eskisehirspor.com Giriş Sayfası
Forum Forum > Diğer > Sohbet / Eğlence / Diğer Konular
  Aktif Konular Aktif Konular
  FAQ FAQ  Forum Arama   Takvim   Kayıt Kayıt  Giriş Giriş

Açık Saha...

 Cevapla Cevapla Sayfa  <1 3940414243>
Yazar
Mesaj
  Konu Ara Konu Ara  Konu seçenekleri Konu seçenekleri
Barbaros Liste gör
Usta Yazar


Halil Yaz
Yaş: 77
Katılım: 16/Eyl/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1582
  Alıntı Barbaros Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 13/Eyl/2011 saat 22:18

Anlayan lütfen bana izah etsin.

1. Neredeyse tekme tokat girişeceğimiz bir duruma getirildikten sonra İsrail’i korumak için neden füze kalkanının Türkiye’ye yerleştirilmesine izin verilir?

 2. Senelerdir kanayan yara haline gelen K.K.T.C.nin tanınması dururken neden Filistin’in tanınması için neden bu kadar uğraşılır?

 3. Kaçak elektrik kullanan namussuz ve şerifsizlerin kaçırdığı elektrik tutarları neden namuslu ve dürüst vatandaşa ödettirilmeye çalışılır?

Ne tezat bir ülkede yaşıyoruz değil mi ? Anlayan beri gelsin

Esen kalın,

Yukarı
köfteci Liste gör
Usta Yazar


Hüsnü Önkol
Yaş: 65
Katılım: 01/Ağu/2007
Yer: Germany
Online Durum: Offline
Mesajlar: 10327
  Alıntı köfteci Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 13/Eyl/2011 saat 22:30
1.) ADL adli kurulus Bas komutana bosuna cesaret ödülü vermedi...
2.) Seytanin cani SIKILDIMI yavrusunu gidiklarmis....
3.) Ülkenin yüzde 98 i Müslüman olan bir yerde haramzade olmaz ,Fenerle bile arasan bulamassin, Elhamdülillah ....
Kral hem ciplak,hem gerzek...
Yukarı
Barbaros Liste gör
Usta Yazar


Halil Yaz
Yaş: 77
Katılım: 16/Eyl/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1582
  Alıntı Barbaros Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 13/Eyl/2011 saat 23:19
ŞEYTAN DİYOR Kİ ! Özcan PEHLİVANOĞLU





 

 

Son günlerde gündemi oluşturan meselelere baktığımızda kıskaca alınanın Türkiye değil Türk Milleti olduğunu görüyoruz.

Sıfır sorunlu dış politikanın, tarih yazıcı sıfatlı mimarı Ahmet Davutoğlu; en sonunda diğer icatlarına İsrail ile köprüleri atmayı da ekledi.

Öte yandan hükümetin başı R.T. Erdoğan ise Ramazan ayı münasebetiyle bir iftarda buluştuğu azınlıklara sanki babasının malını dağıtırcasına hiç de hakkı olmayan ve kanaatimce ulufe olarak nitelendirilebilecek haklar verdiğini ilan etti.

30 Ağustos Zafer Bayramı münasebeti ile yapılan kutlamalarda tebrikleri “başkomutan” sıfatı ile Cumhurbaşkanı Abdullah Gül kabul etti. Ve ilk kez bir genelkurmay başkanının topuk selamına şahit olduk.

Milli Güvenlik Kurulu’nda yeni oturma düzeni derken, AKP’li Hüseyin Çelik başta Ege Ordusu’nu kaldırmak gibi bir dizi şahsi(!) önerisini kamuoyu ile paylaşıverdi.

Bu arada ibretle izlediğimiz ana muhalefet partisi CHP’nin, süratle AKP’lileştiğini görmek belki sizleri şaşırtsa da beni hiç şaşırtmıyor. Atatürk’ün partisi olduğu artık bir nostaljiden ibaret olan Yeni CHP ve onun lideri Kemal Kılıçdaroğlu özellikle pkk ve bölücü terör konusunda AKP’den ileri çözümler getiriyor.

