|
Hergün 1 Yeni Bilgi :) (Sayfa:4) |
Cevapla | Sayfa <1234 5> |
Yazar | |
cliperinesk
Usta Yazar Nihat Yaş: 33 Katılım: 06/Eyl/2007 Online Durum: Offline Mesajlar: 1712 |
Alıntı Cevapla Tarih: 31/Mar/2011 saat 09:48 |
Elektrik insanı nasıl çarpıyor? İnsanların elektriğe çarpılmaları onun bir iletkeni haline gelmelerinden oluyor. Sıvılar iyi iletkendirler, yani elektriği iyi iletirler. Vücudumuzu içi sıvı dolu bir kap olarak düşünürsek, bütün koruma görevi derimize kalıyor. O da vücudumuzun her tarafında aynı kalınlıkta değil. Islanın...ca o da iletkenleşiyor, hele üzerinde bir yara varsa direnci tamamen yok oluyor. Evlerimizde 220 volt ve 50 Herz akım daima vardır. Ne kadar ilginçtir ki, bir elektrik akımının insana en tehlikeli frekans aralığı 50-60 HZ.dir. Elektrik akımını evimizdeki su tesisatına benzetebiliriz. Suyun basıncı neyse "Volt" da odur. "Amper" de suyun miktarının karşılığıdır. Elektriğe çarpılmada süre de önemlidir. Süre uzarsa deride yaralar oluşur ve elektrik bu yaralardan daha çabuk geçer. Derimizden geçen elektrik akımı derhal sinir sistemimizi etkiler. Beyindeki nefes alma merkezini felç eder, kalbin ritmini bozar hatta durmasına neden olur. Elektrik çarpmasının sonucu genellikle kalp durması olduğu için ilk yardım da ona göre yapılmalıdır. Elektriğe nereden çarpıldığımız da önemlidir. Elektriğin elden ele veya elden ayağa geçmesi aradaki hayati organlarımıza zarar verebilir. Elektriğe çarpılınca şoka girmemizin nedeni kendi elektriğimizdir. Sinir sistemimizin ürettiği elektrik ile dışardan çarpıldığımız elektrik karşılaşıp iç içe girince vücudumuzda kasılmalar ve titremeler yaratıyor. Elektrik çarpmasında voltajın değil de akımın şiddetinin yani amperin önemli olduğu ileri sürülüyor. Bu konuda elektrik mühendisleri ile fizikçiler arasında görüş ayrılığı var. Zaten elektriğin kendisinin de tam bir tanımı yapılmış veya tek bir tanım üzerinde uzlaşma sağlanmış değil. Elektriğin öldürücü gücünün voltaj değil de akım miktarı olduğunu öne sürenlere göre akım doğrudan kalbi etkiliyor. Bu düşünüşe göre bir ila beş miliamperde acı başlıyor; 100 miliampere gelince sinirler reaksiyon gösteriyor ve 100-300 miliamperde şok oluşuyor. Tabii bütün bu değerlendirmeler tam bir bilimsel sınıflandırma değil. Yani tuzlu bir suyun içinde iseniz, cereyan tüm vücudunuza birden değeceğinden mili değil mikroamper seviyesinde bile bir akımdan zarar görebilirsiniz. Elektriğe çarpılanlar eğer ölmezlerse, genellikle hayatlarının geri kalan kısmını bu olayın izi kalmadan, problemsiz olarak yaşayabiliyorlar. Ama az miktarda da olsa sinir sistemi üzerinde hasar bırakabiliyor. Elektrikten çarpılıp şoka girenlere de, kalp ritmini düzenlemek için yine elektro şok uygulanıyor. |
|
Cumhuriyet
Usta Yazar Serkan Yaş: 36 Katılım: 06/Haz/2008 Yer: Eskişehir Online Durum: Offline Mesajlar: 8369 |
Alıntı Cevapla Tarih: 31/Mar/2011 saat 13:14 |
Değerli arkadaşlar,
Hergün sadece bir yeni bilgi paylaşalım.Ve o paylaşılan bilgi ile alakalı yorumlarımızı belirtelim. Yani okuyucular sadece "Hergün 1 Yeni Bilgi" hakkında yorumlarını yapsınlar. Bugün için sadece "Elektrik insanı nasıl çarpıyor? " bilgisi hakkında yorumlarımızı yapalım.Bunun dışında ekstra bir bilgi paylaşımında bulunmayınız... |
|
escalamity
Deneyimli Yazar ENDER Yaş: 35 Katılım: 03/Oca/2010 Yer: ESKİŞEHİR Online Durum: Offline Mesajlar: 965 |
Alıntı Cevapla Tarih: 31/Mar/2011 saat 13:47 |
acaba denize bi yerden elektrik versek dünyanın heryerine okyanuslara gider mi suyun elektirik iletme hızı ne acaba
|
|
balbazar_fatih
Yazar Fatih Yaş: 37 Katılım: 11/Nis/2009 Yer: izmir Online Durum: Offline Mesajlar: 31 |
Alıntı Cevapla Tarih: 31/Mar/2011 saat 13:54 |
mesafe arttıkça direnç de arttığından dolayı çok fazla etkilemez..elektrik yayılım gösterir ve denize verildiğinde her yöne dağılır bu da elektrikten etkilenmeyi azaltır.. |
|
Cumhuriyet
Usta Yazar Serkan Yaş: 36 Katılım: 06/Haz/2008 Yer: Eskişehir Online Durum: Offline Mesajlar: 8369 |
Alıntı Cevapla Tarih: 31/Mar/2011 saat 23:58 |
Grizu Nedir? Nelerden Oluşur? Nasıl Ve Neden Patlar?Maden ocaklarının galerilerinde bulunabilen ve belirli konsantrasyonlara eriştiğinde patlayıcı hale gelebilen, zehirli bir gaz.
