|
"Kuresel Isinma"yi Durduralim! |
Cevapla | Sayfa 123 5> |
Yazar | ||
matt
Usta Yazar M. M. Altintas Yaş: 51 Katılım: 30/Tem/2007 Yer: United States Online Durum: Offline Mesajlar: 7729 |
Alıntı Cevapla
Konu: "Kuresel Isinma"yi Durduralim! Tarih: 05/Ağu/2007 saat 06:46 |
|
Sabah gazetesi yazari Yuksel Altug'un "Gokten Agac Yagacak" baslikli yazisinin son bolumunu iletiyorum:
**
Bugün de size çok önemli bir çevre organizasyonundan söz etmek istiyorum. TEMA Vakfı ve Manisa Belediyesi işbirliğiyle Manisa'ya Ekim-Kasım aylarında gökten ağaç yağacak!.. Evet, yanlış okumadınız. Bunun için sizin de yapmanız gerekenler var. Tükettiğiniz meyvelerin (erik, kiraz, şeftali, kayısı, vişne v.s.) çekirdeklerini 4- 5 gün süreyle kurutacaksınız. Sonra bir poşete koyup TEMA'nın her şehirde oluşturduğu toplama merkezlerine göndereceksiniz. Bu çekirdekler Ekim ayından itibaren yamaç paraşütçüleri tarafından Manisa'nın kelleşmiş tepelerine bırakılacak. Böylece bozkırın yerini, bir süre sonra meyve ağaçları alacak. Operasyona "Çekirdek Harekatı" adını vermişler. Tıpkı bir savaşta cephe gerisine havadan indirme yapar gibi, ağaç namzeti çekirdekler paraşütle indirilecek. Haydi siz de barış, huzur ve refah getirecek bu savaşa katılın! (Ayrıntılı bilgi için: TEMA Vakfı Tlf: 0 212 283 78 16)
**
Yazinin tamami http://www.sabah.com.tr/gny/haber,5B8CD3EF015548AEB598516D6369F1F0.html adresinde okunabilir.
Mete
|
||
izmireses
Yazar İsimsiz Yaş: 62 Katılım: 31/Tem/2007 Yer: İzMiR Online Durum: Offline Mesajlar: 76 |
Alıntı Cevapla Tarih: 05/Ağu/2007 saat 09:38 | |
Çok güzel bir düşünce Kutluyorum TEMA yı
|
||
redES
Deneyimli Yazar Erdinç AKCIN Yaş: 48 Katılım: 30/Tem/2007 Yer: Isle Of Man Online Durum: Offline Mesajlar: 990 |
Alıntı Cevapla Tarih: 05/Ağu/2007 saat 10:27 | |
Acaba 10 çekirdekten kaçının tutma ihtimali var? Yamaç paraşütü için kelleşmiş tepeler uygun mu? Hava akımı nasıl? vs vs
İlginç bir proje, 500 çekirdek bile fidan olsa başarıdır. Masrafı neki; bez, ip, çekirdek ve rüzgar.
|
||
Ben bu sene süper lige demir atacağımıza inananlardanım...
|
||
disasel
Usta Yazar Said Yaş: 36 Katılım: 02/Ağu/2007 Yer: Eskişehir Online Durum: Offline Mesajlar: 2477 |
Alıntı Cevapla Tarih: 05/Ağu/2007 saat 10:47 | |
Güzel fikir ama tutma ihtimali düşüktür diye düşünüyorum.
|
||
commandos
Deneyimli Yazar Gürcan Yaş: 42 Katılım: 31/Tem/2007 Yer: Eskişehir Online Durum: Offline Mesajlar: 666 |
Alıntı Cevapla Tarih: 05/Ağu/2007 saat 11:05 | |
|
||
Akademi Gençlik * İdman Yurdu * Yıldıztepe *
|
||
ashanye
Usta Yazar Ayhan ÜNAL Yaş: 58 Katılım: 31/Tem/2007 Yer: Eskişehir Online Durum: Offline Mesajlar: 2070 |
Alıntı Cevapla Tarih: 06/Ağu/2007 saat 12:37 | |
Türkiyemizde bir çok yerleşim merkezinde yeni golf sahaları açılmakta Belek bodrum hatta Afyonda.Bu golf sahaları çimlerinin yetişmesi ve sulanması küçük bir şehrin su ihtiyacı kadar su harcamakta.Getirisi ve götürüsü tartıya konmalı diye düşünüyorum.
