eskisehirspor.com Giriş Sayfası
Forum Forum > ESKİŞEHİRSPOR > Genel
  Aktif Konular Aktif Konular
  FAQ FAQ  Forum Arama   Takvim   Kayıt Kayıt  Giriş Giriş

Konu KapalıKızılcıklı

 Cevapla Cevapla Sayfa  <1 7980818283 287>
Yazar
Mesaj Ters sıralama
  Konu Ara Konu Ara  Konu seçenekleri Konu seçenekleri
Esborahan Liste gör
Deneyimli Yazar


B.G.
Yaş: 30
Katılım: 10/Nis/2009
Yer: se Bekleriz
Online Durum: Offline
Mesajlar: 692
Direct Link To This Post Tarih: 17/Eki/2010 saat 22:50

Mustafa Abimizin Yıllar Önceki Yazısı Herşeyi,Nedenleriyle Açıklıyor...

Biz Kızılcıklı grubuyuz. Ama Eskişehir’deki bütün tribün çocuklarının olduğu gibi bizim de temelimiz Ayder grubudur. Hepimiz tribüne girebilmek için kapıda adam ayıklayan, nüfus cüzdanına bakıp 18 yaşından küçük olan ve tribün çocuğu olamayacakları ayıran ve içeri almayan ağabeylerimize yalvaran, hatta ağlayan,nüfus cüzdanındaki doğum tarihini sadece Ayder tribününe girebilmek için büyüten, o zamanların, yani ‘80-’85 yıllarının ufaklıklarıyız. Öyle bir tribündü ki, en sıkı askerî birlikte böyle bir disiplin yoktu. Tribünde yaklaşık 1.500 kişi, ama konuşan 5-10 kişi. Geri kalanlar onların ağzından çıkacak besteleri bekleyen, emirleri bekleyen asker... Rahmetli Kelaynak, İsmail, Kaptan Mehmet, Maykıl Varol, Faruk Abi, Elma Bülent, Pepe Adnan ve tabii ki Suadiyeli Serhat hiç unutulur mu?

Yıllar çabuk geçti. Ayder tribünü 2. nesile kaldı. Onlar da 1. nesil gibi, bu tribünü analarının ak sütü gibi hak etmişlerdir. Yıllardır hakkıyla tribünü kovalamışlardı, safkan ESES’liydiler. Ama bir sorun vardı. Fazla efendiydiler. Biz bestelerin içine biraz küfür, biraz şiddet katardık, söyletmezlerdi. Biz maçtan sonra rakip taraftara saldırmak isterdik, onlar göndermezdi. Ne de olsa ağabeylerimizdi. Öz ağabeylerimiz olsa dinlemezdik, ama tribün ağabeyleri dinlenir. Bu işin raconu budur. Herkesin bir devri ve sırası vardır. Bizim de sıramız gelmeye başlamıştı. Ve bir gün Ankara deplasmanında maç çıkışı Ankaralılarla girdik birbirimize. Azdık ama yeterliydik, ağabeylerimiz bizi satmasaydı. Bizi yalnız bıraktılar. Hepsi lise öğrencisi olan 10-15 kişi kaldık, 40-50 Ankaragüçlünün arasında. 0 zamanlar bıçak, döner, ustra ve kesici aletlerle maça gidilmezdi. Delikanlı gibi yumruk yumruğa dövüşülürdü. Yalan yok, epey yara aldık ama biz de çok Ankaragüçlüyü yatırdık. Her şeyden önemlisi, o yaşta olmamıza rağmen kaçmadık. Bu maçtan dönünce Etipark’ta toplandık ve artık Ayder’de kalamayacağımıza ve ayrılıp daha sağlam, daha kaliteli, daha iyi bir tribün kurmaya karar verdik. Birkaç hafta daha Ayder’de kaldık ama tribünün en üst kısımlarına çıkıp orada toplanmaya başladık. 0 zamanlar bir slogan vardı, “Eskişehir’in gururu, Ayder Grubu” diye, her maçta söylenirdi. Biz bu sloganın arkasından slogan ekledik ve bu bitince hemen “Ayder’in gururu Süt-İş tayfası” diye bağırmaya başladık. Biz o günlerde şu anda halen Kızılcıklı’da faaliyette olan Süt-İş’e takılıyorduk ve kendimize öyle demeye başladık. Bu sloganı atmaya başlayınca ağabeylerimiz artık ağabeylerimiz olmadıklarını anladılar ve önce birkaç kez ağız dalaşı, sonra tekme tokat birbirimize girdik. Daha sonra birkaç kez bize günah çıkartmaya geldiler. “Niye böyle yapıyorsunuz, yine beraberiz” dediler ama iş işten geçmişti.

