TRT 1'de Eskişehir.

Efsane amigolar başkanlar,futbolcular,ve teknik adam yaratmış bir şehirde futbolu görmemezlikten gelmek en azından abdullah gegiç gibi futbolun dehası profesörü için vefasızlıktır.
Bir şehre başkan olup sosyal demokrat görüşle şehri görmek ve yenilemek büyük bir haksızlıktır.Şehre getirdiği hava,soluk tartışılmaz; Ama bir şehirin dinamiklerlni görmezden gelmekte eskişehire ihanettir.
Bugün turizmde Eskişehir çok kötü durumdadır,kongrelerin,torplantıların yapılacağı şehir bunu görmezden gelmektedir.elindeki malzemeleri kullanamadığından yerli turist gelmemektedir yeni yeni odunpazarı evi restorasyonları,beledeiye hamamı doğru yatırımlardır.
Bugün Beypazarı Ankara içinde örnek alınmalıdır.hiç bir şekilde kayırmadan siyasi düşünce gütmeden,objektif düşünülmelidir
Bugün amatör futbolu destekleyecim diyen başkan eskisporu düşürmüş kentin köşeleri ücra yerleri hem altyapı hem sosyal yönden kısır bırakılmıştır.Üniversite gençliğine yönelik çalışılmıştır.
Başkan bir dahaki dönemde yine seçilecektir,Artık siyaset futbol ilişkisini unutmalıdır bu şehirde herkesime kucak açmalıdır.Elindeki her nimeti değerlendirmelidir.istanbul,ankara,bursa arasındaki bir şehire hiç yakışmayacak eksiklikler mevcuttur.havaalanı açılması,hızlı tren,yeni yapılacak yollar,garın yer altına alınması olumlu gelişmelerdir bunların üstüne yapılacak büyükerşen projeleri Eskişehiri Eskişehir yapacaktır

Salim Bey, Beni kınadığınız için teşekkür ederim. Oscar Wilde; “Herkes benim düşünceme katılırsa, yanılmış olmaktan korkarım.”demiş.. Fakat kınamanızı yaparken yazdıklarımı çürütmeye ve bizleri bilgilendirmeye yönelik yapsaydınız daha iyi olurdu. Hepimiz aynı düşüncelere sahip olamayız. Siz farklı düşünüyorsunuz diye ben sizi kınayamam.

 

Demokrasilerde, bilmem şu kadar yerden yöneticilik teklifi almış kişiler eleştirilemez diye bir kural olduğunu sanmıyorum. Yıllar önce Anadolu Üniversitesi rektörlüğünden alındığında, tekrar göreve dönmesi için imza topladığım Sn.Büyükerşenin her yaptığını da desteklemek zorunda değilim.Yazımı iyi okusaydınız, benim bu şehirde yaşadığımı anlardınız. Ben bu şehirde yaşıyorum. Hatta benim rahmetli annemde, babamda, dedelerimde bu şehirde yaşadılar. Profilinizde 25 yaşında olduğunuz yazıyor. Eskişehir’in geçmişiyle ilgili yazdıklarımın doğru olup olmadığını Eskişehir 'de yaşamış aile büyüklerinize sorarak öğrenebilirsiniz.

Alıntı yapılan Endy Alıntı yapılan MuratN Ender abi yazın bir harika şiddetle katılıyorum. Bu yazdıklarını Büyükşehir Belediyemize de faxlar mısın?_   İltifat etmişsin.Teşekkür ederim. Faksa gerek yok.Emin ol. Sadece Eskişehir sporla değil, Eskişehir’le ilgisi olan herkes, nasıl ki Eskişehir basınını takip ediyorsa; bu forumu daha iyi takip edip yazılanları okuyor. Çünkü Eskişehir halkının düşüncelerine en iyi bu forumun sayfalarında ulaşabiliyorlar.

