eskisehirspor.com Giriş Sayfası
Forum Forum > Diğer > Sohbet / Eğlence / Diğer Konular
  Aktif Konular Aktif Konular
  FAQ FAQ  Forum Arama   Takvim   Kayıt Kayıt  Giriş Giriş

Konu KapalıTürkiye'den Haberler

 Cevapla Cevapla Sayfa  <1 89101112 156>
Yazar
Mesaj
  Konu Ara Konu Ara  Konu seçenekleri Konu seçenekleri
esesreha Liste gör
Usta Yazar


Reha Yılmaz
Yaş: 59
Katılım: 03/Ağu/2007
Yer: Eskişehir
Online Durum: Offline
Mesajlar: 2291
Direct Link To This Post Tarih: 31/Oca/2008 saat 12:57

Patlama sebebi maytap atölyesi



İstanbul Valisi Muammer Güler, Davutpaşa'daki patlamanın nedeni ile ilgili son bulguları değerlendirdi. Güler, enkaz altında 6 cenazenin bulunduğunu açıkladı.

Eminim ki kaçak olanlardan biride bubur.
Yukarı
Neden Liste gör
Deneyimli Yazar

UZAKLAŞTIRILDI

Serkan
Yaş: -
Katılım: 25/Ara/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 585
Direct Link To This Post Tarih: 01/Şub/2008 saat 12:24
Hiçbir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir şeye ihtiyacımız vardır; çalışkan olmak!
Yukarı
HAKAN AYDIN Liste gör
Yeni Yazar


hakan
Yaş: -
Katılım: 20/Kas/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1
Direct Link To This Post Tarih: 02/Şub/2008 saat 18:01
Katrina Felaketi Peygamberimiz (sav)'in Haber Verdiği Bir Kıyamet Alameti Olabilir mi?

"On alamet görülmeden kıyamet kopmayacaktır;
... Biri doğuda, biri batıda, bir diğeri de Arap Yarımadası'nda meydana gelecek yere batma hadisesi..."
(Müslim, Fiten, 39)

Tüm kainatın, canlı ve cansız tüm varlıkların mutlaka bir sonu olduğu Kuran ayetlerinde bildirilmektedir.

Bu son, yani kıyamet günü, dünya hayatının son günü, ama aynı zamanda ahiretteki sonsuz hayatın da bir başlangıcı olacaktır. O gün, Kuran ayetlerinde haber verildiği üzere, "İnsanların, alemlerin Rabbi için kalkacağı" gündür. (Mutaffifin Suresi, 6). Kıyamet gününde, canlılarla birlikte tüm evren de yok olacak ve bu yok oluş, şimdiye kadar hiçbir yerde görülmemiş olaylar sonucunda gerçekleşecektir. Rabbimiz Mearic Suresi'nde şöyle buyurmaktadır:

Gökyüzünün erimiş maden gibi olacağı gün;
Dağlar da (etrafa uçuşmuş) rengarenk yün gibi olacak.
(Böyle bir günde) Hiçbir yakın dost bir yakın dostu sormaz.
Onlar birbirlerine gösterilirler. Bir suçlu-günahkar, o günün aza- bına karşılık olmak üzere, oğullarını fidye olarak vermek ister;
Kendi eşini ve kardeşini,
Ve onu barındıran aşiretini de;
Yeryüzünde bulunanların tümü- nü (verse de); sonra bir kurtulsa.
Hayır; (hiçbiri kabul edilmez). Doğrusu o (cehennem), cayır cayır yanmakta olan ateştir.
(Mearic Suresi, 8-15)

Kıyamet, Allah'ın yüce kudretinin insanların tümü tarafından idrak edildiği, inkarcılar için dehşet, korku ve acı dolu bir gündür. Rabbimiz Kuran ayetlerinde bu günün hızla yaklaştığını Lokman Suresi, 34 ve insanların hiç beklemedikleri bir anda, aniden geleceğini (Nahl Suresi, 77 ve Araf Suresi, 187) bildirmektedir. Bir diğer ayette ise Rabbimiz kıyamet saatinin öncesinde bazı işaretlerin belireceğini haber vermiştir:

"Artık onlar, kıyamet-saatinin kendilerine apansız gelmesinden başkasını mı gözlüyorlar? İŞTE ONUN İŞARETLERİ GELMİŞTİR. Fakat kendilerine geldikten sonra öğüt alıp-düşünmeleri onlara neyi sağlar?" (Muhammed Suresi, 18)

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav) kıyamet öncesinde gerçekleşecek bu alametleri bizlere hadis-i şeriflerinde detaylı olarak tasvir etmiştir. Kıyamet alametlerinin yanı sıra, kıyametin hemen öncesindeki dönemle ilgili detaylı açıklamalarda da bulunmuştur. Kıyamet alametlerinin ortaya çıkacağı bu devir "Ahir zaman"dır.

Ahir zamanın ilk döneminde dünya maddi ve manevi sorunlarla doludur; bunun ardından gelecek ikinci devrede ise Allah Hz. Mehdi'yi vesile kılarak insanları yozlaşmadan, savaşlardan, adaletsizliklerden kurtaracaktır. Altınçağ olarak da adlandırılan bu dönemde savaşlar ve çatışmalar son bulacak, dünya bolluk, bereket ve adaletle dolacak, İslam ahlakı tüm dünyaya yayılacak ve yaygın olarak yaşanacaktır. Altınçağ'ın sona ermesinin ardından dünya çok hızlı bir çöküş içine girecek ve ardından kıyamet saati gelecektir. Ancak belirtmek gerekir ki, her konuda olduğu gibi kıyamet hakkında da Rabbimiz'in bize öğrettiğinden başka hiçbir bilgimiz yoktur. Kesin olarak gerçekleşecek olan kıyametin vaktini sadece Allah bilmektedir:

De ki: "Bilmiyorum, size vadedilen (kıyamet ve azab) yakın mı, yoksa Rabbim onun için uzun bir süre mi koymuştur?" O, gaybı bilendir. Kendi gaybını (görülmez bilgi hazinesini) kimseye açık tutmaz (ona muttali kılmaz.) (Cin Suresi, 25-26)

