Yazar |
Konu Ara Konu seçenekleri
|
menekşe
Yeni Yazar
İsimsiz
Yaş: -
Katılım: 31/Ağu/2007
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1
|
Alıntı Cevapla
Tarih: 21/Eyl/2007 saat 22:23 |
Syn es es li arkadaşlar cümleten ramazanınız mübarek olsun.Biz spor paylaşımlı yeni site kurduk siz değerli es es li arkadaşlarımızı aramızda görmekten büyük mutluluk duyacağız.Es ese süper lig yolunda başarılar dileriz.Yolun açık olsun eses kırmızı şimşekler...Sevgiler
www.taraftararena.com
|
|
emrah
Usta Yazar
Emrah
Yaş: 38
Katılım: 30/Tem/2007
Yer: Eskişehir
Online Durum: Offline
Mesajlar: 2972
|
Alıntı Cevapla
Tarih: 21/Eyl/2007 saat 22:29 |
Ayder'in sıralı şovu ilginçmiş gerçekten. Bana da babam anlatmıştı bunu, bir Kütahya deplasmanında yapmışlar.
|
Kümeye düşsen de; peşindeyiz Eskişehir peşinde..
|
|
ŞaHiN
Usta Yazar
Şahin ÖZMEN
Yaş: 51
Katılım: 31/Tem/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 2275
|
Alıntı Cevapla
Tarih: 25/Eyl/2007 saat 14:53 |
Bakan Yıldırım, Eskişehir-Sivrihisar bölünmüş yolunun temelini attı
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, geçen istikrarsız dönemlerde projelerin hep konuşulduğunu, ancak bir türlü adım atılamadığını, artık bu dönemlerin geride kaldığını söyledi. Ulaştırma Bakanı Yıldırım, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'la birlikte Sivrihisar-Eskişehir-Bozüyük bölünmüş yolunun yeniden yapımı için düzenlenen temel atma törenine katıldı. Kanlıpınar mevkiinde gerçekleştirilen törende konuşan Yıldırım, plansız yol yapımlarına değinerek, geçmişte şehir dışlarına yapılan çevre yollarının bugün şehir içindeki bulvarlara dönüştüğünü ve yeni çevre yollarının istenilmeye başlandığını söyledi. Yıldırım, şöyle devam etti: ''İşte Türkiye'nin kaderi bu. Geçmiş istikrarsız dönemlerde projeler hep konuşulmuş, hep söylenmiş ama bir türlü adım atılamamış. İşte Ankara-İstanbul hızlı tren projesi. O da Eskişehir'den geçiyor. 1970'li yıllardan beri Türkiye'nin gündeminde olan. Her seçim döneminde bütün siyasi partiler bu yolu yapacaklarını müjdelemişler, ancak zaman geçmiş ama yollar yapılmamış, artık bu dönemler geride kaldı.'' Kendisinden önce konuşan Maliye Bakanı Unakıtan'ın Eskişehir'deki bazı projelere ilişkin taleplerini anımsatan Yıldırım, yapamayacakları iş bulunmadığını ifade etti. Yıldırım, esprili şekilde Kemal Unakıtan'dan da destek beklediklerini dile getirdi. Yıldırım, Eskişehir hızlı tren geçişinin yer altına alınmasına ilişkin ihalenin 8 Kasım'da yapılacağını, organize sanayi bölgesinde yapılacak olan 7 kilometrelik demiryolu bağlantı hattının, Sanayi Odası ve TCDD Genel Müdürlüğü tarafından inşa edileceğini bildirdi. Eskişehir Havaalanı pistinin uzatılması ve genişletilmesi çalışmalarının da 1,5 yıldır gündemde olduğunu anlatan Yıldırım, nihayet tarafların anlaşması ile pistin uzatılması kararının alındığını, bu çalışmanın 2008 yatırım programına alınacağını bildirdi. Ankara-İstanbul hızlı tren projesinde Ankara-Eskişehir etabının tamamlandığını da hatırlatan Yıldırım, Türkiye'nin hızlı tren işletmeciliğinde Avrupa'da 6., dünyada 8. ülke konumuna geleceğini, Eskişehir'in de hızlı