|
||
Babadan kalan en büyük miras ESES sevgisi.
|
||
luxemburg
Yazar UZAKLAŞTIRILDI İsimsiz Yaş: - Katılım: 31/Tem/2007 Online Durum: Offline Mesajlar: 35 |
Alıntı Cevapla Tarih: 13/Ağu/2007 saat 05:36 | |
Küresel ısınma hakkındaki yanılsamalar bitmiyor. Nedense küresel ısınmanın faturası adil olmadığı belli olmasına rağmen halklara kesilmeye devam ediyor. Sanayilerde fazladan mal üreten fabrikalarınsa hiçbir suçu yok (!)
Güzel bir yazı vardı su sorunu ile ilgili aktarayım;
Kişisel su kısıtlamasına hayır! Yaz sıcaklarının önceki yıllara göre daha yüksek seyrettiği yaşadığımız şu günlerde "tükenen su kaynakları", "küresel ısınma" konuları bilim insanlarının tartışma konusundan çıktı, gündelik hayatımızın içine girdi. Söylenenler doğru ise hayatın varlık sebebi olan 'su' bitiyor. SU'YU KİM TÜKETİYOR, KİM BİTİRİYOR? Suyun hızla tükenmesine dair verilerden ve bunu gündelik yaşamımızda hissetmeye başladıktan sonra, suyun korunmasına yönelik kampanyalarda, aslında örtük olarak, suyu tüketenin kim olduğu, sorumlunun kim olduğu sorusuna da cevap verildiği iddiası vardır: Gündelik su tüketicileri. Yani siz, biz. Örneğin: Tek bir kişi yılda ortalama 49 bin 140 litre suyu tuvaletlerde tüketir. 1000 litre yaklaşık 1 ton dersek, 1 kişi yılda 49 ton suyu sadece tuvalette harcıyor. Yine kaba bir hesaplama ile 10 milyonluk bir şehirde sadece tuvalet için harcanan su miktarı yaklaşık 490 milyon ton civarındadır. Bu ve benzeri hesaplara göre, azalan suyun sebebi bizleriz. Acaba öyle mi? FARKLI ÖRNEK VE SAYIL VERİLER Suyun tüketimine ait verilerde, bilinçli bir şekilde gösterilmediğini düşüneceğimiz başka veriler var elimizde. İşin ilginci bu verilere ulaşmak hiç de zor değil. Ancak bu verilere nedense hiç kimse bakmıyor, hiç kimse bu verileri sunmuyor. 1- Bir otomobilin üretimi için harcanan su miktarı yaklaşık 380.000 litredir. Bir motorlu taşıt üreten firma 2007 yılında 808 bin 463 adet araç üretti. Buna göre 1 yılda 808 bin araç için tüketilen su miktarı yaklaşık 30 milyon tondur. 2- Bir golf sahası için yılda hektar başına ortalama 10-15 bin metreküp su gerekiyor. 100 hektarlık bir golf sahasının bir yılda harcayacağı 1 milyon metreküp su, 12 bin nüfusu olan bir kasabanın yıllık su tüketimine denk geliyor. 10 milyonluk bir şehre göre düşünürsek dünyadaki 833 golf sahası, yılda 833 milyon ton su harcar. 3- Hayatın gerçek tadını veren bir meşrubat firması 2006 yılında 290 milyar litre su harcamış ve bu suyun yarısından fazlasını ürünü için değil "çalkalama, temizleme, ısıtma ve soğutma" gibi işlemlerinde kullanmıştır. 