eskisehirspor.com Giriş Sayfası
Forum Forum > Diğer > Sohbet / Eğlence / Diğer Konular
  Aktif Konular Aktif Konular
  FAQ FAQ  Forum Arama   Takvim   Kayıt Kayıt  Giriş Giriş

Bir Eskisehir Yazisi

 Cevapla Cevapla Sayfa  <1 7891011 16>
Yazar
Mesaj
  Konu Ara Konu Ara  Konu seçenekleri Konu seçenekleri
köfteci Liste gör
Usta Yazar


Hüsnü Önkol
Yaş: 65
Katılım: 01/Ağu/2007
Yer: Germany
Online Durum: Offline
Mesajlar: 10327
  Alıntı köfteci Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 24/Eki/2008 saat 18:54
Alıntı yapılan ŞaHiN

Hüsnü bey "inşallah hayata geçer temennisi" biraz geçmişte kaldı.. Şu an bu plaj Eskişehir Kentparkta.. Gidip görmenizi tavsiye ederim.

 
Sahinbey ,pardon ben yapim asamasinda zannettim beni uyardiginiz icin tesekkür ederim.Esasinda  Eskisehire olan manevi darginligi birakip ugramanin zamani geldi galiba......
Yukarı
soldies Liste gör
Yazar


YÜCEL AYDIN
Yaş: 40
Katılım: 31/Tem/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 229
  Alıntı soldies Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 22/Kas/2008 saat 15:07
HUZURLANIZDA ESKİŞEHİR... 
Eskişehir kuşkusuz son yılların parlayan yıldızı...
Anadolu’nun ortasında hızla gelişen ve modernleşen bir kent.
Daha düne kadar sıradan bir bozkır kenti olan Eskişehir;
Bugünkü yüzü ile pek çok kenti kıskandırır hale geldi.
Sanatı, çağdaşlığı, heykelleri, sporu, sanayisi ve gelişen üniversiteleri ile,
Tüm Türkiye’nin gözünü diktiği kent kimliği ortaya çıkıverdi.


Son günlerde Eskişehir yine Türkiye’nin gündeminde...
Pek çok televizyon kanalı Eskişehir’e gelerek kentin yeni yüzünü görüntülüyorlar.
Bir iki gün önce oldukça izlenen bir televizyon kanalı tam bir saate yakın Eskişehir’i izletti Türkiye’ye...
Yeni programlar ise yolda.
Bunun yanı sıra yazılı basında sayfalarca yer buluyor Eskişehir.
Köşe yazılarına konu oluyor.
Kentin son birkaç yılda nasılda Avrupa kenti görünümüne kavuştuğunu okuyoruz ünlü yazarlardan...
İnternet sitelerinde Eskişehir’e Türkiye’nin dört bir yanından övgüler gönderiliyor...
 
Anlayacağınız, Eskişehir tekrar vitrinde...
Eskişehir;
Son yapılan parklarla, korsan gemisiyle, plajıyla...
Ve bundan sonra da kentin ve kentlinin ufkunu açacak onca işlerle hep vitrinde kalacak.
Kısaca;
Eskişehir tüm Türkiye’nin huzurunda parlamaya devam edecek. Bozkır kentini Anadolunun parlayan yıldızı yapanlara teşekkürler.
Bu memleket tarihte Türktü, halde Türktür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır.
M.Kemal ATATÜRK
              