Kıyamet Alametleri Birbiri Ardına Gerçekleşiyor

Ahir zaman hadisleri incelendiğinde çok olağanüstü bir durumla karşılaşılır. Peygamberimiz (sav)'in günümüzden yüzyıllar önce ayrıntılarıyla açıkladığı işaretler, "içinde bulunduğumuz çağda" yeryüzünün hemen her köşesinde, birbiri ardınca ve tam olarak hadislerde belirtildiği biçimde yaşanmaktadır. Dünyanın dört bir yanında yaygın katliamların, savaşların, çatışmaların gerçekleşmesi, fitnelerin çoğalması, haramların helal sayılması, ahlaki dejenerasyonun büyük bir hız kazanması, Allah'ın açıkça inkar edilmesi, Kuran ahlakının terk edilmesi, Müslümanların çok şiddetli zorluklarla karşılaşmaları, masum insanların sebepsiz yere öldürülmeleri, fakirliğin ve açlığın yaygınlaşması, sahte din adamlarının ortaya çıkması, büyüye ve fala rağbet edilmesi, sahtekarlığın, rüşvetin, zinanın artması, sahte mesihlerin ortaya çıkması gibi daha birçok alamet içinde bulunduğumuz ahir zamanda tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar büyük bir yaygınlık göstermektedir. (Daha detaylı bilgi için Harun Yahya, Hazreti İsa'nın Geliş Alametleri, 2. Baskı, Kasım 2004)

Hadislerde bildirilen bu ahir zaman alametlerinin bir bölümü İslam tarihinin farklı dönemlerinde, dünyanın farklı bölümlerinde, az ya da çok görülmüştür. Ancak böyle bir durum o dönemin ahir zaman olduğunu göstermez.

Çünkü bir devrin ahir zaman olarak nitelendirilmesi için, Peygamber Efendimiz (sav)'in haber verdiği alametlerin tümünün aynı çağda, birbirlerini izleyerek gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu durum hadislerde şöyle ifade edilmiştir:

Kıyamet alametleri birbirini takiben meydana gelir. Bir dizideki boncukların art arda kopması gibi. (Ramuz-El Ehadis, 277/6; Camiü's-Sagir, 3/167)

Alametler, ağı koparılıp kaçan balıkların birbirini kovaladığı gibi kovalar. (Ölüm, Kıyamet ve Diriliş, İmam Şarani, s. 478)

Örneğin hadislerde haber verilen alametlerden biri Ramazan Ayı'nda Ay ve Güneş tutulmalarının gerçekleşmesidir:

Ramazan'ın birinci gecesinde ay, ortasında güneş tutulacaktır. (Kıyamet Alametleri, s. 199)

Gerçekten de 1981 ve 1982 yıllarının Ramazan Ayı içinde hem Güneş hem de Ay tutulmaları birbiri ardına gerçekleşmiştir. Hiç şüphesiz Güneş ve Ay tutulmalarının gerçekleşmesi son derece doğal ve çok sık rastlanan bir durumdur. Ancak önemli olan bu tutulmaların Ramazan Ayı'nda ve 15'er gün arayla gerçekleşmesi, bu durumun iki yıl arka arkaya tekrar etmesidir. Üstelik bu tutulmaların, yukarıda bazılarını belirttiğimiz diğer alametlerle aynı dönemde gerçekleşmesi, rivayetlerdeki işaretlerin bu tutulmalar olabileceği ihtimalini güçlendirmektedir. Bir diğer olağanüstülük ise Peygamber Efendimiz (sav)'in bu Ay ve Güneş tutulmalarının hemen ardından bir kuyruklu yıldızın ortaya çıkacağını haber vermesidir:

O yıldızın doğması, güneş ve ay tutulmasindan sonra olacaktır. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 32)



Hadislerde belirtildiği gibi, 1986 yılında (Hicri 1406'da) yani 14. yüzyıl başlarında "Halley" kuyruklu yıldızı Dünyamız'ın yakınından geçmiştir. 1981 ve 1982 (Hicri 1401-1402) yıllarında meydana gelen Ay ve Güneş tutulmaları olayından sonra ortaya çıkmıştır. Bu yıldızın doğuşunun da diğer çıkış alametleri ile aynı zamanda meydana gelmesi ve tam Peygamber Efendimiz (sav)'in haber verdiği şekilde gerçekleşmesi bu olayların rivayetlerdeki alametler olabileceğine işaret etmektedir.

Ahir zaman alametlerini incelerken dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli husus ise, söz konusu alametin büyüklüğü, şiddeti ve meydana getirdiği etkidir. Örneğin Peygamber Efendimiz (sav) depremlerin çoğalmasını bir kıyamet alameti olarak haber vermiştir. Hiç şüphesiz tarihin her döneminde çeşitli büyüklüklerde depremler gerçekleşmiştir. Ancak içinde bulunduğumuz ahir zamanda dünyanın dört bir yanında depremlerin sayısı ve şiddeti çok büyük bir artış göstermiştir. ABD Jeolojik Araştırma Kurumu (USGS)'nin raporlarına göre 1556-1975 arasındaki yaklaşık 400 yılda meydana gelen 5.0 ve daha büyük şiddetteki depremlerin sayısı sadece 110'dur. Aynı kurumun açıklamasına göre, 1980-2003 yılları arasında sadece 23 sene içinde meydana gelen 6.5 ve daha büyük şiddetteki depremlerin sayısı ise 1685'tir. Bu bilgi Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'in verdiği haberi teyit etmekte, ahir zaman alametlerinin tarihin diğer dönemlerinde meydana gelen benzerlerinden çok daha olağanüstü özellikler taşıdığını göstermektedir. Peygamber Efendimiz (sav) bu alametlerin dışında da birçok kıyamet alameti haber vermiştir. İslam alimleri bu alametlerin bazılarını küçük alametler, bazılarını ise büyük alametler olarak nitelendirirler. Peygamberimiz (sav)'in on büyük kıyamet alametini haber verdiği bir hadisi şöyledir:

Bu yazımızda, Peygamber Efendimiz (sav)'in haber verdiği "doğuda, batıda ve arap yarimadası'nda üç yere batış" alametlerini, son zamanlarda yaşanan bazı önemli gelişmeler ışığında inceleyeceğiz.

