Eskişehirspor-Fenerbahçe (ZTK Yarı Final 1.maçı)

Türk futbolu böyle hakemleremi kaldı anlamıyorum,adam koşmaktan acizdi.Pozisyon olan yere gelmek için 20 mt alanda 2 defa ihtiyaç molası verdi,1 defada lastiği patladı.

Sonrada bu şahışlara TÜRKİYE KUPASININ YARI FİNAL MAÇI'nı veriyorlar.

Bu ülkede başka hakem yokmudur.? Bıktık artık,hep aynı hakemler ve aynı olaylar.Türk futbolu bu şahışlara katlanmak zorundamıdır.? Üç gün önce Alper'in attığı golü iptal eden ve kendisini kandırdığını ilere sürerek birde sarı kart gösteren zihniyet dün gece Fener'li futbolcunun eliyle attığı golü verdi.Bu nasıl adaletdir.? İnsana göre , kulübe göre, şehire göre adalet olurmu.? Futbolun kitabı bir tanedir pozisyon gol ise goldür değilsede değildir.

Bülent YILDIRIM hafta sonu anamızı ağlattı derken şimdide Yunus YILDIRIM çıktı karşımıza. Yarı finalin İkinci maçınada Aziz YILDIRIM'ı atasınlar iş bitsin.

    MHK denilen topluluk ve hakemleri Almanyada filan olsa bunlara iş ve amatör küme maçı vermezler.Bunları ispanya'ya filan hiç sokmazlar.Bunlar binmişler gariban milletin sırtına gidiyorlar.

   Bunlar yıllardır milleti kandırıyorlar İstanbul takımlarına şirin görünüp, ANADOLU İNSANI'nı sömürüyorlar.İstanbul takımına şirin görünmeyen onların haklarını korumayanında eline valizi veriyorlar.yerel gazetemizin dediği gibi KADROLU ELEMAN bunlar.

   Bunların hakkından Fatih TERİM gibi adamlar geliyor.

   Boşuna dememişler "Dinsizin hakkından imansız gelir" diye

Bir kupa fırsatını daha teptik, eğer dün akşam kazansaydık Fenerbahçe de "ya kupayı feda edelim, ayak bağı olmasın" düşüncesi yaratabilirdik, ancak bu saatten sonra Fener kupayı da bırakmaz, zaten taraftarı 3 kupa şarkıları söylemeye başlamış, oradaki maçta da hakem esteğini arkalarına alacaklar işimiz zor.

Futbol da aynı hayat gibi beyler! Formalara iliştirilmiş “fair play” (feyır pıley; adil oyun) yazısı, dilimize olduğu kadar gerçeklere de yabancı kalıyor.

Dört gün içinde iki kere oynanan FB maçlarında gözümüzün önünde cereyan eden olaylar bir kez daha gösterdi ki, takımımızın sahada Üç İstanbullu rakibine, hele hele de FB ye sportif anlamda üstünlük sağlaması kazanmaya yetmiyor, yetmeyecek.

Bu maçlarda siyah kırmızılı formalar sahada dizildiğinde karşılarında görünüşte eşit sayıda bir rakip bulsalar da, sırtlarında kirli bir düzenin tüm ağırlığını hissediyorlar:Eyyam ağası hakemler, amigo sunucular, dansözlere taş çıkartacak kıvraklıkta yorumcular, maaşlı köşekadıları, her türlü ışık koşulunda gölgesi sahaya düşen yöneticiler, İstanbul'la hiç bir bağı bulunmadığı halde payına düşecek rant kırıntılarının hayaliyle gücün karanlık tarafına meyleden milyonlar...Son zamanlarda bir türlü yüzümüze gülmeyen futbol şansı da cabası.

Bu güruh karşısında sayımız az, sesimiz güçsüz, şarkımız cılız. Birbirimize düştükçe, formamızı teriyle ıslatan futbolcumuza sırt çevirdikçe, takım çalıştırıcılarımıza küfrettikçe daha da azalıyoruz; sesimiz daha da zayıflıyor, şarkımız daha da cılızlaşıyor.

Birlikte dik durmaktan ve naif sevdamıza sahip çıkmaktan başka çaremiz yok! Görmüyor musunuz?

Sizi bilmiyorum, ama ben pazartesi gecesi Trabzon maçında açıkta olacağım. İntikam için değil, bir “büyük” devirmek için değil, kazanmak için hiç değil. Varlığımla, alkışımla, çığlığımla şu mesajı vermek için: Yensen de, yenilsen de; bu forma sırtında oldukça, asla yalnız yürümeyeceksin!

Maç arifesinde motive olman gerekirken kampı bırakıp gidiyorsan olacağı da buydu. Futbolcular maça kendilerini vermeyerek tüy diktiler ama kabahatin asıl büyüğünü Halil Ünal ve ekibinde.
Her sezonun sonunda yaşanan Ünal yönetiminin paraları ödememe alışkanlığı yine depreşti, haftalar öncesinden sinyallerini verdi ve kupa yarı finali öncesi bardağı taşırdı.
Dünkü maç Ünal ve ekibinin eseridir istikbal alıntı

 en iyisi ligten çekilcen ya da yunanistan ligine falan gircen süper olur orda bile bu kadar haksızlık yapmazlar bari trabzon maçına çıkmasalar ama nerdeeee...