trene sahip Türkiye'nin ilk kenti olacağını bildirdi. Ülkenin kalkınması ve vatandaşların refahının sağlanmasında ulaşım ve haberleşme alt yapısının geliştirilmesinin, ''olmazsa olmaz şart'' olduğunu, bu altyapılarda gerekli standartların yakalanamaması halinde ülkenin rekabet gücüne ulaşamayacağını ve çağdaş ülkeler seviyesini yakalayamayacağını söyleyen Bakan Yıldırım, hükümetin demiryollarına, hava taşımacılığına, karayollarına ve denizciliğin geliştirilmesine önem verdiğini, ülkeyi ayağa kaldıracak projeleri başlattığını bunların bazılarının tamamlandığını anlattı. -''6 MİLYON İNSANIMIZIN İLK DEFA UÇAĞA BİNMESİNİ SAĞLADIK''- Yıldırım, bu çerçevede yapılan çalışmalar arasında, Esenboğa Havalimanı, Antalya, İzmir, Bodrum, Kayseri, Erzurum ve Gaziantep havaalanlarını örnek göstererek, şöyle devam etti: ''Geçtiğimiz dönem hava taşımacılığını, uçakla seyahati imtiyaz olmaktan ihtiyaca döndürdük. Havayolları, dönemimizde halkın yolu haline geldi. Yeni havaalanları açtık. Kapalı olan havaalanları açtık. 'Vatandaşımız uçsun' dedik. 'Zamanı etkin kullansın, hava taşımacılığının konforundan mahrum etmeyelim' dedik ve havacılık projesi ile 6 milyon insanımızın ilk defa uçağa binmesini sağladık. Yakıt fiyatlarının dünyada 2-3 kat artmasına rağmen bilet fiyatlarının yarı yarıya inmesini sağladık. Artık uçakla seyahat imtiyaz olmaktan çıktı, ihtiyaç haline dönüştü.'' Bakan Yıldırım, ülkeye sevdalı ve gece gündüz çalışan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ekibi olduklarını, onun talimat ve desteğiyle ülkeye her türlü hizmeti getireceklerini kaydetti. Yıldırım, ''Yegane gücümüz 70 milyonun desteğidir. Bu destek devam ettiği müddetçe Türkiye koşar adımlarla dünyanın seçkin ülkeleri arasında yerini en kısa sürede alacaktır'' dedi. -DİĞER KONUŞMACILAR- Karayolları Genel Müdürü Mehmet Cahit Turhan da, Eskişehir'de mevcut yolun ağır vasıtalar tarafından da kullanılması nedeniyle bugün daha yüksek standartlı bir yola ihtiyaç duyulduğunu, bu nedenle başlatılan proje ile yaklaşık 40 kilometre yüksek standartlı karayolu yapıldığını belirtti. Mevcut iki şeritli yolun şehir geçişinin üçer şeritli hale getirileceğini kaydeden Turhan, yeni yolun yapılmasının yüksek yol bakım maliyetlerini de ortadan kaldıracağını söyledi. Vali Kadir Çalışıcı da, çevre yolunun Eskişehirliler için ızdırap yoluna dönüştüğünü, bu yolun yanı sıra, Eskişehir'e yeni çevre yollarının da düşünülmesi gerektiğini dile getirdi. Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen de, çevre yolunun yeniden ele alınmasından mutluluk duyduğunu, ancak Eskişehir'in trafik yükünün kaldırılması için yeni çevre yollarına ihtiyaç bulunduğunu ifade etti. Konuşmaların ardından Yıldırım ve Unakıtan, butona basarak temsili olarak yolun temelini attılar. Milliyet
|
|
emres26
Usta Yazar
Emre Dur
Yaş: 36
Katılım: 31/Tem/2007
Yer: Germany
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1664
|
Alıntı Cevapla
Tarih: 04/Eki/2007 saat 22:23 |
Eskişehir'deki Porsuk Çayı’nda yüzlerce balık öldü. Balık ölümlerinin çayın kenarında bulunan şeker fabrikasının atıklarından kaynaklandığı iddia ediliyor.
