Konumuz Sadece Referandum..

Belki son 2 seçimde "nasıl olur ?" diyerek şaşırmış olsak da ben referandumda haklı olanların kazanacağını düşünüyorum.Bunlardan öte bir şey daha var...

İşlek bir caddede bulunmanın yararı olarak Eskişehir'de "evet" kamyonlarının ne şekilde bu şehrin bir teyzesi,amcası,genci tarafından tacizlere marus kaldığını görmek hakikaten büyük zevk veriyor.Her geçen el hareketiyle "memleketi soyup sovana çevirdiniz" gibi bir şey demek istediğini anlıyorsunuz.Böyle tepkiler olsa da genelde hiç kimse onları umursamıyor.Daha önceki seçimlerde ters köşeye yatırdığımız gibi.

Her şeyden öte böylesine güzel bir şehri bize bahşedenlere minnettar oluyor ve bu şehrin güzel insanlarıyla her gün bir kez daha gurur duyuyorum.Diğer 80 ilden her konuda çok büyük farklarımız var.Nasıl bir ülkede yaşadığını ve içinde bulunduğu durumu bilmesi gerektiği kadar bilen; laik ve çağdaş bir topluluğuz.Bu gücü esnafından öğrencisine bütün insanlarımızdan alıyoruz.

Umarım bütün şehirlerimiz dil,din,ırk,görüş ve düşünce gözetmeksizin tek vücut olarak üzerine düşen görevi yerine getirir.Onlar için net bir şey söyleyiz ama; Eskişehir'de kocaman bir HAYIR var...

Bölücülük açılımın adı HAYIR de VUR tokadı.

Dışarıdan gözlemlerime göre çoğu kişi oy kullanmaya bile gitmeyecek. Şu an için Eskişehir'den hayır veya evet oyu çıkar demek yüzde 50 hakkını kullanmaktır :) Sadece merkez değil de Eskişehir geneline bakıldığında ben de evet oylarının daha yüksek olacağını tahmin ediyorum yanılırım inşallah

KOYUNLAR DAHİ HAYIR DEMİŞ

Alıntı yapılan banner Bugün Slovenya maçını Ankara'da bir mekanda izledim. İlk televizyon gördüğüm yere oturdum diyebilirim. Hani ayak altı tabir edilen yaya trafiğinin yoğun olduğu bölgelerden biri idi. Mekan özellikli bir yer değildi. Solcusu da vardı, ülkücüsü de, türbanlısı da, Kürdü de. Yan masamda 35 yaşlarında bir erkek, türbanlı eşi ve 6 yaşlarında çocukları vardı. Diğer yan masamda şivelerinden anlaşıldığı kadarı ile Doğu kökenli üniversite öğrencisi kardeşlerimiz vardı. Mekanda rakı masası da kuran vardı, arefe gün, mübarek ay diye alkolsüz içeçekleri tercih edenler de vardı. Tam olmasa bile küçük bir Türkiye şehir hayatının yansıması bir mekandı. Basketler ardı ardına gelince hepimiz keyiflendik, sarmaş dolaş olduk. Ne kişinin türbanını, ne Kürtlüğünü, ne içkisini, ne referandumu, ne siyaseti düşündük. Hani tribünde omuz omuza duruş vardır ya mekan aynen o duruştaydı. Ben bu görüntüden çok umutlandım. Siyasi tansiyonun çok yüksek olduğu şu günlerde bile halk olarak birbirimize sarılabiliyorsak her şartta birbirimize sarılabiliriz diye düşündüm. Kim ne yaparsa yapsın, kim hangi hesap peşinde koşarsa koşsun bu halk birbirini seviyor ve birbiri ile kucaklaşabiliyor. Siyasilere de yalvarıyorum. Ne olur bu halkı oy için, kendinizin, başkalarının çıkarları için ayrıştırmayın. Solcusu, türbanlısı, Ülkücüsü, Kürdü biz hepimiz Türkiyeyiz, öteki değiliz. Birimiz eksik olsa zaten Türkiye eksik olur. Bu vatan bizim ve hepimiz kardeşçe, insan gibi, başkalarının görüşlerine de saygı duyarak  yaşamalıyız.

Mesajınız çok güzel öncelikli bunu belirteyim..Yalnız katılmadığım nokta başörtüsüne türban denilmesi..Toplumumuzu ayrıştıran temel noktalardan biriside bu türban-başörtüsü ayrımının tam olarak yapılamaması değilmi?Her başı kapalı türbanlı mı? Türban siyasi simge deniliyor.Peki o spor salonunda başörtülü kişinin siyasi bir amaçtan dolayı örtündüğünü nerden biliyoruz da "türbanlı" diyoruz.