Artık kendimiz bir grup kurmaya hazırdık ve kapalı tribüne geçtik. Yaklaşık 30 kişiydik. Kesik Ahmetler, Perez Turgaylar, Sekolar, Altuğlar, Ayı Arif, Deli Kubilay, *** Fatih, Kamber Bülent, Dayı Alper, Biftek Cem, rahmetli Mami, Emrah, Deniz, Koca Cihan, Hakan Mantar ve ben Tatar Mustafa. Bu gruba lider olduk. Derken 3-5 hafta sonra kapalıda 250-300 kişi olduk. En büyük özelliğimiz, her maça yeni bestelerle, yeni flamalarla gelmemizdi. Hepimiz öğrenciydik, hepimizin maddî durumu yerindeydi ve şehirde herkesi tanırdık. Belediye başkanından valiye, emniyet müdüründen Oda başkanlarına, fabrika sahiplerinden şehrin zenginlerine kadar herkesi ama herkesi tanırdık ve onlar tarafından da çok sevilirdik. Bütün mülkî amirlerin odasına kapıyı çalmadan girer, ne istersek yaptırırdık. Barlar, disco’lar bizim toplanma yerimiz, Kızılcıklı bizim kalemizdi. 0 kadar güçlendik ki, o kadar çoğaldık ki kapalıda, artık biz tribünde adam ayıklamaya başlamıştık.

Diyarbakır’da şehit olan rahmetli Gaffar Okkan bizim babamızdı. 0 zamanlar Eskişehir Asayiş Şb. Müdürü’ydü. Bizim o kadar çok kahrımızı çekti ki, anlatsak kimse inanmaz. Mekânı cennet, toprağı bol olsun. 0 şehit olunca bütün Eskişehir yas tuttu. Ama bizim acımız çok daha büyüktü. Kolay değil, koskoca Baba Gaffar gitmişti. Biz onun bir gün Eskişehir Emniyet Müdürü olacağı günü hayal ederken, o cennete, bizim Mami’nin yanına, Kelaynak İsmail ağabeylerimizin yanına gitti. Ruhu şad olsun.

Tribünümüz çok iyiydi. Eskişehir’de üniversitede okuyan diğer tribün çocukları bir kez maça, bizim yanımıza geliyor ve bir daha bizden ayrılamıyorlardı. İçimizde FB’li, GS’li, BJK’li, A. Güçlü, Bursalı, Antalyalı, Göztepe’li çocuklar vardı. Hepsiyle kanka olduk, cankuş olduk. Hepsi bizi kendi şehirlerinde, evlerinde misafir ettiler. Yıllar önce mezun olanlarla hâlâ görüşür ve haberleşiriz. Biz tribünde Türkiye’nin en büyük 3-5 taraftar grubundan biri olmuştuk ama takım günden güne eriyor, her geçen sene bir önceki seneyi aramaya başlıyorduk. Kongrelerde kulübe başkan son dakikada, pek çok insanın araya girmesiyle, zorla, binbir nazla bulunuyor, kendisine de iyi bir yönetim kuramıyordu. Belki de 10 senedir hiçbir kongreye önceden aday veya çift liste çıkmadı. Yani biz tribün olarak hiç başkan seçme şansı yakalayamadık. Kim gelse razı olduk. Çok büyük başarılar için baskı yapamadık, büyük transferler isteyemedik. Çünkü Eskişehir gerçeğini biliyorduk. Eskişehir’de kara para yok, kolay kazanılan para yok, başkan olmanın verdiği avantaj ve reklam ile alabileceğin çok büyük ihaleler yok. Eskişehir’de çok zengin var ama hepsi helal yoldan vergisi ödenip zor kazanılan paralar. Böyle olunca da insanlar Eskişehirspor’a çok para aktaramıyorlar.

