eskisehirspor.com Giriş Sayfası
Forum Forum > Diğer > Sohbet / Eğlence / Diğer Konular
  Aktif Konular Aktif Konular
  FAQ FAQ  Forum Arama   Takvim   Kayıt Kayıt  Giriş Giriş

Bir Eskisehir Yazisi

 Cevapla Cevapla Sayfa  <1 89101112 16>
Yazar
Mesaj
  Konu Ara Konu Ara  Konu seçenekleri Konu seçenekleri
Enigma1965 Liste gör
Deneyimli Yazar


İsimsiz
Yaş: 74
Katılım: 23/Haz/2009
Yer: Dorylaion
Online Durum: Offline
Mesajlar: 358
  Alıntı Enigma1965 Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 26/Nis/2010 saat 07:54
  
     Yılmaz Hoca tüm ülkede kendini kanıtlamış bilim adamı ve belediyecidir. Siyaset yapacak yani eğilip bükülecek bir mizaca sahip değildir. Üstelik Özkök gibi sürekli rüzgarların sert estiği yönlere eğilen bir şarap gurmesinin popülizm kokan yazılarına da hiç ihtiyacı yoktur. Şarkıcı mı, besteci mi , spor yazarı mı, yaksa küfürbaz fenerbahçe tetikçisi mi, ne idüğü belli olmayan playboy damadını Hürriyet gibi köklü bir gazetenin spor servisinin başına getirerek tarafsız olması gereken koca gazeteyi  fener yayın organına çevirmiştir. Nitekim iktidara şirin görünme adına aydın çevrelerce "liboş" olarak nitelendirilmesine rağmen kellesi Emin Çölaşan,Bekir Coşkun gibi yeniçerilerin önüne atılmamış, sadece Hüriyetin Ceo'luğundan alınarak zevahiri kurtarmıştır. Ne kadar da Eskişehir'imize hamaset ve övgü yazıları yazsa hiç bir kıymet-i harbiyesi yoktur. Bu halk, bu taraftar artık herkesi tanımıştır...
 
 
 
 
 
HİÇBİR ŞEY İNSAN KADAR YÜKSELEMEZ VE ONUN KADAR DA ALÇALAMAZ...
Yukarı
İRRASYONEL Liste gör
Deneyimli Yazar


Kamuran yalaz
Yaş: 60
Katılım: 06/Oca/2010
Yer: Eskişehir
Online Durum: Offline
Mesajlar: 461
  Alıntı İRRASYONEL Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 26/Nis/2010 saat 10:03
   
 
  Bu özkök ve daha nice çanak yalayıcıların hiçbir yazısına itibar etmem. Benim için doğrunun haklının yanında plan makbuldür.
 
 
 
Hayatta yapılacak o kadar çok hata var ki ;
Aynı hatayı yapmakta ısrar etmenin anlamı yok...!
Yukarı
Zeus26 Liste gör
Yazar


CEM
Yaş: 59
Katılım: 05/Oca/2010
Yer: Olimpos
Online Durum: Offline
Mesajlar: 292
  Alıntı Zeus26 Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 26/Nis/2010 saat 10:36
  
  Şu ülkede emekliler ve asgari ücretliler inim inim inlerken  5 bin $ ' lık Petrus şarabı içen ve içtiği şarapların faziletinden bahseden iş bitirici, tüccar gazetecinin bu yazısı  forumumuzu kirletmiş. Hangi aklı evvel bu yazıyı forumumuza taşımış ?...
 
 
 
hayat "siyah kırmızı" dır..
Yukarı
daS// Liste gör
Deneyimli Yazar


safa
Yaş: 34
Katılım: 23/Haz/2009
Yer: istanbul
Online Durum: Offline
Mesajlar: 797
  Alıntı daS// Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 01/May/2010 saat 05:06

Anadolu takımlarının taraftarları için Türk futbolundaki kırmızı siyah bir rüyaydı Eskişehirspor. Bir devrimdi, bir isyandı, bir umuttu. Futbola hakim İstanbul beyleri içinse tehdit dolu bir muhtıra. Ve hiç karşılarına çıkmasını istemedikleri korkulu bir rüya...

Goal.com Türkiye

30 Nis 2010 11:26:00

< ="http://static.ak.fbcdn.net/connect.php/js/FB.Share" ="text/">

Takımlar

İnsanların evlerinden çıkmaktan iyice üşenir hale geldikleri; parası sezon başından ödenmiş kombine kartlarına rağmen maçları televizyonun karşısındaki rahat koltuklarından izlemenin gün geçtikçe daha cazip hale geldiği; ligimizin adının başında artık “Süper” ibaresi olmasına karşın taraftarların gidebilecekleri maç sayısıyla gittikleri maç sayısının giderek eşitlenmeye başladığı zamanlardayız.
 