Yukarı
matt Liste gör
Usta Yazar


M. M. Altintas
Yaş: 51
Katılım: 30/Tem/2007
Yer: United States
Online Durum: Offline
Mesajlar: 7729
  Alıntı matt Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 17/Haz/2009 saat 17:03
Yazılar okunduğunda tarihte yeni sayfa açılacak
Eskişehir'in Han ilçesi yakınlarında MÖ 7-8. yüzyılda yapıldığı tahmin edilen, dünyanın en önemli anıtlarından biri olarak kabul edilen Yazılıkaya'nın üzerindeki yazılar henüz okunamadı. Frig uygarlığının en önemli anıtı olan Yazılıkaya'nın sırrı çözüldüğünde insanlık tarihinde yeni bir sayfanın açılacağı bildirildi.
İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile Anadolu Üniversitesinin ilgili birimlerindeki yetkililerden aldığı bilgilere göre, Yazılıkaya Anıtı, Eskişehir'in 80 kilometre güneyinde ''Dağlık Frigya'' ve ''Sağlıklı Frigya'' olarak bilinen bölgede bulunuyor.
Kral Midas'ın ve tanrıça Kibele'nin kutsal kenti olarak bilinen topraklardaki Yazılıkaya, Frigya bölgesinde 1315 metre yüksekliğinde bulunan bir tepe üzerine inşa edildi.
Volkanik bir kaya üzerine yerleşik anıtın yüksekliği 17, genişliği de 16,5 metre. Anıtın üç yazıttan oluşan işlenmiş yüzeyi ise 280 metrekare. Sırrı keşfedilmemiş Frig uygarlığının kenti Yazılıkaya, bünyesinde Hitit kültüründen de kalıntılar barındırıyor.
Bozkırın ortasındaki anıt Yazılıkaya'nın geçmişinin M.Ö 7-8. yüzyıla kadar dayandığı tahmin ediliyor.
Dünyanın en önemli açık hava anıtlarından biri olarak kabul edilen Yazılıkaya'nın sağ, sol ve üst kısmında bulunan yazılar henüz okunamadı. Frig uygarlığının en önemli anıtı olan Yazılıkaya'nın sırrı çözüldüğünde insanlık tarihinde yeni bir sayfa açılacağı bildirildi.
Oluşan çatlaklar nedeniyle yıkılma tehlikesi bulunan anıtı kurtarabilmek için bilimsel inceleme ve araştırmalar yapılıyor.

''YAZILAR GİZEMİNİ KORUYOR''
Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Taciser Sivas, Yazılıkaya'nın üzerindeki Frig diliyle yazılan yazıların okunduğunu, ancak anlamının hala çözülemediğini söyledi.
Yazılarda Kral Midas'a ithaf edilen bazı kelimelerin geçtiğinin anlaşıldığını ifade eden Doç. Dr. Sivas, şöyle konuştu:
''Kral Midas ile bir bağlantı var. Ancak, üç yazıttaki yazıların tam olarak ne anlama geldiği bilinmiyor. Yazılar gizemini koruyor. Pek çok bilim adamı yazılar üzerinde inceleme, araştırma yaptı. Sadece Kral Midas, Matar (ana tanrıçanın adı), büyük kral gibi birkaç kelime anlaşılabildi. Yazıların sırrını çözmek için çalışmalar devam ediyor. Bu konuda en ciddi çalışmayı Fransız bilim adamı Prof. Dr. Cloude Brixhe yapıyor. 80 yaşındaki bilim adamı yaklaşık 50 yıldır yazıların anlamını bulmaya çalışıyor. Bu nedenle defalarca Eskişehir'e geldi.''
Yazılıkaya'da dış etkenler nedeniyle uzun zamandır çatlaklar oluştuğunu belirten Doç. Dr. Sivas, söz konusu çatlak ve kırılmaların yıkılma tehlikesi oluşturduğunu bildirdi.
Anıta yönelik bir koruma çalışması yapılması gerektiğini ifade eden Doç. Dr. Sivas, ''Çatlaklar günden güne büyüyor. Kopma ve kırılmalar giderek hızlanıyor. Kapsamlı bir restorasyon çalışması gerekiyor'' dedi.

