eskisehirspor.com Giriş Sayfası
Forum Forum > Diğer > Sohbet / Eğlence / Diğer Konular
  Aktif Konular Aktif Konular
  FAQ FAQ  Forum Arama   Takvim   Kayıt Kayıt  Giriş Giriş

Konu KapalıTürkiye'den Haberler

 Cevapla Cevapla Sayfa  <1 4748495051 156>
Yazar
Mesaj
  Konu Ara Konu Ara  Konu seçenekleri Konu seçenekleri
çoko Liste gör
Deneyimli Yazar


Kerem Güler
Yaş: 35
Katılım: 11/Nis/2009
Yer: ESKİŞEHİR
Online Durum: Offline
Mesajlar: 309
Direct Link To This Post Tarih: 02/Eki/2009 saat 01:11
Alıntı yapılan 1965ŞİMŞEK

bu arada istanbul daki okullara dağıtılan cd lerde yeralan musul-kerkük,güney kıbrıs vb misakı milli sınırlarımızı oluşturan yerleride ülkemiz içinde gösteren bana göre MUHTEŞEM olan harita niyese bütün basını ayağa kaldırdı ve SKANDAL harita olarak adlandırılıp sorumlularının bulunup cezalandırılması istendi.ülkemiz topraklarının kürdistan,büyük ermenistan,pontus devleti vb şekilde bölen hain harita müsvetteleri basında bu kadar tepki toplamazken bu muhteşem harita niyese bizim mütareke basınının çok zoruna gitmiş gözüküyor.


ayyyynen katılıyorum abicim sana
NEFER!
Yukarı
semihk Liste gör
Deneyimli Yazar


semih
Yaş: 39
Katılım: 03/Ağu/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 760
Direct Link To This Post Tarih: 03/Eki/2009 saat 20:36
Devrim, 48 yıldır benzine hasret
Eskişehir'de üretimi yapılıp test edilmesi amacıyla götürüldüğü Ankara'da, dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'in kullandığı sırada benzini bittiği için stop eden ilk Türk yapımı otomobil ''Devrim''in deposu, 48 yıldır tam doldurulmadı.

AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Eskişehir'de o zamanki adı Eskişehir Demiryolu Fabrikaları'nda Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'in talimatıyla 4 adet üretilen otomobillerden biri 1961 yılında Ankara'ya trenle götürüldü.

Dönemin demir yolu kanunları gereği deposuna az akaryakıt konulan ''Devrim'', Cumhurbaşkanı Gürsel'in test amacıyla kullandığı sırada benzini bitip stop edince, Türkiye'de ilk yerli malı otomobilin üretimi hayali ve yolculuğu da suya düştü.

Yaşanan talihsiz olayın ardından trenle Ankara'dan Eskişehir'e getirilen Devrim, bir süre fabrika içinde kullanıldı.

-YILDA BİR KİLOMETRE YOL KATEDİYOR-

Yaklaşık 10 yıldır imal edildiği fabrikanın bahçesinde sergilenen ve adına belgesel film yapılan Devrim'e, olası yangın veya hırsızlık olaylarına karşı periyodik bakımının yapıldığı gün benzin konuluyor. Üç ayda bir bakımı yapılan Devrim'e bakım günü sadece 1 litre benzin konuluyor.

Bakım sonrası iç ve dış temizliği yapılan Devrim, sergilendiği özel camlı müzeye getiriliyor. Deposunda kalan benzin, bakım sonrası ustalar tarafından boşaltılıyor.

Devrim'in periyodik bakımını Malzeme Dairesi'nde görevli motor ve kaporta ustaları yapıyor. Yıllardır otomobille ilgilenen ustalar Devrim'in yağ, su, hava lastiklerini kontrol ediyor.

-BAKIMDAN BAKIMA DEPOYA 1 LİTRE BENZİN KONULUYOR-

Halen çalışır durumdaki Devrim, bakımının yapılacağı atölyeye çalıştırılarak götürülüyor. Fabrikanın bahçesinde sergilenen Devrim, bakım için yaklaşık 200 metre uzaklıktaki atölyeye götürülüyor. Böylece Devrim, yılda yaklaşık bir kilometre yol katediyor.

Üretiminin yapıldığı 1961 yılından bugüne sadece 7 bin 80 kilometre yol yapan Devrim'in orijinallığı korunuyor. Egzoz borusu yanda olan, uzun ve kısa farları ayak ile çalışan, kontak anahtarı ve manuel (elle) olarak da çalıştırılabilen Devrim, bu özellikleriyle ilgi çekiyor.