Üşenmenin makul, statta maç izlemenin zahmet olarak görüldüğü bu zamanlarda 330 km uzaktaki bir kentte oynanan ikinci hatta üçüncü lig maçına İstanbul’dan trenle taraftar gruplarının gitmesi oldukça ilgi çekici bu yüzden. Haydarpaşa’dan Ankara istikametine giden trenin bir vagonuna doluşan bu grubun ellerindeki bayrakların, boyunlarında kaşkolların, rengi hep aynı: kırmızı siyah.


Eskişehirspor ülkemizdeki pek çok kent takımı gibi 1960’lı yıllarda kuruldu. Kuruluşunda,  tıpkı diğer takımlarda olduğu gibi, 1961’de Federasyon başkanı Orhan Şeref Apak gibi bir futbol misyonerinin büyük payı vardı. Apak futbolun ülke çapında yaygın bir spor haline gelmesi için yalnızca 2. ve 3. lig’in kurulmasına öncülük etmedi, yerel takımların birleşerek kent takımlarını oluşturması fikrinin de babası ve uygulayıcısı oldu. Artık Milli Lig denince akla İstanbul değil, Anadolu Kulüpleri de gelecekti. 1965 yılında üç yerel takımın, İdman Yurdu, Akademi Gençlik ve Yıldıztepe’nin birleşmesiyle kuruldu Eskişehirspor. Diğer bazı yeni kurulan Anadolu kulüplerinin aksine onlar herhangi bir İstanbul takımının renklerini almamaya kararlıydılar. “Eskişehir’i en iyi Lületaşı’nın beyazı, kentin ev sahipliği yaptığı Havacılar’ın mavisi temsil eder” fikri başta kabul gördü ama mavi-beyazın Yunan bayrağını hatırlatabileceği olasılığı bu fikrin çöpe atılmasına sebebiyet verdi. Ardından “kırmızı siyah”ta karar kılan kurucular Orhan Şeref Apak abilerine de bir anlamda vefa borçlarını ödüyorlardı. Ne de olsa Eskişehirspor’un kurulmasına büyük katkıları olmuş Apak bir zamanlar bir başka kırmızı siyahlı takımın, Gençlerbirliği’nin sembolleşmiş kaptanıydı.

Anadolu yıldızı Eskişehirspor, Eskişehirspor’un yıldızı Fethi Heper

Eskişehirspor’un 18 kişilik kadrosu yapılan hazırlık maçlarının ardından şekillenir. 8 Ağustos 1965’te Gençlerbirliği ile yapılan hazırlık maçında Eskişehirspor tarihindeki ilk golü atar. Bu golün altında 42 yıllık tarihinde kırmızı siyahlı Eses formasını üstüne geçirmiş en büyük futbolcu olarak anılacak bir oyuncunun imzası vardır: Fethi Heper.

Birinci ligde iki kez gol kralı olan Fethi Heper futbolcu bir aileden geliyordu. Öyle ki 1960 yılında lisanslı olarak top oynamaya başladığı Eskişehir Gençlik Kulübü’nde iki ağabeyiyle birlikte forma giyiyordu. Heper bu takımda iki kez gol kralı olmayı başarıyordu. Bu yıllarda ağabeyi elinden tutup Fethi’yi Galatasaray’a götürüyor ve Gündüz Kılıç’a “Alın, eti sizin kemiği bizim, para istemez,” diyordu. Kadro zenginliği yüzünden, Kılıç ileride pişman olacağını bile bile, “kardeşin başka takımlarda oynasın,” diyerek teklifi geri çevirince mecburen iki kardeş Eskişehir’e dönüyorlardı. Gerçekten de bu olaydan yaklaşık 3 yıl, Eskişehirspor tarihinin ilk golünü atmasından ise tam olarak iki hafta sonra Fethi Galatasaray’la yapılan hazırlık maçında Turgay Şeren’in  koruduğu kaleye iki gol birden gönderiyordu. (hatta üç. Son golünü Sarı Kemal olarak bilinen hakem Kemal Kaya ofsayt gerekçesiyle, belki biraz da çiçeği burnunda bir takımın Galatasaray ile berabere kalmasına gönlü razı gelmediği için iptal ediyor.) 1970’de futbolu bıraktığında Galatasaray’ını güvenebileceği bir veliahta emanet etmek isteyen Metin Oktay, Fethi’nin transferi için devreye giriyordu. Anne tarafında akrabası olan Metin Oktay ağabeyini dikkatle dinliyor Fethi Heper. Ama önce ailesinin arzuları, sonra yüreğindeki Eskişehirspor ve takım arkadaşlarına duyduğu sevgisi daha ağır basınca Eskişehirspor’da kalıyor. Fethi Heper’i büyük futbolcu yapan yalnızca golleri değilmiş anlayacağınız... Günümüzdeki gençlerin bu ekolden öğreneceği çok şey var.