Bu olumsuzluklar bizi maalesef 3. lige kadar götürdü. Akşehir’de, Buldan’larda, Antalya Köy Hizmetleri’nde kaybolduk. Sahayı bulamadık. Bakın, stat diyemedim, çünkü stat yok. Saha var ve biz de bulamıyoruz. Neler gördük neler... Nerelere gittik, bir Allah bilir, bir de biz. Bizim durumumuza İstanbul takımları düşse acaba kaç seyirciye oynarlar, acaba hâlâ onları ölümüne sevebilen kaç taraftarı kalır? Keşke bunu görebilme şansımız olsa... Ama biz 3. ligde ortalama 15-20 bin ve Afyon maçını da 30 bin biletli seyirciye oynadık. Bu maçın yazısı İngiliz gazetelerinde çıktı. “Türkiye’de futbol aşkı. 3. lig takımına 30 bin taraftar” başlığı ile... Bu gazete Eskişehir’e de geldi ve yerel basında da çıktı. Neyse ki, o kâbus 1 sene sürdü ve biz hemen 2. lige geri çıktık ama yeterli miydi? Tabii ki asla... ‘94-’95 sezonunda yeniden 1. lige, eve döndük, ama maalesef bu da kısa sürdü. 0 sene 1. ligde transferde en çok para harcayan kulüp olmamıza rağmen küme düştük. O sene Yılmaz Vural’ın Eskişehirspor’a yaptığı kötülükleri hiçbir zaman unutmayacağız ve inşallah bunların hesabını bir gün soracağız. Zaten o seneki hataların cezasını Eskişehirspor hâlâ çekmektedir. Banka kredisi, borçlar hâlâ kapatılamadı ve çığ gibi büyüdü. İnanılmaz rakamlara imza atan Yılmaz Vural ve ekibi paralarını faiziyle birlikte tıkır tıkır aldı. Transfer edilen topçular, kulüpleri, para veren yöneticiler vs. ESES’in tüm gelirlerine temlik ve haciz koydular ama gelirler borçların faizini bile karşılamıyordu ve hâlâ da öyle. İşte bu sebeplerden dolayı kulübün iki yakası biraraya gelmedi ve bu gidişle uzun yıllar da gelmeyecek. Taa ki, şimdiki büyük belediye başkanından kurtulup eski başkanımız rahmetli Aydın Arat gibi bir başkan gelene dek...

Neyse, dönelim tribüne... Artık Kızılcıklı’y\ kuralı neredeyse 4-5 sene olmuştu ve bizim de 2. nesilimiz geldi. Hem de bizden daha iyiydiler. Hepsi kolejde, özel okulda okuyor, hepsi kalite takılıyor, yakışıklı, civa gibiydiler. İşin en güzel yanı, onlar da bizden öncekiler ve bizim gibi safkandılar. Yani sadece Eskişehirspor’luydular. Zaten bizi bu kadar çoğaltan ve güçlendiren de buydu. Hepimiz safkan ESES’liydik. Ama 2. nesilden çok fazla yararlanamadık. Çünkü hepsi üniversite kazandılar ve İstanbul, Ankara, İzmir’e dağıldılar. Kazanamayan 5-10 kişi de Kıbrıs’a ya da İngiltere’ye gitti.