Toplam 1250 kilogram olan ve saatte maksimum 140 kilometre hız göstergesine sahip, 0002 şasi ve 0002 motor numaralı Devrim'in, prototip olarak üretildiği için ruhsatı, trafik kaydı ve plakası bulunmuyor.

-DİĞER ÜÇÜNE ULAŞILAMIYOR-

Toplam 4 adet prototip olarak üretilen Devrim'in diğer üçüne ulaşılamıyor. Lastikleri ile ön ve arka camı dışında tamamen yerli olarak 4,5 ayda üretilen Devrim, son olarak 2005 yılında Bursa'da düzenlenen Sanayi ve Ticaret Fuarı'nda izlenime sunuldu.

Devrim'in, tarihi değeri dolayısıyla artık kent dışında sergilenmesine izin verilmiyor.

Başkalarının kusurlarını görmeye başladığın an, kendi kusurların için aynanın karşısına geçmen gereken andır.
Yukarı
es-be-eses Liste gör
Deneyimli Yazar


Emre
Yaş: 42
Katılım: 30/Tem/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 723
Direct Link To This Post Tarih: 04/Eki/2009 saat 21:50
Arkadaşlar biliyorum daha Kayseri yenilgisinin yarası soğumadı ama, hem eski okulumdan olması, hem de Eskişehirli ve Eskişehirspor'lu olması dolayısıyla Elbruz'un haberini paylaşmadan duramadım:

Üniversitelilerin minibüs isyanı
Hasan AY
04.10.2009
Galatasaray üniversitesi öğrencisi Elbruz Bilge'nin, kaldırıma çıkan bir minibüsün altında kalarak can vermesi protesto edildi. Benzer acıların yaşanmaması için minibüs sisteminin düzeltilmesi istendi
Beşiktaş'ta aşırı hız nedeniyle kaldırıma çıkan minibüsün çarparak ölümüne neden olduğu 22 yaşındaki Galatasaray Üniversitesi öğrencisi Elbruz Bilge'nin arkadaşları, kaza yerine siyah çelenk bıraktı. 26 Eylül'de meydana gelen kazada ölen Elbruz Bilge, dün arkadaşlarının üniversitede düzenlediği törenle anıldı. Törende, yetkililerin trafik ihlalleri engelleyen daha etkin önlemler alması için imza toplandı. Törene, Bilge'nin liseden, üniversiteden, Galatasaray Spor Kulübü'nden yaklaşık 500 arkadaşı katıldı. Törene katılanların bir kısmı, Bilge'nin anısına hazırlanan ve "Elbruz Bilge" yazılı 26 numaralı Eskişehir Spor forması giydi. Törende Bilge'nin arkadaşları adına konuşan Selim Kayhan şunları söyledi: "Arkadaşımız umursamaz bir minibüs şoförü yüzünden can verdi. Bu vahim olayın tesadüfi bir kaza değil bir nevi cinayet olduğu açıktır." Duyarsız kalındığı sürece benzer kazaların olacağına dikkat çeken Kayhan, yetkililerden minibüs sistemini ıslah etmelerini sivil toplum kuruluşlarından da ısrarcı olmalarını istedi. Törene katılanlar daha sonra üzerinde "Tüm sevenlerin" yazılı siyah çelengi taşıyarak kazanın meydana geldiği Beşiktaş Meydanı'na yürüdü.

04.10.2009 Sabah gazetesi
Gerçekçi ol, imkansızı iste!
Yukarı
OGK26 Liste gör
Deneyimli Yazar


Özgür Gürbüz KURBAN
Yaş: 34
Katılım: 23/Haz/2009
Yer: /KKTC/Lefkoşa
Online Durum: Offline
Mesajlar: 715
Direct Link To This Post Tarih: 12/Eki/2009 saat 15:57
ART kapanıyor
Ulusalcı kanal ART de yayın hayatına veda ediyor...

KanalBİZ'in ardından ulusalcı yayınlarıyla dikkat çeken ART kanalı da yayın hayatına veda ediyor.
ART'nin sahibi Türk Metal Sendikası'ndan alınan bilgilere göre kanal bugün 18.00 sularında şalteri indirecek.

Kanalda Emin Çölaşan ile Mustafa Balbay'ın sunduğu 'Ankara Rüzgârı' ile eski KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş'ın sunduğu programlar en çok reyting alan yapımlardı.

Eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Kanaltürk'ün satılmasından sonra "izlediği tek kanal"olarak ART'yi adres göstermişti.

Benimde Türkiye'deyken izlediğim tek haber kanalıydı.Gerçekten üzüldüm.
Kıbrıs'ın Kırmızı Şimşekler'i
Yukarı
santi Liste gör
Deneyimli Yazar


Sadullah
Yaş: 39
Katılım: 11/Nis/2009
Yer: las vegas
Online Durum: Offline
Mesajlar: 799
Direct Link To This Post Tarih: 12/Eki/2009 saat 17:56
Her üniversite bitiren iş bulucak diye Kaide yok! Ne demek bu ya böyle saçmalık olur mu, yıllık 2.5 milyar boşuna para mı veriyor gençlerimiz sonları ne olucak.
Yukarı
huso_26 Liste gör
Usta Yazar


Hüseyin
Yaş: -
Katılım: 31/Tem/2007
Yer: Türkiye
Online Durum: Offline
Mesajlar: 3664
Direct Link To This Post Tarih: 17/Eki/2009 saat 10:54

Tribünler devletin tetikçisi mi?

Türkiye spor tarihinde Cumhurbaşkanı’nın bir futbol kulübünün amigolarıyla oturup konuştuğu ve onlara yol yordam öğrettiği başka bir örnek var mıdır acaba?..
Biliyorsunuz, Ermenistan maçı için Abdullah Gül, Bursalı Teksasların amigolarıyla bizzat görüştü; onlara statta ne yapılması, ne yapılmaması gerektiğini uzun uzun anlattı.
Haksız sayılmazdı.
Böylesine hassas bir dönemde, onca emek verdiği sürecin, tribündeki birkaç kendini bilmezin atacağı bir cisim ya da sloganla kesilmesine göz yumamazdı.
Ama Bursa’daki milli maçın tam bir “devlet kontrolü altında” yapılması, akıllarda bir yığın soru işareti bıraktı.
* * *
İlk soru şu:
Devlet isteyince stadyumlarda şiddeti, kötü tezahüratı, küfrü, hatta açılacak bayrakları, atılacak sloganları, söylenecek şarkıları denetleyecek, hatta belirleyecek durumdaysa niye bunu hep yapmıyor?
Yoksa yapıyor mu?
Bazı maçlarda kanın gövdeyi götürdüğü, tribünlerden en ağır küfürlerin, en sivri cisimlerin yağdırıldığı ve kolluk güçlerinin işe karışmadığı hatırlanınca akla bu soru geliyor:
Acaba devlet bazen seyirciyi serbest bırakıp bazen taşkınlığına göz mü yumuyor?
Öyleyse bunun kararını neye göre veriyor?
Diplomatik ilişkilerin durumuna göre mi?
Kendisinin dışarıda gördüğü muameleye göre mi?
Yani tribünler, devletin tetikçisi mi?
* * *
Aynı soruları bir de tribünler açısından sormakta yarar var:
Futbol seyircisi, devletin bir düdüğüyle topa basıp küfrünü yutan, sloganını unutan, bayrağını evde bırakan sadık yurttaşlar topluluğu mudur?
Vilayet “O bayrak getirilmeyecek, bu tişört giyilmeyecek, şu şarkı söylenecek” dediği zaman, “Emredersin amirim” diyerek hazır ola geçen, 657’ye tabi bir heyet midir?
“Küfre, şiddete, ırkçılığa müdahale tamam; ama hangi şarkıyı söyleyeceğime ben karar veririm” diyemeyecek kadar pasif bir kitle midir?
Seyircinin istendiğinde tam kontrol altında tutulabilmesi, diğer örneklerde tribünleri çığırından çıkaranın, en azından çıkmasına göz yumanın da aynı irade olduğu ihtimalini akla getirmez mi?
Yani futbolun, kamu otoritesi istediği ya da en azından görmezden geldiği için kana, şiddete, küfre bulandığını düşündürmez mi?
* * *
Doğrusu, ben baştan beri böyle düşünenlerdendim.
İki hafta önce Diyarbakırsporluları “PKK dışarı” diye kovalayan hırçın Bursaspor seyircisinin dün gece Ermeni milli takımını çiçekler ve Sarı Gelin türküsüyle karşılar hale gelivermesi, iki tavrın da “telkinle” yaptırıldığı hissini veriyor.
Ermenistan’la açılım süreci devrede olmasa ya da Erivan’da Gül’e kötü davranılsa herhalde Teksaslar böyle zapturapt altına alınmayacaktı.
O halde sahalarda barış için bu “ayarın” her maçta verilmesini mi bekleyeceğiz?
Bundan sonra bir maçta olay çıktığında “Niye yaptırdılar? Neden göz yumdular?” diye sorarsak haksız mıyız?
 Can Dündar
Yukarı
mert.ES Liste gör
Deneyimli Yazar