Efsanenin hamurunda fedakarlık var, arkadaşlık var...

Eskişehirspor’un birinci ligde mücadele ettiği 1960’lı yılların ikinci yarısında takımın sol bek mevkiinde oynayan Necdet Yıldırım, takım arkadaşlarını yalnız bırakmamak için dışkısından gelen kan gibi emareleri hocalarından ve yöneticilerinden saklamıştı. Oysa bu emareler bağırsak kanseri gibi ölümcül bir hastalığın habercisiydi. Bu şekilde 68 yılında pek çok maça çıkan Necdet erken tanı ve tedavi şansını da yitirmişti. İngiltere’ye tedaviye gönderilen Necdet için Eskişehirspor taraftarı tarihte duyulmadık bir ilke imza atmışlar ve futbolcularına kol kanat germesi için Sabuncakis’ten Kraliçe Elizabeth’e çiçek göndermişlerdi. Kraliçe Elizabeth’in bu çiçek için gönderdiği teşekkür mektubu Milliyet gazetesinin 26 Şubat 1969 tarihli nüshasında yer alıyordu: Kırmızı Gül Buketine Teşekkür Eden Kraliçe’nin Eskişehirsporlular’a Mesajı: Necdet’in Durumu Çok İyi.”

Eskişehirspor tarihi bu türden hikayelerle dolu: kaybettiği yeni doğmuş bebeğini defneder etmez formasını sırtına geçirenler (İsmail Arca); yürümekte bile zorluk çekecek kadar sakatken ya da ayak parmağı kırıkken (Faik Şentaşlar) takımı yalnız koymamak uğruna maça çıkan, hatta çıkan omzuna rağmen oyuncu değişikliğinin olmadığı o dönemde takımını 10 kişi bırakmamak için maça devam eden (Mahmut Şölenişçi) cengaver yürekli futbolcular. Bunlar aynı zamanda bir Anadolu takımının nasıl olup da bir efsaneye dönüşebildiğinin ipuçları. Ortada bir gizem yok görüldüğü kadarıyla, futbolu yalnızca ayaklarıyla değil yürekleriyle oynayan bir futbolcular grubu var sadece. Ve bunu görüp yeterince takdir edebilen bir taraftar kitlesi.

Eses liglerde Abdullah Gegiç’le esmeye başlıyor

Kurulduğu yıl 2. Lig Beyaz Grup’da mücadele etmeye başlayan Eskişehirspor’un kadrosunda Fethi Heper dışında, Nihat Atacan, Kamuran Yavuz, İsmail Arca gibi sonradan ismi çok duyulacak oyuncular vardı. Bu kaliteli takımla grup mücadelesini Bursaspor’un ardından ikinci tamamlayan Eskişehirspor gözünü terfi maçlarına diker. Çok da beklemedikleri bir başarıdır bu ama bu noktaya geldikten sonra da hedef büyütmekte sakınca görmezler. Eskişehirspor tarihinin tartışmasız en popüler yöneticisi Aydın Begiter bu maçlar öncesinde bir akşam futbolcuları etrafına toplar ve masaya koyduğu ekmek, Kur’an, kılıç üstüne şampiyonluk andı içtirir onlara. Futbolcular içtikleri anda uygun bir futbol ortaya koyarlar ve Eskişehirspor’u 1. Lig’e taşırlar.

1966-67 sezonunda ligi 8., 1967-68 sezonunu ise 9. olarak bitirir Eskişehirspor. Ama ikinci yılında takımın geleceğini kökten değiştirecek bir gelişme yaşanır: futbolun profesörü Abdullah Gegiç, Eses’in teknik direktörü olur. Önceki sezon Fenerbahçe’yi çalıştıran ama Fenerbahçe ile özdeşleşmiş “acil başarı, hemen şimdi” geleneğine uygun bir tablo yaratamayınca görevine son verilen Gegiç, 1964-65 sezonunda başında olduğu Partizan’a Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası’nda final oynatmasıyla tüm dünyanın tanıdığı bir hoca haline gelmişti. Finalde Real Madrid gibi bir takıma eleniyorlardı, hem de ikinci maçta son 15 dakikada yedikleri iki golle...

