardağın kenarına dokunuyorsa, Freudyan bakış açısına göre bu, seksüel bir işarettir. Teoriye göre, bardağı kasıtlı olarak okşayan kadınlar, erkeklerin dikkatini çekmek istiyordur. Bardağın üzerinde tırnakları tıkırdatarak ritim tutmaksa, sabırsızlık ya da bir SOS sinyalidir. Kadın, erkek arkadaşına kibarca “kadehi doldur” mesajı veriyordur.
 
 
 
 
 
Fiziksel temas : Kadın, erkeğe konuşma esnasında dokunuyorsa, bu, kadından duygusal bir beklentisi olan erkek için mutlu edici bir işarettir. Kadın, erkeği etkilemeye çalışıyordur. Eğer kadın, gülerken, erkeğin koluna hafifçe dokunuyorsa ya da dokunmak için fırsat kolluyorsa, onu kapmaya niyetlenmiş demektir. En azından karşısındaki erkek, kadının ilgisini çekiyordur.
 
 
 
 
 
Eller : Bir kadının elleri ile olan ilişkisi de önemli bir işarettir. Eğer kadın uzun süre ellerine bakakalmışsa, bu, sizden hoşlandığının ve ürkek olduğunun göstergesidir. Eğer çok utangaçsa, erkeğin yüzüne bakmakta güçlük çekiyordur ve bu nedenle bakışlarını ellerine odaklamakta bulmuştur çareyi. Bu davranışın başka bir nedeni de olabilir. Bir şey kadını kızdırmış da olabilir; muhtemelen karşısındaki erkek. Kadın, bir şeye kızmışsa, bunu eliyle masa üzerinde ritim tutarak da gösterebilir. Eğer kadın elini çenesine dayıyorsa ve bakışları düşünceli görünüyorsa, bu, erkeğin görünüşünden pek de etkilenmediği anlamına gelebilir. Genelde kadınlar bu durumda akıllarından geçen şu soruya cevap arıyorlardır: “Bu adam beni hak ediyor mu?” Beyler, bu durumda pudra.com size, karşısınızdaki kadına, yanıtı bulması konusunda yardımcı olmanızı öneriyor. Öncelikle nazik olun. Aynı zamanda düzeyli espri anlayışınızı ortaya koyun.
 
 
 
 
 
 
 
Kollar : Bir kadın kollarını birbirine kavuşturmuş ve sırtını koltuğa yaslamış bir şekilde oturuyorsa, bir şeye kızmıştır. Bu jest, kadının erkekten pozitif elektrik almadığını, ona güvenmediğini gösterir. Bu durumda erkeğe hiçbir şey yardımcı olamaz. Ne havada uçuşan espriler ne de kaslı bir vücut bu etkiyi ters çevirmeye yeter. Bir erkek için yapılması gereken en doğru davranış biçimi, kendini kadından uzaklaştırmaktır.,
 
 
 
 
 
 
Dudaklar : Bir kadın sürekli olarak dudaklarını ıslatıyorsa, karşısındaki erkeğin ilgisini çekmeye çalışıyor demektir. Buradan, öpmek istediği sonucu da çıkarılabilir. Kadın, eğer dudaklarını ısırıyorsa da aynı şey geçerlidir. Fakat bazen dudak ısırma, erkek tarafından, kadının çekingenliği olarak algılanabilir. Oysa bu, kadının kurnazca bir flört etme yöntemi olabilir.
 
 
 
 
 
 
Gözler : Biraz zor olsa da gözbebeklerindeki değişimi takip etmek, kadınların duygu durumlarıyla ilgili fikir verebilir. Çünkü biyoloji bize, bir insandan ya da bir şeyden hoşlandığımızda, gözbebeklerimizin büyüdüğünü söyler. Hoşlanmadığımızda da gözbebeklerimiz küçüktür. Tabii bu her zaman güvenilir bir metot değildir. Çünkü fazla ışık olmayan yerdeyken de gözbebeklerimiz büyür. Göz kontağı kurmak da vücut dilinde olumlu bir anlam taşır. Bir kadın göz kontağı kurmaktan kaçınmıyorsa, karşısındaki erkeğe karşı olumsuz bir his taşımıyor demektir. Göz kontağı kurarak uzun süre sohbet ediyorsa, tanışıklığın ilişkiye dönüşme ihtimali vardır.
 
