Rodrigo Tello Alvaro Valenzuela

Özellikle teknik direktör değişikliğinin ardından takımın olumlu bir hava yakaladığının altını çizen Rodrigo Alvaro Tello takımımızın önümüzdeki haftalardan itibaren seri galibiyetler yakalayacağına inananlardan.

Futbol oynamaya 12 yaşımdayken Santiago’nun Colo Colo takımında başladım. Daha sonra 15 yaşımda Universidad de Chile takımına geçtim. Bunlar Şili’nin iki büyük takımı aynı zamanda. Ardından 19 yaşımdayken bu takımda profesyonel oldum ve A takımda oynamaya başladım.

Başlangıçtan itibaren beni çok desteklediler. Yeni başladığım dönemlerde babam beni her antrenmana götürüyordu. Ancak hem annem hem babam çalıştıkları için her zaman yanımda olamıyorlardı. Kaldı ki benim de bazı şeyleri kendi başıma halletmem gerekiyordu. Bir yandan okula gidip, okuldan sonra da antrenmanlara gidiyordum. O dönemlerde okulda ve antrenmanlarda daha çok kardeşimle birlikte vakit geçiriyordum.

“Babamdan aldığım güçle futboldan kopmadım”

17-18 yaşlarıma geldiğimde futboldan neredeyse tamamen kopuyordum. O dönemde Universidad de Chile’deydim ve gerçekten çok zorlanıyordum. Babam beni karşısına alıp konuştu. Devam etmem konusunda cesaretlendirdi ve ondan aldığım güçle bugünlere geldim.

Ben orada bir yandan da teknik okulda okuyordum. Eğer futbolcu olmasaydım muhtemelen elektrik teknisyeni ya da teknik ressam olurdum. O zaman da bambaşka bir hayatım olurdu. Belki de antrenör olarak bir şekilde yine spor dünyasının içinde olurdum, çünkü sporu gerçekten çok seviyorum. O anlamda futbolcu olmanın benim için doğru tercih olduğunu düşünüyorum.

Bunlar aslında iki farklı hikaye. Zaten Şili’deyken de oranın en büyük takımlarından birinde oynuyordum. Daha sonra Lizbon’a transfer oldum ve orada 6 buçuk yıl oynadım. Orada ilk zamanlar benim için oldukça zor geçti. Henüz 20 yaşımdaydım ve ilk kez ülkemin dışına çıkıyordum. Benden beklentiler fazlaydı, ancak ben bir türlü kendim gibi oynayamıyordum. Çok fazla eleştiri aldım. Özetle oradaki ilk 2 yılım çok kötü geçti. Ardından daha fazla çalıştım, oraya alışmaya başladım ve sonraki 4 yılda, 2007’ye kadar sürekli forma şansı buldum. Benimle ilgili başta olumsuz olan eleştiriler de kendimi göstermeye başlamamla birlikte olumluya döndü. Orada çok şey öğrendim. Önemli oyuncularla birlikte oynadım ve çok iyi dostlar edindim.

“Ailemin benimle olması uyum sağlamamı kolaylaştırdı”

Ardından Beşiktaş’a tüm bu tecrübemle geçtim. Dolayısıyla başlarda biraz zorlansam da buraya daha kolay uyum sağladım. Çünkü Portekiz’e ilk gittiğim dönemde yalnızdım. Ama Türkiye’ye eşim ve Lizbon’dayken doğan oğlumla geldim. Dolayısıyla burada yalnız değildim. Onlar bana çok yardımcı oldular ve aynı zamanda bu Türkiye’ye adaptasyonumu da kolaylaştırdı. Sonuçta Türkiye bana adapte olamayacağına göre ben Türkiye’ye uyum sağlamalıydım. Beşiktaş’ta 3 yılda neredeyse tüm maçlarda oynadım. Burada da pek çok şey öğrendim. Bu arada bir yandan da tecrübelerimi genç oyuncularla paylaştım. Özetle her iki kulüpte de çok güzel zamanlar geçirdim.

Beşiktaş Kulübü bu sezon için kadrosunda beni düşünmediğini bana bildirdi ve kendime takım bulmamı istedi. Ardından menajerimle görüştüğümde beni ilk isteyen kulübün Eskişehirspor olduğunu söyledi. Tabii o dönemde beni isteyen başka takımlar da vardı. Bir süre benim için en doğru seçeneği düşünmek istedim. Bu dönemde Es-Es benimle birkaç kez daha görüşüp beni ne kadar çok istediğini göstermiş oldu. Kulübümüz bu yıl için güçlü bir kadro oluşturmak istiyordu. Geçen yıl ligi 7. sırada bitirmişler ve bu yıl daha üstünü hedefliyorlardı. Ayrıca bu kararımı eşime de danışmam gerekiyordu.  Oda halen İstanbul’da üniversitede okuyor ve son bir yılı. Tüm bu faktörleri değerlendirerek, ayrıca olayın ekonomik ve sportif boyutlarını da hesaba katarak Eskişehirspor’un benim için en iyi tercih olacağını düşündüm.

Kulübü ligde izlediğim kadarıyla tanıyordum. Ancak karar vermeden önce burada yaşayan arkadaşlarımla konuştum. Bana şehrin çok güzel olduğunu, kulübün de başarı için gereken her şeye sahip bulunduğunu söylediler. Bunlar da kararımda çok etkili oldu.

“Beni şaşırtan tek şey maçlarda aldığımız sonuçlar”

Hayır, şehir olsun, kulüp olsun, buradaki taraftarlarımız olsun her şey beklediğim gibiydi. Bu yüzden de burada çok mutluyum. Şu an itibariyle sadece aldığımız sonuçlar beklediğim gibi olmadı, ama bunun da yakın zamanda değişeceğine inanıyorum.