Gegiç aynı zamanda bir futbol filozofu olduğu için gerek oynattığı futbolla, gerekse kendine has antrenman metotlarıyla Türk futboluna yeni açılımlar getirdi. Eskişehirspor modern futbolun pek çok gereğini daha o yıllarda yerine getirmeye başlamıştı Gegiç sayesinde. Futbolcuların Gegiç’in istediği kıvama gelmesi için bir yıl geçmesi yetmişti. 1968-69 sezonunda Gegiç’in talebeleri artık hocalarının kafasındaki futbolu sahada ortaya koyabiliyorlardı. Şampiyonluk için iki takımın adı geçer olmuştu: Galatasaray ve Eskişehirspor; ki bu bile Türk futbolunda başlı başına bir devrimdi!

Eskişehirspor ligin son maçına kadar şampiyonluğu kovaladı. Liderlik koltuğuna bir o, bir Galatasaray oturdu bu soluk kesen mücadelede. Ama son gülen yine bir İstanbul beyi olmuş Galatasaray üç puan farkla şampiyonluk kupasını kaldıran takım olmuştu. Tabi şu hala bilinmez... İstanbul’da birbirleriyle karşılaştıkları 2-2’lik maçta Avusturyalı hakemin icat ettiği penaltı olmasa ipi göğüsleyen Eses olur muydu?

Ertesi sezon Eskişehirspor ligi bu kez yedi puan farkla Fenerbahçe’nin ardından ikinci olarak bitiriyordu. 1969-70 sezonunun Kral’ı neyse ki Eses’lerden çıkıyordu. Fethi Heper attığı 13 golle Gol Kralı oluyordu. Fethi aynı başarıyı ertesi sezon da sergileyecek, yalnız bu kez gol sayısını 20’ye çıkaracaktı. Ligin en çok gol atan ikinci oyuncusu da Eskişehirsporlu idi üstelik: 17 gol atan Şevki Şenlen.

Eskişehirspor İstanbul takımlarının korkulu rüyası olmayı sürdürse de ikincilik geleneğine 1970-71 sezonunda bir yıllığına ara veriyor ve ligi 4. olarak tamamlıyordu. 1971-72 sezonunun sonunda Eskişehirspor yeniden alıştığı basamaktaydı. Eskişehir spor tarihinin üçüncü ve son lig ikinciliğini kazanıyordu. Şampiyonluğu ise Fenerbahçe’den Galatasaray devralıyordu.  

1975-76 sezonundaki hızlı düşüşe kadar (9.) ligi iki kez 3., bir kez de 4. olarak tamamlayan Eses’ler (1972-73, 1973-74, 1974-75), devamında kötü geçen üç sezonun ardından 1978’de yeniden toparlanmaya başlıyorlar. Ama yine de eski günlerin gerisinde kalan bir performans ki bu, dereceleri yalnızca iki kez 6’ıncılık, bir kez de 7’incilik. (1978-79, 1979-80, 1980-81) Ve ondan sonra Eskişehirspor’un düşüşü başladı. Türk futbolseverlerin hep yükseklerde görmeye alıştığı Anadolu Yıldızı 2. Lig’e hatta daha önce hiç yer almadığı 3. Lig’e kadar düşecekti.
 
Eskişehirspor güzel futboluyla diğer takımlara üstünlük sağladığı yıllarda çeşitli kupaları müzesine götürdü. 1969-70 sezonunda Lig olmasa da, Türkiye Kupası’nı kaldıran takım oluyordu. Başbakanlık Kupası’nı da tam üç kez kazandı. (1965-66, 1971-72, 1986-87) Kaptan Fethi’nin Cumhurbaşkanlığı Kupası’nı dönemin reis-i cumhuru Cevdet Sunay’ın elinden aldığı sezon ise 1970-71’di.    

Avrupa Avrupa duy sesimizi...
 
Liglerde gösterilen başarıların ödüllerinden biri de Avrupa’da ülkeyi temsil etme hakkı. Eskişehirspor, Türk futbolunun Avrupa’da bir değer olmadığı zamanlarda ülkesini temsil etmek için Avrupa arenasına çıktı. Eses’in Avrupa macerasına bakıldığında geriye iki unutulmaz anının kaldığı görülür. Biri şüphesiz 1971-1972 Kupa Galipleri Kupası’nda Fethi’nin Finlandiya temsilcisi Mikkelli takımının ağlarına gönderdiği 4 goldür. Bu 4 gol bugüne kadar kırılamayan bir rekor olarak günümüze dek gelmiştir.