(Diğer kıyamet alametleri hakkında detaylı bilgi için Harun Yahya, Kıyamet Alametleri, 2. Baskı, Kasım 2002, Harun Yahya, Hazreti İsa'nın Geliş Alametleri, 2. Baskı, Kasım 2004, Harun Yahya, Deccal'in Ayini Terör, Nisan 2002, Harun Yahya, Ahir Zaman ve Dabbetü'l-Arz, 2. Baskı, Şubat 2003 bakınız.)

Doğudaki Yere Batış: Endonezya'daki Büyük Tsunami Felaketi

Peygamber Efendimiz (sav)'in haber verdiği kıyamet alametlerinden bir tanesi, "doğu tarafında gerçekleşecek olan yere batma" hadisesidir.

Bu alametin büyük bir kara parçasının ya da insan topluluğunun ortadan kalkması, yeryüzünden yok olması anlamına gelmesi muhtemeldir. (En doğrusunu Allah bilir) 2004 yılının son ayında Güney Asya'da gerçekleşen büyük tsunami felaketi bu alametle çok büyük benzerlikler göstermektedir. Dolayısıyla Peygamberimiz (sav)'in haber verdiği "doğudaki yere batış" alameti, bu büyük tsunami felaketine işaret ediyor olabilir. (Hiç şüphesiz en doğrusunu Rabbimiz bilir.)

Tarih boyunca Asya'da, Uzakdoğu'da çeşitli felaketler, depremler ve kasırgalar yaşanmıştır. Bu felaketlerde çok büyük yıkımlar gerçekleşmiş, çok yüksek sayılarda insan hayatını kaybetmiştir. Ancak 26 Aralık 2004 tarihinde Güney Asya'da gerçekleşen ve 225 binin üzerinde kişinin ölümüyle sonuçlanan tsunami bu felaketlerin en büyüğü olmuştur. Bu büyük felaket sırasında, yeraltındaki büyük levhaların hareketi sonucu oluşan 1000 kilometrekarelik kırılmalar ve kıtaların yer değiştirmesinin yarattığı büyük enerji, okyanuslarda meydana gelen çok büyük enerjiyle birleşip, Güney Asya ülkelerinden Endonezya, Sri Lanka, Hindistan, Malezya, Tayland, Bangladeş, Myanmar, Maldiv Adaları ve Seyşel Adaları'nı hatta 5 bin km uzaklıktaki bir Afrika ülkesi olan Somali sahillerini dahi vurmuştur.

Kıyamet alametlerinin birbiri ardına gerçekleştiği ahir zamanda meydana gelen bu tsunami felaketi, çok geniş bir alanı etkilemiş, şehirlerin deniz sularının altında kalıp yok olmasına, dünya haritasının değişmesine neden olmuştur. İşte bu nedenle de "doğudaki yere batış" ifadesi ile Güney Asya'da gerçekleşmiş olan bu felakete işaret ediliyor olabilir. (En doğrusunu Allah bilir.) (Daha detaylı bilgi için Harun Yahya'nın Tsunami Felaketinin Düşündürdükleri başlıklı makalesi.)

Batıdaki Yere Batış: ABD'deki "Katrina Felaketi"

Geçtiğimiz ay ABD'nin Meksika Körfezi'nde yaşanan Katrina Kasırgası'nın meydana getirdiği büyük yıkım, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav)'in haber verdiği bir diğer kıyamet alametini, "Batıdaki Yere Batış"ı akıllara getirmektedir.

Peygamberimiz (sav)'in ahir zamanda gerçekleşeceğini bildirdiği bu "yere batışın", tarihteki benzerlerinden çok daha büyük, çok daha etkili olması gerekmektedir. Nitekim Katrina Kasırgası da geçmişteki benzerlerinden çok daha büyük bir yıkım meydana getirmiştir.

arih boyunca Avrupa ve Amerika kıtalarında çok büyük felaketler gerçekleşmiştir. Depremler, yanardağ patlamaları, kasırgalar, terör saldırıları binlerce insanın hayatını yitirmesine neden olmuştur. Ancak bu felaketlerin hiçbiri Katrina felaketinin meydana getirdiği gibi bir yıkım meydana getirmemiş, milyonlarca insanın göç etmesine, on binlerce kişinin hayatını kaybetmesine, üç büyük eyaletin tahrip olmasına, şehirlerin sular altında kalıp yok olmasına neden olmamıştır. Katrina Kasırgası bu yönüyle diğer felaketlerden ayrılmakta, ABD tarihinin en büyük yıkımlarının başlarında yer almaktadır. Bu nedenle Katrina felaketi, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav)'in haber verdiği üç batıştan biri olabilir. En doğrusunu Allah bilir.

Katrina Felaketi'nin Boyutları

Katrina felaketi yaklaşık bir aydan bu yana gazetelerde, televizyonlarda yoğun olarak ele alınmaktadır. Ancak bu haberlerde felaketin, gerek ABD gerekse dünya üzerindeki çok yönlü etkisi gerektiği gibi vurgulanmamaktadır. Felaketin gerçek boyutları insanlardan gizlenmekte, yaşanan yıkım kamuoyuna hafifletilerek yansıtılmaktadır. Oysa Katrina Felaketi, on binden fazla insanın hayatını kaybetmesine, 3 büyük eyaletin neredeyse tamamında (Alabama, Lousiana, Mississippi) yaşamın imkansız hale gelmesine, ABD'nin en önemli şehirlerinden birinin tamamen boşaltılmasına, ABD tarihinin en büyük havadan kurtarma operasyonunun gerçekleştirilmesine, milyonlarca kişinin evini ve işini kaybetmesine, 100 milyar dolardan fazla maddi zararın oluşmasına sebep olmuş çok büyük bir yıkımdır. Bu boyutta bir insani felaketin, Amerika topraklarında İç Savaş'tan bu yana yaşanmadığı çeşitli yazarlar tarafından dile getirilmiştir. Bazı devlet yetkilileri tarafından Hiroşima ile ve Endonezya'daki Tsunami felaketiyle kıyaslanan, etkisinin uzun yıllar boyunca devam edeceği tahmin edilen bu felaket, Peygamber Efendimiz (sav)'in de hadis-i şerifinde haber verdiği gibi büyük bir bölgenin suyun altına batmasıyla sonuçlanmıştır.