Aslında Universidad’ta orta sahada, 10 numaranın mevkiinde oynuyordum. Daha sonra Sporting Lizbon’da açık oynamaya başladım. Fakat iki yıl sonra oradaki kadro yapısından dolayı sol bekte oynamaya başladım ve 4 yıl bu böyle gitti. Başta benim için zor olmuştu, ancak düzenli oynamaya başlayınca bu pozisyona alıştım. O dönemde Lizbon’daki hocamız şu an Portekiz milli takımını çalıştıran Paulo Bento’ydu. Ardından Beşiktaş’a geldiğimde tekrar orta saha ve sol açıkta oynamaya başladım. Zaten futbolculara sorarsanız pek çoğu hücumda oynamak ister. Bu benim için de böyle. Ama kariyerimde bir farklılık olarak Mustafa Denizli Beşiktaş’tayken beni sağ kanatta da oynattı. Daha önce hiç bu mevkide oynamamıştım. Dolayısıyla sahada hemen her mevkide oynatıldım, oynamadığım bir tek kale kaldı (Gülüyor).   

Evim, arabam, buradaki düzenimi kurdum. Evim tesislere yakın. Antrenmanlarıma gidip geliyorum. Dolayısıyla alışamamam için hiçbir sebep yok. Tabii öncesinde ben büyük şehirlerde yaşamaya alışıktım. Şili’de Santiago ülkenin en büyük şehri. Eşim Montreal doğumlu. Daha sonra 6 yıl Lizbon’da yaşadım, ardından İstanbul’a geldim. Bu şehirlerin en büyüğü ve karmaşığı İstanbul’du. Tabii bu şehirlere kıyasla Eskişehir küçük bir yer, ama burada da istediğiniz her şeyi bulabiliyorsunuz.

“Herkesle eşit mesafede olmaya çalışıyorum”

Herkesle aynı mesafede olmaya çalışıyorum. Ama benim bir arkadaşım daha önce Hırvatistan’da Vucko’yla birlikte oynamıştı. O yüzden Vucko’yla daha erken başlayan bir arkadaşlığım oldu. Söylediğim gibi herkese aynı mesafede olmaya çalışıyorum ama bu da aynı hayat gibi, kimileriyle geçinemezken kimileriyle de çok iyi anlaşabiliyorsunuz.

Sezona bu şekilde başlayacağımızı asla tahmin etmiyorduk. Bazı maçlarda çok şanssızdık. Hak ettiğimiz puanları alamadık. Ama çok çalışıp bu gidişatı tersine çevirebilecek gücün de yine bizlerde olduğunu biliyorum. Yakın zamanda bir teknik direktör değişikliği yaşadık. Ve şu an itibariyle takımdaki hava hızla olumlu yönde değişmeye başladı. Önümüzdeki haftalarda iyi sonuçlar almaya başlamamızla birlikte her şeyin daha iyiye doğru gideceğini düşünüyorum.

“Türk futbolcusu yüreğiyle beynini dengeleyebilmeli”

Türkiye’de oynanan futbol hakkında neler söylemek istersin?

Aslında burada da futbol Portekiz’deki gibi agresif bir şekilde oynanıyor. Ancak bir fark söylemek gerekirse burada maç içinde son saniyede bile her şey değişebiliyor. Son dakikalarda bir gol bulsanız bile asla rahatlamamalısınız, çünkü uzatmalarda iki gol yiyip maçı kaybedebilirsiniz. Bence bu anlamda Türk futbolunda maçların son 10 dakikaları çok önemli. Türkiye liglerinde oynayan çok teknik oyuncular var ve Türk futbolcuları gerçekten yürekleriyle oynuyorlar. Ancak yürekleriyle beyinlerini biraz daha dengeleyebildikleri takdirde Türk futbolu çok daha iyi noktalara gelecektir.

Önceliğimi aileme ayırıyorum. Onları görmeye İstanbul’a gidiyorum ya da onlar buraya geliyorlar. Onun dışında burada yalnız kaldığım zamanları genellikle dinlenmeye ayırıyorum. Evimde takılıyorum. İnternette Şili’deki ailemle ve eşimle görüşüyorum. Dışarıya çıkarsam da Vucko ve Diego’yla bir yerlere gidiyoruz ama bu da çok sık olmuyor. Burada tamamen futbola odaklanmak istiyorum. Şu an küçük bir sakatlığım var ve lige verilen arada tamamen iyileşip kendimi göstermek istiyorum.

Pek çok spor dalına ilgi duyuyorum. Örneğin basketbol ve tenis. Basketbol maçlarını izlemeyi seviyorum. Eşim de tenis kursuna gidiyor, hatta bazen onunla tenis de oynuyoruz.

Bir uğurum yok, ama maç günlerinde bir rutinim vardır. Hep aynı şekilde davranırım, aynı müziği dinlerim vs.

Latin müziklerini dinlemeyi seviyorum. Latin ve R&B favorilerim.

Bizim taraftarlardan beklentimiz, iyi zamanlarda olduğu gibi, kötü zamanlarda da bizi desteklemeleri. Biz çok çalışıp sahada %100’le oynamak için elimizden geleni yapıyoruz. Sonuçta onlar da biz de Eskişehirspor’un başarılı olmasını istiyoruz. Onların desteği sürdüğü müddetçe en kısa zamanda üst üste maçlar kazanmaya başlayacağımızı düşünüyorum.