Kaynak: http://www.sabah.com.tr/Turizm/2009/06/16/yazilar_okundugunda_tarihte_yeni_sayfa_acilacak
Yukarı
oner Liste gör
Usta Yazar


öner
Yaş: 42
Katılım: 30/Tem/2007
Yer: Doktorlar
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1955
  Alıntı oner Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 19/Ağu/2009 saat 03:24
bastopcu@olaygazetesi.com.tr
 
 
Bir şehir bu kadar nasıl değişir? Lig maçı izlemek için gittiğimiz Eskişehir’e hayran kaldık.
Eskişehir’in ‘eski’ halini bilenler için, bu kentteki dönüşüm, hakikaten inanılmaz.
Eskinin o pis, gri akan, görmek bile istemediğiniz yer yer mezbelelik görüntülerin hakim olduğu Porsuk Çayı misal, olmuş size küçük çaplı bir Seine Nehri!..
Üzerinde gondollar geziyor, Avrupa nehirlerinden alışık olduğumuz (sanki çok görmüş gibi anlatıyor!) nehir dolmuşu cirit atıyor. Gondollar da deniz taşıtı da simgesel bir işleve sahip.
Ve fakat bir şehrin 70’li yıllardan kalma köhne görüntüsünün, ‘tipik ve karakteristik bir Avrupa kenti’ne dönüştüğünün simgeleri...
Halk ekseriyetle yaya dolaşıyor, yorulduğunda çevre dostu tramvaylar imdada yetişiyor.
Görüntü kelimenin tam anlamıyla Avrupai...
Porsuk Çayı’nın çevresinde, iki yakayı birbirine bağlayan köprülerden geçe geçe, dokunma mesafesindeki heykellerin yanında yöresinde turluyoruz. Halk kafeteryaları doldurmuş, vatandaşa sandalye yok durumu hasıl olmuş. Dolaşırken konuşuyorduk aramızda, Paris’te Seine Nehri’nin kenarına deniz kumu taşındığını, şezlong olaylarına girildiğini ve ahalinin bikini mayo Seine Nehri’nde güneşlendiği... Bir Eskişehirli, kulak misafiri olmuş konuştuklarımıza, ‘Burada da var abi!’ diye davetsiz lafa karıştı.
Ve Kent Park içindeki ‘insan yapımı’ sahilden söz etti.
Vay anasını sayın... Bir zamanın Milli Selamet Partisi lideri ‘Kayseri’ye deniz getireceğim!’ dediğinde ne kadar alay edilmişti adamcağızla.
Meğer varmış bir bildiği!
Denizi olmayan bir kente, istenirse deniz getirilebiliyormuş demek ki.
Eskişehir’e giderken de, gelirken de aramızda ‘Eskişehir- Bursa’ kıyaslamaları yaptık.
Bizim hazirunda Bursa’ya laf söyleyecek eleman pek çıkmadı. Ama Eskişehir’in kısa sürede nereden nereye geldiği konusunda da herkes Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in hakkını teslim etti. Bir gazete Büyükerşen için ‘Eskişehir’e takla attıran adam’ nitelemesinde bulunmuş. Bana kalırsa normal bir takla değil bu, burgulu!
Herşeyi ve heryeri gezmek nasip olmadı doğaldır ki. Ve fakat kentte gezerken hissediyorsunuz, Eskişehir’e ‘yeni’ şeyler yapılmaya devam edilecek, bu kent adından daha çok söz ettirecek.
Sonuç itibariyle, en çok nesini sevdin diye soracak olursanız Eskişehir’in, ‘Bursa’ya dönüşünü!’ demeyi çok isterdim ama, malum, maç kaybedildiği zamanlarda, dönüş yolunda hava, kurşundan bile ağır oluyor, hiç çekilmiyor.
 
Cennettir Bu Dünya Seni Sevene, Gerçek Olur Her Rüya ES-ES'liyim Diyene...
Yukarı
matt Liste gör
Usta Yazar


M. M. Altintas
Yaş: 51
Katılım: 30/Tem/2007
Yer: United States
Online Durum: Offline
Mesajlar: 7729
  Alıntı matt Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 18/Eki/2009 saat 01:26

İngiliz şirketi Eskişehir'i seçti

Merkezi İngiltere'de bulunan ve 250. kuruluş yıl dönümünü kutlayan GKN Driveline, Türkiye'deki birçok kentte araştırma yaptıktan sonra yatırım için en uygun Anadolu ilinin Eskişehir olduğuna karar verdi.