Siz bütün bunların kendiliğinden olduğunu zannedebilirsiniz. Ancak her şeyin belirsiz odaklarca adım adım geliştirildiği de gözden kaçacak gibi değil…

Bütün bunları yapanların ki; eğer birazcık tarih biliyorlarsa, akıl ve yürekleri bu işleri yapmaya yetmez. Oturdukları koltuklara onları getiren ve orada oturtmaya devam eden güçlerin iknası veya emirleri olmasa, bunlar bu yaptıklarını yapmayı akıl edemez, akıl etse bile bunları yapacak cesareti gösteremezler. Demek ki; Türk Milleti dost olmayan büyük bir güçle karşı karşıyadır.

Türkler; Anadolu ve Anadolu’yu çevreleyen coğrafya da binlerce yıldır yaşamaktadır. Bu nedenle bahsettiğimiz coğrafya da kurdukları devletlerle, hükümranlık hakkını şimdi olduğu gibi kullanmışlardır. Bu hükümranlık hakkı, tarihte hiç olmadığı şekilde günümüzde tehlike altındadır. Bu tehlikeyi anlamamıza sebep olan olaylardan bazıları yukarıda zikrettiklerimizdir.

Bu olaylardan biri olan, dünyadaki “Derin Yahudi Devleti” nin resmi temsilcisi İsrail ile bile bile bir kavgaya tutuşmanın arkasındaki neden, diğer olaylarda olduğu gibi gelecekte ortaya çıkacaktır.

Başta ABD olmak üzere İngiltere, Fransa, Almanya gibi tüm AB ülkelerinde ve dünyanın diğer devleri olan Rusya, Çin, Japonya ve Hindistan’da gibi devletler nezdinde büyük bir gücü ve karar aldırma etkisi olan Yahudilerle, haksız olduğumuz bir Mavi Marmara konusunu bahane ederek kavgaya tutuşmak eğer bu bir kayıkçı kavgası değilse niçindir? Yoksa biz bu saydığımız ülkelerden çok daha güçlü bir ülkemiyiz?

Türkiye ve başındaki hükümetin; Mavi Marmara gemisini, İsrail’in hükümranlık haklarını hiçe sayar bir şekilde İsrail’e göndermesi ve meydana gelen olaylardan sonra da Birleşmiş Milletler’ den olumlu rapor ve karar beklentisine girmesi reel politika açısından cehalet ve gafletin ötesinde bir şeydir.

Dünya para piyasalarını büyük Yahudi ailelerinin yönettiği herkesçe bilinen bir gerçektir. Türkiye’nin son on yıldır yaşadığı finans rahatlığı ve sıcak para hareketlerine bakıldığında para piyasalarına hakim olan Yahudilerle üstü örtülü bir mutabakatın var olduğu rahatlıkla söylenebilir. En azından Türkiye’nin iç borçlanmasını nasıl karşıladığı bu meyanda cevaplanması gereken çok önemli bir sorudur. Böyle bir durumda mutabakat içinde yaşayan ve böyle olması da gereken iki tarafın arasının uyduruk olarak niteleyebileceğim nedenlerle bozulmuş olması bana “Derin Yahudi Devleti” nin ;Amerikan iç savaşında,Waterloo’da,Kırım,1. ve 2.Dünya savaşlarında yaptığı gibi “her tarafa oyna” ama “istediğin sonucu al” taktiğini hatırlatıyor.

Bir taraftan Türklüğü ağzına bile almayan ama ne gariptir ki; bir yandan da Türk milletini yöneten bu iktidar, yaptığı işlerle sadece Türk vatanı ve dolayısıyla Türk devletinin değil Türk milletinin bekasını tehlikeye atıyor. Türk milleti bu gün har vurulup harman savurulan hakları İstiklal Mücadelesinde döktüğü kanla kazanmıştır. Şimdi dağıtılanları da ancak savaşarak geri alabilecektir. Sözde azınlık mallarının azınlıklara iadesi bu dediklerimizin somut bir ifadesidir.

Kimse sormuyor: bu azınlıklara bahsi geçen mallar neyin karşılığı olarak verilmiştir? Azınlıklara bu mallar verilirken; Yunanistan ve On İki Ada, Bulgaristan, Makedonya, Kosova, Bosna-Hersek, Romanya, Güney Kıbrıs, Irak, Suriye, Ermenistan ve diğer ülkelerdeki Türk Vakıflarına ve Türklere ait menkul ve gayrimenkullere ilişkin haklarda garanti altına alınmışmıdır? Sadece Kıbrıs’taki Türk Vakıflarının neredeyse adanın tamamına yakınının sahibi olduğu düşünülürse, ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılır.