İkinci anı ise, geçtiğimiz ay Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Ligi dışına ittiği Sevilla’nın 1970-71 sezonu UEFA Kupası’nda Eskişehirspor tarafından elenmesidir. Denebilir ki Eskişehirspor tarihinin en anlamlı, en değerli maçını oynamıştır Sevilla ile.

O günkü adıyla Avrupa Fuar Şehirleri Kupası’nın ilk turunda eşleşmişti iki takım. O zaman da La Liga’nın en iyi takımlarından biri olan Sevilla kesin olarak favori görülmektedir ve ilk maç İspanya’dadır. İki takım 5 Eylül 1970’te 40 dereceye varan bir sıcaklıkta karşı karşıya gelirler. Tüm olumsuzluklara rağmen Eskişehirspor varını yoğunu ortaya koyuyor, gol atmaya muvaffak olamasa da, kalesini yalnızca bir gollüğüne açıyordu. 1-0 mağlubiyet hiç de kötü bir sonuç değildi.

16 Eylül 1970’de Eskişehir bir Avrupa devini misafir ediyordu. Elbette hala kimsenin tur için ümidi yoktu. Sahaya Mümin-İlhan, Abdurahman, Kamuran, İsmail – Süreyya, Doğan, K.Burhan, Vahap – Fethi, Ender Konca onbiriyle çıkıyordu Eses. Nihat Atacan, Halil Güngör de sonradan oyuna dahil olacaktı.

Eskişehirspor’a şans tanımayan Türkler, Acosta’nın 77. dakikada attığı gole belki sevinmiyorlardı ama en azından haklı çıktıklarını görmenin kaypak memnuniyetinden bir nebze sebeplenmişlerdi. Ama Eskişehirspor 10 dakikaya sığdıracağı üç golle bu memnuniyeti onlar için zehire çevirmeyi becerecekti. Büyük golcü Fethi 78, 82 ve 89. dakikada şimşek gibi çakacak ve Eses Fenerbahçe’nin Sevilla sürprizinden bile daha büyüğünü gerçekleştirmiş olacaktı.  Eskişehirspor tarihi unutulmaz bir yaprak kazanıyordu bu galibiyetle.

Eskişehirspor’un vefakar ve cefakar taraftarı artık, bugün Bursaspor, dün Sivasspor’un yaptığı gibi şampiyonluk kovalayan, şampiyon olabileceğine taraftarını inandıran bir takımın hayalini kuruyorlar. Bu hayal bugünün futbol düzeninde gerçekleşir mi gerçekleşmez mi ya da ne zaman gerçekleşir bilemiyoruz. Ama şunu biliyoruz: Anadolu takımı taraftarları takımlarını, en klişe deyimle “pazara kadar değil, mezara kadar” severler. Ve aşklarının olmazsa olmaz şartı başarı değildir hiçbir zaman. Değil 3. Lig’e, Amatör Küme’ye takip ederler taraftarlarını. Hele ki söz konusu Eskişehir ise... Anadolu Yıldızı’nın o anlı şanlı tarihini oluşturan başarılar, büyük futbolcular, fedakar yöneticiler bile tek başına Eskişehirspor’un kırmızı siyahına bağlanmak ve en gururlu halimizle “Ben Eskişehirsporluyum” diyebilmek için yeterli.

Ege Görgün, Goal.com






3es3ki2eski1es
Yukarı
Enigma1965 Liste gör
Deneyimli Yazar


İsimsiz
Yaş: 74
Katılım: 23/Haz/2009
Yer: Dorylaion
Online Durum: Offline
Mesajlar: 358
  Alıntı Enigma1965 Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 01/May/2010 saat 11:42
    
 
     Bu gün kitleleri saran bir büyük sevdanın temellerini o yıllarda atan, gerçek efsaneleri günümüzün genç taraftarlarına tanıtan ve bu büyük aşkı tıpkı o günlerdeki gibi yaşatan bu destansı mısraları yazanlarada bu sütunlara taşıyanlarada yürekten teşekkürler... ClapHeartClapHeartClap
 
 
 
 
 
HİÇBİR ŞEY İNSAN KADAR YÜKSELEMEZ VE ONUN KADAR DA ALÇALAMAZ...
Yukarı
milkin0026 Liste gör
Usta Yazar


Mustafa
Yaş: 39
Katılım: 18/Haz/2008
Yer: Eskişehir
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1150
  Alıntı milkin0026 Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 01/May/2010 saat 11:56
BU YAZIYI BÜTÜN ESKİŞEHİRLİLERİN OKUMASI GEREKİR...Clap
Yukarı
quarentina_26 Liste gör
Usta Yazar


