Taraftar Olarak Yapmamız Gerekenler

Alıntı yapılan scetintas

Alıntı yapılan  scetintas

Bu yazıyı "06-16-26" konu başlığına yazmıştım ama asıl yeri burasıdır aslında ve o yüzden de buraya kopyalıyorum.... 

"Nasıl etkili tezahurat yapılır ve taraftarlık anlayışı nasıl olmalıdır" konusuna en güzel örneklerden birisi ESKİŞEHİRSPOR - KOCAELİSPOR maçıdır...Hem taraftarlık adına,hem kardeşlik ve dostluk adına ve tenkit edilecek yanları ile ders alınacak bir maçtır...

Benim yıllardır stadlarda görmek istediğim atmasfer işte bu idi...Kocaeli taraftarı rahatça şehrimize gelmiş,maç izleme ve tuttuğu takımı destekleme hakkını kullanmış ve medeni bir şekilde ağırlanmıştır...Kavga yok,gürültü yok,şiddet yok,alkış var,iyi karşılama var ve iyi bir uğurlama var...Hiç kimse maçın sonucuna takılmamış medenice evlerinin yolunu tutmuş...

Asıl takdir edilmesi gereken şey ise taraftarımızın şu idi..Maç öncesi,maç içinde ve maç sonunda bu kardeşliği abartmadı...Maçı almayı istedi,ama alamadı...Bunlar teferruattır,futbolun içindedir...Şimdi bizde her deplasmana böyle gitmeyi isteriz ve böyle karşılanmayı isteriz...Kocaeli maçında İzmit'te bana ESES diye bağırılmasını beklemiyorum...Kardeşimiz diye kucak açılmasını da beklemiyorum...Rekabet had safhada olsun..Ben artık bu şehre girerken rahatça gidebilme ve evime dönebilmeyi istiyorum...Benim kardeşlik,dostluk açıkcası spor ahlaki düşüncem budur...90 dk içinde rekabet acımasızca sürsün...

ESES taraftarını takdir ettik ama tenkit de ettik dedik..Nedir bu tenkitlerimiz;

Kocaeli maçında gelen misafir takımın şovunu izledik...Karşılığını veremedik...Buradan şunu anlıyoruz...Arkadaşlar biz henüz stadımıza kalabalık gelen taraftarlara nasıl karşılık verebileceğimizi malesef unutmuşuz...Ya da kusuruma bakmayın bilmiyoruz...
O gün Nefer,kızılcıklı ve Altes sınıfta kaldı...Kısacası hepimiz sınıfta kaldık...Bu bizim en büyük dersimiz olsun...Yarın süper lig karşımızda dolayısı ile istanbul takımlarının taraftarları da karşımızda...Acil önlem alınmazsa bu yönde madara oluruz....

Bazı arkadaşlarımız veya tribün liderleri hala 90 dk. bağırmanın etkili bir tezahurat şekli olduğunu savunuyorlar....Malesef bu yanlıştır...90 dk bağırmak vücuttaki tüm enerjiyi alır ve kişiyi trans haline geçirir...Karşı hamleyi yapmakta güçlük çekersiniz...Ancak yeniden bir elektrik yüklemek gerekir ki bu da çok ama çok zordur...Bir kere topluca ve etkili enerji yüklü tezahurata başlayıp 10 dk susmamak 90 dk cılız tezahurattan çok daha etkilidir...

Nasıl elektirk yükleniriz derseniz ise bu da maçı izlemekten geçer..Maçı adeta yaşamak gerekir...Hiç bir hakemin kararına tepki gösteremiyoruzzzz...Rakibin hiç bir faulüne tepki gösteremiyoruzzzz....Peki hiç düşündünüz mü neden oluyor bunlar...90 dk cılız tezahuratla maçı izleyemiyoruz ve dolayısı ile ters hakem kararında da vücudumuza elektrik alamıyoruz...Alamadığımız içinde kükreyemiyoruz...Ne rakibi,ne de hakemi etki altına alamıyoruz...Sonra da başkasının şovuna karşılık vermediğimiz gibi onları seyretmek zorunda kalıyoruz....Bu da tenkit edilecek noktamızdı.... 

    Bir noktada dediğinize katılıyorum.Ben de maçın izlenip,hakem kararlarının ve bize karşı yapılan sert faullerden sonra, taraftarın gerekli tepkiyi göstermesi gerektiğini düşünürken, çoğu zaman 90 dakika tezahürat yapan gruplar bunları es geçiyor.Ancak şunu unutmamalıyız bu gruplar maç izleyemezler.Tribün çocuğu denilen kavram buna uygun değil,buna uygun kesim açıkta maç izleyen kesimin çok daha uygun olacağı kanısındayım.Veya kapalını sol tarafı...Çünkü gruplar devamlı tezahürat yapma yanlısı..Senelerden beri öyle bir iki maçta denendi maç izlemek ama olmuyor muhakkak maçtan kopulmak isteniyor ve bu da çoğu zaman gerçekleşiyor.