4- Bir bilgisayarın tüm parçalarının üreti-mindeyse (sadece yonga üretiminde 12 ton su) yaklaşık 33 ton su harcanır. Bir bilgisayar firmasının 1 saatte 600 bilgisayar ürettiğine bu firmanın bir yılda kaç ton su harcadığının hesabını da okuyucuya bırakıyorum. Sanayinin harcadığı yeraltı sularının miktarı ise bu denklemde kocaman bir X olarak yer alır. Ayrıca bu hesaplarda sanayinin üretim sürecinde kullandığı elektrik tüketimine bağlı su harcaması hesaplamaya dahil değildir. ASIL SORUMLU KİM? Yukarıdaki kişisel ve sanayi tüketiminin yekûnları karşılaştırıldığında su tüketiminde ve bu bağlamda küresel ısınmanın sorumlusu tartışılmayacak biçimde ortaya çıkar. Bu nokta bu kadar açıkken, suyun tüketimi ile ilgili bireysel kullanımı ön plana çıkarmak çok da doğru bir davranış gibi gözükmemektedir. Su sorununun aslında bizzat kapitalizmden kaynaklandığını da (aşırı üretim) ve çözümünde buna uygun örgütlendiğini söylemek yanlış olmaz. Liberalizmin ünlü diskuru olan "herkesin kapısının önünü süpürmesi" ifadesi su ile ilgili kampanyada da sanayi ve doğal olarak kapital devre dışı bırakılarak yapılmaktadır. Bu kampanyada bireysel sorumluluk ön plana çıkartılırken, suyun gerçek tüketicisine, kapitalizmin ana damarı sanayiye, yönelik tek satır bir şey yapılmaması, önlem planı uygulanmaması, önerilmemesi düşündürücüdür. Hal böyle olunca, kişisel olarak bizler verilen öğütlere uyarak ne kadar su kısıtlamasına gidersek gidelim, bizlerden beklenen miktarda tasarruf sağlayamayacağız. KAPİTALİZME KARŞI DOĞA Ancak doğa son 30 yıldır, yaşadığı tahribatı düzeltmeye yönelik etkisiz eleman gibi gözükmesine rağmen, kendisinde oluşan değişimleri etkili eleman olarak tüm yaşama dayatmaktadır. Bu dayatmanın son noktasını yaşamın var olmasının temel nedeni olan suyun tükenmesi ile görmekteyiz. İnsan ilişkilerinde bir ekonomik sistemin her türlü sistemden daha iyi olduğunu normal yollarla ya da kanlı biçimde "ikna" edebilirsiniz. Ancak doğayı ikna edemezsiniz. Doğa, bu noktada insan ilişkilerine karşı nötrdür. Doğa, sadece doğada ortaya çıkan bozulmaya çok daha şiddetli bir bozulma ile karşılık vermektedir, verecektir. Tam da bu noktada bir birey olarak, suyun gerçek tüketicilerine karşı ve onların tüm karşı çıkışı olacak olan kâr güdülerine karşı, aşırı üretime karşı suyu tüketmelerin-deki ciddi kısıtlamalara gidilmediği sürece, önerilen tüm kişisel su kısıtlamalarını reddediyorum ve herkesi bu reddedişe davet ediyorum. Ne zaman ki kapitalizm kâr güdüsünden vazgeçerek (ki vazgeçmeyecektir) su tüketiminde dünyayı yaşanır kılar bir kısıtlamaya gidecektir, ancak o zaman kişisel su kısıtlamasına dahil olacağım. Eğer insanlık suyun tükenmesiyle yok olacak bir duruma gelecekse, ben bireysel olarak yok olacaksam, ben yok olurken kârları ile yaşamlarını birkaç yıl daha uzatacak yaratıkların var olmasını kolaylaştıran, onların "su birikimine" katkı sağlayacak her türlü kişisel su kısıtlamasına HAYIR, HAYIR, HAYIR diyorum. DOĞAN EMRAH ZIRAMAN Dostlukla,
luxemburg
|
||
matt
Usta Yazar M. M. Altintas Yaş: 51 Katılım: 30/Tem/2007 Yer: United States Online Durum: Offline Mesajlar: 7729 |
Alıntı Cevapla Tarih: 13/Ağu/2007 saat 07:21 | |
Milliyet gazetesi yazari Taha Akyol'un bugunku kose yazisi "Turkiye Elden Gidiyor" basligini tasiyor. Tamami http://www.milliyet.com.tr/2007/08/13/yazar/akyol.html adresinden okunabilecek olan yazidan bir bolum sunuyorum:
* İsrail'deki "suyu tasarruflu kullanma alışkanlığı" bizde yok!