Mert
Yaş: 32
Katılım: 09/Nis/2009
Yer: Eskişehir
Online Durum: Offline
Mesajlar: 738
Direct Link To This Post Tarih: 18/Eki/2009 saat 17:12

Avrasya'da intihar şoku!

31. Kıtalararası Avrasya Maratonu'na katılan bir kişi Boğaz Köprüsü'nden atlayarak intihar etti. Avrasya maratonunda Etiyopyalı atletler zafere ulaştı. Erkeklerde Roba, bayanlarda ise Urgesa kazandı.


Avrasyada%20intihar%20şoku!

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin organizasyonuyla bu yıl 31'incisi düzenlenen Kıtalararası Avrasya Maratonu'nda intihar şoku yaşandı.

Alınan bilgiye göre, Boğaziçi Köprüsü Anadolu yakası ayağının 800 metre üst bölümünden başlayan ve Sultanahmet Meydanı'nda sona erecek olan maraton sırasında yarışmacılar Boğaziçi Köprüsü'nden geçerken bir kişi köprüden atladı.

Emniyet yetkilileri, köprüden atladığı belirtilen kişinin bulunması için çalışmalara başlandığını bildirdi.

Üzücü olayın yaşandığı 31. Kıtalararası İstanbul Avrasya Maratonu'nu erkeklerde Etiyopyalı Kasime Adilo Roba kazandı.

Sultanahmet Meydanı'nda sona eren yarışta Roba 2.12.14'lük derecesiyle ilk sırayı alırken, ikinciliği 2.12.54'lük derecesiyle Katarlı Faisal Bader Shebto, üçüncü sırayı ise 2.13.32 ile Kenyalı Joseph Kahugu elde etti.

31. Kıtalararası İstanbul Avrasya Maratonu'nu bayanlarda ise Etiyopyalı Bizunesh Urgesa kazandı.

Sultanahmet Meydanı'nda sona eren yarışta Urgesa 2.32.45'lik derecesiyle ilk sırayı alırken, ikinciliği 2.34.54'lük derecesiyle aynı ülkeden Ashu Kasim, üçüncü sırayı ise 2.37.04 ile Rus Svetlana Semova elde etti.

-TÜRK SPORCULAR NE YAPTI?-
31. Kıtalararası İstanbul Avrasya Maratonu'nda Türk sporcuların tasnifi yapıldı.

Maratonda genel klasmanda 11. olan Bekir Karayel, 2:23:17 ile en iyi dereceye sahip Türk sporcu oldu. Genel klasmanda 12. olan Abdil Ceylan, 2:24:08 ile Türk sporcular klasmanında 2. olurken, yarışı 14. sırada tamamlayan Mehmet Çağlayan ise 2:26:57 ile üçüncü sırayı elde etti.

Bayanlarda ise genel klasmanda 5. olan Bahar Doğan, 2:38:54 ile Türk sporcular içinde ilk sırayı alırken, yarışı 9. sırada tamamlayan Lütfiye Kaya 2:50:57 ile 2'nci, yarışı 10. tamamlayan Nilay Esen ise 2:54:51 ile Türk sporcular arasında 3. sırayı aldı. 


önceden paylaşıldıysa kusura bakmayın

kaynak:http://www.ajansspor.com/atletizm/Genel/h/20091018/avrasyada_intihar_soku.html?ref=flas

Yukarı
Kaan Liste gör
Usta Yazar


Kaan
Yaş: 29
Katılım: 11/Nis/2009
Online Durum: Offline
Mesajlar: 2051
Direct Link To This Post Tarih: 26/Eki/2009 saat 17:31
Yukarı
köfteci Liste gör
Usta Yazar


Hüsnü Önkol
Yaş: 65
Katılım: 01/Ağu/2007
Yer: Germany
Online Durum: Offline
Mesajlar: 10327
Direct Link To This Post Tarih: 26/Eki/2009 saat 21:43
Acilima destek veren sanatcilarin tam listesi ve maalesef Eskisehirdende sanatcilari görmek mümkün........
Kral hem ciplak,hem gerzek...
Yukarı
Cumhuriyet Liste gör
Usta Yazar


Serkan
Yaş: 36
Katılım: 06/Haz/2008
Yer: Eskişehir
Online Durum: Offline
Mesajlar: 8369
Direct Link To This Post Tarih: 29/Eki/2009 saat 15:27
AKP, Fransız'ın yapamadığını yaptı ve Maraş'ta Türk Bayrağını yasakladı!