Grizu, başka bir deyişle metan-hava karışımı olarak da adlandırılabilinir. %5 – %15 arası metan ile havanın birleşmesinden oluşan bu karışım,… 650′C de 2 fazlı bir yanma gerçekleştirir. Bu karışım önce ani şekilde genleşir, daha sonra patlama merkezine doğru çok büyük bir kuvvetle gazı sıkıştırır. Grizu patlaması tahrip gücüne ve yıkım etkisine sahip bir patlamadır. Kömür madenlerinin kabusu olan grizu, ülkemizde de sık sık görülmektedir. Özellikle yaşlı kömür damarlarında grizu riski yüksektir. Yasalar doğrultusunda, metan’in havada bulunma oranı, hacimce %1′dir. Bu seviyeye ulaşıldığında acilen önlem alınması gerekmektedir. Eğer %1 üzerine çıkarsa bu karışım, maden ocaği acilen boşaltılmalıdır. Ocak derinliği, eğimi, üretim yöntemi, fay ve çatlak yapılar grizu riskini değiştiren faktörlerdir. Metalin metale sürtmesi, ocakta her hangi bir ateş parçası veya kullanılan çelik ekipmanların ısınması sonucu patlama oluşabilir. Kaynak: http://www.facebook.com/Njohuri?sk=info Bugün için sadece bu bilgi hakkında yorumlarımızı yapalım... |
|
esesozgur
Usta Yazar ozgur Yaş: 42 Katılım: 17/Eyl/2007 Yer: Lİ Online Durum: Offline Mesajlar: 2773 |
Alıntı Cevapla Tarih: 01/Nis/2011 saat 12:30 |
Serkan 2 Dk.bekleyememişsin...Kendi kuralını kendin çiğnemişsin
|
|
Hayatta 2 şeye güvenirim;biri aynaya baktığımda gördüğüme diğeri yukarı baktığımda göremediğime..
Sagopa |
|
Cumhuriyet
Usta Yazar Serkan Yaş: 36 Katılım: 06/Haz/2008 Yer: Eskişehir Online Durum: Offline Mesajlar: 8369 |
Alıntı Cevapla Tarih: 02/Nis/2011 saat 16:02 |
İlk Dünya Kupası Nerede Yapıldı? Hangi İsimle Yapıldı? Hangi Ülke Kazandı?Dünya Kupası Finalleri ilk kez 1930 yılında Uruguay’da “Jules Rimet Kupası” adıyla düzenlendi. Kupanın ismi 1930 ile 1974’e kadar “Jules Rimet Kupası” olarak söylenmiş, 1974’te Almanya’da düzenlenen kupa bu tarihle birlikte “Dünya Kupası” olarak değişmiştir. Bu tarihten itibaren her 4 yılda bir organize edilen Dünya Kupası maçları, İkinci Dünya Savaşı nedeniyle 1942 ve 1946 yıllarında oynanmamıştır.
Yaklaşık 2 yıl süren teknik çalışmalar sonunda ilk Dünya Kupası Finalleri'nin Uruguay'ın başkenti Montevideo'da yapılmasına karar verildi. 1930 yılında yapılan organizasyon ilk Dünya Kupası Finalleri olarak tarihe geçti ancak bu organizasyon birçok ülkenin ulaşım sorunu ve maddi imkansızlıkları nedeniyle 13 ülke milli takımı ile yapıldı.