Porsuk Çayı'nda çok sayıda ölü balık kıyıya vurdu. Çevre sakinleri, balıkların çay kenarında kurulu şeker fabrikasının zehirli atıklarını Porsuk Çayı’na bırakması sonucu öldüğünü ileri sürdü. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi de bu iddiayı doğruladı. Belediye yetkilileri, fabrika görevlilerinin uyarılara rağmen zehirli atık deşarj etmeye devam ettiğini söyledi. ESKİ Genel Müdürlüğü olayla ilgili zabıt tuttu. İl Çevre Müdürlüğü'nün duruma sessiz kaldığını savunan belediye, fabrika yöneticileri ve İl Çevre Müdürlüğü görevlileri hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunacak.
not: Haber'in Video'su da mevcut.
|
|
|
soldies
Yazar
YÜCEL AYDIN
Yaş: 40
Katılım: 31/Tem/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 229
|
Alıntı Cevapla
Tarih: 09/Eki/2007 saat 11:59 |
Dünya önünde DİZ ÇÖKTÜ (4.10.2007)
|
|
|
Hemen her branşta milli takımların değişilmez sporcuları ilimizden yetişiyor. İşte bir zaferde bilek güreşinden geldi. Geçtiğimiz hafta kick boksta Seda Duygu Aygün’ün Dünya şampiyonluğu ile coşmuştuk. Ve bugün. Geçtiğimiz sezon Dünya şampiyonluğuna ulaşan bilek güreşçilerimiz bu yılı da boş geçmedi. 28 Eylül – 6 Ekim tarihlerinde Bulgaristan’da gerçekleştirilen bilek güreşi Dünya şampiyonasında deşik ülkelerden çok sayıda sporcu ter döktü. İlimizi ve ülkemizi ise son şampiyonlarımız temsil etti. 9 günlük muhteşem kapışmanın ardından rakiplerini tek tek deviren başarılı bilekçimiz Gülşen Şavaş Dünya şampiyonluğuna ulaştı. Geçtiğimiz yıl Anadolu Gazetesi Yılın Spor Oscarları ödül töreninde yılın sporcusu ödülünü alan ve kardeşi Gülay ile birlikte Dünya şampiyonu olan gururumuz Gülşen’in bu zaferi herkesi mutlu etti. Kardeşi Gülay ise bu kez 6. oldu. Tebrikler çocuklar. |
|
Bu memleket tarihte Türktü, halde Türktür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır.
M.Kemal ATATÜRK
|
|
tcyx
Deneyimli Yazar
Fatih Çavdar
Yaş: 45
Katılım: 30/Tem/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 327
|
Alıntı Cevapla
Tarih: 10/Eki/2007 saat 01:16 |
9 Eylül 2007 tarihli Radikal2'den eleştirel bir Eskişehir yazısı.
Türkiye'nin bir aynası
|
Eskişehir'in gerçek Odunpazarı evleri ve taklitleri.
|
Eskişehir
aslında modernleşmiyor, postmodernleşiyor. Ve çağın ruhuna uygun
olarak, bir temaşa alanına dönüşüyor şehir: Yaşanılacak değil,
seyredilecek bir mahal...
