06-16 ve 26 üzerine...
Dostluk kurabilmenin ilk adımı insanın karşısındakini düşman olarak görmemesi ve güven duymasıdır. Güven duygusu ve karşıdakine duyulan gerek sevgi gerekse saygı; dostluğu isteseniz de istemeseniz de doğurur.
2001 yılında (Sevgili Ateş, Kayhan, Esalettin ve Selahattin ağabeylerin girişimiyle) İstanbul'da Körfeze gönül verenlerle biraraya gelindi ve İstanbul'da uzatılan eller Kocaelisporla ES ESimiz'in dostluk maçı yapmasına kadar uzandı. Süreç basitti... İki ayrı kentin iki ayrı takımına gönül vermiş insanlar birbirlerine önce düşmanca yaklaşmadı ardından karşılıklı gösterilen saygı ve sevgiyle "Dost" olundu. Bir defa şu an bu dostluktan neyin geriye kaldığını lütfen düşünelim. (Kocaeliyle İzmit İsmetpaşa'da oynadığımız maç ve yaşananlar...)
2004 ve 2005'te benzer ilişkiyi (Selahattin ağabeyin girişimiyle) Kasımpaşayla yaşadık. Onların 1'e yükseldiği sezon bizi 2-0 yendikleri maçta kapalı tribünlerinin "Kırmızıııı" diye seslenişini de maçın ardından deplasman takımı olmamıza rağmen bizi bekletmemek için polislerden kapıların açılmasını istemelerini de ben unutamam. Maç öncesi birlikte içilen çorbaları ve ellerinden geldiğince yuvadan gelen taraftarlarımızı ağırlamaya çalıştıklarını anlatmıyorum bile.. Ama Eskişehir'de oynanan maçta 2 otobüs gelen Paşalı'ya astronomik rakamla bilet satıldığı ayıbını da maalesef kendi hanemize çızıktırmamız gerekiyor sevgili gönüldaşlar... İnönü'de Bolu ile oynanan maça ne kadar Paşalı geldi biliyor musunuz?
Sevgili Selim'in bire bir ifadesiyle; "Üst kapalıda 100-150 olmakla birlikte tüm kapalıda parçalı bulutlu 300'e yakın kişi..."
ANADOLU BİRLİĞİ kadar güzel ve kutlu bir ifade olabilir mi? Bence olamaz... teksas.org'ta bizim için açılan bir sayfa var. Konu orada da işleniyor. Bazı gönüldaşlarımın 06-16-26 kardeşliği üzerine yazdıklarına gerçekten bir 5 dakika ayırıp bakmanızı rica ediyorum.
Ben okuduğumda "Biz düşman kazanmayalım da dostluktan falan vazgeçtim" dedirtecek cinstenti. Yani, kaş yapalım derken inanın milletin gözünü çıkaracak yazılar yazılacak neredeyse...
Üç komşu kentin takımlarının taraftarlarının kardeş olması fikrini destekliyorum ama kamplaşmaya karşıyım. Bursayla da Ankarayla da dost olalım ama Kocaelini de Kasımpaşa'yı da unutmayalım. Yani Bursa ile "dost" olmanın bedeli Körfez'i "hasım" saymak olmamalı. Şayet öyle olursa yarınlar da Bursa bize güven duyar mı?
ANADOLU BİRLİĞİ Mİ diyoruz öyleyse en zoru ve en büyük adımı da öneriyorum...
Karşıyaka ve Sakarya'ya da her şeye rağmen elimizi uzatalım.
BU ADIMI BİZ ATALIM!
EStanbul'dan sevgilerle!