13 takım turnuvada 4'erli gruplar halinde mücadele ettiler ve gruplarda ilk sırayı alan takımlar yarı finale yükseldiler. Avrupa takımları arasında Eski Yugoslavya, ilk dörde kalan tek takım oldu, ancak yarı finalde ev sahibi Uruguay'a 6-1 yenilerek elendi ve turnuvaya veda etti. Bir diğer yarı finalist Arjantin de ABD karşısında aynı skoru elde edince finalin adı Arjantin-Uruguay oldu. Finalde Uruguay, Arjantin’i 4-2 yenerek Dünya Kupası’nı ilk kazanan takım oldu. Kaynak: http://www.facebook.com/Njohuri?sk=info |
|
özkan k.
Deneyimli Yazar özkan k. Yaş: 41 Katılım: 01/Tem/2010 Yer: eskişehir Online Durum: Offline Mesajlar: 658 |
Alıntı Cevapla Tarih: 02/Nis/2011 saat 16:56 |
Uruguay futbolun yaygınlaştığı dönemlerde 2 defa almış. Bir dahada alamaz. |
|
HaYat BeNi NeDeN YoRuYoSuN...
RealMadrid-Chelsea-Lazio-Dortmund |
|
Cumhuriyet
Usta Yazar Serkan Yaş: 36 Katılım: 06/Haz/2008 Yer: Eskişehir Online Durum: Offline Mesajlar: 8369 |
Alıntı Cevapla Tarih: 04/Nis/2011 saat 12:24 |
Kırkayağın Kaç Ayağı Vardır?
Kırk değil.Yüz de değil.
İngilizcede kırkayak anlamına gelen ''centipede'' kelimesi, Latincede "yüz ayak" anlamına gelen centipeda'dan gelmektedir.Kırkayak yüz yılı aşkın bir biçimde incelenmelerine karşın tam olarak yüz ayağa sahip bir örneğine rastlanmamıştır. Bazılarının daha fazla, bazılarının daha az ayağı vardır.Yüze en yakın ayak sayısına sahip olanı 1999'da keşfedilmiştir.Bu kırkayağın 96 ayağı vardı ve diğer kırkayaklardan, ayak çifti çift sayı olan tek tür olmasıyla ayrılıyordu: Yani 48 çift ayağı vardı.
Diğer bütün kırkayaklar tek sayılı ayak çiftlerine sahiptir;bunların ayak sayıları 15 çiftle 191 çift arasında değişir. Kaynak: http://www.facebook.com/Njohuri?sk=info |
|
özkan k.
Deneyimli Yazar özkan k. Yaş: 41 Katılım: 01/Tem/2010 Yer: eskişehir Online Durum: Offline Mesajlar: 658 |
Alıntı Cevapla Tarih: 04/Nis/2011 saat 21:39 |
Taksiler neden sarıdır?
Sarı geçiciliğin ve dikkati çekiciliğin
ifadesidir. O yüzden tüm dünyada taksiler sarıdır. Dikkat çeksin ve geçici
olduğunu bilsinler diye. Araba kiralama firmaları logolarında hep sarıyı
kullanırlar. O yüzden dünyada hiçbir banka ambleminde, bildiğimiz sarıyı kullanmaz. (Portakal ve bronz ya da bakır kimi zaman yer alabilir.) Paranın geçici değil, kalıcı olmasını isterler. "Parayı yatırın ve unutun lütfen" demenin bir yoludur bu. Ülkemizde (belkide tüm dünyada) sarı rengi kullanan tek banka Vakıfbank'tır. Sembolizmde sarı; geçiciliği, ölümü hatırlatır. sarı odalarda çocukların daha çok ağladığı, büyüklerin daha sinirli oldukları tespit edilmiş. İlginçtir bir çok hayvan öfkesini göstermek için kırmızıdan çok sarıyı kullanır. Sinirlendiklerinde renkleri sarıya dönüşür. En az pigmentle yaratılan renk olduğu için tabiatta en çok rastlanan renklerden biridir |
|
HaYat BeNi NeDeN YoRuYoSuN...
RealMadrid-Chelsea-Lazio-Dortmund |
|
Cevapla | Sayfa <1234 5> |
|
Forum Kısayol | Forum İzinleri You cannot post new topics in this forum You cannot reply to topics in this forum You cannot delete your posts in this forum You cannot edit your posts in this forum You cannot create polls in this forum You cannot vote in polls in this forum |