Banu K. Yelkovan
26/05/2006 (3017 kişi okudu)
Bizim evde bir pasaport var. 1973 yılından kalma. Üç aylığına verilmiş Eskişehir Emniyeti tarafından. İçinde, en arkada üç ekstra sayfa, kırmızı mühürle pasaporta eklenmiş. Üzerinde siyah-beyaz vesikalık fotoğrafları var gencecik Eskişehirli futbolcuların, yanlarında da isimleri: İsmail Arca, Doğan Şenoğlu, Kamuran Yavuz, Abdurrahman Temel, Burhan Tözer, Metin Parlaoğlu, Mehmet Kalaycı, Ömer Kaner, Ahmet Bülent Karaçöl, Hüdayi Doğu, Ali Erdin, Yenal Kaçıran, Bilal Arular, Nemci Aktuna, Taşkın Yılmaz, Fethi Heper... Abdullah Matay antrenör, Burhan İpek menajer, Kazım Durmuş da masör imiş. Köln maçına giderken zamanın genel kaptanı, Erol Yelkovan'ın (soyadından da anlaşılacağı üzere) eşimin babasının, pasaportuna zimmetlenmiş bütün takım, 19 kişilik kadro.
Pasaporttaki listeye göre, geri gelirken istisnasız hepsi ya bir adet teyp ya bir televizyon getirmiş yanlarında. Ömer Kaner ikisini birden. Yine pasaportta takıma 6 bin 160 DM (Deutsche Mark) döviz tahsis edildiği de yazıyor. Merkez Bankası'ndan...
Evlenene kadar, Eskişehirspor'un bir zamanların iyi bir takımı olduğunu bilir, ama daha fazlasını bilmezdim, ne yalan söyleyeyim. Sonra, 2 Lig B'de oynanan maçları internet üzerinden radyodan dinleyen, dinleyemediği maçları Eskişehir'deki arkadaşlarından dakka-skor almak suretiyle takip eden bir deliyle evlendim. Maçların gidişatını bilmediği zaman huzursuz oluyordu... Sonunda, en eski arkadaşlarından biri Eskişehirspor yönetimine girdi de rahatladı. Değil bir kuru skor, kim sakat, kim formda, kim moralsiz, kim iştahsız maç öncesinden biliyor artık, içi rahat.
Eskişehir play-off'a kaldığında karalar bağlamıştı Sinan. Ben ASAŞ'ı da sevdiğime kanaat getirdiğimden "Keşke ikisi çıksaydı" diye düşünmüştüm içimden. Olmadı. Sonra alt ligler uzmanı bir arkadaşım "ASAŞ play-off'tan kolay kolay çıkamazdı. Böylesi daha iyi oldu" dedi, ben inandım. Ama ilk iki maçını, Karabük ve Sarıyer'i yani, penaltılarla zar zor geçti Eskişehir. Bizim evde kulağı radyoya yapışmış biri yaşıyordu artık. ESES sonrasında sezonda takıldığı Kartal'ı ve finalde Pendik'i aynı skorla 3-0 geçti de rahatladık. Pendik maçına 20.000 kişi gitmiş Eskişehir'den... Şampiyonluğu (!) 100 bin kişi kutlamış Eskişehir meydanında... Pardon 100 bin 1. Biri de bizim evde siyah-kırmızı formayla dolaştı.
Kendi şehrine sahip çıkan takımları seviyorum. Sadece adı Eskişehir olduğu zaman değil. Üç büyüklerin sultası artık can sıkıcı boyuta geldiği için. Bursa, Antalya, Eskişehir, Sakarya... Hepsinin şehirlerinin tek takımı olma şanslarını iyi kullanmalarını dilerim. Türkiye'deki genel hastalığa kapılmadan, kazanmayı değil, takımlarını sevdiklerini göstererek, futbol oyununa bir değer katarak, bir zamanlar Eskişehir'in çok güzel başardığı gibi, taraflı tarafsız herkesin sempatisini kazanarak, bu işin asıl güzel tarafının her hafta maçlarına gidebildiğin, yenilse de yense de sevdiğin bir takımın parçası olmak olduğunu bize hatırlatarak, futbolun kavgasız gürültüsüz de oynanabileceğini göstererek...
Bu sezon biz sadece Turkcell Super Ligi değil, Lig A'yı da seyretmek istiyoruz anlayacağınız, sadece pazartesi akşamı değil, en başından beri üstelik... Lig TV'ye sesimiz bu sütunlardan ulaşır mı acaba? Aile mutluluğumuz söz konusu da...
Banu K. Yelkovan arşivi -
hatirladinnizmi bu yaziyi