07/10/2007 (136 defa okundu)
ERALP ARSLAN (E-mektup | Arşivi) Malumunuz
ülke gündemi karışık. O kadar karışık ki, ülke içindeki hengame
yetmezmiş gibi Malezya taraflarına da -medyamızın önderliğinde- el
atmış bulunuyoruz. Bu hercümercin içerisinde "şehir" üzerine bir yazı
kaleme almak abes gelebilir kimilerine. Lakin, maksadımız bir gazete
yazısının olanca sınırlılığı içerisinde yapısal bazı sorunlarımıza
Eskişehir özelinde dikkat çekmek. Zira hiç umulmadık yerler ve
mekânlarda hiç umulmadık kavramlar billurlaşmış bir vaziyette karşımıza
dikilebilirler. Sanırım Eskişehir de bunun güzel bir örneği: Batı'ya
olan bakışımız ve buna bağlı olarak şu ağızlara sakız olmuş ve bütün
içeriği boşaltılmış "modern" kavramı, kamusal alan üzerinde
vatandaşların söz hakkının vaziyeti, Kemalizm içerisindeki jakoben
damarın önümüzde sökün etmesi...
"Kişikondu" kent
Biraz daha açalım o zaman ve Eskişehir'in Türkiye'nin yakın
tarihiyle arasındaki paralellikleri, şehircilik anlayışımızı ve
"modernlik" mefhumuyla aramızdaki içi boş ilişkiyi ufak bir gazete
köşesinde olabileceği kadarıyla irdeleyelim. Belediye Başkanı Yılmaz
Büyükerşen'in seçilmeden önce ve seçildikten sonraki en önemli argümanı
şehri "modern" bir kimliğe, Batılı bir çehreye kavuşturmaktı. Tıpkı
Türkiye Cumhuriyeti'nin oluşumundaki saikler gibi yani. Burada bir
anormallik yok, hatta her şey bu haliyle "şukela". Yalnız sorun hemen
kendini gösteriyor, nedir bu modern dediğimiz şey, ne anlıyoruz biz
bundan ve daha önemlisi bu değişim nasıl gerçekleşecek? İşte
Cumhuriyet'in kurucu kadrolarına içrek halde olan, o zamandan bu yana
kanıksadığımız ve asla "yabancısı" olmadığımız jakoben damar burada
tekrar gün yüzüne çıkıyor: Tepeden inme, şehrin var olan yapısıyla
uyumdan ziyade Avrupa ülkelerine "benzeme" saikiyle toplum bazında
değil, kişi bazında hareket eden bir atılım. Nasıl ki Türkiye
Cumhuriyeti'nin kuruluşu ve sonrasında, 'içselleştirme'den ziyade
"ikame etme" politikası eşliğinde 'biçimsel -niceliksel' bir Avrupailik
anlayışı uygulandıysa ve pek çok fenomen bu "benzeme sevdası" sebebiyle
görmezden gelindi veya değişime zorlandıysa Eskişehir'in varolan yapısı
da, içerikten ve uygulanabilirlikten yoksun, eğreti bir değişimle felce
uğradı. Avrupa kenti/ülkesi olma sevdası vardı serde, lakin o kentlerin
ve ülkelerin yüzlerce yıllık kendine has tarihi gözardı edilmişti
nedense. Şehirde yer edinen her yapının kendine göre bir tarihi, bir
anısı, bir oluşum süreci vardır. Dünyanın her şehri ve her
ülkesi/toplumu, 'kendine özgü'dür. Bunu, yani kendi öznelliğimizi
dikkate almadan yapılan her benzeme çabası, eğreti kalmaya mahkumdur ve
şu anki halimiz de bu eğretilikten hayli nasiplenmiş vaziyette.
Katılımcı demokrasi ise hak getire: "Bu şehre Avrupailik aşılanacaksa
onu da biz getiririz" evelallah.