GKN Driveline Eskişehir Genel Müdürü Ali Gümüş, GKN'nin dünya genelinde kuruluşunun 250. yıl dönümünü kutladığını belirterek, şirketin gruba ait 40 bin çalışanının bulunduğunu, yıllık cirosunun ise 6 milyar İngiliz Sterlini olduğunu kaydetti.

Yakın zamanda 250'inci kuruluş yıl dönümünü kutlayan şirketin 2007 yılının sonunda Türkiye'ye yatırım yapmak istediğini anımsatan Gümüş, şöyle konuştu:

"Yatırım sürecinde Gebze, Bursa, Yalova, Manisa ve İzmit gibi kentlerde araştırma yapıldı. Bunların arasında Eskişehir tercih edildi. Bunda hava alanın seferlere açık olması, hızlı tren ve iki üniversitenin olması gibi etkenler tercih sebebi oldu. Yatırımcı ve iş adamları için zaman çok önemli. İş görüşmeleri yapan kişiler kısa sürede bunu gerçekleştirmek ister. Bu nedenle THY'nin İstanbul-Eskişehir arasında sık sefer düzenlemesi, birkaç yıl içinde İstanbul'a da sefere başlayacak olan ve şu anda Ankara-Eskişehir arasındaki mevcut Yüksek Hızlı Tren ulaşımı, yatırım yapmak için yer arayışında bulunulan Anadolu kentleri arasında Eskişehir'i daha cazip kıldı."

Gümüş, Organize Sanayi Bölgesi'nde 38 dönümlük bir yer satın alındığını ve bunun 3 bin metre karelik alanını üretim için kapattıklarını anlatarak, "Şu an için amaç bu 3 bin metre karelik kapalı üretim alanını 19 bin metre kareye çıkarmak. 2008 yılı Haziran ayında başlanılan inşaat 2008 Aralıkta bitti. Ocak ayında ofislerimizde çalışmaya başladık. 2009 Şubat ayında ilk makine hattımızdan sonra Temmuz 2009'da prosesimizin onayını aldık ve üretime geçtik" dedi.

Gümüş, şirketin ilk olarak İstanbul'da kuruduğunu bu nedenle SSK ve vergi gibi ticari kayıtların da bu kentte kayıtlı olduğunu belirterek, şunları söyledi:

"Şirketin yapılan ilk olağan genel kurulunda aynı zamanda şirketin Genel Müdürü olmakla beraber Yönetim Kurulu Üyeliğine atandım. Bundan sonraki yaptığımız ilk iş de aynı yönetim kurulu toplantısında şirket kayıtlarını Eskişehir'e aldık. Bu bizim için hem işlem kolaylığı sağladı hem de üretim yaptığımız kente katkı sağlamak adına önemli bir değişiklik oldu. Bu kentin kaynaklarını kullanıyoruz, vergimizi de bu kente ödemek istiyoruz. Temel neden bu. Ürün onaylarının ardından geçtiğimiz hafta itibariyle seri üretime başladık. Araçlardaki aktarma organı olan aks üretiyoruz. FIAT TOFAŞ ile 27 Nisandan bu yana ticari faaliyetlerimize baslamıştık. Önümüzdeki haftalarda Ford Otosan devreye giriyor. 4 Ocak 2010'da da Toyota (TMMT) ile ticari faaliyetlerimizdeki büyümemiz devam edecek."