Katrina felaketinin oluşturduğu yıkım kısaca şu şekilde özetlenebilir:
  • Katrina ismi verilen bu kasırga Saffir-Simpson ölçeğine göre en şiddetli kasırgayı simgeleyen 5. kategori olarak sınıflandırıldı, yer yer 4. kategoriye düştü. ABD'de kasırgalar kayda geçmeye başladığından beri, sadece üç kasırga bu kategoriye ulaşmıştır. Ancak o kasırgaların hiçbiri Katrina kasırgası kadar büyük bir yıkım gerçekleştirmemiştir.
  • Felaketin ardından henüz ölü sayısı tam olarak kesinleşmedi, ancak sayının on binleri aşabileceği yetkililer tarafından dile getirildi. Maddi hasarın ise 100 milyar doların üzerinde olacağı tahmin ediliyor. Ancak uzun vadeli zararlar (toprak, deniz, canlı hayatı ve iklim üzerindeki etkiler) bu hesabın dışında tutuluyor.
  • Katrina Kasırgası 29 Ağustos Pazartesi günü Meksika Körfezi'nden Amerika kıtasına girdi ve üç eyaleti etkiledi. Louisiana, Mississippi ve Alabama neredeyse yaşanamaz hale geldi. Kasırganın hızı saatte 260 km'ye kadar çıktı. Etkilenen ve 'milli felaket' ilan edilen bölge Türkiye'nin yaklaşık 3/1'i büyüklüğünde.
  • Kasırga ilk önce Florida eyaletini etkisi altına aldı. Bu eyalette 13 kişi hayatını yitirdi ve kasırga çok büyük maddi kayba neden oldu. Daha sonra Louisiana eyaletine yöneldi. Louisiana, Alabama ve Mississippi kıyılarına çok büyük hasar verdi. Özellikle kıyı bölgelerindeki binalar harap oldu. Bu üç eyalette on binden fazla kişinin hayatını yitirdiği tahmin ediliyor. Louisiana eyaletinin en büyük şehri olan New Orleans'ın yüzde 80'i sular altında kaldı.

Mississippi eyaletinin Biloxi ve Gulfport şehirleri yer yer 9 metreye yükselen suyun altında kaldı. Bu bölgedeki evlerin yüzde 90'ı tamamen yıkıldı. Deniz kenarına kurulan oteller, eğlence merkezleri tamamen harap oldu. Bu durum Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav)'in haber verdiği bir diğer kıyamet alametini daha akıllara getirmektedir. Bu hadis şu şekildedir:

"İnsanlara ölüm gelip evler mezar olduğu zaman halin nice olur." (Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahir zaman Alametleri, s. 392, no. 726)
  • Katrina kasırgasının ardından yaklaşık 5 milyon kişi elektriksiz kaldı. Oluşan büyük tahribat nedeniyle elektriğin şehir geneline verilmesinin daha aylar sürebileceği açıklandı.
  • Amerika, Meksika Körfezi'nden petrol ihtiyacının yüzde 25'ini elde ediyordu. Bugün, bu alanın toplam 1.5 milyon varil/gün üretim kapasitesinin yüzde 91'i kullanılamıyor. Çıkmakta olan doğalgazın yüzde 83'ü durdu. Deniz petrol platformlarından 561 tanesi (toplamı 650 civarında) helikopterlerle zamanında boşaltılabildi. 20 platform ya battı ya sürüklendi, bir tanesi yanmaya devam ediyor. Terk edilenlerde ne arıza olduğu şu an bilinemiyor. Oluşan deniz kirliliği ise felaketin bir başka yönü. Mississippi Nehri kıyısındaki sekiz rafineri terk edildi. Çalışır durumda olanlar da kapatıldı. Çünkü Meksika Körfezi'nden ana karaya petrol getiren boru hattı koptu. Bu bölgedeki petrol üretiminin neredeyse tamamen durması Amerikan ekonomisini çok olumsuz yönde etkilerken, tüm dünya ekonomisinde de kalıcı zararlar oluşturacağı tahmin ediliyor.
  • Yüz binlerce bina yaşanamayacak duruma geldi, yüz binlercesinde ise çok büyük maddi zarar söz konusu.
  • Kayıp sayısı yaklaşık 35.000 olarak hesaplanıyor. Bölgede 300 binden fazla çocuğun evsiz kaldığı tahmin ediliyor.
  • Elektrik kesintisi, telefon hatlarının, cep telefonlarının ve internetin çalışmaması iş hayatını tamamen durdurdu. Tüm sektörlerde 1 milyona yakın işin kaybolduğu hesap ediliyor.
  • Bölgede eğitim kurumları kapatıldı. Çok fazla sayıda okul kullanılamayacak durumda, diğerlerindeyse çok büyük maddi hasar söz konusu.
  • Yerel gazete ve televizyonlar merkezlerini terk edip, yayınlarını internet siteleri üzerinden sürdürmek zorunda kaldılar.
  • Sel sularının altında kalan şehirlerde salgın hastalıkların baş göstermesinin an meselesi olduğu ifade ediliyor. Sokakları dolduran cesetler, suya karışan toksik maddeler, fabrikalardan sulara karışan kimyevi atık maddeler, çöpler, petrol atıkları, pislikler su altındaki şehirler için çok büyük bir tehlike oluşturuyor. ABD ordusu Batı Nil virüsü taşıyıcısı olan ve durgun su göletlerinde hızla çoğalan sivrisineklere karşı askeri uçaklarla ilaçlama yapmayı planlıyor.


New Orleans Şehrinin Yere Batışı

Katrina Kasırgası birçok şehirde çok büyük tahribat oluştururken, New Orleans'ı yaşanamayacak hale getirdi. ABD'nin turizm ve kültür merkezlerinden biri olarak kabul edilen New Orleans'ın yüzde 80'i sular altında kaldı. Bazı yerlerde suyun yüksekliği 6 metreyi aştı. Dolayısıyla New Orleans suların altına gömülerek, adeta ortadan kalktı. Peygamberimiz (sav)'in haber verdiği "Doğudaki yere batma" alameti Endonezya'da yaşanan tsunami felaketine bir işaret olabileceği gibi, "Batıdaki yere batma" hadisesi de New Orleans şehrinin ortadan kalkışına bir işaret olabilir. Hiç şüphesiz en doğrusunu Allah bilir.