Kolaj siluet
Paralelliklere burada bir ara verip Eskişehir özelinde "modernlik"
mefhumuna da bir bakış atalım. Şehrin silueti hakikaten çok değişti,
burada herkes mutabık. Ama bu değişim "modern" yönde mi oldu, işte
orası biraz karışık. Şehirde yapılan değişiklikleri şöyle dikkatlice
incelediğimizde, belli bir plan dahilinde yapılan işlerden ziyade, bir
kolaj çalışması görüyoruz. Onlarca yıldır 'Adalar' adı verilen muhitin
simgesi olan köprüler kalkmış, yerine hepsi de "ayrı telden çalan" yeni
köprüler inşa edilmiş. Türkiye'de çağdaşlık denildiğinde akla ilk gelen
şeylerden biri olan heykel olgusu, şehrin her yanına sirayet etmiş,
mamafih bu heykellerin neyi temsil ettiği, kim tarafından seçildiği,
şehrin 'aura'sına ne gibi bir getirisi olduğu muallak. Ama tabii büyük
bir kesim için şöyle bir mantık kâfi: Heykel var mı, var; bir kentte
heykeller dikildiğinde o kent "çağdaş" oluyor mu, oluyor. O zaman
mesele yok! Restore edildiği söylenen 'Odunpazarı Evleri' ise, aslında
restore edilmiyor, 'kopya'ları caddenin görünür kısmına inşa ediliyor. Tüm bu olguları önümüze aldığımızda, David Harvey'nin
Postmodernliğin Durumu kitabında örnek olarak kullanılabilecek
muhteviyata sahip bir postmodern mimari tablosuyla karşı karşıya
kalıyoruz. Velhasıl, şehir aslında modernleşmiyor, tabiri caizse
postmodernleşiyor. Ve çağın ruhuna uygun olarak, bir temaşa alanına
dönüşüyor şehir: Yaşanılacak değil, seyredilecek bir mahal... Kaldı ki
bu temaşa zihniyeti yöneticilerin özellikle istediği bir şey, şehre
farklı diyarlardan ziyarette bulunanlara güzel bir temaşa ziyafeti
çekerek, belediyenin ne kadar "büyük" iş başardığını göstermek. Tramvay
güzergahı, ulaşımı kolaylaştırmaktan ziyade bu amaca hizmet ediyor.
Medya mensubu ziyaretçilerin ise tramvaya binmelerine gerek kalmıyor:
Çoğu zaman Büyükerşen'in refakatinde, belli mekânlara (eğlence yerleri,
İtalyan lokantası, alışveriş merkezleri vb.) "nokta" ziyaretlerde
bulunmaları sağlanıp şehrin reklamı garantiye alınıyor. Hülasa,
reklamcılık paradigması şehirciliğe de bulaşmış vaziyette. Burada yine
ülke geneliyle bir benzerlik hemen dikkat çekiyor: "Ülkemizin imajı
bozulmasın yarabbi; dışarıdan bakanlar bizi beğensin de, içeride işler
nasıl olsa yürür".
Bu vaziyete eşlik eden bir başka şey ise, yine Avrupa
yolculuğumuzda hemhâl olduğumuz alışveriş çılgınlığı: Şehirde son bir
yılda art arda iki büyük alışveriş merkezi açıldı ve bir diğeri de
yolda. "Çağdaş yaşam"a olan yolculuğumuz, ülke genelinde tüketim
hastalığıyla paralel gittiğinden, bunda da şaşılacak pek bir şey yok
haliyle: Avrupalılaşıyoruz mösyö! Gelgelelim çelişkiler bitmiyor. Avrupa kenti yaratacağım
iddiasıyla yola çıkan belediye başkanı, hem bu kenti yarattığı
iddiasında hem de "estram"ın internet sitesindeki yazısında "böylece
AB'ye ihtiyacımız olmadığını göstermiş olduk" tarzı ifadeler
kullanıyor. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diyebilirsiniz bittabi,
ama zaten Cumhuriyet'in kuruluşundan beri, Batı'yla olan ilişkimiz hep
bu ikirciklilik ekseninde yürümedi mi?
Ya sosyalistler?