OĞUZ
Yaş: 39
Katılım: 03/Oca/2010
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1029
  Alıntı quarentina_26 Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 01/May/2010 saat 13:53
tuylerım urperdı be duygulandım gogsum kabardı her zaman dedım yıne dıyorum NE MUTLU ESKISEHIRLIYIM ESKISEHIRSPORLUYUM
Hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır. o satıh, bütün vatandır. vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça, terk olunamaz. M.KEMAL ATATÜRK 1881 - ∞
Yukarı
oner Liste gör
Usta Yazar


öner
Yaş: 42
Katılım: 30/Tem/2007
Yer: Doktorlar
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1955
  Alıntı oner Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 06/Haz/2010 saat 00:23
“İzmit Turizm Kenti olacak” mı demiştiniz?
 
 
İzmit keşke bir Eskişehir olsaydı ve gerçek bir turizm kenti olabilseydi. Keşke sadece İzmit değil, Kocaeli’nin her bir köşesi ayrı bir turizm merkezi olsaydı. Keşke Kocaeli Büyükşehir’in veya İzmit’in başında Yılmaz Büyükerşen gibi bir marka başkanı var olsaydı!
İzmit belki bir vade sonra turizm kenti olacak. Ama, “hangi kafayla” ve “hangi vizyonla” diye sormak zorundayız? Başka iller roket hızıyla ilerlerken, bizi yıllardır İzmit Avrupa Kenti diye kandırıyorlar.
Yılmaz Büyükerşen, “Eskişehir bir turizm kenti” olduğu için 350 kilometre mesafedeki İstanbul’dan her gün kafileler halinde şehre turist getiriyor. Bu turizmin adı “şehir görme turizmi”.
Eskişehir’de kullanım dışı kalmış tarihi kiremit fabrikaları halkın kültürü ve eğlencesi için yaşam alanı olmuş. Fabrika binaları bacaları ile birlikte korunuyor...

Eskişehir, Ankara’ya 230 ve Bursa’ya 150 km mesafede... Yani, Eskişehir’e en yakın şehir bile Adapazarı ve Düzce’den uzak. Oysa, Eskişehir’i görmek için akın akın yerli turist geliyor. Şehri görmek için geliyorlar. Marka Başkan Yılmaz Büyükerşen neler yapmış ve neler başarmış diye yerinde görmek ve yaşamak istiyorlar...
Kocaeli’de, Kocaeli Üniversitesi varsa, Eskişehir’de Anadolu Üniversitesi var. Öğrenci kapasiteleri aynı... Yani Kocaeli’deki sorumluların “ama Eskişehir üniversite şehri diye” kaçacak yerleri yok.
Eskişehir’e gidecek ve otelde kalacaksanız, yerinizi çok önceden ayırtın. Çünkü Eskişehir’de otellerde yer yok. Eskişehir’de şimdiden çok ciddi sayıda otele ihtiyaç var. Şehir dinamizm kazanmış. Caddeler nezih restoranlarla, kafelerle ve alışveriş merkezleri ile dolu. Şehir canlı. Esnaf huzurlu...
Eskişehir’i görmeye gelenler umduklarından fazlasını buluyorlar. Son yılda Eskişehir’in gördüğü aşamayı alkışlıyor ve gelişimi yaşıyorlar. Eğlenerek geziyorlar. Zevkle yiyip içiyorlar. Caddelerin, sokakların, mimarinin ve insanların güzelliğini görerek Yılmaz Büyükerşen’i ve onu seçen halkı alkışlıyorlar.
Herkesin muhakkak Eskişehir’i gidip yerinde görmesini şiddetle öneriyoruz. Anlattığımız masal değil. Politika olsun ve birilerine giydirmiş olalım diye de anlatmıyoruz. Avrupa şehirlerinden üç veya beş tane görüp, sonra da Eskişehir’e gidenler, söylemek istediğimizi daha iyi anlayacaktır. On yılda bir Avrupa kentinin, halkla beraber nasıl yaratıldığına şahit olacaklar.
Hiç Avrupa kenti görmemiş olanlar da Avrupa şehri görmüş olmak için Eskişehir’i görmeye gidebilirler. Burada yazarak anlatmaya çalıştıklarımızın abartma olmadığını gözleri ile görecekler.
Hatta Kocaeli Büyükşehir ve ilçe belediyelerinde belediyecilik yapanların tamamı Eskişehir’i görmeye gitmelidir. Başkan İbrahim Karaosmanoğlu ve Nevzat Doğan özellikle gitmelidir. Onun için buradan kendilerine seslenmek istiyoruz. Astarı yüzünden pahalı yurtdışı seyahatler düzenleyerek Meclis Üyelerini yurtdışında görgü ve bilgi sahibi olsun diye götürmekten vazgeçin. Kocaeli’de görev yapan her seviyede beş yüz belediyeciyi kafileler halinde Eskişehir’e götürün...
Sonunda sadece Kocaeli adına belediyecilik ve siz kazanmış olursunuz.