 
 
 
 
 
 
 
Ayaklar : Eğer kadının ayakları erkeği işaret ediyorsa, bu, kadının o erkeğe ilgi duyduğunu gösterir. Eğer ayakları karşısındaki erkeğe dönük değilse, erkeğin, kadının ilgisini çekmek için bir şeyler yapması gerekiyor demektir.
 
 
 
 
 
 
Bacaklar  : Bir kadının özellikle üzerinde etek olduğu zamanlarda bacaklarının aldığı şekil, onun cinselliğe ve tabulara karşı tutumunu ortaya koyar. Örneğin bir bacağını altına alıp da diğer bacağını uzatan kadın, rahat ve kendine güveni olan biridir. Bacak bacak üstüne atması da rahat olduğuna işaret edebilir. Bacak bacak üstüne attıktan sonra bacakları paralel olarak yana alma davranışı ise kadının çekiciliğini ortaya koyma biçimidir. Erkeğe karşı davetker bir tutum içindedir.
Yukarı
Barbaros Liste gör
Usta Yazar


Halil Yaz
Yaş: 77
Katılım: 16/Eyl/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1582
  Alıntı Barbaros Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 16/Haz/2011 saat 19:01
ELLER VAR
 
Eller var.
Karıştırıcıdır.
Her şeyi karıştırır.
Münasebetsiz ellerdir bu eller.
Olur olmaz yere sokulur.
Girmemesi gereken yerlere girer.
Karıştırıcı eller, pislikten kurtulmaz.
Çünkü karıştırma aşkı her şeyi kapsadığı için, bunlar arasına pislik de girer.
Bu tür eller bulaştığı pisliğin faturasını kendi karıştırıcılığına kesmez.
"Oralarda ne arıyordun?" diyene,
"Öyle her şeyi ve her yeri karıştırırsan, boyuna kadar necasete batarsın"
diyene söyleyecek bir sözü yoktur.
Eller var.
Düzenleyici ve düzelticidir.
Çapak gördüğü göze yumruk olmaz.
Kimseye hissettirmeden, bir ana şefkatiyle o çapağı alır.
Yüzün ve gözün güzelliğini çapağa feda etmez.
Değdiğini bozmaz, düzeltir.
Düzelteceğim diye "düz" hatta "dümdüz" etmez.
Çünkü bu eller, amuda kalkıp da dünyayı düzeltme iddiasına soyunan "ters"lerin elleri değildir.
Eller var.
Hiçbir taşın altına girmeye yanaşmaz.
Nice taşlar, kayalar, dağlar kaldırılır.
O pamuk eller arazi olmuş, ortalardan tüymüştür.
Ara ki bulasın.
Israrla o elleri arar gözleriniz, ama yok.
Sıkıntıya gelemez pamuk eller.
Fakat dağlar gibi taşları taşımaktan yorgun ve bitap düştüğü için ayağı sürçenleri, tökezleyenleri görmeye görsün bu eller.
Hemen ovuşturma vaziyetine girerler.
Utanmadan yakasına sarılır, tokatlamaya yeltenirler.
Utanmaz eller.
Taşın altına sokmaya gelince toz olan bu eller, yakaya sarılmaya gelince aslanpençesi kesilir.
Kırılası eller o eller.
Eller var.
Pamuk değil, nasır tutmuştur.
Neden olacak?
Elbet, her yarım kalmış yükün altına girdiği için.
Her hayırlı teşebbüsün ucundan tuttuğu için.
Her yükü ağıra el atığı için.