Belki inanmayacaksınız ama İngiltere’de okuyan Deniz her hafta sonu maça gelir, ama evine görünmeden geri dönerdi. Hatta bir hafta sonu yine maça geldiğinde Atatürk havalimanından çıkamadan geri dönmüş İngiltere ye. Çünkü o hafta sonu sayım nedeniyle sokağa çıkma yasağı vardı ve maçlar cumartesi oynanmıştı. Buna çok gülmüştük ve uzun süre onu tiye aldık. Tribünümüzden o kadar çok adam çıktı ki, özellikle İstanbul’da çok kalabalığız. Herkes iş güç sahibi oldu, çok güzel mevkiilerde (borsa danışmanı, pilot, Atatürk Havalimanı kulede, Beyoğlu’nda bar sahibi, pek çok sigorta ve bilgisayar şirketinde iyi mevkiilerde, kameraman, esnaf ve millî takımın koruma müdürü) tribün çocuğu kardeşlerimiz, dostlarımız var. 1,5 ay önce kartal deplasmanına 6 otobüs geldik. Otobüsler direkt stada indi. Biz abiler artık deplasmana 3-4 araba ayrı gidiyoruz. Yolda bizim İstanbul’daki çocuklar aradı. “Abi Bağdat Caddesi’ndeki Divan’ın önündeyiz, sizi bekliyoruz” diye. Oraya bir gittik, insanın ağlayası geldi. Divanın önünde 45-50 kişi. Hepsi artık İstanbul’da yaşayan bizim tribünün 1., 2. ve 3. nesil çocukları. Hepsi aslan gibi ve hâlâ ESES’li. Herkeste o sıcak havaya rağmen kaşkol, çoğunun üzerinde 3-5 senelik formalar. “Ancak bu kadar kişiye ulaştık abi, bir dahaki sefere daha kalabalık olacağız” diyorlar bize sarılırken. Yaklaşık 1 saat orada Lacoste’un önünde muhabbetten sonra maç saati yaklaşmıştı. Herkes arabaları değişik yerlere bırakmış. Sahil yolunda buluşuyoruz dedik. Aman Allah’ım, sahil yolunda 15 arabayız. Hepsinde bayrak, camlarında formalı, kaşkollu yaklaşık 50 delikanlı. Konvoy yaparak öyle gittik Kartal’a kadar. Yolda inanın herkes alkışlıyor. Pek çok insan “Hadi artık, nerede kaldınız? Süper lig siz olmadan hep eksik oynanıyor” dercesine bize el sallıyor. Belli ki onlar da bizi özlemişler bizim 1. ligi özlediğimiz gibi. Maltepe’de polis durdurdu bizi. “Ne yapıyorsunuz gençler? Hayırdır, bu ne gürültü?” diye. “Abi” dedim, “bozma neşemizi, maça gidiyoruz. Hasret kalmışız birbirimize, hasret kalmışız böyle günlere”. Polis ne dedi, tahmin edebiliyor musunuz? “Eskiden hepimiz ESES’liydik. Nerede o eski ESES? Fethi-Nihat -Ender, filelere gönder. ES-ES, Kİ-Kİ, ES-Kİ-ES (tam olarak söyleyemiyor. Belli ki unutmuş. Ne de olsa bizi görmeyeli uzun yıllar olmuş.) “Hadi gençler, yolunuz açık olsun, inşallah tez zamanda dönersiniz layık olduğunuz yere. Ama yavaş gidin haa!”

işte böyle tribündeki dostlarımız. Her ne kadar düşman gibi görünsek de, aslında hepimiz aşağı yukarı aynı karakterde, aynı şeylere gülen ve ağlayan, belki farklı renklere gönül vermiş, ama aynı amaçlar için uğraşan, aynı duyguları paylaşan ve pek çok özellikleri ile birbirine benzeyen insanlarız. Örneğin hepimiz delikanlı, mert ve sağlam adamlarız, hepimiz vatansever ve milliyetçiyiz (MHP’liyiz demek değil), duygusalız, fedakâr ve çok cefakârız. Kimsenin bu işten maddî bir beklentisi yok, tek derdimiz maneviyat, yani kulübümüzün başarısı. Giyim şeklinden saç şekline kadar bile çok benziyoruz. Tribünde kaybetmektense maçı kaybetmeyi tercih ederiz. Çünkü tribün bizim namusumuz, yaşam şeklimiz. İtibarımız gideceğine başka şeylerin gitmesini tercih ederiz, işte bu uğurda bazen hakikaten işin tadını kaçırdığımız oluyor. Hâlâ maçlara emanetle gitmek, bana ve benim yaşıtlarıma ters gelmeye başladı artık (oysa ki, daha birkaç sene öncesine kadar maçlara emanetsiz gitmek, donsuz gezmek gibi gelirdi bize. Şimdiki gençlere geldiği gibi). Ben Kızılcıklı’nın lideri olarak buradan sesleniyorum. Türkiye’de ciddiye alınacak tribün sayısı zaten 10’u bulmaz. Haberleşelim ve bir yerde toplanalım. Savaş baltalarını toprağa gömelim (her ne kadar biz 3-5 senedir savaşacak adam bulamasak da...). Örneğin biz Bursa ile bunu başardık. Eskiden Eskişehir’de 16 plaka, Bursa’da 26 plaka gezemezdi. Kanlar akardı. Ama şimdi onlar bize, biz onlara misafir oluyoruz. ‘96-’97 sezonunda Eskişehir’de Bursa’lılarla yan yana maç seyrettik. Aramızda tek bir polis olmadan. O maçta bizi yenmelerine rağmen maçtan kol kola çıktık ve onları yolcu ettik. Bursa’ya giderken de Texas’in liderleri Eskişehir’e geldi ve Bursa’ya aynı otobüsle beraber gittik. Sahada Eskişehirspor ve Bursaspor bayraklarını beraber gezdirdik. Bursa tribünlerine siyah-kırmızı, ES ES tribünlerine yeşil-beyaz bayrak astık (her ne kadar maç sırasında biz onların, onlar bizim bayrağımızı yırtsalar da, maçın stresine verdik ve yine kol kola dışarı çıktık). Yani diyorum ki, aslında birbirimize çok yakınız. Birbirlerimizi tanısak çok sevebiliriz. Artık kardeşlerimiz maçlara güven içinde gidip gelsinler. Bunları ancak tribün abileri başarabilir. Yoksa şu anda tribünleri götüren 18-25 yaş arası asla başaramaz. Zaten böyle bir şey istemezler. Hepsi delikanlı, hepsinin kanı kaynıyor çünkü. Rakip takımın taraftarını bulamazlarsa birbirlerine giriyor çocuklar.