Eskişehir zoru başarmış. Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen sayesinde kendini aşmış. Şehir on yılda, otuz yıl mesafe almış.
Porsuk Çayı Projesi ve üzerinde çalıştırılan Venedik gondolları, Amstardam tipi tekneler ve Kent Park’ta yapılan plaj ile bir sahil şehri olmuş. Başkan Büyükerşen, Eskişehir’e lafta değil, gerçek denizi getirmiş. Eskişehirliler Sazova Parkı’nda Kristof Colomb’un gemisini ziyaret edebiliyorlar...
Yıllarca, Ana Jet Üssü Komutanlığı ve Lokomotif fabrikası tek varlığı olan Eskişehir, artık bir kültür, sanat, tarih kenti. Yakında bilim parkı ile adından söz ettirecek... Sazova Kültür ve Sanat Parkı’nda Masallar şehri Disneyland’da kurulmuş durumda. Bunun yanında Kent Park; 500 bin metrekare ile Türkiye’nin örnek projesi.
Kentli, “Estram” denen 16 km hat uzunluğundaki tramvay ile birbirine hızla ulaşıyor. Şehir merkezinde minibüs ve otobüs kalmamış. Porsuk Çayı üzerindeki 14’ü yaya köprüsü olan 24 adet köprü köprünün her biri ayrı bir estetikte ve birer sanat eseri.
Eskişehirli senfoni orkestrası dinliyor. Operaya gidiyor ve en seçkin tiyatro oyunlarını izliyor. Cam Sanatları Müzesi’ndeki eserleri görmek için Türkiye’nin her yerinden akın akın insanlar Eskişehir’e geliyor.
Yılmaz Büyükerşen’de ne proje tükeniyor, ne de Eskişehirliyi bir elli yıl daha öteye götürmek için azim ve başarma arzusu... Büyükerşen Belediyenin başardığı projelere “Büyükşehir Çalışıyor” sloganını yazıyor. Üstelik öyle projeler ki herkes ayakta alkışlıyor...
 
Ertuğrul BAHAN  ertugrulbahan@yahoo.com
 
 
 
 
Burası Eskişehir...


Eskişehir’in gündüzünde-gecesinde dolaşırken aklıma hep şu geldi: Bu şehrin orta yaşlısı, yaşlısı yok galiba!