Bosna’da bulunduğu sırada merhum İzzetbegoviç’in mahdumu ve Bosna Müftüsü tarafından göklere çıkarılan ve Allah tarafından tarih yazmakla görevlendirildiği iltifatına mazhar olan Dışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu  ve bayramı Batı Trakya’da geçiren Ali Babacan ya da AKP’nin  Batı Trakya’lı milletvekilleri Mehmet Müezzinoğlu ve Hakan Çavuşoğlu veya isimlerini saymayayım bir çok Balkan kökenli AKP’li vekil  ve bürokrat , Balkanlardaki Türk vakıfları yok edilirken azınlıklara mal iadesine, hiç ses çıkarmışlarmıdır? Ben size söyleyeyim: hayır…

Onlar aksine Balkanlar başta olmak üzere bütün Türk dünyasındaki Türklere “aman sesinizi çıkarmayın” telkininde bulunmuş ve sonra bu gününüzü ararsınız diye gözlerini korkutmuştur. Bu dış politika ile gerçekten bir tarih yazılmak istenmektedir. O tarihte “Türk Milletini tarihten silmeyi başardık” diye yazacaktır. Ama bunu henüz kimse başaramamıştır ve kimsenin de bunu başarmaya gücü yetmez.

Eğer yazdıklarımızın aksi yada Türk milleti başına gelecekleri anlamış olsa, bu azınlıklara ve vakıflarına mal iadesine karşı başta Balkanlar olmak üzere bir “uçbeyi” mantığı ile Türk Dünyası’nın kaybedilmiş toprakları üzerinde tutunan Türkler ile her  türlü malını mülkünü oralarda bırakıp anavatana göçmüş olanlar “bizde vakıf ve şahıslarımıza ait malları istiyoruz” diye ayağa kalkmaları gerekirdi.

Ama ne gariptir ki; hiçbir ses duymuyoruz. Daha da duymayacaksınız. Vatan toprağı ayağınızın altından kayıp giderken kuvvetli bir ses çıkmıyorsa bana göre tam bir “kahtı rical” yaşıyoruz demektir.

Yoksa bir milletin önüne, ancak 15-20 yıllık bir zaman diliminde gelebilecek olaylar, birkaç gün içinde ve pişirilerek yutulmaya hazır lokmalar halinde getiriliyorsa, son direnç noktalarının da psikolojik olarak darma duman edilmek istenmesindendir.

Ne yazık ki; Türk Milletinin değerlerinin ve yüzyılların birikimi ile oluşturduğu ordu, üniversite, yargı, siyaset gibi kurumlarının “demokratik gelişim” kisvesi altında belirsiz odaklarca görevlendirilmiş olanlar tarafından yerle bir edilmesi, halen çoğunluğun gözünü açmış değildir.

Evet, bütün bunları bana şeytan söyletiyor. Benim hiçbir kabahatim yok. İçinize bir endişe, vesvese, şüphe girsin diye bana bunları yazdırttı. Belki şeytan dürtmesi dikkatinizi çeker. Daha çok şey söyledi ama bu kadarla kalsın. Ne diyeyim! memleket binmiş bir alamete, giderken kıyamete; herkese kulak verdik bari bu kere de şeytana kulak verelim dedik. Hem şeytan da melek değil mi?

 