Bu anlattıklarımdan hiç kimse sakın korktuğumuzu ve bu yüzden barış istediğimizi çıkartmasın. Biz her yola varız. Dostluk isteyene dostluk, savaş isteyene hodri meydan. Ama aklın yolu birdir. Belli bir yaştan sonra bazı gerçekler daha net görünüyor. Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok, kabul ediyoruz. Zaten bu yüzden barış çubuğunu uzatıyoruz, düşman gibi görünen diğer tribünlere. Bu yazımda tribünün doğuşundan, şu andaki durumundan ve duygularımdan bahsettim. İleriki sayılarınızda sabahladığımız maçlar, gidilen deplasmanlar, girdiğimiz çatışmalar ve diğer mevzulardan bahsetmek, bazı güzel anılarımızı abartmadan, harbiden olduğu gibi anlatmak, sizinle paylaşmak isterim.

Bütün tribünlerin neferlerine selam ediyor, Allah’a emanet olmalarını diliyorum
Sensiz Hayat Bir İşkence
Dilimdesin Gündüz Gece
Satır Satır Hece Hece
Şarkılarım Senin İçin.
Yukarı
çibörek26 Liste gör
Yazar


Tufan Demircan
Yaş: 44
Katılım: 08/Tem/2010
Online Durum: Offline
Mesajlar: 213
Direct Link To This Post Tarih: 17/Eki/2010 saat 22:02
Alıntı yapılan 19eses65

Bende bundan sonra KIZILCIKLI yı bıraktım.Bundan sonra hiç bir gruba girmeyeceğim (KIZILCIKLI NEFER AYDER ALTES ÜNİESES) hiç farketmez bundan sonra AÇIK TRİBÜNDE yerimi alacağım ve sadece ESKİŞEHİRSPOR taraftarıyım... Kısacası bıktım artık bu grupculuk zihniyetinden...YETER ARTIK
Tam senin yaşındaydım aynı cümleyi kurduğumda...
Pişman olmayacaksın kardeşim,üzülme...
Sadece EsEs...
Yukarı
19eses65 Liste gör
Yazar


Hasan
Yaş: 36
Katılım: 29/Haz/2010
Yer: SuLtAnDeRe
Online Durum: Offline
Mesajlar: 229
Direct Link To This Post Tarih: 17/Eki/2010 saat 21:58
Bende bundan sonra KIZILCIKLI yı bıraktım.Bundan sonra hiç bir gruba girmeyeceğim (KIZILCIKLI NEFER AYDER ALTES ÜNİESES) hiç farketmez bundan sonra AÇIK TRİBÜNDE yerimi alacağım ve sadece ESKİŞEHİRSPOR taraftarıyım... Kısacası bıktım artık bu grupculuk zihniyetinden...YETER ARTIK
Sokakta da oynasan kaldırıma çıkıp bağırmayan şerefsizdir ESESİM
Yukarı
ESES1987ORÇUN Liste gör
Yazar


orçun köseoğlu
Yaş: 37
Katılım: 26/Haz/2009
Online Durum: Offline
Mesajlar: 90
Direct Link To This Post Tarih: 17/Eki/2010 saat 21:51

mustafa abi bile ugrasamadı tribundekı kendını bılmez pıslık ınsanlarla oda en sonunda dogru olanı yaptı kızılcıklıyı bıraktı bende bagırmayı kızılcıklıda ogrendım zaza yavuz deli kubilay kerem tüni biç fatih ayı arif alper pekı bunlar nıye bıraktı ıste o pıslıkler yuzunden benım dusuncem boyle o deplasmana gıdıoz kızılcıklı yolda yagma yapmıs bu deplasmana gıdıoz kızılcıklı rakıp taraftarla kapısmıs kızılcıklının adını kırletmekten baska bısey yapamadı o mustafa abıden sonrakı ınsanlar gıttıkçe kan kaybettı kızılcıklı ben dahıl cogu kısı acıkta sımdı...

