SENARYO AYNI AKTÖRLER FARKLI |
22 Haziran 2008 Pazar |
|
Eskişehirspor’un transferlerini izledikçe, basında çıkanları gördükçe ve söylenenleri duydukça ister istemez endişelerimiz artıyor. Yapılan transferlere baktığımızda sanki her biri Maradona imiş gibi lanse ediliyor. Başkan Halil Ünal başta olmak üzere maşallah yöneticiler de mangalda kül bırakmıyor. Hiç kimse transfer politikasının nasıl uygulandığını, teknik heyetin gönlüne göre gidip gitmediğini, kulübün menfaatlerinin ön planda tutulup tutulmadığını, alınan futbolcuların gerekli nokta transferler olup olmadığını sormuyor. Ortada bazı gerçekler var. Elde mevcut iskelet bir kadro yok. Çünkü daha iç transfer bitmemiş. İmza atan sadece dört kişi. Takımın eksik yerleri neresi? Kimse söylemiyor, yazmıyor. Sorarsanızda “Her tarafına adam alınacak” deniliyor. Sil baştan takım oluşturmanın riski nedir kimse sorgulamıyor, tartışmıyor bile. Sadece bomba tranferler denilerek balonlar şişiriliyor. Bunu yapan yazarlar çizerlerde Eskişehirspor’a en büyük kötülüğü yapıyor. Dış transferler, eldeki mevcut kadronun eksiklerine göre yapılır. Çok sayıda transfer yapmak önemli değil önemli olan takımın eksiğini giderecek, yerine göre kaliteli ve iyi transfer yapabilmek. Önce transferi yapalım sonra takımı oluştururuz zihneyi tehlikeli hemde çok tehlikeli bir uygulamadır. Caimayı uyuttuklarını zannedenler var.Çıkın sokağa da halkla bir konuşun bakalım. Herkesin ağzında aynı söz “ Aman ligde kalalım yeter”. Yani gördüklerinden mennun değiller. İşin ilgi çekici tarafı , Eskişehirspor’da süper lige yatkın isimlerle anlaşmannın yollarını bulmak yerine ayırılma yönüne gitmesi hiç hayra alamet değil. Hoca istemiyormuş… Eskişehirspor’un menfaati ne gerikiyorsa o yapılır hocada ona uymak zorunda kalır. Benim bildiğin önce iskelet kadro korunmaya çalışılır. “Efendim 16 futbolcumuz garanti. Sözleşmesi devam ediyor.” Nasıl garanti? Sen transferde anlaşamaz ve zoraki imza ile bırakırsan sahada verim alamazsın. Gitmesi istenenler ile kalanlara baktığımızda tecrübe ve kalite gideceklerden yana ağır basıyor. Oynatmak kolay. Herkesi oynatırsın. Sokaktaki adamı bile. Ama futbolcu olmadıktan sonra ne kıymeti var. Yineden takım kurmanın riskide ortada. Mevcut ideal kadrodan beş kişi değişsin, toparlamak 4-5 ay alır. O da tamamen teknik heyetin maharetine ve ustalığına bağlıdır. Sil baştan takım kurarsan en az bir sene gerekir. İnsanlar balık hafızalıdır ama arşivler unutmaz . 1995-96 sezonunu hatırlatalım. Tüm uyarılara rağmen o zaman gelen Yılmaz Vural ve ekibi ile yönetim silbaştan kadroyu oluşturdular. Bolu kampına transferler yapılamadığı için 12 kişi ile gidildi. Belçika’ya ise biraz daha fazlası ile. Lig başladığında transferler devam ediyordu. O dönemde mangalda kül bırakmayanlar göz boyamacılığına devam edip “ Aydın Aratla Avrupa kupalarına” diyecek kadar kurusıkı atıp duruyordu.. Gittik gitmesine ama Avrupa’ya değilde B ligine kadar indik ve yıllarca süründük.. Borç ise gırtlağa kadar. 