Çünkü her yer genç kaynıyor, öyle böyle değil.
şehirdeki iki üniversitenin gençleri hep söylenildiği üzere Eskişehir’i dinamik bir kent haline dönüştürmüş.
Ve şehrin ambiyansı, eğer o çirkin/klasik Türk tipi apartmanları da olmasa, Avrupa şehirlerinden biri gibi (Ortaya karışık benzetme tarifi: Bir çay kaşığı Amsterdam, bir tutam Dublin, bir ölçü Stokholm). Çünkü:
Herkes gece gündüz sokakta, hep bir hareket var. Gecenin geç bir saatinde bile. Üstelik kadınlar için geç saatte sokakta olmak problem değil. Kimse onları rahatsız etmiyor.
ılginç bir şekilde köpekli insan sayısı fazla. Akşamüstü Porsuk kenarında dolaşırken mesela, köpeklerini gezdiren bir sürü genç insan gördüm.
Ayrıca eğlence yerleri birbirine çok yakın. Yürüme mesafesinde.
Hiçbir Anadolu kentinde bu kadar çok yürümemiştim...
Ve çok mekan var... Akşamüstü gidilecek olan ayrı, yemek için gidilecek olan ayrı, gece yarısı gidilecek olan ayrı. Çeşitli, alternatif, ucuz ve mekanlarda kimse kasıntı değil, ciddi ciddi eğleniyor.
Dahası; konuştuğum işletmeciler diyor ki, “ıstenirse daha çok mekan açılabilir, kapasite var”.
Kısacası Eskişehir kendi başına genç bir cumhuriyet olmuş. Sıkı bir eğlence hayatı söz konusu. 
NERELERE GıTTıM?
? Konakladığım ıbis Otel’den çıkar çıkmaz (ki otel binası eskiden buğday ambarıymış!) barlar sokağında aldım soluğu. Barların önündeki kaldırımların üstünü ahşap zeminle kaplamışlar, şahane olmuş. Burada yan yana bir sürü bar var.
? Barlar sokağı sonrası uğradığım Bezgin, kentin en ünlü ve eski barlarından.
Üniversite öğrencisi olmayanı içeri almıyorlarmış.
Bezgin rahat, salaş bir bar. Herkes kendi havasında. Kavga dövüş yok, huzur var. Bezgin’de Eskişehir gece hayatının mimarlarından Reşat Gürarslan’la tanıştım. Kıpır kıpır biri, koşaradım anlattı Eskişehir gece hayatının nereden nereye geldiğini...
1995’te kimseler bar filan bilmezken Ambar adlı barı açmış Gürarslan. Ambar çok ilgi görünce gerisi çorap söküğü gibi gelmiş. Arka arkaya barlar, kulüpler açılmış.
EN ÇOK ıLGı GÖREN MEKANLAR
? şu anda gençlerin en çok ilgi gösterdiği mekanlar 222, Up & Down, Glow ve Buda Bar. Hayal Kahvesi artık rağbet görmüyormuş.
Up & Down; iki katlı bir mekan. Alt katı canlı performans, üst katı kafe-bar. Canlı performans gecelerinde dolup taşıyor. 222’nin canlı performans salonu da öyle.
222 koca bir eğlence kompleksi aslında. Kulübü de var, iki tane restoranı da (Majha ve Sish). Eski bir kereste fabrikasıymış burası.
222’nin biraz ilerisindeki Buda Bar ise üniversite öğrencilerini hafta sonları kapsama alanı dışında bırakan bir yer. Benim gittiğim gece (cuma) içeride daha farklı, nasıl anlatmalı, daha Reina tipler vardı.
Ama hafta içi öğrencilere yönelik -içkisi ucuz- partiler yaparak onların da gönlünü alıyormuş Buda Bar.
? Masa, Twentysix ve XXlarge adlı mekanların sahibi Bora Bektaş, Eskişehir’deki gece hayatının belli bir seviyeye geldiğini, bundan sonra Nişantaşı tarzı kafe ve barların açılması gerektiğini savunanlardan. Bu amaçla daha çok yeni ve dışarıdan hayli şık görünen XXlarge’ı hizmete sunmuş.

Onur BAŞTÜRK  obasturk@hurriyet.com.tr
 
Cennettir Bu Dünya Seni Sevene, Gerçek Olur Her Rüya ES-ES'liyim Diyene...
Yukarı
matt Liste gör
Usta Yazar


M. M. Altintas
Yaş: 51
Katılım: 30/Tem/2007
Yer: United States
Online Durum: Offline
Mesajlar: 7729
  Alıntı matt Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 02/Kas/2010 saat 04:51
Hurriyet gazetesinde bugun "Eskişehir’in kiremitini Togo’ya taşıdı, elektrik üreten çatıya da giriyor" baslikli bir haber yeraliyor:
Türkiye’nin en eski kiremit üreticilerinden Kılıçoğlu’nda dördüncü kuşak olarak koltuğa oturan Barış Özaydemir, son 2 yılda pazarlama odaklı stratejiyle şirketin cirosunu 32 milyon liraya taşıdı, Mısır, Libya, İran, Suriye ve Togo’ya kadar kiremit ihraç etmeye başladı. Şimdi de güneşten ısı ve elektrik üreten çatı sistemlerini anahtar teslimi kurmaya başlıyor.
Yazinin tamami asagidaki adreste:
http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/16190887.asp?gid=373
Yukarı
26_26_26 Liste gör
Usta Yazar


A.Yurtsever
Yaş: 62
Katılım: 31/Tem/2007
Yer: Eskişehir mrk.
Online Durum: Offline
Mesajlar: 5583
  Alıntı 26_26_26 Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 02/Kas/2010 saat 05:41
O Hürriyet yazarında eksik bigi çok...Biraz daha gezmeli,araştırmalıOuch
Kim demiş Barlar sokağına yaşlıları almıyorar! "eskimiş bir haber ama muhabir eskimemiş,ekmeğindende olmasınSmile"
Söz Eskişehir'le başlarsa,EsEs'le biter




Yukarı
 Cevapla Cevapla Sayfa  <1 89101112 16>


Forum Kısayol Forum İzinleri Liste gör

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums® version 9.50
Copyright ©2001-2008 Web Wiz

Bu sayfa 0,703 saniyede hazırlanmıştır