nefer grubu guzel bır operasyon yaptı odunpazarı trıbunden attı gıtmedım mı gıttım odunpazarı ıle deplasmana da gıttım gıdenler bılır yagmanın kıralını gordum adam kola biskuvi yi gectım petbardak bıle calıcak kadar acız 5 krş luk petbardak ya neyse nefer trıbunu nunu kutluyorum bu guzel olusumundan dolayı..
 
içim kan aglasada kızılcıklı için sonuçta o mensubun uyelerıydık eskıden.
AYDER i KIZILCIKLI bitirdi KIZILCIKLI yı NEFER bitiriyo NEFER i de bitirir birileri benım izlenımım bu...
 
böyle geldi böyle gidiyo ...
 
kimse üzülmesin kızılcıklı eridi diye belki bizim için daha hayırlısı oluyo ama...
Yukarı
otomatikkapi Liste gör
Usta Yazar


Selim Demircioglu
Yaş: 53
Katılım: 31/Tem/2007
Yer: Türkiye
Online Durum: Offline
Mesajlar: 3886
Direct Link To This Post Tarih: 17/Eki/2010 saat 18:19
Kerem şimdi biride çıkıp senin ve bu soruyu soranlara cevaben " Kızılcıklıyı bırakıp gidenler kimler ?" diye sorarsa ne diyeceğiz. "Neden içeride kavganızı vermediniz ?" derlerse ne diyebiliriz. Sonrada aynısını eski Ayder için Kızılcıklıya sorarız...
Hadi benim bahanem var, yaş 40 oldu, çoluk çocuğa karıştım işim olmaz der geçerim...
Sen 21sin Kızılcıklıda hiçmi bağırmadın, sonra neden gittin demezlermi ...
Bence taraf olanlar biraz sakin olmalı...
 
Aynen yazında dediğin gibi, geçen yıl tribünden gönderilen Ayder değildi...
Ayder pekçok büyüğümüzün halen çok değer verdiği bir semboldür. Korumalıyız...
Keza Kızılcıklıda...
Neferde böyle yaşatılmalı, anılmalı...
Sonra her frubun içerisinde birbirini çok seven arkadaşlar var...
 
Biz burada İstanbulda gruplarımızı değil Eskişehirsporu ortak payda etmişiz.
Şimdi böyle oldu diye kopalımmı, düşmanmı olalım...
Grup ismini öne çıkartarak, öbürünüde alaşağı ederek yol alamayız...
 
Geçmişe duyulan özlem ve geleceğe olan umuttur bizi yaşatan...
Yukarı
RyL Liste gör
Usta Yazar


Murat
Yaş: 40
Katılım: 09/Nis/2009
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1690
Direct Link To This Post Tarih: 17/Eki/2010 saat 18:05
Eskişehir'de tribün grubu deyince aklıma ilk Kızılcıklı geliyor hep onu benimsemişimdir. Deplasmanlara gittiğim zaman genelde Nefer' i tercih ediyorum ama ben ve benim yaşıtlarım tribüncülüğe Kızılcıklı'da başladığı için belki de bizim için bu isim diğerlerinde farklı geliyor tabiki tek amaç Eskişehirspor ama Kızılcıklı ismi de alışkanlık işte. Şu anda mahallemdeki çoğu kişi Nefer'de liseden arkadaşlarım Nefer'de ve Nefer haliyle bana daha yakın geliyor. Kızılcıklı hakkında konuşmak gerekirse uzun zamandır bir çöküş içerisindeydi zaten tribünün yaş ortalaması çok düştü yeni gelen heyecanlı gençler arkalarına birilerini alarak veya topluluk psikolojisiyle önüne gelene atar gider yapmaya başladı. Aralarında iyi niyetli kişilerde var tabiki onları ayrı tutuyorum ama yukarıda bahsettiğim tipteki insanlar gittikçe çoğaldı ve buna kimse engel olamadı nitekim geldiğimiz noktada Kızılcıklı kendini gücünü kendisi kaybetmiştir. 
Yukarı
çoko26 Liste gör
Yazar