Selahattin Bey, Eskişehir’in şu anda Türkiye kentleri arasında en iyi olanlar arasında olduğuna bende katılıyorum. Yapılanları küçümsemiyorum. Zaten seçtiklerimizde bir şeyler yapmak için oradadırlar. Yazdıklarımı hiçbir partiyi ve kişiyi hedef alarak, yıpratmayı ve yüceltmeyi hedef almadan yazdığıma emin olabilirsiniz. Burada Eskişehirli ve Eskişehir sporlu kimliğimle bulunuyorum. Eskişehir’de yapılanları hepimiz biliyoruz. Önemli olan yapılmayanlar, yapılması gerekenler. Avrupa kentlerine turist olarak gidenlerin gördükleri yerlerinde başında o şehrin meydanları ve meydanlarındaki heykeller geliyor. Eskişehir de bırakalım turizmi..Kentin doğası gereği  meydanlara ihtiyaç vardır. “Her şey çok güzel, daha ne olsun.” dersek gelişemeyiz. Eskişehir’in neden; “Kültür ve Sanayi Kenti” tanımına birde Turizm eklemesin. Değerlerimize bize ait olanlara sahip çıkarak, neden gerçek bir Avrupa kenti gibi, yada Avrupa kentlerinin bizi  örnek alacağı bir kent olmayalım.

Bildiğimiz gibi Eskişehir’in iki üniversitesinde on binlerce öğrenci okuyor. Eskişehirlinin değerlerine sahip çıktığına inanıyorum. Eskişehir spor taraftarlarının çoğunu Eskişehir de yaşayanlar olduğunu düşünürsek, onca kutlamalar olmuş, ama kentin mobilyalarına zarar gelmemesine özen gösterilmiştir. Eskişehir halkı bunun bilincindedir.  Gerçek bir Eskişehirlinin de porsuk çayına bir kola kutusu, sokaklarına da çekirdek kabuğunu vs. attığını sanmıyorum.

Eğer Eskişehir’i Avrupa kenti derken; Eskişehir in eski ve yeni hali ile kıyaslıyorsak, Bunu birde 1950 li, 60 lı 70 li yıllarla kıyaslamanızı öneririm. Bence 1950,60 ve 70 li Eskişehir’i o yıllardaki şartları göz önüne aldığımızda kat kat Avrupa kenti idi. Sadece köprülerin yenilenmesi, ulaşımın bir kısmının tramvayla yapılması, birkaç park bizi Avrupa kenti seviyesine getirmiyor. 40’lı yıllarda Eskişehir’in nüfusunun %66 sı kırsalda yaşıyordu., 50, 60 ve 70 li yıllarda da nüfus düşüktü. Belki sokak başına bir araç bile düşmüyordu. Ama büyük caddeleri, ve birçok mitinge, gösteri ve kutlamaya ev sahipliği yapmış meydanı vardı. O yılların şartlarına göre Eski Toprak Mahsulleri Ofisi, Eskişehir Gar binası devasa.. Atatürk lisesi, Eski Osmanlı Bankası, Vilayet konağı vs. gösterişli yapılarmış. Büyük caddeler içinde şöyle bir örnek vereyim; Atatürk caddesi yapılırken, bir çok kişi, “Bu kadar büyük ve geniş cadde olur mu, ne gerek var!” demişler. Birde o yıllarda, Doktorlar caddesini bulvar, Subay Orduevinin de otel olduğunu düşünün.. Benim hatırladığım; Hamamyolundan Akar deresi geçer ve o derede kuğular yüzerdi. Üzerinde de “Türkiye’nin Paris’i” yazardı. Şimdi o gerçek derenin yerinde yapay dere ve içindede kuğu heykelleri var! Porsukta bugün gondol var.. Dünde kayık, geçmişte de bedallı bisikletler vardı. Ve o kadar temizdi ki Migrosun önündeki asma köprüden porsuk’a atlayanları gördüm.. Dün Eskişehir’le özdeşleşmiş asma köprüler vardı. Bugün yeni yapılmış köprüler var. Dün Eskişehir’in bitki örtüsüne uygun salkım söğütler varken, bugün saksıda palmiyeler var.