Bu yılı 20 milyon euro ciro ile kapatmayı hedeflediklerini anlatan Gümüş, "Hedefimiz 2010 yılında çalışan sayısı ile ciroyu ikiye katlamak. Toyota'nın 2011 yılında yerli üretime başlaması öngörülüyor. Ford Otosan ve FIAT TOFAŞ'ın bütün ürünlerinde yerli montaja geçiyor olmalıyız" dedi. Gümüş, "Hyundai'nin i20 modelini Türkiye'de üretmek konusunda karar aldığını belirterek, "Hyundai'nin mevcut araçlarının bazı ürünlerini GKN'nin Hindistan'daki fabrikalarından temin ettiğini düşünürsek, bundan sonraki  projelerinde GKN Eskişehir olarak proje ortakları olabiliriz, bunu da arzuluyoruz" diye konuştu.

Araçların aksını Türkiye'de üretmenin ve tek üretici olmalarının GKN Eskişehir'i cazibe merkezi haline getirdiğine işaret eden Gümüş, şunları bildirdi:

"Buna paralel olarak amacımız bu yatırımla yerel kaynakları kullanıp maliyetleri minimize etmektir. Maliyet azaldıkça o oranla işlerimizi büyütüp olabildiği kadar şirketi etkin haline getirmeyi planlıyoruz. Bu kapsamda 2011 yılında iki üniversitesi bulunan Eskişehir'de üniversite öğrencilerinin yanı sıra meslek liselerinde eğitim gören öğrencilere tesisimizde staj yapma olanağı sağlayacağız. Başarılı olan öğrencileri kadromuza dahil edeceğiz. Ara eleman sıkıntısı ancak endüstri meslek liseleri ve meslek yüksek okulları ile giderilebilir."

Yukarı
köfteci Liste gör
Usta Yazar


Hüsnü Önkol
Yaş: 65
Katılım: 01/Ağu/2007
Yer: Germany
Online Durum: Offline
Mesajlar: 10327
  Alıntı köfteci Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 18/Eki/2009 saat 01:29

Galiba buradada ayni konu islendi.......

 
Kral hem ciplak,hem gerzek...
Yukarı
es_bil Liste gör
Usta Yazar


Mehmet Ergim İMAN
Yaş: 45
Katılım: 31/Tem/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1149
  Alıntı es_bil Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 28/Eki/2009 saat 17:09

Hürriyet Gazetesi yazarı Tufan TÜRENÇ, bu yazıyı 19 Ekim'de köşesinde yazmış. Bilmiyorum daha önce forumda yazıldı mı? Ben göremedim, ama burada paylaşmak istedim:

 
------------------------------------------------------------------
 
Olay vahim ama gerçek


BUGÜN baştan aşağı gerçek olan bir olayı anlatacağım.


Türkiye'nin nasıl ve hangi kafalar tarafından yönetildiğini ortaya koyması bakımından vahim bir olay.


Bir Anadolu iline bir emniyet müdürü atanmış.


Müdür, yaptığı operasyonlarla tanınan, bilinen bir isim.


Kente gelip makamına oturmuş, personeliyle tanışmış, sonra başta vali olmak üzere kentin yöneticilerine ziyaretler yapmış.


Belediye başkanına ziyareti çok ilginç geçmiş.


Belediye Başkanı hoşbeşten sonra yeni emniyet müdürüne şöyle demiş:


“Siz istihbaratçısınız. Ama size bir şey söylemek istiyorum. Bu kentin halkı da iyi istihbaratçıdır.”     


Başkanın bu sözleri polis müdürünü şaşırtmış. 


Başkan aldırmamış ve konuşmasını sürdürmüş:


“Şaşırdınız. Haklısınız. Şimdi size bu sözlerimle ne demek istediğimi açıklayacağım.

Bakın Müdür Bey, buraya gelmeden Ankara'da bir dizi görüşmeler yaptınız. Size birileri bir görev verdi ve bir vaatte bulundu. Şöyle dediler:


‘Görev yapacağın kentin belediye başkanını seçimde bir türlü yenemiyoruz. Ne yaparsak yapalım halk gidip ona oy veriyor.