12 yıldır ödüyoruz hala bitmiyor. Sanki aynı senaryo önümüze konulmuş gibi. Bir tek aktörlerin bazıları değişik. Aynı teraneler yine atılıyor. Birileri balon üzerine balon şişiriyor, birileride şakşaklığını yapıyor. Bugün Türkiye süper liginin ez az 10 kulübü, kökleşmiş, tesisleşmiş, kurumsallaşmış, aynı kadrolarını mümkün olduğu kadar yıllardır koruyorlar. Aşık atmanında bir ölçüsü var. Adamı çevirir “ Ya sen hesap kitap bilmiyorsun yada hiç dayak yememişsin “ derler. Hamasi nutuklarla, palavralarla, şişirmelerle Eskişehirspor’a ciddi anlamda kötülük yapılıyor. Gerçekler güneş gibi balçıkla sıvanamaz. Bu gerçekleri sokaktaki adam, taraftar farkında. |
Doğan PİNÇE-İstikbal gazetesi |
ben bu spor yazarı Doğan PİNÇE isimli arkadaşı yaklaşık 15 yıldır takip ederim .şahsen hiç bir tanışıklığım olmadığı gibi 2 kerede stadatta görmüşlüğüm vardır..zannedersem mesleği gereği basın kartı sayesinde maçları izliyor..
enterasan bir kişilk..Hıncal ULUÇ un Eskişehir şubesi olmak yönünde ciddi gayretleri var..hatta bu azmini ve gayretini başka şeyler için kullanmış olsa daha iyi yerlerde olabilirmiydi? diyede düşünmeden edemiyor insan
7-8 yıl önce bir maçta tüm stadda 10 bin kişinin koro halinde kendisine taraftarlar için yazdığı bir yazıdan sonra küfretmeleri dahi onun bu azmini, bu şevkini asla kıramadı..
gazetecilik mesleğini icra ediyor,görevini yapıyor diyelim diyelimde be kardeşim bazen insanın aklına: bu kadar kıl olmayı silah zoruyla mı başarıyorsun acaba ?diyede gelmiyor değil yani..
ha bazen gerçekten iyi şeyleri yazmıyor değil fakat genel anlamda özellikle transfer dönemlerinde ,takım zorlanıp aksamaya başladığında daha çok yangına körükle gider misali bakın ben diyorum türünden yazılarla resmen insanın üstüne bir panik,bir korku salmaktada üstüne yoktur..
şimdiye kadar gelen hiç bir yönetimi beğenmedi,hocayı beğenmedi,transferleri beğenmedi,çoğu maçta oynanan oyun onu hiç bir zaman tatmin etmedi,o olmadı, bu olmadı vs vs...
o bir futbol dehası,o bir toplum psikolojisi uzmanı,o spor basının duayeni,o bir fenomen oooooo Doğan PİNÇE..
şimdii hangimizin aklına şu üstteki yazısını okuyunca :ulann çıktığımız gibi düşeceğiz galiba diye gelmez?hangimizin akılna: yok kardeşim biz transfer yapmayı bilmiyoz millet çatır çatır süper yıldız alırken biz mal mal bakıyoz diye gelmez?
bu arkadaşın görevi gazetecilikse ve eleştirmeye hakkı varsa benimde onu bu şekilde eleştirmeye hakkım vardır..Eskişehir yazılı ve görsel medyasının hali icler acısı..tabiki bu kendi kazançları anlamında değil yıllardır ES ES üzerinden paranın anasını ağlatırlar,ama bugüne kadar bir tane patronda bende şu yönetime gireyim bi param nasip olsun demez,kendilerini yenileme anlamında bir adım dahi atmazlar..
evet sayın PİNÇE siz yinede bildiğiniz okumaya,dahası yazmaya devam edeceksiniz bunu çok iyi biliyorum.. fakat bazen yiğidi öldürürken hakkını vermeyide unutmayın...