Ender Bey, bu söyledikleriniz sonradan bir anda sihirli değnek ile düzeltilebilecek bir şey değil. Avrupa’da sözünü ettiğiniz o büyük meydanlar, şehir içi göletler ve parklar yüzyıllar öncesinden kalan miras ve gelecek kuşaklara da sayıları artırılarak bırakılan değerlerdir. Ayrıca, bu değerler o ülkelerde hatırlı kişiler adına yeni imar planları ile yok edilmemekte ve her yeni oluşan yerleşim alanlarına bunların yenileri eklenmektedir. Biz ise; mevcut olanlara ekleme yapmak yerine, mevcut olanları bile koruma ve kollamada bir yurttaş olarak gereken özlemi gösteremiyoruz.

Eskişehir’e Avrupa kenti derken; Eskişehir’in merkezi alanlarının eski hali ile yeni hali kıyaslaması yapılmakta. Şu anda Porsuk kıyısının Paris Sen, Duesseldorf Rehin, Münih Recht de İsar ve Salzburg Salzbach kıyılarından fazlası var, noksanı yok. Eskiden Sümerbank’ın yaptığı günlük boyamaya göre renk değiştiren ve TCDD ile kıyı mahallelerinin lağım sularının karıştığı ve kokudan burunların tıkandığı Porsuk mu? Bu günkü Porsuk mu?

Olay salt yenileşme yapmakla bitmiyor. Yapmak kadar o değerlere sahip çıkmak da önemli. Yenileşmiş Porsuk çayının o sözünü ettiğimiz kıyılardan fazlası var. Ancak, yurttaş olarak biz bunlara sahip çıkabiliyor muyuz?; Hayır. O sözünü ettiğimiz kentlerde ırmak kıyısına bırakınız çekirdek çitleyerek kabuklarını yere atmayı, pet su şişeleri içecek kutularını gelişi güzel fırlatmayı, yakılan bir sigaranın kibrit çöpü ve içilen sigara izmaritinin tekini bile göremezsiniz. Bunları yapan bir densiz olduğunda da gören ilk kimse yapanın anasından emdiği sütü burnundan getirir.

Eskişehir için Avrupa kenti derken; Porsuk çayı ve köprülerinin yenilenmiş gondollu yeni hali, hafif raylı ulaşım sistemi, çöp depolama ve yakma tesisleri, araç ulaşımına yasaklanmış alış veriş yolları, aslına uygun restore edilen Odunpazarı Evleri hedeflenmiştir. İnsan bazen içinde bulunduğu mekanda mevcut olan değişimi istemeden de olsa fark edemeyebilir. Ancak, Ankara’da yaşayan bir Eskişehir sevdalısı olarak şahsen ben bu değişimi fazlasıyla görmekteyim. Alanların açılmasında ve köhneleşmiş görüntülerin modernleşmesinde çeşitli baskı gruplarının direnci ile karşılaşan Büyükşehir heykelleşme konusunda biraz da kolaycılığı kullanarak abartıda bulunmuş. O kadar kusur da kadı kızında bulunur.

Öte yandan, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin kendi olanakları ile büyük bir gölet yapımına başladığını geçen yıl Sakarya Gazetesi’nde okumuştum. Bu arada Eskişehir ortasından geçen demiryolu hattının yer altına alınması, Bursa örneği çevreyolu yapımı ve en önemlisi Ankara örneği gecekondu önleme projelerinin hayata geçirilmesi bu modernleşmenin taçlandırması olacaktır. Bu modernleşmenin hayata geçirilmesi ise her şeyden önce trübünlere oynamadan, reklam edilme anlayışından uzak davranış ile destek ve yardıma bağladır. Bunu zaman içinde göreceğiz.