Eğer sen başkana bir kulp takıp onu suçlu hale getirebilirsen, ki bu senin işin, seni büyük bir kente emniyet müdürü olarak atarız.'

 

* * * 

Başkan, gözleri fal taşı gibi açılan emniyet müdürünün şaşkınlığına aldırmadan sözlerini şöyle sürdürmüş:


“Çok şaşırdınız değil mi? Haklısınız. Ben de çok şaşırdım ama gerçek bu. Durun, daha bitmedi. Siz yapılan bu teklifi olumlu bulmuşsunuz ‘
Gerekeni yapacağım' demişsiniz. Size söyledim. Bu kentin halkı da iyi istihbaratçıdır.


Bu bilgiler bana bu kentin insanları tarafından ulaştırıldı. Konuştuğunuz kişilerin adıyla, sanıyla, yeriyle dört dörtlük bir istihbarat olarak geldi.

Ayrıca Ankara'dan da bazı dostlar arayıp aynı bilgileri verdiler ve beni uyardılar, ‘Dikkat et bu adam sana bazı suçlar yüklemek için akla hayale gelmeyecek tertipler düzenleyebilir' dediler.”


Emniyet müdürü gıkını bile çıkarmadan başkanın sözlerini dinlemiş. Başkan devam etmiş:


“Bakın Müdür Bey, size açık açık söyleyeyim. Benim gizli kapaklı hiçbir işim olmaz. Yaşamım boyunca devlette maaşlı olarak çalıştım. Onun için öyle malım mülküm de yok. Burada hırsızları uğursuzları asla yaşatmam. Belediye yönetimim tam anlamıyla şeffaftır. O nedenle sizin yapmak istediklerinize aldırmam. Bunları bilmenizi istedim. Kentimize hoş geldiniz.”


Emniyet müdürü hiçbir şey söylemeden kalkmış, başkanın elini sıkmış ve çıkıp gitmiş.

 

* * * 

Başkan ertesi gün dinleme olaylarından anlayan uzmanları çağırmış ve makamını taratmış.


Böcek möcek bulunmamış ama bir yerden birtakım sinyaller gelmiş onun için de gerekli önlemler alınmış.


Ayrıca uzmanlar uzaktan dinlemeyi önlemek için de gereken sistemi kurmuşlar.


“Artık dinlenme tehlikesi yok. Zaman zaman böcek araması yaparız. Ayrıca konukların geldiği zaman mutlaka radyoyu aç. Çünkü dostça yapılan sohbetlerden bile istedikleri gibi diyaloglar yaratabilirler. Odada birisiyle konuşurken mutlaka radyo açık olsun”
demişler.  


O gün bu gündür başkanın odasındaki radyo sürekli çalıyormuş.


Olay aynen böyle. Kent adını ve isimleri şimdilik gizli tuttum.


Eğer o kentte bir gün belediye başkanı için bir tertip olursa bunları açıklarım ve bu yazıyı anımsatırım.


İşte 2009 Türkiye'si böyle yönetiliyor.


Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti nelere alet ediliyor!   

---------------------------------------------------------------------
 
Türenç in yazısındaki şehir Eskişehir, başkan Prof. Dr. Yılmaz BÜYÜKERŞEN ve emliyet müdürü ise Hanefi AVCI olduğu söyleniyor.
 
Eğer bu doğru ise, hala bazı kafalar yerel seçimin yenilgisini hazmedememişler.
 
Hadi diyelim bu yazıda geçen Eskişehir değil, başka bir şehirde olsun.
 
Bir emliyet müdürü'nün görevi görev yaptığı yerde asayişi sağlamak mıdır? Yoksa o kentin belediye başkanı ile uğraşmak mıdır? Yukarıdan birileri "o belediye başkanını bitirmek için gideceksin oraya" zorlaması, baskısı yapmış olabilir, ama emliyet müdürlüğü makamına gelmiş bir insan nasıl bunun altında kalır, nasıl "ben oraya asıl vazifem olan asayişi sağlamak için gidiyorum, beni belediye başkanı ilgilendirmez..." şeklinde nasıl karşı koymaz? Nasıl "gerekeni yapacağım" der, inanılmaz birşey...
 