kerem
Yaş: 35
Katılım: 28/Haz/2010
Yer: istanbul
Online Durum: Offline
Mesajlar: 97
Direct Link To This Post Tarih: 17/Eki/2010 saat 17:52
Nefer Tribünü nereye gitse kavga ediyor diye yazanlar var, sizce edilen bu kavgaların sebebi nedir, konuların iç yüzü nedir, bunları hiç kendi kendinize sordunuz mu, düşündünüz mü?

Nefer Tribünü hiçbir zaman kendi menfaatlerinin peşinde koşmamıştır, bazı konuşanlara inat da hiçbir zaman koşmayacaktır, Nefer Tribünü ne yaptıysa, ne yapıyorsa, ve ne yapacaksa; tek düşüncesi Eskişehirspor'dur.

Kızılcıklıyla yaşanan olayların yaşanmasını kimse istemezdi, ama olanlar oldu, yapılan yanlışlar göz önüne alındı, ve gereği yapıldı. Bence de gayet yerindeydi ve olması gibiydi yapılanlar.

Kimse; bu iş böyle olmamalıydı, pankart olayı yanlış olmuş, koskoca Kızılcıklı böyle bitmemeliydi, yapılan saygısızlıktır, ayıptır vs. muhabbetlerine girmesin. O her gittiği yerde kavga eden Nefer Tribünü, Ayder grubunu tribünlerden sildiğinde bu yazılanlar neden yazılmadı, neden kimse Nefer nasıl olur da Ayder pankartını söküp atabilir demedi, neden, bu Ayder ismine nasıl yapılır denmedi hiç? Çünkü onlar odunpazarlı, ve aslında Ayder ismiyle hiçbir alakaları yok, önemli olan şahıslardı dimi..

E peki sizce şimdi ne fark var? Neden şimdi çıkıyor bu saygısızlıktır ayıptır muhabbetleri? Kızılcıklının bir ismi bir saygısı var evet, ama bugünkü Kızılcıklı, eski, bu ismi yaratan Kızılcıklı mı? Uzağından yakınından geçmez, geçemez! Kızılcıklıyla ne yaşandıysa, o koskoca Kızılcıklı ismini bu hale getiren şahıslar yüzünden yaşandı. Nefer Grubu Kızılcıklı ismine saldırmadı, Kızılcıklı ismini indirmedi demirlerden, Nefer Grubu Kızılcıklıyı yönettiğini sanan insanları indirdi.

Nefer Grubu, yine Eskişehirspor için kavgasını etti..

Herkeste bir suçlu arama merakı, kimse suçlu falan aramasın, suçlu ne Biziz, ne de dün olay yaşadığımız, kendini Kızılcıklı Grubu sanan insanlar, suçlu koskoca Kızılcıklı ismini böyle adamlara bırakıp giden, çürümesine, yoldan çıkmasına göz yuman insanlardır..

İnternet başından olmasaydı, yapılmasaydı, Kızılcıklıya bu yapılır mı, Nefer tribünü bunu nasıl yapar diye yazmak kolay, neden sahip çıkmadınız bu isme, neden koşturmadınız Kızılcıklının peşinden, kimse yanlış anlamasın, neden sahip çıkmadınız derken neden Neferle sizde kavga etmediniz demiyorum, neden bu ismin bu kadar düşmesine en başta izin verdiniz, neden bu insanların bu değeri bitirmesine ses çıkarmadınız, Kızılcıklı eski Kızılcıklı olsaydı, bu olaylar zaten hiç yaşanmazdı..

Şimdi tekrar soruyorum, her yerde mücadelesini veren, eskişehirspor için kavgasını eden Nefer Grubu da mı bırakıp gitseydi? Nefer Grubu da mı göz yumsaydı tribünlerin çöküşüne?
Sevdan Benimle Her Yerde!
Nefer
twitter.com/gulerkerem
Yukarı
otomatikkapi Liste gör
Usta Yazar


Selim Demircioglu
Yaş: 53
Katılım: 31/Tem/2007
Yer: Türkiye
Online Durum: Offline
Mesajlar: 3886
Direct Link To This Post Tarih: 17/Eki/2010 saat 16:53
Buralarda bu işi dillendirmenin zararlı olacağı düşüncesindeydim ve hala öyleyim...
İnsanların ağzı torba değilki büzelim tabi ama en azından taraflara sukunet tavsiye ediyorum...
Yada ap açık konuşulsun geçmişten günümüze tartışılsın, ama bu grupların zararından başka hiçbirşeye yaramaz...
Geçen sene sonu mevzudaki fikir birliği bu konuda oluşmadı henüz...
 