Yazıyı bitirmeden, bu yazdıklarım ekseninde şehir hayatına yönelik
bir sosyalist politikaya da değinmeden geçmeyelim. Zira aslında burada
sosyalistlerimizin hiçbir zaman önem vermedikleri "gündelik hayat",
yeni bir politik hareketlenme için kerteriz alınabilir. Mesela, yine
Eskişehir için konuşacak olursak, başlı başına bir mesele olan ulaşım
çilesi ve tramvay sistemi üzerinde oluşturulacak bir söylem, katılımcı
demokrasinin en azından zihinlerde yeşermesi amacına önayak olabilir.
Bunu da ancak sosyalistler gerçekleştirebilir; tabii bu fırsatı
görebilir ve kullanabilirlerse...
ERALP ARSLAN: Makine mühendisi
|
Fatih Çavdar
|
|
soldies
Yazar
YÜCEL AYDIN
Yaş: 40
Katılım: 31/Tem/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 229
|
Alıntı Cevapla
Tarih: 26/Kas/2007 saat 01:26 |
ESKİŞEHİR GAR GEÇİŞİ VE MEVCUT TREN HATTININ YER ALTINA ALINMASI İHALESİ SONUÇLANDI!!!
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü (TCDD), Ankara-İstanbul Hızlı Tren Projesi'nin Eskişehir Gar Geçişi'nin yer altına alınmasını öngören bölümünün ihalesinde en düşük teklifi 63 milyon 184 bin YTL ile Netyapı-Gülçubuk Ortaklığı verdi.
TCDD Genel Müdürlüğünün, projede son teklif verme tarihi olarak belirlediği süre, bugün sona erdi. TCDD Genel Müdürlüğü Konferans Salonu'nda firma temsilcilerinin katılımıyla teklifler açıldı.
Teknik yeterlilik incelemesinin ardından mali teklifler açıldı. İhaleye 22 firma teklif verdi.
En düşük teklifi 63 milyon 184 bin YTL ile Netyapı-Gülçubuk ortaklığı verdi. Teklif veren firmalar ve teklifleri şöyle:
Öztaş İnşaat: 84 milyon 288 bin YTL, Üstyapı İnşaat: 93 milyon 742 bin YTL, Nas İnşaat: 89 milyon 393 bin YTL, Özdoğanlar: 88 milyon 612 bin YTL, Fermak İnşaat: 83 milyon 876 bin YTL, Farsel-Kayaoğlu Ortaklığı: 97 milyon 541 bin YTL, Güliş İnşaat: 95 milyon 443 bin YTL, Yertaş İnşaat: 89 milyon 743 bin YTL, B.Ergünler Yol Yapı: 86 milyon 873 bin YTL, Göçay-Özgün Ortaklığı: 110 milyon 950 bin YTL, Metiş-Koçoğlu Ortaklığı: 106 milyon 450 bin YTL, Utay İnşaat: 117 milyon 803 bin YTL, AA Grup İnşaat: 116 milyon 403 bin YTL, Mapa İnşaat: 108 milyon 935 bin YTL, Kolin İnşaat: 88 milyon 646 bin YTL, Turan Hazinedaroğlu-Geotem Ortaklığı: 94 milyon 424 bin YTL, Özgün Yapı: 103 milyon 885 bin YTL, YSE Yapı: 93 milyon 915 bin YTL, CCG İnşaat-Sigma Ortaklığı: 94 milyon 375 bin YTL, İsmail Çelik-Nisan Ortaklığı: 75 milyon 950 bin YTL ve Bozoğlu İnşaat: 119 milyon 568 bin YTL. (EN YÜKSEK TEKLİF)
İhale sonuçları, komisyonun değerlendirmesinin ardından TCDD Yönetim Kurulu'nun onayına sunulacak.
Proje kapsamında, Eskişehir trafiğinin rahatlatılması ve hızlı trenlerin geçişlerinin güvenle sağlanması amacıyla Eskişehir Gar Geçişi yer altına alınacak.