Her yolda kalmışın kolundan tutup kaldırdığı için.
Her dermanı tükenmişe derman kattığı için.
Öpülesi eller o eller.
Eller var.
Vuracağı yeri bilmez, duracağı yeri bilmez.
Kabarmış bir koltuğun elleridir bunlar.
Sürekli tokat halinde gezer.
Hiçbir şey bulamazsa, havayı tokatlar, suya yumruk atar.
El ele vermişler zincirine girip, diğer ellerle birleşmez bu eller.
Aksine birleşmiş elleri çözüp ayırır, kırıp koparır.
Kırıp koparacağı başkalarının eli tükenirse, bu kez kendi ikizine yönelir, onu kırar, ona vurur.
Eller var.
Vuracağı yeri de bilir, duracağı yeri de.
Dostu da tanır, düşmanı da.
Yalnız dosta değil, düşmana bile rahmettir o eller.
Yara sarar, ayıp örter.
Bir ananın elleri gibi, okşayacak yetim, yaşını silecek öksüz, sıvazlayacak kırık yürek arar.
Yıkılmışları yapar, dağılmışları toplar, yarımı tamamlar, tamamı kucaklar, ayrılanı birleştirir, birleşeni sıklaştırır.
Eller var.
Her önüne gelenden bir şeyler ister. Hiç işe girişmez, hep beleşe girişir.
Sürekli istemek için açılır.
Almaya bayılır, vermekten nefret eder.
Bu ellerin bildiği tek dua "Rabbena hep bana"dır.
Böyle elleri bin kez de doldursanız, bin birinciyi ister.
Hapsini de kendi cebine boşaltır.
Başka elleri de görmek gibi bir derdi yoktur.
Bencil eller bu eller.
Eller var.
Hep almaz, ama hep verir.
İddialı değildir, fakat kararlıdır.
O elleri herkes ortalarda görmez.
Muhatabının gözüne sokulmaz.
Alkışı hak edeni alkışlamaktan çekinmez, fakat kendisi alkış istemez.
Verirken görünmemek için köşe bucak saklanır.
O eller, bir Allah'tan ister, başkasından istemektense taş kesilmeyi tercih eder.
Fedakâr eller o eller.
Eller var.
Sürekli bedduaya durur.
Bedduaya duran, suizanna ayarlı, kara yüreklere bağlı eller bunlar.
Armudun sapı der, beddua eder.
Üzümün çöpü der, beddua eder.
Kusursuz kadı kızı arar, fakat kendisi pür-taksirdir.
Herkese beddua için açılan bu uğursuz eller, herkesin ellerinin kendisi için duaya kalkmasını bekler.
Bunu bulamadığında da yumruk olur, sağa sola saldırır.
Haddini bilmez, kadir bilmez eller.
Eller var.
Sürekli duaya durur.
Peygamberlerin ellerinden bir hisse kapmıştır.
Dostlarına değil sade, düşmanlarına bile duaya durur.
Sevdiği güllerin dikenleri tarafından kanatılınca, gülü kökünden sökmeye kalkışmak gibi bir cinayet işlemez bu eller.
Aksine, gülünü sevdiği için, kendini kanatsa da, dikenini de sever.
İçinde hayır olan bir yüreğe bağlı eller bunlar. İçinde umut ve sevgi olan bir yüreğe bağlı eller…
Ellerinize bakın, kendinizi tanıyın!
Zira onlar, sizin aynanızdır.
Allah'ım! Ellerimizi bırakma!
Yukarı
Barbaros Liste gör
Usta Yazar