Ben yine konuşulsun konu kapansın diyorum...
Takdir sizlerin...
Geçmişe duyulan özlem ve geleceğe olan umuttur bizi yaşatan...
Yukarı
GodLeSS Liste gör
Yazar


Ali
Yaş: 39
Katılım: 08/Kas/2007
Yer: Perama - Greece
Online Durum: Offline
Mesajlar: 255
Direct Link To This Post Tarih: 17/Eki/2010 saat 15:50
YurtDisindan gecen hafta sonu geLdim ayagimin tozuylada maca gittim Disardayken Hep internetten takip edebiliyordum ne olacak bu takimin hali diye düşünürken geLdim ve gördümki taraftarin hali takimdan beter :S 26 yillik hayatimin en azindan 10 yili Tribünde gecti Kizilcikli'nin harbi Kizilcikli oldugu dönemleride bilirim Neferin KuruLuşundan bu güne gecen süreyide cok iyi bilirim kimse Kızılcıklı'yı savunmasin geç bile kaldilar 5 tane lise kopilinin deplasmanlarda kendi abilerinden büyük adamlara gider yapmalarindan tutun sagda soldaki olaylara kadar son bir kac yilin eseridir ve kimse yillar öncesinde de simdi de Kızılcıklıyı bilincli bir sekilde birakmamistir Kızılcıklı kendisi insanlarin gitmesine sebep olmustur... Gecen sezon bile deplasmanda Nefer KızılcıkLı diye bagirip 3 dakika sonra önüme ne dikiliyon diye önündekilere salca olan 15-16 yasindaki bebelerin sucu degildir bu durumlar böylelerini kendi bünyesinde bulunduranlarin bulunmalarina izin verenlerin sucudur... gecen sezonun ikinci yarisindan beri Türkiye'de oldugum her maca gidiyorum içerde Acik Disarda'da bireysel yada Nefer'le gidiyorum eskisi gibi bir ortam olmadigi icin görevmiş geliyor ama Ben EskişehirSpor'luyum arkadas ben grupcu yada reisci degilim ;)
Baska Diyenlere inat...!!!
Yukarı
Nefer_İlkay Liste gör
Yeni Yazar


İlkay Yılmaz
Yaş: -
Katılım: 03/Oca/2010
Online Durum: Offline
Mesajlar: 12
Direct Link To This Post Tarih: 17/Eki/2010 saat 15:22
Durup dururken caddelerde delikanlı NEFER nerde diye bağıran şahıslar, yine durup dururken barlarda biz NEFER'iz diye kavga eden kızılcıklı tayfası, ne oldukları aslında pek belli olmayan ve üç beş kuruşun! peşine düşmüş, bize de yanımızdaymış gibi davranıp arkamızdan iş çeviren ahmaklar sayesinde bu durumlara gelindi,, merak edenler için söylüyoruz; NEFER olması gereken her yerde olacaktır, duruşundan ve gayesinden taviz vermeden, yıllardır milletin yaka silktiği tüm yamyamları tribünlerden silene kadarda mücadeleye devam edecektir!
Emanetçilerin en büyüğü, Allah'a emanet olun.

Yarı Dalgalı Olmamalı Deniz, Ya Durulmalı, Ya Kudurmalı,,,
Ya Köküne Kadar Batmalı Hançer, Ya Kınında Durmalı...
*** NEFER ***
Sen bendini yıkan asi su,
Sen engel tanımayan rüzgar,
Sen Ergenekon dağından doğan güneş,
Sen ALLAH’ ın iman ve bilek gücü ile donattığı şanslı kul...
Senin adın TÜRK...
Yukarı
 Cevapla Cevapla Sayfa  <1 7980818283 287>


Forum Kısayol Forum İzinleri Liste gör

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums® version 9.50
Copyright ©2001-2008 Web Wiz

Bu sayfa 0,578 saniyede hazırlanmıştır