Projede, 2 bin 240 metrelik bölümü kapalı tünel şeklinde olmak üzere 3.4 kilometrelik bir yer altı geçişi öngörülüyor. Eskişehir yer altı geçişinde 2 adet hızlı tren hattı, 1 adet konvansiyonel hat olmak üzere yaklaşık 2 bin 600 metreyi bulan 3 hat inşa edilecek. 2 adet peronun da yer alacağı istasyonda 800 metrelik bölüm ise 5 hatlı inşa edilecek.
|
Bu memleket tarihte Türktü, halde Türktür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır.
M.Kemal ATATÜRK
|
|
soldies
Yazar
YÜCEL AYDIN
Yaş: 40
Katılım: 31/Tem/2007
Yer: Turkey
Online Durum: Offline
Mesajlar: 229
|
Alıntı Cevapla
Tarih: 28/Kas/2007 saat 08:20 |
TCDD Genel Müdürlüğü’nün fizibilite etütleri ve etüd projelerini ihale ettiği projeler arasında Eskişehir-Antalya arasına hızlı demiryolu yapılması da bulunuyor. Bu proje ile Antalya, Ankara’ya Eskişehir üzerinden hızlı tren ile bağlanacak.Artık Antalya'da bizimle beraber süper lige çıkarsa deplasmana hızlı tren kaldırırız.
|
Bu memleket tarihte Türktü, halde Türktür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır.
M.Kemal ATATÜRK
|
|
matt
Usta Yazar
M. M. Altintas
Yaş: 51
Katılım: 30/Tem/2007
Yer: United States
Online Durum: Offline
Mesajlar: 7729
|
Alıntı Cevapla
Tarih: 01/Oca/2008 saat 14:56 |
Bugunku Aksam gazetesinde yeralan ve Istanbul Akaretler'deki Sira Evleri'ni konu alan haberin bir bolumunde Kilicoglu firmasi tanitilmis:
**
ESKİŞEHİRLİ ÇATI USTASI Akaretler Sıra Evleri projesinin çatı sistemini kuran Kılıçoğlu, Eskişehir merkezli bir şirket. Geçmişi 1927 yılına dayanıyor. Yılda 100 milyon doları bulan Türkiye konut çatı pazarında yüzde 10’luk paya sahip. Bu bölümün yaptığı ilk proje eskitilmiş kiremit geliştirmek olmuş. Yılda 4 milyon metrekare kiremit satışı gerçekleştiren Kılıçoğlu, Endel Holding bünyesinde faaliyet gösteriyor. Endel Holding, başta Arçelik olmak üzere beyaz eşya üreticilerine parça üretimi gerçekleştiriyor. Kılıçoğlu’nun çatı sistemi kurduğu projeler arasında Ataköy Konakları, Pelikan Hill, Spradon Konutları gibi büyük konut siteleri bulunuyor. Kılıçoğlu Toprak Sanayi AŞ Yönetim Kurulu Üyesi Barış Y. Özaydemir, Türkiye çatı pazarında Marsilya tipi kiremitin ağırlıklı kullandığı bilgisini veriyor. Özaydemir, Türkiye’nin çatılarında Marsilya tipi kiremitten Akdeniz tipi kiremite geçildiğini belirtiyor. Kılıçoğlu, 2007 yılında 45 milyon dolarlık yatırımla üç yeni üretim hattını da devreye aldı.
**
|
|
oner
Usta Yazar
öner
Yaş: 42
Katılım: 30/Tem/2007
Yer: Doktorlar
Online Durum: Offline
Mesajlar: 1955
|
Alıntı Cevapla
Tarih: 01/Oca/2008 saat 22:50 |
Cnn Türk'te her Cumartesi yayınlanan Fatih Türkmenoğlu'nun sunduğu "Gezilip Görülmesi Gereken 50 Yer" programı geçtiğimiz Cumartesi Eskişehir'i tanıtmaya çalıştı izleyicilerine.Oldukça da hoş bir program olmuştu.İzleyemeyenler için programın videosunun linkini veriyim ve herkes izlesin.
|
Cennettir Bu Dünya Seni Sevene, Gerçek Olur Her Rüya ES-ES'liyim Diyene...
|
|