Telefonda Mahmut Günkut var.   
O kim mi?
Kahramanmaraşspor’un Başkanı.
Mahmut Bey başarılı bir işadamı.
Siyasi bir kimliği de yok!
Herkese aynı mesafede!
Kürt açılımı girişimine başlangıçta destek veren bir isim.
Öyle ki Türklerle Kürtler kardeştir mesajını vermek için Zahospor’la başkanı olduğu Kahramanmaraşspor arasında dostluk maçını yaptırmıştı.
İşte böyle bir isim dün telefonda zerre mübalağa etmiyorum sinirinden ve üzüntüsünden ağlıyordu.
Niçin mi?
Onu kendisinden
dinleyelim:
- “Sabahattin Bey kahroluyorum. Kahır içindeyim!...”
Araya girmeme fırsat vermeden devam ediyor:
- “Ben ki Kürt açılımından bir şeyler uman biriydim. Ben ki bu açılımla anneler artık ağlamayacak diyen biriydim.. Meğer bütün o söylenenler yalanmış! Meğer aldatmışlar bizi”
Aldatanlar kim dememle konuşmasını sürdürüyor:
- “Kim olacak, açılımla analar artık ağlamayacak edebiyatını yapanlar.. Meğer bu iş istismar ve aldatmaca imiş. Bunu yaşayarak gördüm. Meğer bu Kürt açılımı hikayesi gerçekten bölünme ve ayrışma projesinin bir parçasıymış”
Mahmut Günkut derin bir soluk alıyor:
- “Ben bu açılım olayının bayrağımızdan vazgeçmek olduğunu emin ol
4 gün öncesine kadar bilmiyordum”
Araya girip  “Ne oldu
4 gün önce” diyorum..
Mahmut Günkut:
- “Şehrimizde takımımız Kahramanmaraşspor’la Adıyamanspor’un maçı oldu”
Mahmut Bey devam ediyor:
- “Sabahattin bey bu maçta ne oldu biliyor musunuz?”
Kendi sorusunu kendi cevaplıyor:
- “Türk bayrağı yasaklandı.. Evet yanlış duymuyorsunuz, ayyıldızlı şanlı bayrağımızın şehrimizin stadına girmesi yasaklandı.”
Başkan, olmaz öyle şey diyorum...
Mahmut Günkut:
- “Olmaması lazım ama oldu, yaptılar bunu.. Bütün Kahramanmaraş buna şahittir. İşgal yıllarında Fransız gavurunun bile yapmadığını ya da yapamadığını bu iktidar yaptı.. Bayrağımızı bize yasakladı. Elinde bayrak olan Kahramanmaraşlı, polis tarafından stada sokulmadı ve insanların üstünde bayrak aramaları yapıldı.”
Peki ama neden?
Mahmut Günkurt:
- “PKK’lılara ve ağababalarına şirin görünmek için herhalde. Çünkü bu işin başka izahı yok. Şu işe bakar mısınız, şanlı bayrağımız artık suç unsuru muamelesi görüyor. Bunu yapan güya mukaddesatçı iktidar. Yazıklar olsun.. Ben de bunlara oy vermiştim. İçim acıyor Sabahattin Bey, içim acıyor.. Sütçü İmam’ın memleketinde bu olaydan sonra acı ve hüzün var.”
Telefonu kapatıyorum.
Cumhuriyetimizin 86. yılını kutladığımız bugün bu tabloyu ve çığlığı görmeyen gözlere, duymayan kulaklara armağan ediyorum!

Sabahattin ÖNKİBAR / Yeniçağ Gazetesi

Yukarı
 Cevapla Cevapla Sayfa  <1 4748495051 156>


Forum Kısayol Forum İzinleri Liste gör

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums® version 9.50
Copyright ©2001-2008 Web Wiz

Bu sayfa 0,797 saniyede hazırlanmıştır