Hakikaten ilginç, komik, akılalmaz olayların döndüğü bir ülkede yaşıyoruz, Allah sonumuzu hayır etsin...
Yukarı
matt Liste gör
Usta Yazar


M. M. Altintas
Yaş: 51
Katılım: 30/Tem/2007
Yer: United States
Online Durum: Offline
Mesajlar: 7729
  Alıntı matt Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 01/Nis/2010 saat 08:33

Kutahya, Eskisehir, Afyonkarahisar ve Usak bolgelerinin ihtiyacini karsilayacak olan ve Turkiye'nin 4. buyuk havalimani olmasi beklenen Zafer Bolgesel Havalimani'nin ihalesi bugun yapiliyor:

Yukarı
oner Liste gör
Usta Yazar


öner
Yaş: 42
Katılım: 30/Tem/2007
Yer: Doktorlar
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1955
  Alıntı oner Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 25/Nis/2010 saat 22:53

Ertuğrul ÖZKÖK

Saat 11.00, Eskişehir Garı


SAAT 11.00...

Eskişehir Garı’nda koyu takım elbiseli 7 kişi yan yana dizilmiş, perona giren treni 
karşılıyor.

Eskişehir Garı, belki de tarihinin en ilginç karşılama törenlerinden birine hazırlanıyor.
Heyetin başında ince çerçeve gözlüklü, papyonlu bir kişi var.
Tren tamamen durunca, arka vagonlara doğru bakıyorlar.
Vagondan elinde büyük bir çiçek sepeti ile genç bir adam iniyor.
Resmi heyet genç adama doğru ilerliyor ve baştaki papyonlu kişi, “Şehrimize hoş geldiniz” diyor ve heyet birlikte yürüyüşe geçiyor.
Bir süre yürüdükten sonra o günkü adıyla Doktorlar, şimdiki adıyla İnönü Caddesi’nde bir dükkânın önünde duruyorlar ve papyonlu kişi, trenden inen gence, “İşte burası” diyor.
* * *
1959 yılında, Eskişehir Garı’nda yapılan bu karşılama töreninin hikâyesi, ondan bir ay önce, Ankara’da Kızılay Meydanı’nda Gima binasının bulunduğu yerde başlıyor.
Papyonlu bir kişi ve yanındaki genç o gün, kapısında “Kamelya Çiçekevi” yazan kapıdan girerken kafalarında, Eskişehir tarihinin en renkli projelerinden biri vardır.
Papyonlu kişi, Eskişehir İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisi’nin, yani bugünkü Anadolu Üniversitesi’nin kurucularından biri olan efsanevi hoca Prof. Orhan Oğuz’dur.
Yanındaki genç adam ise, bugünün yaşayan efsanesi Yılmaz Büyükerşen.
Orhan Hoca, çiçekçide kendini karşılayan kişiye, “Patron nerede” diye sorar ve “Arkada yazıhanede” cevabını alır.
Orhan Hoca, “Biz Eskişehir’de bir akademi kurduk. Şehir gelişmeye namzet ama bir tek çiçekçi dükkânımız yok” der ve teklifini yapar:
“Eskişehir’de bir çiçekçi dükkânı açar mısınız?”
Çiçekçi şaşırır. Ama cevabı olumludur:
“Açarım ama çiçekleri oraya nasıl götüreceğiz?”
Bunun cevabı kolaydır.
Her sabah Ankara’dan saat 8.00’de kalkan bir motorlu tren vardır ve bu tren saat 11.00’de Eskişehir’e ulaşır.
Eskişehir’de açılan ilk çiçekçi dükkânının hikâyesidir bu.