New Orleans Pontchartrain Gölü, Mississippi Nehri ve Meksika Körfezi'yle çevrelenmiş bir şehirdir. Şehir, deniz seviyesinin yaklaşık 2 metre aşağısında kurulmuştur. Ancak şehrin bazı yerleri deniz seviyesinin 6 metre kadar aşağısındadır ve olabilecek sellere karşı pompalar, kanallar ve bentlerle korunmaktadır. Bu bent sistemi dünyanın en pahalı selden koruma sistemlerinden biri olarak kabul edilmektedir ve 1800'li yıllardan itibaren aşama aşama inşa edilmiş, düzenli olarak da güçlendirilmiştir. Ancak şehrin etrafını yaklaşık 560 kilometre boyunca dolaşan bent, 3. seviyedeki fırtınalara göre tasarlanmıştır. Katrina gibi 5. seviyedeki (bazı günler 4. seviyede) bir kasırgaya dayanıklı değildir. Bu nedenle de Katrina kasırgası şehrin en önemli iki bentini tahrip etmiş, bunun üzerine göl, deniz ve nehir suları şehrin yüzde 80'ini doldurmuştur. Pontchartrain Gölü kıyıları ise tamamen su altına gömülmüştür.

Kasırganın ardından bu bentlerin tamir edilmesi ve daha sonra da şehri dolduran suların pompalanması planlanmaktadır. Ancak 148 pompadan sadece çok azı çalışmakta, bu nedenle de şehiri dolduran suyun boşaltılmasının aylar alacağı tahmin edilmektedir. Önemli bir sorun ise kenti temizlemekle görevli pompalar sellerin altında kaldığı için, kenti kaplayan metrelerce yüksekliğindeki suların atılabileceği bir yerin bulunmamasıdır. Bir diğer problem de ceset ve atıklar nedeniyle çok yüksek oranda kirlilik gözlenen suların Mississipi Nehri ve Pontchartrain nehrine pompalanmasının canlı hayatı üzerinde oluşturacağı ve önümüzdeki yıllarda daha da büyüyeceği tahmin edilen olumsuz etkidir. ABD balıkçılık sektörünün ana limanlarından sayılan bölgede atık suyun göle, nehire ve denize boşaltılması denizlerdeki hayata çok büyük zarar verecektir. Ancak yetkililer bunun dışında bir alternatif olmadığını ve pompalamanın planlandığı şekilde gerçekleştirileceğini belirtmektedirler.

Bu felaket, New Orleans'ın 1718 yılında kuruluşundan bu yana gerçekleşmiş en büyük felakettir. Şehirde bugüne kadar birçok fırtına ve kasırga felaketi yaşanmıştır. Ancak yaklaşık olarak her 14 yılda bir doğrudan kasırgayla karşılaşan şehir bu boyutlardaki bir yıkımla tarihi boyunca karşılaşmamıştır. New Orleans felaketinin sonuçları kısaca şu şekilde özetlenebilir:
  • New Orleans'ı kasırga öncesi 1 milyon kişi terk etmişti. Şehirde kalan on binlerce insan ise Superdome Stadyumu ve Sergi Sarayı'na sığındı. Bunun dışındaki kişiler ise yüksek yerlerde kendilerini sulardan korumaya çalıştılar. Yüksek binaların çatılarına ve üst katlarına sığınıp mahsur kalan binlerce kişi günlerce yardım gelmesini bekledi. Bu kişilerin arasında açlık, susuzluk ve çeşitli rahatsızlıklar nedeniyle birçok kişi hayatını yitirdi. Yağmalama, cinayet, saldırı ve tecavüz olayları da ölü sayısını artırdı. Sığınılacak en güvenli yer olarak nitelendirilen Superdome Stadyumu'nun tavanının bir kısmı çökünce, burası da sığınanlar için güvenli bir yer olmaktan çıktı.
  • Superdome Stadyumu'na şehri terk edemeyen 9000 kişi ve 550 güvenlik görevlisi yerleştirildi. Bu sayı kasırganın çok şiddetlenmesinin ardından, 1 Eylül tarihinde yaklaşık 60.000'e çıktı. Elektriğin, havalandırmanın, suyun olmadığı stadyumda on binlerce insan çok zor şartlar altında hayatını devam ettirmeye çalıştı. Şehirdeki tahliye işlemlerinin hız kazanmasıyla New Orleans "Hayalet şehir" ifadeleriyle anılmaya başlandı.
  • Yağmalama, tecavüz, saldırı, intihar, hırsızlık, uyuşturucu satışı gibi olayların çok büyük bir hız kazanması şehri ve aynı zamanda da toplu olarak sığınılan binaları büyük bir kaosa sürükledi.
  • New Orleans'taki evlerin yüzde 80'i kullanılamaz durumda.
  • 10 binlerce kişi yiyecek ve su ihtiyacını karşılayamıyor. Kentte temiz su ve gıda bulunamıyor.
  • Ağaçları ve elekrik hatlarını yerle bir eden güçlü rüzgarlar nedeniyle bir milyon kişi elektriksiz kaldı. Elektrik kesintisi nedeniyle hastanelerdeki kritik durumdaki hastaların birer birer öldüğü bildiriliyor.
  • Sel suları New Orleans'ın bazı mezarlıklarında tabutları topraktan sökerek dışarı çıkardı. Televizyonlarda New Orleans'ı kaplayan sularda yüzen tabutlara yer verildi.

New Orleans şehrinin neredeyse tamamen ortadan kaybolması Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav)'in haber verdiği bir diğer ahir zaman alametiyle çok büyük benzerlikler taşımaktadır. Hadiste şu şekilde bildirilmektedir:

Gerçekten de bir şehir suların altında kalıp ortadan kalkmış, yaşanamayacak hale gelmiştir.

Nitekim içinde bulunduğumuz günlerde ABD'de gündemde olan tartışmalardan biri "Yaşanan büyük tahribatın ardından New Orleans'ı tamamen terk edip, şehri başka bir yere kurma" ihtimalidir.

"Çöle Batan Ordu" Üçüncü Batma Olabilir mi?