Halil Yaz
Yaş: 77
Katılım: 16/Eyl/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1582
  Alıntı Barbaros Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 21/Haz/2011 saat 12:24
Bugün farklı olun - farklı bakın ve farklı düşünün dostlarım canlarım......!!!
Bu sabah yeniden hayata başladınız, sağlam ve hiç bir şeyinizi kaybetmeden. Akşam yatarken; ölümün küçük kardeşi uykuya teslim etmiştiniz ruhunuzu, aklınızı ve benim dediğiniz her şeyinizi. Ama yaşam bir kez daha teslim etti, gün doğarken emanet aldıklarını...
. Ve akşam olduğunda, güneş eteklerini toplayıp tekrar doğmak için gidince, yeniden isteyecek verdiklerini.
Bugün her günkü hâlinizden farklı bir gün yaşamaya karar verin ve gülümseyerek başlayın aynada gördüğünüz kendinize. Ve bilin, onu mutlu ettiğiniz kadar mutlu edersiniz "sevdim" dediğiniz her şeyi.
Bugün kapıdan çıkarken, balkondaki yaşlı amcaya selam verin. Hâlini hatırını sorun "bugün ne kadar iyi görünüyorsunuz" diye bir de iltifat edin. Tebessüm kondurun, yalnızlıktan çökmüş yanaklarına.
Bugün birine şöyle dikkatlice bakıp ne kadar güzel olduğunu söyleyin; ama gerçekten içten söyleyin bunu. İnanmazsa, neden güzel oluğunu ayrıntılarıyla anlatın. Giydiği elbisenin renginden ya da saçının bağlama şeklinden veyahut da en güzeli, gözlerindeki ışıltıdan bahsedin. Bir şekilde onu mutluluktan gülümsetin.
Bugün size nasıl davranılmasını istiyorsanız, öyle davranın herkese. Otobüse binerken, çok sert bir yüzle bakmayın etrafınıza. Hafif, tebessümlü olsun dudaklarınız. Yanına otururken, o genç hanıma "merhaba" demeyi unutmayın."Çok güzel bir gün değil mi?" diyerek, kitaplarının arasından kaldırırken başını, onu ileride gördüğünüz çam ağaçlarıyla tanıştırın.
Ağlayan bir çocuk görürseniz, eğilip gözyaşlarını silin. Onunla dertleşin, küçük diye sakın hafife almayın. İnanın küçüklerin dünyası, büyüklerinkinden daha büyük. Ve çocukken ne kadar küçük şeyler için ağladığınızı fark edin. Şimdilerde de hâlâ o küçük şeylere ağladığınızı anlamayı ihmal etmeyin.
Hava sıkıcı ve sıcaksa üstelik, aldırmayın; sonuçta görebiliyorsunuz güneşi. Isınabiliyor ve hissedebiliyorsunuz yaşama dair ne var ve ne yoksa her şeyi. Bu sebeple gördüklerinize yeniden bakın ve ilk defa görüyor gibi inceleyin onları. Bugün keşif yolculuğu yapın. Ama önce kendinizden başlayın.
Bugün farklı olun hiç olmadığınız kadar. Otobüsü kaçırdığınız için üzülmeyin mesela. "Olmalı böyle şeyler" diyerek, ailenizle geçirdiğiniz o dakikaları kazanmış sayın günden. Ve ışıltıyla bakın otobüs yoluna.
Bugün bir kitap okuyun en sıkıldığınız anda, hiçbir şey yapamadığınız dakikalarda okuyun ki, ruhunuz nefes alsın. Huzuru satırlar arasında bulmayı öğretin kendinize. Bugün gözleri görmeyen birine yardım edin. Ellerini tuttuğunuzda, ona acımayın. Ve lütfen ona ne kadar şanslı olduğunu söyleyin. Yüzünüze tuhaf tuhaf bakacaktır, "Bunun neresi şans?" diye. "Olur mu? en azından yürüyorsunuz ve duyuyorsunuz en güzeli konuşuyorsunuz. Ve kulaklarınızla bizim görerek keşfedemediğimiz birçok ayrıntıyı keşfedebiliyorsunuz" dediğinizde, inanın çok; ama çok şaşıracaktır.
Eksiklerinizi görmeyin bugün. Hayatın ne kadar güzel olduğundan, harikalığından, çiçeklerin renginden, kuşların cıvıltısından, esen rüzgârın serinliğinden mutlu olun. Bir de ne kadar çok güzelliğe hiçbir ücret ödemeden sahip olduğunuzu fark edin. Ve bu dünyaya tek başınıza sahiplenmenin keyfini çıkarın. Aklınızdan silin o kötü anlarınızı. Bugün bir iyilik yapın kendinize ve hep iyi şeyler düşünüp iyi şeylerin hayalini kurun.
Bir fincan kahve alıp pencerenin kenarında çocukları izleyin. İp atlayışlarını, evcilik oynamalarını; "Sen anne, ben çocuk olayım" diye annelerini nasıl taklit ettiklerine bakıp keyifli bir sinema izleyin. Arada kendi oyunlarınızı da hatırlayıp tebessüm edin.
Bugün eşinize en sevdiği yemeği pişirin. Eve geldiği zaman, "Hayırdır, unuttuğum özel bir gün mü var ?" diye telaşlanınca, "Bugünü ben özel ilan ettim" diye gülümseyin. Çocukların en çok kızdığınız yaramazlıklarına kızmayın. "Bugün bizimkilerde bir şeyler var" desinler ve bu bir şeyler her gün değişip sürsün.
Bugün uzun zamandır aramadığınız bir arkadaşınıza ya da aile dostunuza mesaj atın. "Uzaklıların, ayrılıkların sözde olduğunu ve mesafeler uzadıkça, gerçek dostluklar ortaya çıktığını" anlatsın sözleriniz. Belki bu mesaj hatırına o da güne, yaşama ve sevdiklerine güzel bakar…
Monoton ya da eğlenceli geçmesi elinizde aslında hayatın. Ve bakışlarınızda gizli. Siz nasıl bakarsanız, yaşam öyle görünür; siz nasıl isterseniz, hayat öyle sunar güzel ya da çirkinliklerini. Hadi bir kenara bırakıp sıradanlıkları ve dahi kötü olan ne varsa her şeyi… Mesela bugün söz verin kedinize, her ne olursa olsun umudu kaybetmeyeceğim, diye. Dua edin bugün. "Vermek istemeseydi, istemek vermezdi" sırrını hissede hissede yaratıcınıza yönelin tüm saflığınızla… Önce kendinize, sonra hiç tanımadığınız kişilere; yani bütün insanlara sunun iyi dileklerinizi.
Ve bugün yıldızlara bakarken, bir hayal kurun. Çok imkânsız da olsa, siz yine kurun. Unutmayın hayalleri yaşatır insanları.
Bugün her nefes aldığınızda bir kez daha şükredin: yaşam size ne çok şey bağışlamış diye…