Ramazan adında 16 yaşında bir çocuk bulunur. Ankara’ya Kamelya Çiçekevi’nde staja gönderilir.
Ve ilk çiçek işte o gün gelir.
Çiçekler, dükkânın vitrinindeki vazolara yerleştirilir.
Herkes heyecanlıdır. Orhan Hoca akşamüzeri Yılmaz Büyükerşen’e “Git bak bakalım, kaç çiçek satılmış” der.
Satılan tek çiçek yoktur.
Bunun üzerine cebinden biraz para çıkartır ve “Git bana üç tane gül al” der.
Ertesi gün 6 tane gül alır.
Ama işler bir türlü açılmaz.
Bunun üzerine ellerinde çiçeklerle apartmanlara girerler ve kapıları çalıp çiçek hediye ederler.
Ama işler bir türlü açılmaz. İnsanların çiçek alma alışkanlığı yoktur.
* * *
Sonra bir 29 Ekim günü, Orhan Hoca’nın pazarlama dehası soruna çare bulur.
Cumhuriyet Bayramı töreni için, Ankara’dan üç çelenk yaptırıp getirtir. Atatürk Anıtı’na bu çelenkler konur.
Vali çelenkleri görünce, “Bunları İstanbul’dan mı getirttiniz” diye sorar. Orhan Hoca, “Hayır Eskişehir’de çiçekçi açıldı. Orada yaptırdık” der. (*)
Böylece devlet, çiçek alımına başlar.
Bugün Eskişehir’de 40’tan fazla
çiçekçi var.
Bir gün Türkiye’nin çiçekçilik tarihi yazılırsa, herhalde Eskişehir Garı’nda o gün yapılan bu törene ayrı bir bölüm açmak gerekir.
* * *
Önceki hafta cuma günü Eskişehir’deydim.
Yılmaz Büyükerşen bana şehri gezdirdi.
Bundan yarım asır önce, şehre ilk çiçekçi dükkânını açtıran bu vizyoner insanların yaptığı işleri hayranlıkla izledim.
Bir insan, bir şehrin kaderini bu kadar mı değiştirebilir?
Ben yaptığı işi, Porsuk Çayı’nın etrafını güzelleştirmekten ibaret sanıyordum.
Meğer başka daha neler yapmış.
Gittiğimiz her yerde İstanbul’dan İzmir’den gelmiş turistler vardı.
Çoğu kadınlardan oluşan turistler, Büyükerşen’i gördükleri an alkışlamaya, dokunmaya, birlikte fotoğraf çektirmeye koşuyorlardı.
Solcular ülkeyi yönetemez diye düşünenler gidip Eskişehir’i görsünler.
Çok teşekkürler hocam.
Sadece Eskişehir değil, bütün Türkiye seninle iftihar ediyor.

(*) Yılmaz Büyükerşen: “Zamanı Durduran Saat”, Doğan Kitap, 2010, s. 124-130.

Cennettir Bu Dünya Seni Sevene, Gerçek Olur Her Rüya ES-ES'liyim Diyene...
Yukarı
26_26_26 Liste gör
Usta Yazar


A.Yurtsever
Yaş: 62
Katılım: 31/Tem/2007
Yer: Eskişehir mrk.
Online Durum: Offline
Mesajlar: 5583
  Alıntı 26_26_26 Alıntı  CevaplaCevapla Direct Link To This Post Tarih: 26/Nis/2010 saat 01:40
Öner kardeşim,Özkök iyi yazmış ama,düzen yazarlarından hiç hoşlanmam.
Söz Eskişehir'le başlarsa,EsEs'le biter




Yukarı
 Cevapla Cevapla Sayfa  <1 7891011 16>


Forum Kısayol Forum İzinleri Liste gör

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums® version 9.50
Copyright ©2001-2008 Web Wiz

Bu sayfa 0,625 saniyede hazırlanmıştır