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav)'in hadisi şeriflerinde, batıdaki ve doğudaki yere batışların dışında, "Arap Yarımadası'ndaki üçünçü bir batışa" daha dikkat çekilmektedir.

Arap Yarımadası'nda gerçekleşecek olan bu yere batma, Peygamber Efendimiz (sav)'in bir diğer hadisiyle büyük benzerlik göstermektedir. Hadis şu şekildedir:

Bir ordu savaş için gelir, çöle girdiğinde baş ve sonundakileri batar, ortadakiler de kurtulmaz. (Hanbel, Tirmizi, İbni Mace, Ebu Davud'dan; Geleceğin Tarihi 4, s.30)

2003 yılında gerçekleşen Irak Savaşı sırasında Irak ordusunun büyük bir kısmının neredeyse birden bire ortadan yok olması savaşın en dikkat çekici olaylarından biriydi. Birçok gazete ve televizyonda, Cumhuriyet Muhafızları olarak bilinen yaklaşık 60.000 kişilik ordunun ve Fedailer olarak bilinen yaklaşık 15.000 Iraklı askerin kaybolması haber olarak yer aldı. Yukarıdaki hadislerde bu konuya dikkat çekilmesi, ahir zaman alametlerinden biri olan "bir ordunun batması" olayının gerçekleşmiş olabileceğini göstermektedir. Nitekim ilerleyen günlerde de savaş uçaklarının bir kısmının çöl kumları altına gömülmüş olarak bulunması, hadiste bahsedilen çölde bir ordunun batması olayının Irak ordusu ile ilgili olma ihtimalini güçlendirmektedir. (En doğrusunu Allah bilir.) Bu hadisi Peygamber Efendimiz (sav)'in "Arap Yarımadasındaki yere batma" hadisiyle birlikte düşündüğümüzde, yaşanan olay Irak Savaşı sırasında gerçekleşen bu olağanüstü duruma işaret ediyor olabilir. (En doğrusunu Allah bilir)

Kıyamet Alametleri Üzerinde Düşünmenin Önemi

Dünya üzerinde insanların çok büyük bir bölümü kıyamet saatinin dehşetinden az veya çok haberdardır. Buna rağmen, insanların bir kısmı böylesine hayati bir konu üzerinde düşünmek veya konuşmak istemez. Kıyamet saati geldiğinde yaşanacak korkuyu akıllarına getirmemek için yoğun bir çaba sarf ederler. Gazetede okudukları bir afet haberinin veya bir felaketi gösteren bir filmin kendilerine kıyameti hatırlatmasına dahi tahammül edemezler. Bu günün mutlaka karşılaşılacak olan büyük bir gerçek olduğunu düşünmekten kaçınırlar.

Katrina Felaketi'nin ardından da aynı şeyler yaşanmıştır. İnsanlar genellikle bu büyük felaketi olduğundan daha küçük göstermeye çalışmış, yaşanan büyük felaket insanlara tarafsız bir şekilde aktarılmamış, insanlar bu büyük yıkıma yönelik ilgilerini kısa sürede yitirmişlerdir. Yüzbinlerce insanın yaşadığı büyük dehşeti insanlar gerektiği gibi öğrenememişlerdir.

Oysa tüm bu felaketler Rabbimiz'den bir hatırlatma, uyarıdır. Bu afetler üzerinde vicdanlarının sesini dinleyerek, samimi bir şekilde düşünen insanlar dünya hayatının geçiciliğini kolaylıkla fark edecek ve Allah'a yönelip döneceklerdir. İslam ahlakını yaşamak için hala geç kalmadıklarını anlayacak, kıyamet saatinin kopacağı gerçeğini görmezden gelen insanlar gibi olmayacaklardır. Kıyamet saati ile ilgili olarak kuşkuya kapılan, şüpheye düşen inkarcılar hakkında Rabbimiz şu şekilde buyurmaktadır:

"Gerçekten Allah'ın vaadi haktır, kıyamet-saatinde hiçbir kuşku yoktur." denildiği zaman siz: "kıyamet-saati de neymiş, biz bilmiyoruz; biz yalnızca bir zanda (ve tahmin) bulunup zannediyoruz; biz kesin bir bilgiyle inanmakta olanlar değiliz." demiştiniz. (Casiye Suresi, 32)

Bir kısım insanlar da kıyamet saatini bütünüyle inkar ederler:

Hayır, onlar kıyamet-saatini yalanladılar; Biz kıyamet-saatini yalan sayanlara çılgınca yanan bir ateş hazırladık. (Furkan Suresi, 11)

Kıyamet hakkında kendini kandıran tüm bu insanlar büyük bir hata yapmaktadırlar. Çünkü Allah ayetlerinde, kıyamet saatinin yakın olduğunu ve bu konuda hiçbir şüpheye yer olmadığını haber vermektedir:

Biz gökleri, yeri ve her ikisinin arasındakileri hakkın dışında (herhangi bir amaçla) yaratmadık. Hiç şüphesiz o kıyamet-saati de yaklaşarak-gelmektedir... (Hicr Suresi, 85)

Daha önce de belirttiğimiz gibi, ahir zaman alametlerinin günümüzden 1400 yıl önce eksiksiz olarak tasvir edilmiş olması ve birbirini izleyerek gerçekleşmesi son derece önemli bir konudur. Bu durum, 14 asır önce ahir zamanda meydana gelecek ortamı detaylı tarif ederken Peygamberimiz (sav)'in bu döneme dikkat çektiğini anlamamız için kesin bir delildir. Ahir zamanla ilgili haberler sanki zamanımızın eksiksiz bir tablosunu çizmektedir. Elbette bu, derin düşünülmesi gereken son derece mucizevi bir olaydır.
Yukarı
şimşek65 Liste gör
Usta Yazar


YILDIRAY
Yaş: 59
Katılım: 31/Tem/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1543
Direct Link To This Post Tarih: 02/Şub/2008 saat 18:29
kıyamete az kaldı enazından eskişehirin kıyametinin tarihi belli 8 mayıs 2008 yani şampiyonluğa ulaşacağımız gün işte o gün burada kıyamet kopacak.
Yukarı
malıçlı Liste gör
Deneyimli Yazar


emre
Yaş: 36
Katılım: 02/Ağu/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 956
Direct Link To This Post Tarih: 19/Şub/2008 saat 01:04
İŞTE YENİ KURULAN İLÇELER