Özcan PEHLİVANOĞLU

Yukarı
askavesevgiyedair Liste gör
Yazar


recep
Yaş: 39
Katılım: 01/Ağu/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 212
  Alıntı askavesevgiyedair Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 13/Eyl/2011 saat 23:44
Çok tezat bir ülkede yaşıyoruz bencede..
1-Elinden rakı,bira vs sağlığa ve akıla zararlı şeyleri içip akıl ve din dersi vermeye çalışanlar.
2-Ortadoğuda politik bir takım oyunlar oynanırken Türkiye'nin seyirci kalmasını isteyenler.
3-Sırf hükümet düşmanlığı yapayım derken Milli bir konuda dahi ideolojik davranıp ülkemizi  rezil edenler.
4-Açlıktan ölen insanlara yardım söz konusu olduğunda "daha sen kendi açlarını doyuramıyorsun" diyerek işin içinden sıyrılanlar.
5-Yargı kendi idolojisinde karar verdiğinde alkış tutan ama yargı aleyhine karar verdiğinde "tu kaka" diyerek işin içinden sıyrılanlar.
6-Her seçim döneminde yaygara koparıp,ülkesini 4.sınıf dünya ülkelerine benzeten ve sonra seçim sonuçlarını görünce de "bu millet aptal yahu,bidon kafalı vs.." şeyler söyleyerek işin içinden çıkanlar.
7-Özgürlükler kavramı içine sırf dini inancı gereği taktığı başörtüsünü sokmayarak,siyasi simge sınıfı içine sokup, din düşmanlığı yaptığını halkın anlamadığını sananlar.
8-Lige play-off sistemi getirerek futbolu ilerlettiğini zannedip taraftarı ahmak zannedenler.
VAR...
Yukarı
Barbaros Liste gör
Usta Yazar


Halil Yaz
Yaş: 77
Katılım: 16/Eyl/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1582
  Alıntı Barbaros Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 07/Eki/2011 saat 17:55

Fırtına felaket.. Uçak öyle bir türbülansa girmiş ki, her yer zangır zangır sallanıyor.. Korkudan sapsarı olmuş yolcu, bakmış yanında bir rahip oturuyor..
"Bir şeyler yapsanıza Peder" demiş, yalvarır gibi..
Rahip istifini bozmadan cevap vermiş..
"Ben yönetimde değil, pazarlamadayım!.."

Yukarı
Barbaros Liste gör
Usta Yazar


Halil Yaz
Yaş: 77
Katılım: 16/Eyl/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1582
  Alıntı Barbaros Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 07/Eki/2011 saat 17:56
İşte bizimkilerde pazarlamayı yapıyorlar.
Yukarı
Barbaros Liste gör
Usta Yazar


Halil Yaz
Yaş: 77
Katılım: 16/Eyl/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1582
  Alıntı Barbaros Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 07/Eki/2011 saat 20:39
Kırlangıçları hep çok sevdim

Ayvalık'ta bir açık hava otelindeyim, resepsiyon da açıkta.

Resepsiyonun köşesinde bir kırlangıç yuvası var; üç yavru, kafalar dışarıda,gagalar açık.

Anne ve baba gidip gelip yiyecek getiriyorlar ve ayrı zamanlarda geldikleri için birbirlerini görmüyorlar.
AİLE BAĞLARI

Anne birinci yavruya yem veriyor, birazdan baba gelip ikinciye, anne tekrar geldiğinde üçüncüye, baba gelip birinciye. İnanılır gibi değil, sırayı hiç şaşırmadılar: ADALET.

Akşama doğru sudan çıktım, baktım yuvaya siyah bir kedi yaklaşmış.O ufacık ana baba canhıraş bir şekilde dalıp, çıkıp kediyi uzağa kadar kovaladılar: CESARET.

Otel sahibi şunları anlattı:Bahar başlarında göçten döndüklerinde yuvanın bulunduğu bölümün kapalı olduğunu görünce, resepsiyon görevlisinin kaldığı odaya girip çıkıp onu uyandırmışlar: AKIL.


Sabah su içmek için fiskiyenin üzerinde dolaşıp çığlıklar atıyorlardı, ta ki fıskiye açılana kadar: İLETİŞİM.

Yuvalarını öyle bir yaparlar ki yıllarca dayanır: KALİTE.

Yazları sıcak ülkelere göç ederler: YENİLİK.

Onların yaptığı yuva, diğer kuşların saman çöplerini üst üste koyarak yaptığı dingildik yuvalara hiç benzemez.

Benzer bir yuva yapabilen başka bir kuş yoktur: FARKLILIK.

Hiç kırlangıçları bir yerde pineklerken hatırlıyor musunuz?Devamlı uçarlar: ÇALIŞKANLIK.

İnanılmaz hızlıdırlar, su zerresini havada yakalarlar: HIZ.