üzüntüleriniz sabun köpüğü kadar az,mutluluklarınız okyanuslar kadar çok olsun hayatta her şey sizin istediğiniz gibi olsun ....

MUTSUZ OLMAK GÜNAHTIR........
Yukarı
Barbaros Liste gör
Usta Yazar


Halil Yaz
Yaş: 77
Katılım: 16/Eyl/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1582
  Alıntı Barbaros Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 21/Haz/2011 saat 23:29
HAYATINIZI DEĞİŞTİREBİLECEK KELİMELER


Yaşamın içinde kullandığımız kelimeler duygularımızı ve düşüncelerimizi programlıyorlar. Negatif kelimeler içimizdeki heyecanı yok ederken, sürekli içimizde fısıldadığımız pozitif kelimeler ise, bizi hem motive ediyor hem de daha iyi hissetmemizi sağlıyor. Yaşamınıza ve duygularınıza yeni bir başla...ngıç yapmak istiyorsanız, size önereceğimiz 10 kelimeyi hayatınızın bir parçası yapın ve her hafta kendinize tekrarlayın.

Başlamak: Hayatınıza yeni bir yön vermenizin en önemli yolu, başlamaktır. Başlamak kelimesi aklınıza herşeyi getirebilir. Hep yapmak istediğiniz ama bir türlü fırsatını yaratmadığınız birşey, yeni bir dil, okula geri dönmek, hiç yapmadığınız bir yemeği yapmak, eski bir dostu aramak, yürümeye başlamak vs. Başlamak istediğiniz şeyler gözünüzü korkutuyorsa, öncelikle kolay ve yakın plan şeyleri yapmayı deneyebilirsiniz.


Hayal etmek: Hayal gücünün sınırı yoktur. Çocukken oyun oynarız, ama yetişkin olduğumuz zaman bizim için hayal diye bir dünya yoktur, gerçeklerle boğuşur, çocukluk hayallerimizi unutur gideriz. Hayalimizde neler kurarız? Cennet gibi bir adada tatil, iyi bir kariyer ve iş vs. Bu hayaller gerçekte ne kadarını yapabileceğimizi de bize gösterir ve hayal kurmak başarının ilk adımıdır.


Gülmek: Gülmek insan ruhunun en iyi ilacıdır. Perspektiflerinizi geliştirir, sağlıklı hissetmenizi sağlar ve size zor görünen birtakım şeylerin altından daha kolay kalkmanıza neden olur. Çocuklarınıza anlatacağınız komik fıkra ve hikayeler öğrenin, en sevdiğiniz karikatürü duvara asın ve eski bir arkadaşınızla buluşup, geçmiş günleri yad ederek mutlu olun.


İnanmak: Kendinize yapacağınız işte ne olursa olsun başarılı olacağınızı söyleyin. Güne pozitif başlayın ve kendinizi iyi ve olumlu şeylerin yaşanacağı birgün olduğuna ikna edin. Eğer kendinize hedeflerinizi gerçekleştiremeyeceğinizi söylerseniz, gerçekleştiremezsiniz. İnançsız hiçbirşey yapılmaz hiçbirşeye sahip olunamaz.


Keşfetmek: Bilmiyorum demek bazen risklidir. Bulmaya, öğrenmeye çalışmak bilmenin yarısıdır. Yeni yerler gezin, keşfedin, yeni insanlarla tanışın, konuşun. Kısacası yaşamı küçük küçük adımlarla yeniden keşfe çıkın.