Şahin'in verdiği bilgiye göre büyükşehirlerde kurulacak 42 yeni ilçe şunlar:
"- Adana: Çukurova ve Sarıçam
- Ankara: Pursaklar
- Antalya: Aksu, Köşemaltı, Kepez, Konyaaltı, Muratpaşa
- Diyarbakır Bağlar, Kayapınar, Sur ve Yenişehir
- Kocaeli, Başiskele, Çayırova, Darıca, Dilovası, İzmit ve Kartepe
- İstanbul: Arnavutköy, Ataşehir, Başakşehir, Beylikdüzü, Çekmeköy, Esenyurt, Sancaktepe ve Sultangazi
- İzmir: Bayraklı ve Karabağlar
- Mersin: Akdeniz, Toüroslar ve Yenişehir
- Sakarya: Adapapazarı, Arifiye, Erenler ve Serdivan
- Samsun: Atakum, Canik ve İlkadım
- Erzurum Palandöken ve Yakutiye
- Eskişehir Odunpazarı ve Tepebaşı."
 
sanırım buralar mahalle değil ilçe olacak tıpkı bir alpu bir mihalıççık bir seyitgazi gibi.....
Yukarı
huso_26 Liste gör
Usta Yazar


Hüseyin
Yaş: -
Katılım: 31/Tem/2007
Yer: Türkiye
Online Durum: Offline
Mesajlar: 3664
Direct Link To This Post Tarih: 14/Mar/2008 saat 22:07
AK PARTİ HAKKINDA KAPATMA DAVASI

ANKARA
- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, ''laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği'' iddiasıyla AK Parti'nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi'nde dava açtı.
Başsavcı Yalçınkaya, akşam saatlerinde iddianameyi Anayasa Mahkemesi Başkanlığı'na gönderdi. İddianamede, AK Parti'nin ''laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği'' savunuluyor.
Anayasa Mahkemesi, iddianameyle ilgili ön incelemeyi yapacak, herhangi bir eksiklik tespit edilmez ve iddianamenin kabulüne karar verilirse ön savunmasını yapması için iddianame AK Parti'ye gönderilecek. AK Parti yasal olarak 1 ay içinde ön savunmasını verecek. Ön savunmanın Anayasa Mahkemesine verilmesinin ardından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Yalçınkaya, esas hakkındaki görüşünü bildirecek.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının esas hakkındaki görüşü AK Parti'ye gönderilecek. Daha sonra belirlenecek bir tarihte Yalçınkaya sözlü açıklama, AK Parti yetkilileri de sözlü savunma yapacaklar.
Bütün bu sürecin ardından, davaya ilişkin bilgi, belgeleri toplayacak raportör, esas hakkındaki raporunu hazırlayacak.
Raporun, Anayasa Mahkemesinin 11 üyesine dağıtılmasının ardından, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç bir toplantı günü belirleyecek.
Anayasa'ya göre bir siyasi partinin kapatılmasına karar verilebilmesi için nitelikli çoğunluğun oyu aranacak. Buna göre, kapatma kararı için Anayasa Mahkemesinin 11 asıl üyesinin en az 7'sinin oyu gerekecek.  

Yukarı
semihk Liste gör
Deneyimli Yazar


semih
Yaş: 39
Katılım: 03/Ağu/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 760
Direct Link To This Post Tarih: 09/Nis/2008 saat 11:45
Hürriyet, Türkiye'yi nasıl böldü
Geçtiğimiz yıl verdiği çocuk oyununda Türkiye’nin yarısının olmadığı harita yer alan Hürriyet Gazetesi bu sefer de spor ekinde aynı skandala imza attı!

Dış mihrakların Türkiye’yi bölünmüş gösteren harita skandallarına sert tepki gösteren Türkiye, bu sefer kendi içinden vuruldu! Hem de kendisini Türk basının amiral gemisi ilan eden Hürriyet gazetesi tarafından. Üstelik bu Hürriyet’in ilk skandalı değil.

Hürriyet Türkiye’yi yine böldü. Geçtiğimiz yıl dağıtımını üstlendiği çocuk oyunu Hugo’daki Türkiye’nin bölünmüş haritasını görmezden gelen Hürriyet Gazetesi, bu sefer de ücretsiz olarak verdiği ‘Hürriyet Spor’ ekinde Türkiye’nin yarısını yok saydı.

GENEL YAYIN YÖNETMENİ ERTUĞRUL ÖZKÖK

Geçtiğimiz yılki harita skandalı çok konuşulan ve psikologlar tarafından oyunu oynayan tüm çocuklar üzerinde kötü etki bırakacağı yorumları yapılan Hürriyet’in bu harita skandalı da çok konuşulacak.


Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’ün yönetiminde çıkan ve Özkök’le birlikte Hürriyet’in önde gelen yazarları, Yılmaz Özdil, Erman Toroğlu, Mehmet Y. Yılmaz, Ercan Saatçi ve Cengiz Semercioğlu’nun da spor yazıları yazdığı Hürriyet Spor gazetesinde yer alan Avrupa haritasında Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu’su yok.

AVRUPA'DAKİ TÜRKİYE'NİN DOĞUSU YOK

Dün (08.04.2008) çıkan haftalık spor eki, Hürriyet Spor'un 12. sayfasında yer alan, ‘Avrupa Türk Derbisi Görecek’ başlıklı haber için kullanılan çember içine alınmış Avrupa haritasında, Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğusu’nu sözde Kürdistan topraklarına katılmış gibi gösterilmesi şaşkınlıkla karşılanırken, gazetenin aynı hatayı bir yıl ara ile ikinci kere yapması kafalarda soru işaretleri bıraktı.
Başkalarının kusurlarını görmeye başladığın an, kendi kusurların için aynanın karşısına geçmen gereken andır.
Yukarı
omer-es-26 Liste gör
Usta Yazar


ÖMER
Yaş: 34
Katılım: 07/Şub/2008
Yer: ESKİŞEHİR
Online Durum: Offline
Mesajlar: 2086
Direct Link To This Post Tarih: 09/Nis/2008 saat 13:35

şerefsizler...Angry

"2009 NBA   ALL-STAR İÇİN HİDAYET VE MEHMET'E BURDAN OY VEREBİLİRSİNİZ !!!!"
Yukarı
omer-es-26 Liste gör
Usta Yazar


ÖMER
Yaş: 34
Katılım: 07/Şub/2008
Yer: ESKİŞEHİR
Online Durum: Offline
Mesajlar: 2086
Direct Link To This Post Tarih: 11/Nis/2008 saat 20:40
Kirayı elden alan evsahibi yanacak!
500 YTL'lik kira parasını elden alan ev sahibi 1.490 YTL ceza ödeyecek. Nasıl mı? İşte böyle...