* Su tesisatı, cihaz ve armatürlerimiz bizden 4-5 kat fazla yağış alan Avrupa tasarımlarına göre yapıldığı için şelale gibi akar! Kullanılmış suyu tuvalet temizliği için tekrar kullanacak tesisattan haberimiz yok! * Baraj ve göletler dışında, sitelerde, park ve bahçelerde, üniversite kampuslarında yağmur sularını biriktirecek sarnıçlarımız yok! * 'Damlama' tekniğini kullanmadığımız için, tarlalara suyu salıp hem erozyon ve tuzlanmayla toprağı mahvediyoruz hem de suyu israf ediyoruz! * Aşırı su kullanımı yüzünden Harran tuzlanıyor! Konya Ovası çölleşiyor, yeraltı suları Tuz Gölü'nün seviyesinin altına düştü! ** Bu baslik altina yazilan yazilardaki su hacimleri farkli birimlerde sunuldugundan kisa bir ceviri tablosu vereyim:
1000 litre = 1000 desimetrekup = 1 metrekup = 1 ton
|
||
matt
Usta Yazar M. M. Altintas Yaş: 51 Katılım: 30/Tem/2007 Yer: United States Online Durum: Offline Mesajlar: 7729 |
Alıntı Cevapla Tarih: 13/Ağu/2007 saat 08:17 | |
Benim de bu konuda okuduklarim benzer bilgiler iceriyor:
* Standard 18 delikli bir golf sahasi gunluk 3000 metrekup, senelik yaklasik 1 milyon metrekup (1 milyon ton) su ile sulaniyormus. Bu da tam 15 bin kisinin (neredeyse kucuk bir beldenin) bir senelik su ihtiyacina esitmis.
* Golf sahalarinin bakiminda kullanilan kimyasallar da cevreye buyuk zarar verebiliyormus. Nitekim, Japonlar Hokkaido adasinda yeralan bir golf sahasinda yabani otlarin buyumesini engellemek icin organik bakir bilesimleri iceren kimyasallar kullanmislar ve daha sonra civardaki gollere sizan bu kimyasallar, yaklasik 90 bin baligin olumune sebep olmus.
Mete
|
||
dolpinesk
Deneyimli Yazar BURAK Yaş: 43 Katılım: 31/Tem/2007 Yer: ESKİŞEHİR Online Durum: Offline Mesajlar: 739 |
Alıntı Cevapla Tarih: 13/Ağu/2007 saat 08:46 | |
Ağustosböceği ve karınca 4 Ağustos 2007
Biri, belki de dünyanın tek susuz başkenti olan Ankara’nın Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek. Diğeri, susuzluktan kavrulan Türkiye’de sıkıntının ’s’sini yaşamayan Eskişehir’in Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen. Gökçek, susuzluğun pençesindeki Ankara’ya acil çözüm bulmak için kıvranırken, Büyükerşen, 3 yıl önce gördüğü tehlike yüzünden yaptırdığı barajın keyfini yaşıyor. TÜRKİYE günlerdir Başkenti’nin susuz kalmasını konuşuyor. Konuşuyor çünkü su yok, kriz var. Ama kimse Eskişehir’i konuşmuyor, çünkü orada kriz yok, su var. Belediye riski görüp 3 yıl önce barajını kurmuş şimdi 3.5 milyon metreküp suyu tepe tepe kullanıyor Eskişehir. Ağustos böceği ile karıncanın hikayesine benzeyen iki kentin ve iki başkanın öyküsü ise şöyle: 2 ADIM ÖNÜNÜ GÖREMEDİ Ankara susuz kaldığında, 13.5 yıldır Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapan Melih Gökçek’in dünyanın en büyük su firmalarından Thames Water’in 5 yıl önce yaptığı "Ankara susuz kalacak" uyarısını kulak arkası ettiği anlaşıldı. Ardından başkente içme suyu sağlayacak Gerede Barajı için "Su önceliğimiz değil" diyen Gökçek’in, bu proje için sağlanan Japon kredisinin görüşüleceği Hazine Müsteşarlığı’nda düzenlenen toplantıyı da boykot ettiği belirlendi. 