Oynamak: Biz yetişkinler gerçek dünyanın içinde kaybolup, eğlenmeyi unutur, ihmal ederiz. Haftanın 1 gününü de kendinize tatil olarak ayırın ve gerçekten ne iş, ne ev, ne de koşuşturmaca, düşünmeyin. Arkadaşlarınızla kağıt oynayın, çocuğunuz varsa, onunla sohbet edin, kafanızı dağıtın. Hafif ve sakin geçen günün ardından ertesi gün çok daha taze ve dinç kafayla işleri düşünebilirsiniz.


Güvenmek: Karar verme şeklinizi bir daha gözden geçirin.Her zaman için ilk verilen kararlar daha doğrudur unutmayın. Kararsızlık bir konu hakkında kötü karar vermekten bile daha acıdır. İç sesinize güvenmezseniz, büyüyemezsiniz.


Dinlemek: Çoğu zaman birini dinlerken 2. dakikada kafamız başaka yerlere gider ve dağılır , konudan uzaklaşırız. Kelimler ve duyduklarımız bizim için birşey ifade etmez. Oysa karşınızdaki insanı mutlaka dinleyin, kaybedecek hiçbirşeyiniz olmaz ama günün birinde o da sizi dinlemezse, dikkatini vermezse neden diye sormayın.


Yaratmak: Hızla değişen ve gelişen dünyaya ayak uydurmak için sürekli birşeyler yaratmaya çalışın. Yaratıcılığınızı pekiştirmek için kendinizi oyalayacak şeyler bulun. Değişik tarzda müzik dinlemek, dişinizi diğer elinizle fırçalamak gibi günlük yaptığınız işleri farklı yapmaya çalışarak beyin oyunları oynamaya başlayabilirsiniz.


Dokunmak: İnsanoğlu dokunmayı sever ve dokunulmasını da ister. Dokunmak sevgi, şefkat anlamındadır ve bizi daha iyi hissettirir. Her sabah kapıdan çıkmadan önce, eşinizi 30 saniyede olsa mutlaka öpün ve ona sarılın. Kendinize haftada veya 2 haftada bir masaj yaptırın. Konuşurken arkadaşınızın sırtına dokunun.
Yukarı
Barbaros Liste gör
Usta Yazar


Halil Yaz
Yaş: 77
Katılım: 16/Eyl/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1582
  Alıntı Barbaros Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 21/Haz/2011 saat 23:33
 
Beyin ve Ters Çaba Kuralı...

Beynin en tehlikeli yanı, “ters çaba” kuralına göre çalıştığı anlardır.

Başınıza gelmesinden en çok korktuğunuz şeye odaklanırsanız, beyin onu
...size çeker, korktuğunuzu başınıza getirir! Buna ters çaba kuralı denir.

Bataklıktan çıkmaya çalıştıkça, dibe gömülmeye benzer. Beyin
odaklanılan hedef için çalışır. Hedef olumsuz olsa bile onu
gerçekleştirmek için çalışır!

Topluluk önünde konuşma yaparken “acaba
heyecanlanacak mıyım” diye düşünürseniz, merak etmeyin,
heyecanlanacaksınız.

Korkunuza değil, konunuza odaklanın. Başınıza
gelmesinden korktuğunuz en kötü şeye değil, başınıza gelmesini
istediğiniz en iyi şeye odaklanın. Kafanızda en çok neyi düşünürseniz,
hayatınızda onu çoğaltırsınız.
Yukarı
Barbaros Liste gör
Usta Yazar


Halil Yaz
Yaş: 77
Katılım: 16/Eyl/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1582
  Alıntı Barbaros Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 22/Haz/2011 saat 01:21

Yaşamaya zaman ayırın,
Zira zaman bunun için yaratılmıştır.

Çalışmaya zaman ayırın,
Başarının bedeli budur.

Düşünmeye zaman ayrın,
Güçlü olmanın kaynağı budur.

Çevrenize nazik davranmaya zaman ayırın,
Mutluluğa giden yol budur.

Etrafınıza bakmaya zaman ayırın,
Günler bencilliğinize yetmeyecek kadar kısadır.

Gülmeye zaman ayırın,
Ruhunuzun müziği budur.

Çocuklarınızla oynamaya zaman ayırın,
Zevklerin en büyüğüdür.

Terbiyeli olmaya zaman ayırın,
İnsan olabilmenin sembolü budur.

Goethe

Yukarı
 Cevapla Cevapla Sayfa  <1 3334353637 43>


Forum Kısayol Forum İzinleri Liste gör

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums® version 9.50
Copyright ©2001-2008 Web Wiz

Bu sayfa 0,484 saniyede hazırlanmıştır