Kayıt dışı ile etkin mücadele için, kira ve maaş bedellerini bankaya yatırma zorunluluğu geliyor. Maliye'nin üzerinde çalıştığı tebliğe göre 500 YTL'yi aşan konut kiraları, 100 YTL'nin üzerindeki ücret ödemeleri ve tüm işyeri kiraları bankaya yatırılacak.

Maaşta işveren, işyeri kiralarında kiracı, konutta ise ev sahibi sorumlu olacak. Örneğin ayda 500 YTL kira alan birinci sınıf tüccar, kira bedelini elden aldığının tespit edilmesi halinde en az bin 490 yeni lira usulsüzlük cezası ödeyecek. İkinci sınıf tüccar 680, bunların dışında kalanlar da en az 320 YTL cezaya katlanacak. Kira bedelinin yüksek olması durumunda ceza oranları artacak. Düzenlemenin 2008 yılı içerisinde uygulamaya girmesi bekleniyor. Kiraların büyük bölümünün elden alındığına dikkat çeken Maliye'den üst düzey bir yetkili, "Getirdiğimiz sınırın üzerinde kira ödeyen on binlerce kişi var. Çoğu da ödemesini elden yapıyor. Dolayısıyla kiraların bankaya yatırılması milyonlarca yeni liranın kayıt altına girmesini sağlayacak." dedi.

Vergi Usul Kanunu'na göre ücret ve kiraların bankaya yatırılmasının muhatabı üç sınıfta toplanıyor. Burada tüccarlar, defter tutma açısından ikiye ayrılıyor. Birinci sınıf tüccarlar bilanço esasına göre, ikinci sınıf tüccarlar işletme hesabına göre defter tutuyor. Bu kapsama girmeyenler ise üçüncü sınıf olarak adlandırılıyor. Satın aldıkları malları olduğu gibi veya işledikten sonra alım satımını yapanlar birinci sınıf tüccar olarak değerlendiriliyor. Bunların işlemlerinin yıllık alım sınırı 107 bin YTL'nin üstü, yıllık satım sınırı ise 150 bin YTL'nin üstü olarak kabul ediliyor. İşletme hesabı esasına göre defter tutmalarına Maliye Bakanlığı'nca müsade edilen tüccarlar ikinci sınıfa giriyor. Yeni işe başlayanlar ise yıllık iş hacimlerine göre sınıflandırılıncaya kadar ikinci sınıfta gösteriliyor.

Kamu bankaya yatırıyor; işçiler elden alıyor

Türkiye'de yaklaşık 13 milyon kiracı bulunuyor. Bağ-Kur ve Emekli Sandığı'na kayıtlı toplam çalışan sayısı ise 15 milyon. Türkiye'de halen SSK'ya kayıtlı yaklaşık 9 milyon kişi bulunuyor. Bunların 5,5 milyonuna primleri asgari ücret üzerinden yatıyor. İşçi, maaşını büyük ölçüde elden alırken, memurların ücretleri ise bankaya yatıyor. Birçok işveren, düşük prim ödeyebilmek için normalde daha yüksek maaş ödedikleri çalışanını asgari ücret üzerinden gösteriyor. Uygulamanın başlamasının ardından işveren, çalışanın bordrosunda gözüken maaşını bankaya yatırmak durumunda olacak. (Zaman)
"2009 NBA   ALL-STAR İÇİN HİDAYET VE MEHMET'E BURDAN OY VEREBİLİRSİNİZ !!!!"
Yukarı
emrahes Liste gör
Usta Yazar


emrah
Yaş: 36
Katılım: 12/Eyl/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1569
Direct Link To This Post Tarih: 12/Nis/2008 saat 12:28
12.04.2008 11:17 - Bu haber 29.569 kişi, Mynet Haber bugün 2.915.753 kişi tarafından okundu.
İşçi taşıyan kamyon kaza yaptı: 9 ölü  
Afyonkarahisar'da meydana gelen trafik kazasında ilk belirlemelere göre 9 kişi öldü, 20 kişi yaralandı.

Edinilen bilgiye göre, Şanlıurfa'dan Eskişehir'in Çifteler İlçesine mevsimlik işçi taşıyan A.H. idaresindeki 63 KÇ 846 plakalı kamyonun Emirdağ-Çifteler karayolunda devrilmesi sonucu 9 kişi öldü, 20 kişi yaralandı. Kazada ölen 9 kişi Afyonkarahisar'ın Emirdağ Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı.
 
Kazada ölenlerden isimleri tespit edilenler şöyle: "Veyis Arıcan, Sıddık Alkan, Necmiye Kılınç, Şemura Kılınç, İsa Kılınç".
 
Kaza sonrası yaralılar Ali Horoz, Hatice Çiftçi, Meryem Alkan, Yunus Alkan, Sabiha Aklan, Ayşe Aklan, Zehra Aklan, Halil Çiftçi, Ülküye Çiftçi, Ayşe Çiftçi, Muhammet Alkan Emirdağ Devlet Hastanesine, Halil Çiftçi Salih Çiftçi, Halit Çiftçi, Terfe Alkan, Mustafa Alkan, Hacer Ova, Şaha Alkan, Eyüp Alkan ve Çuriye Alkan'da Çifteler Devlet Hastanelerine kaldırıldı. Yaralılar, Afyonkarahisar ve Eskişehir kent merkezlerindeki Devlet Hastaneleri'ne sevk edildi.
DK
Yukarı
 Cevapla Cevapla Sayfa  <1 89101112 156>


Forum Kısayol Forum İzinleri Liste gör

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums® version 9.50
Copyright ©2001-2008 Web Wiz

Bu sayfa 0,578 saniyede hazırlanmıştır