12 Mart 2004 Cuma günü Saat 10.30’da Hazine Müsteşarlığı’da Japon Hükümet Temsilcisi, T.C. Dışişleri Bakanlığı Temsilcisi, DSİ temsilcileri ve Hazine Müsteşarlığı temsilcisi, proje için gerekli yaklaşık 250 milyon dolar tutarındaki "Uygun Koşullu Kredi" anlaşması için hazır bulundular. Ancak, Ankara Büyükşehir Belediyesi ASKİ Genel Müdürlüğü’nün de temsil edilmesi gerekiyordu. Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek, toplantıya ASKİ temsilcisini göndermedi. ÖDENEK OLMADAN YAPTIRDI Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ise yatırım programında olmamasına ve bütçesinde ödenek bulunmamasına rağmen kendi imkanlarıyla gölet yaptırarak Eskişehir’i su sıkıntısından kurtardı. Bilim adamlarının kuraklık uyarılarını dikkate alarak 2005 yılında merkeze bağlı Mamuca Köyü yakınlarındaki vadide baraj göletini 4.5 ayda tamamladıklarını anlatan Büyükerşen, bu inşaatta Büyükşehir Belediyesi’ne ait makine parkının kullanıldığını, belediye mühendisleri, teknik eleman ve işçilerin çalıştığını kaydetti. Büyükerşen, mevsimin kurak geçmesine rağmen yaptırdıkları Mamuca Göleti’nde halen 3.5 milyon metreküp su bulunduğunu ve 2.5 km. uzunluğunda ferş alanı olduğunu söyledi. ’Annenize gidin Ankara rahatlasın’ sözü dış basında Reuters haber ajansı, Gökçek’in Ankara’da su kesintilerini hafifletmek amacıyla insanlardan tatillerini uzatmalarını önermesini alaycı bir üslupla verdi. Ajans, Melih Gökçek’in şu sözlerine dikkat çekti: "Belediye personelini iki aylık izine göndermeyi planlıyorum. Bir 50 bin, 60 bin kişi Ankara’dan ayrılsa biraz rahatlarız. Annelerini babalarını ziyaret etseler fena mı olur." Reuters, Gökçek’in susuzluktan dolayı küresel ısınmayı suçladığını ve şunları söylediğini de yazdı: "Kuraklık aniden dünyaya vurdu. Allah’ın böyle bir felakete izin vereceğini asla beklemedik... Allah isterse hemen yağmur yağabilir." Tehlikeyi 3 yıl önceden gördü Eskişehir’i kurtardı Yılmaz Büyükerşen, bu barajın yapımının AKP’li Büyükşehir Belediye meclis üyelerince, "Eskişehir’in altı üstü su. Niye baraj yapıyorsun" diye eleştirildiğini söyledi. Büyükerşen gölette şimdi su sporlarının bile yapıldığını belirterek şöyle dedi: "2005 yılından beri, yine küresel ısınmaya karşı, beş yeni su havzası ilan ettik ve tescil aldık. Ayrıca 2001 yılında Avrupa Yatırım Bankası’ndan kredi alan Büyükşehir Belediyesi, kentin su şebekesindeki kaçaklarını önlemek amacıyla, su borularını yenileyecek, elektronik kontrollü ’SKADA’ sistemini ihaleye çıkardı. Büyükşehir Belediyesi ESKİ Genel Müdürlüğü, şimdi de 2008 yılı bütçesinde yer almak üzere, yeni bir gölet projesi ve içme suyu rezervlerine yönelik kaptaj projeleri ile yeni su havzalarını mevcut şebekeye bağlanması hazırlığını bitirmek üzere." |
||
Cevapla | Sayfa 123 5> |
|
Forum Kısayol | Forum İzinleri You cannot post new topics in this forum You cannot reply to topics in this forum You cannot delete your posts in this forum You cannot edit your posts in this forum You cannot create polls in this forum You cannot vote in polls in this forum |