Binlerce mil uzaktan hep aynı yuvaya dönerler.Ömürlerinin sonuna kadar yuvalarına bağlıdırlar: YURT SEVGİSİ

Ben Kırlangıçları hep çok sevdim.
Uyuşuklaştırılmaya çalışılan yeni nesil Türk gençlerine,zekası yeterince 
Yukarı
onurnefer Liste gör
Usta Yazar


Onur Uğur
Yaş: 28
Katılım: 19/Haz/2011
Yer: Eskişehir
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1615
  Alıntı onurnefer Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 07/Eki/2011 saat 21:02
Çok güzel bir yazı tebrikler Halil abi...
Yukarı
Ekin Liste gör
Deneyimli Yazar


Ekin
Yaş: 42
Katılım: 30/Haz/2010
Yer: Ankara
Online Durum: Offline
Mesajlar: 938
  Alıntı Ekin Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 07/Eki/2011 saat 22:55
Halil amcamız forumumuzun efsanelerindendir de kendi başlığı vardı ne oldu o başlığa ?
Cennettir bu vatan seni sevene
Yukarı
Barbaros Liste gör
Usta Yazar


Halil Yaz
Yaş: 77
Katılım: 16/Eyl/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1582
  Alıntı Barbaros Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 09/Eki/2011 saat 17:35
Maalesef kapattılar.
 

Mesaj gövdesi

Her şeyinizi kaybedebilirsiniz...

Huzurunuzu...

Özgürlüğünüzü...

Geleceğinizi...

Umutlarınızı...

Hukuk varsa, onları geri alma olasılığı vardır...

Gidip “adalet” denilen bir yüce kapının önünde bekler, o kapı açıldığında elinizden alınanları hukuktan geri istersiniz...

Hatta canınızı aldıklarında, hukuk varsa, o bedelini mazinize iade eder...

Ama hukuk yoksa...

Kesilmiş bir ağaç gibi geri dönülmezliğin ve yakılmanın yazgısı kalmıştır size...

*

Hukuk size lazım da olmayabilir...

O an için hukuka gereksiniminiz yoktur belki...

Uzakta bir yerde hukukun olmayışına aldırmayıp gözlerinizi yumar, kulaklarınızı tıkar, vicdanınızı susturabilirsiniz...

“Benim dışımda” diyerek aklınızı kapatabilirsiniz...

Uzakta da olsa, çökmüş yuvaların, ağlayan çocukların, yakılan yaşamların, zulmün varlığı sizi ilgilendirmeyecek kadar “insan”sanız...

Sorun yok zaten...

*

Dönüp bir bakın...

Binlerce insan...

Hukuku arıyor, çoluk çocuk, on binler...

Dünkü gazetelerde vardı; sadece “bağırdı” diye 500 öğrenci hapiste...

Hiç saymış mıydınız?..

Hücrelere kapatılmış, suçunun ne olduğunu dahi bilmeyen, hakkında hiçbir mahkûmiyet bulunmayan yaşlı, genç, kadın, erkek, ünlü, ünsüz, bilinen, bilinmeyen ne çok insan...

Başlarını vuracak duvar yok, yüksek mahkemeleri değiştirdiler... Alt mahkemeleri kendi kadrolarından kurdular...

Çaresiz kalan yargıçlar, savcılar cüppelerini atıp lanet okuyarak gittiler...

Direnenlerin yaşamları karardı...

Zulüm sahibinin kirli dosyalarını araladığı için kaç yargıcın, kaç savcının, kaç hukuk devleti adamının yaşamı karardı?..

Haberiniz var mı?

Hukuksuzlukta dünyanın dördüncüsü, Avrupa’nın birincisi oldu ülkemiz...

Suçsuz insanlar hücrelerde...

Her sabah demir parmaklıklar arasından hukuku bekliyorlar...

Gelen yok, giden yok...

*

Hukuk kimsenin değil, sizin...

Yollara düşün...

Bağırın...

Çağırın...

Çığlık atın...

“İnsan”sınız...

Sizi ilgilendirir...

Gidin hukuku geri isteyin...

Bekir Coşkun/Cumhuriyet

Yukarı
 Cevapla Cevapla Sayfa  <1 3940414243>


Forum Kısayol Forum İzinleri Liste gör

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums® version 9.50
Copyright ©2001-2008 Web Wiz

Bu sayfa 0,578 saniyede hazırlanmıştır